Rabbimiz şems suresi ayet.9-10.da mealen şöyle buyurmaktadır: *** Onu arıtan, gerçekten felaha ermiştir,Ve onu örtüp kirleten ise muhakkak ziyana uğramıştır…*** Kardeşlerim, Fazilet: Güzel ve iyi huy, kişiyi iyilik yapmaya yönelten duygu, erdem. Zıddı, rezillettir, rezalettir. Dinimiz, müslümanların her türlü görevlerini yerine getirerek olgun ve yüksek bir ahlâka sahip olmalarını, iyi huylarla ruhlarını güzelleştirmelerini istemiş, reziletten, kötü huy ve alışkanlıklardan da uzaklaşmaları emredilmiştir. Bilindiği gibi bedenimiz çeşitli hastalıklara yakalanabilmekte ve bu hastalıklar uygun ilâçlarla tedâvi edilmektedir. İnsan ruhu da bazı hastalıklara yakalanabilir. Ruhî hastalıkların en tesirli ilâcı doğru ve sağlam bilgilere sahip olmak, zihni, evham vesvese ve hurâfelerden temizlemektir. Fakat bu yeterli değildir. İnsan ruhunun terbiye edilmesi, öldürücü mânevî hastalıklardan korunabilmesinin bir başka yolu, onun, güzel ahlâk ve faziletlerle süslenmesidir. Ne mutlu güzel ahlaklı olanlara, edebi, huyu, seciye ve karaktei saglam olana. Şahsiyyetinden taviz vermeyenlere selam olsun. Allah celle şanuhu bizleri iyi olanlara eş ve arkadaş eylesin. Kötü olanlardan ve kötülüklerden de muhafaza eylesin… amin…
2. Rabbimiz ali imran suresi ayet.102.de mealen şöyle buyurmaktadır: ***Ey iman edenler!: Allah’tan sakınılması gerektiği gibi sakının. Sizler ancak müslümanlar olarak can verin…*** Kardeşlerim, Olgun insan, imkânların elverdiği ölçüde faziletleri nefsinde toplayan insandır. Mânevî ve rûhî hastalıklar demek olan rezillikleri ve kötülükleri alışkanlık hâline getirenler, ebedî hayatı kaybederler, hüsrâna ve zarara uğrarlar. Nitekim Cenab-ı Hak:“Nefsini tertemiz yapıp arıtan, şüphesiz saadete ermiş, onu kötülüklere gömen ise, elbette ziyana uğramıştır“ (eş-Şems, 91/9-10) buyurarak bu noktaya işaret etmiştir. Bütün iş ve davranışlarımızda orta yolu tutmak fazilet sayılır. Fazilet dediğimiz güzel huylarda aşırılık (ifrat); bunlardan yoksunluk (tefrit) ise rezillik sayılmıştır. Fazilet sahibi insanlar arasında daima anlaşma, sevgi, saygı, ülfet ve âhenk görülür. Rezalet sahipleri arasında ise hep fitne ve fesat çıkar. Bütün faziletler güzel iş ve davranışlardan ibarettir. Bu sebeple islâm getirdiği prensiplerle müslümanları faziletli insanlar yapmaya çalışmış böylece onlardan insanlığa örnek ve önder bir topluluk vücûda getirmek istemiştir. Cenabı hak bizleri, kendi toplumunu çok kısa bir müddet içerisinde egiten, ilimle yoguran ve insanlıga örneklik teşkil eden sahabe yetiştiren Peygamber efendimize hayırlı ümmet olmayı nasip eder inşaallah…Amin…
3. Rabbimiz Enam suresi ayet.32.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Dünya hayatı; ancak oyun ve eğlenceden ibarettir. Ahiret yurdu ise; müttakiler için daha hayırlıdır. Hala aklınızı başınıza almayacak mısınız? *** Kardeşlerim, İslâm Dini cömertliği büyük bir fazilet olarak görür. Fakat cömertliğin, daha doğrusu başkalarına vermenin ve harcamanın fazilet olabilmesi için harcamalardâ itidâle uymak, orta yolu tutturmak şarttır. Aksi takdirde bu bir fazilet olmaktân çıkar.. Aksine bu iki durumdan da kaçınarak malın İslâm’ın emrettiği şekilde harcanmasına „cömertlik“ denilmiş ve bu harcamada itidâl olduğu için fazilet sayılmıştır.Tevâzu da bir fazilettir. Tevâzu alçak gönüllü olmak demektir. Tevâzuda aşırıya gitmek insanı zillete, aşağılığa sürükler. Tevâzu’dan uzaklaşmak ise insanı kibirli olmaya, benliğimizin bu kötü huy tarafından sarılmasına sebep olur. Peygamber efendimizin zevcesi Hz. Aişe validemiz şöyle buyuruyor: «Resûlullah (s.a.v.), iki şey arasında serbest bırakılınca, günah ol¬madığı müddetçe, bunun en kolayını alırdı. Şayet günah ise, in¬sanların en fazla ondan uzaklaşanı olurdu. Resûlullah (s.a.v.), kendi şahsı için kimseden intikam almamıştır. Ancak, Allah’ın mukaddes kıldığı şeyler çiğnenmişse, o zaman Allah için onların intikamım alırdı.» Allahım bizleri dini hassasiyette uyanık olanlardan eyle. İslami hükümleri baş tacı edenlerden eyle. Bizleri islamın ahlakıyla ahlaklandır…amin…
4. Rabbimiz Enam suresi ayet. 125-126.da mealen şöyle buyurmaktadır: *** Allah, kimi hidayete erdirmek isterse; onun kalbini İslam’a açar. Kimi de saptırmak isterse; onu da göğe doğru yükseliyormuş gibi kalbini daraltır, sıkar. Allah; iman etmeyenlerin üstüne, işte böylece murdarlık çökertir. Ve işte budur, Rabbının dosdoğru yolu. Gerçekten Biz, ayetleri; aklını başına alıp düşünen bir kavim için uzun uzadıya açıkladık…*** Kardeşlerim, Şu halde müslüman kişi davranışlarında itidâli yani orta yolu bulmak onu takip etmek zorundadır. Bu yol fazilet ve güzel huyların ana ve esasını belirleyen yoldur. ifrat ve tefrit (aşırılık veya bir şeyin yokluğu) ise rezilet ve kötü huyların çıkmasına sebep olmaktadır. Bir müslüman ifrat ve tefrit gibi aşırı uçlardan mutlak surette kaçınmak durumundadır diye inanıyoruz. Bir müslümanın en önemli ahlâkı görevi de ruhunu bu faziletlerle süslemekten ibarettir. îmam Malikden rivayet edildiğine göre Abdullah b. Mesud şöyle derdi: Doğru sözden ayrılmayın. Çünkü doğruyu söylemek iyi amel yapmaya, iyi amel yapmak da cennete götürür. Yalandan sakının. Çünkü yalan günaha götürür. Günah ise cehenneme gö¬türür. Nitekim: «Doğru konuştu, iyi amel işledi; yalan konuştu, günaha girdi» sözü meşhurdur.denlmiştir. Cenabı hak bizleri dogru söz ve davranışlardan ayırmasın. İyilik, güzellik,fazilet gibi meziyyetlerle donatsın…amin…
Sermedkadir