ESTETİK AMELİYAT ÇILGINLIĞI…

Rabbimiz,Tegâbûn Suresi ayet. 3. te mealen şöyle buyurmaktadır: ***Gökleri ve yeri yerli yerince yarattı. Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı. Dönüş ancak O’nadır…*** Kadın ve erkek olarak en güzel bir şekil vererek yaratan Rabbimize şükretmemiz gerekirken; bilhassa son yıllarda insanların büyük bir estetik hastalığına hatta çılgınlığına tutulduğuna şahit oluyoruz. Harcanan uçsuz bucaksız maddi kayıp bir yana; ilk estetik ameliyatla yetinen neredeyse hiç kimsenin olmadığı bilinen bir gerçek. Dış görünüşünü adeta tamamıyla unutturan, en güzel ve kendine özel olanı beğenmeyip başkalarının kopyası olmayı yeğleyenler, olmadı gene, tutmadı bir daha, beğenmedim sil baştan derken; sinirler zaptedilmez, göz bir yana kayar, burun bir yana düşer, dudaklar şişirilip zıvanadan çıkar, yüzler gerdirile gerdirile kösele duyarsızlığına mahküm edilir, ağızdan çıkan kelâm anlaşılmaz…Velhasılı kelâm en güzel surette yaratılan insan kendi ile barışık olmayı içine sindiremedikçe hâllerden hâle girerek maymunlaşma yolunda ilerleme kaydeder duruma gelmiştir…

Dudaklarımızdan dökülen kelimelerin en gerçek olanlarından birisi zaman kavramının çok değerli olduğu gerçeğidir. Geçen tek bir saniye hiç bir kıymet ölçüsüyle geri gelmiyecek kadar kıymetlidir. Akıl niğmetiyle mücehhez olan insan hele bir de müslüman olduğunu iddia ediyor sa; başkalarının yanında vücut azalarını açıyor, spor salonlarında bedenlerinin en özel mahremini ıslah etme çabasıyla teşhir ediyorsa, her gün saçına kuaför salonlarında binlerce lira karşılığında şekil veriyorsa, hastalık, dert, sakatlık gibi hususları hariç tutacak olursak; vücudunu güzel görünme adına saatlarca bir başkalarının sözde büyülü ellerine teslim ediyorsa, ya da bir başkalına daha cazip görünme adına manikür, pedikür adı her ne karın ağrısı ise kendi yapacağı vücut temizliğini başkalının insafına bırakıyorsa, bakımlı görünme adına dış dünyaya farklı görünme çabasıyla saatlarını makyaj aynasının karşısında geçiriyorsa, ekonomiden, iktisattan, hayat pahalılığından dem vurup türlü çeşit esanslarla karşı cinsin alâkasını üzerine çekme gayretiyle evinin rızkını haram yolları cezbedici uçuk kaçık kokulara yatırıyorsa… Yazık, hatta çok çok yazık…

Kainatı, yeri, gökleri görüp göremediğimiz aklımıza gelen gelmeyen her şeyi hak ile yaratan, bizlere en güzel şeklimizi veren, görünüş, ses tonu, tarz, stil, karakteristik yapı, şahsiyyet, seciye…her türlü farklılığı parmak ucu çizgilerimize varana kadar değişik güzel ve özellikte yaratan rabbimizdir. Sadece dış görünüş değil iç aza’larımız da bu güzelliği, özelliği, uyumlu çalışmayı yerine getiren organlarımız; kâlp, beyin, mide, böbrek, dalak, ciğerlerimiz, göz, kulak, burun, dil velhasılı her organımızın işleyişi mükemmellik ötesidir. Görünüşünü ve şeklini beğenmeyip yerini değiştirdiğimiz bir dişimiz bizlere servetler harcatıyorsa, ha keza rengini beğenmediğimiz gözümüzün tabakasına yerleştirilen lens maddesine utanmadan on binlerce rızık bedelini sayıyorsak, yüz binlerce kilometre damarı, sinirleri bir bedene yerleştiren Rabbimize ibadeti bile bile, kasten hayatımızdan çıkarıyorsak vah bize vahlar bize…

Kardeşlerim, Rabbimiz vücudumuzun her bir telini o kadar uyumlu yaratmıştır ki, hepsi de mucizevi bir yaratılış hikmetinin göstergesidir. Örneğin kipriklerimiz, kaşlarımız belli bir milimetrik uzunluğa gelince uzaması durur. Ama insan illaki kipriğiyle oynayacak; yapay kiprik takacak, kaşlarına özendirici kavisler çizdirecek, dudaklarını yapay silikonlarla şişirecek, sima’sını hiposakşın operasyonlarıyla dolduracak, burunlarına cazibeli toka’lar taktıracak, alnına ve mahrem yerlerine göstere göstere ne tür bir pisliği içerdiği bilinmeyen döğme yaptıracak, simsiyah saçını sapsarı, kızıl saçlarını siyaha boyatıp özelliğini yitirmesine vesile arayacak; Rabbimiz ayetleriyle nereden geleceği belli olmayan dış tehlikelerden korunun, vücut hatlarınızı belli etmeyin buyurdukça en mahrem yerlerini kem gözler için açıkta bırakacak… Rabbimiz; Size en güzel şekilde suret verdim, Sizi en güzel şekilde yarattım buyurdukça duymayacak, görmeyecek, düşünmeyecek; hem dış görüntümüz, hem de iç donanımımız sevinçlerimiz, üzüntüle­rimiz, kederlerimiz, duygularımız yaratıcımızı haşa yok sayarcasına üstü örtülecek… Aslında üstü örtülen bu tür yaşantıyı kendi nefsine lâyık görenlerdir diyoruz…Selam Cenabı hak ölçüsüne uyan riayet edenlerin üzerine olsun…

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.