EN MÜKEMMEL YOL…

EN MÜKEMMEL YOL… Tâkip edilen yolların nefeslerimizin adedi kadar çok olduğu bilinmelidir. Bu yolların en mükemmelini tarif eden Allahu Teala yönümüzü ve pusulamızı da tarif etmektedir. Sıratı Müstakim olan İslâm inancını kabul ettikten sonra yürüdüğümüz yolda kalbî ve amelî olarak istikamet üzere bulunmamız emredilmektedir. Yani dosdoğru yol üzerinde yine dosdoğru biçimde yürümemiz, hiçbir şekilde eğriliğe itibar etmememiz bizleri ebedi mükemmelliğin diyarına ulaştıracaktır. Yüce Kitabımızda ve hadisi şeriflerde sıkça geçen *Sıratı Müstâkim* ifadesi, işte bu anlam boyutunu içine alacak şekilde, sağa, sola sapmadan, yanlışa ve eğriliğe itibar etmeden dümdüz bir hat üzere yürünen “dosdoğru bir şekilde yürünen dosdoğru yol”u anlattığını müşahade ediyoruz. İnanıyoruz ki; ilahi tarz ve sistem, yeryüzünde halife olarak yaratılmış bulunan insanın hayatına da hakim olmalıdır. Bu alanda ilk örnekliğin peygamberlerde bulunduğu ise ğayet açıktır, bizlerde Allah rasulünün ümmeti olmamız hasebiyle örnek ve önderimizi tâkip etmemiz en doğal olanıdır…Rabbimiz Hac Suresi ayet. 67. de mealen şöyle buyurmaktadır:*** Biz, her ümmete, uygulamakta oldukları bir ibadet tarzı gösterdik. Öyle ise onlar (ehli kitap) bu işte seninle çekişmesinler.Sen, Rabbine davet et. Zira sen, hakikaten dosdoğru bir yoldasın…***

EN MÜKEMMEL YOL… Hayatımızın her saniyesini kısacık bir çizgi ve ömrü bu çizgilerin uç uca eklenmesinden oluşan bir hat olarak düşünürsek, bir anlık gafletin oluşturduğu *sapma*, bu hat üzerinde bir kırılma meydana getirecektir. Bu hat üzerindeki sapmaların sayısı ne kadar çoksa, kırılma ve aşınma noktalarımız o kadar fazla olacaktır, Allah korusun. Hayatımızı oluşturan saniyelik an’ları bir uyanıklık ve kendi kendimizi hesaba çekerek muhasebe ve murakabe şuuruyla disipline ettiğimizde ise, uç uca eklenen o kısacık çizgiler uzun ve “dosdoğru” bir seyir oluşturacaktır. İşte muhtaç ve muhatap bulunduğumuz “istikamet” budur. Yanlışa düşmeden, eğriye sapmadan dosdogru olma hâli, sıratı müstakimde bulunma hâli. Bilindigi gibi her şey zıddı ile anlatılır. Burada da yalan ve yanlışın zıddı olarak “doğru” kelimesini kullanıyoruz. Mutlak surette;İslâm dışındaki bütün dinler ve inanç sistemleri, kısmen veya tamamen yalan ve yanlış üzerine kuruludur. Yalan ve yanlış üzerine kurulu bu din ve inanç sistemlerinin insanı götüreceği yer bu dünyada taşkınlık ve isyan, ahirette de bunun karşılığı olarak azaptır…Nisa Suresi ayet. 175. mealen şöyledir:*** Allah’a iman edip O’na sımsıkı sarılanlara gelince, Allah onları kendinden bir rahmet ve lütuf deryası içine daldıracak ve onları kendine doğru giden bir yola götürecektir….***

EN MÜKEMMEL YOL…Ebedi hayat mektebimiz Kur’anı Kerim, bütün insanlığı, Peygamber Efendimiz (sav) vasıtasıyla yolların en mükemmeline davet etmektedir. Bu umumi çağrıya icabet edenleri, “dosdoğru yol” üzerinde sabit kalanları, Sıratı müstâkim üzere hayatını yaşayanları büyük bir mükafatla ödüllendireceğini beyân etmektedir. Hayatın her alanında mükemmelliği arayan insanın ebedi sevk edileceği yer cenneti alâ’dır. Bu aşamada kabul edilen hakikatlerin hayata geçirilmesi söz konusudur ki, insanın bütün hücreleriyle müslüman olması, sadece amel plânında değil, tasavvur ve tahayyül plânında bile dosdoğru yaşamasını ifade eder. İslâm bizatihi Sıratı Müstakim olduğu halde, en az günde 5 vakit kıldığımız namazların her rekatinde okuduğumuz Fatiha Suresi’nde *bizi Sıratı Müstakime ilet* diye Rabbimizden niyazda bulunmamızın anlamını işte burada buluyoruz. Bunun anlamı sadece “Sıratı Müstakim üzerinde yürürken ayağımızı kaydırma” demek değil, aynı zamanda “bizi dosdoğru yol üzerinde dosdoğru yürüt” demektir. Bu aşamada her sözümüzün, her amel, fiil ve davranışımızın, hatta niyetimizin istikamet üzere olduğu gerçeğini Rabbimiz Nahl Suresi ayet.121. de mealen şöyle beyân buyuruyor:*** Allah’ın nimetlerine şükrediciydi. Çünkü Allah, onu seçmiş ve doğru yola iletmişti…***

EN MÜKEMMEL YOL…Kardeşlerim, İslam şeriatı, inanan insanların özlemlerini, arzularını, duygularını, bedeninin ve ruhunun isteklerini uygun şekilde gideren ve doyuran, başka insanlarla çok yönlü karmaşık ilişkilerini dengede ve insanlığın iyiliği için kullanma ve değerlendirmede bireysel ve toplumsal hayatında onu yönlendiren hayat tarzıdır. Müslüman bireyin ve toplumun manevî, ahlakî, sosyal, fizikî, ekonomik, siyasal ve uluslararası sorunlarını doğru, düzgün, sağlam ve adaletli biçimde çöımesini sağlayan hayat tarzıdır. Sıratı Müstakim çizgisini belirleyen Rabbimiz bu çizginin insanlık için en doğru yol olduğunu beyân buyurmuştur. İnsan salt kuru aklıyla kendisini sayısız, yanlış ve eğri yolların çukurlarından kurtarıp götürecek doğru yolu çizemez. Çizdiği çizgiler ya bir çıkmaz sokaktır, ya da felaketine sebep olacak güzergahtır. Sıratı Müstakim, adı üzerinde dosdogru yoldur. Ucu cennete çıkan bir yol. Bizler bu geniş arz üzerine başıboş salıverilmiş, cennet önünüzde, nasıl giderseniz gidin denilmiş varlıklar değiliz. Yol var, yolun haritası, yolculuğun pusulası. Bu yola iletildiğimiz an’dan, Kelimei Şahadeti en son kelâmımız olarak söyleyeceğimiz ana kadar, bu yol üzerinde olmayı diliyoruz…Rabbimiz, Ahkâf suresi ayet. 13. te mealen şöyle buyurmaktadır:***Rabbimiz Allah’tır deyip sonra da dosdoğru yaşayanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir…*** Sallu alâ Rasulina Muhammed…

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.