Rabbimiz Hac suresi ayet.77.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Ey iman edenler. rükû edin, secdeye varın, Rabbinize kulluk edin, iyilik yapın ki kurtulabilesiniz…*** Kardeşlerim, Mana olarak felah: arzu edilen şeyleri elde etme, istenmeyen şeylerden kurtulma, gayeye ulaşmak, hayır, nimet, refah ve saadet içinde bulunma“ gibi manalar taşır. Felâh, bir terim olarak; kişinin dinî ve ahlakî yükümlülüklerini yerine getirmesinin sonucunda dünyada elde edeceği başarı ve mutlulukla, âhirette ulaşacağı ebedî kurtuluş ve saadeti ifade eder. Önümüzdeki bütün engelleri yarıp, kendini kurtarmak ve istediğine ermek, yani zafer bulmaya felaha erme diyoruz. Para, kadın, makam, şöhret gibi engelleri aşanlar, dünyada devlete; âhirette cennete ulaşırlar denilmiştir. Râgıb El-İsfahanî, felâhı, dünyevî ve uhrevî olmak üzere ikiye ayırdıktan sonra, birincisini dünya hayatını güzelleştiren uzun ömür, zenginlik, şeref ve bunların kazandırdığı mutluluk olarak yorumlamış, uhrevî saadeti de şu dört şeyle özetlemiştir: Ölümsüz bir ömür, hiçbir ihtiyaç unsuru taşımayan zenginlik, zillet şaibesinden arınmış bir şeref ve cehalet karanlıklarından kurtulmuş bir ilim. Cenabı hak bizleri ebedi kurtuluşa erenlerden eylesin…Amin…
2. Cenabı hak Nur Suresi ayet.51.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Resûlüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak „İşittik ve itaat ettik“ demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir…*** Kardeşlerim, Ramazan ayının 21.gününü geride bıraktık. Rabbimize Şükürler olsunki, Orucun gün boyu rahat bir şekilde tutulmasını sağladığı için sahur yemeğine felah denildigi gibi; ayrıca ezan ve kamette geçtiği üzere hayrın bekasına ve ebedî kurtuluşa vesile olması dolayısıyla cemaatle kılınan namaza da felah denmiştir .Felah Kuranı Kerim’de çoğul şekliyle „müflihûn“tabiriyle bir övgü ifadesi olarak sadece mü’minler hakkında kullanılmaktadır. Kuran ifadesiyle genellikle, âhiret hayatında cehennemden kurtulup cennete girmeyi ve Allah’ın rızasını elde etmeyi ifade eden felah, dünya hayatını gayba iman edip namaz kılmak, kendilerine ihsan edilen nimetlerden başkalarını da faydalandırmak, peygamberlere gönderilen kitaplara ve âhiret gününe kesinlikle inanmak suretiyle geçirenlere vaad edilmektedir. Kur’an-ı Kerim, Allah’a iftira edenlerin, kâfirlerin, zalimlerin, sihirbazların felaha kavuşmayacaklarını beyan eder. Cenabı hak bizleri imansızlık çukuruna düşürmesin, Bizleri, Son nefeste imanımıza sahip olanlardan eylesin…Amin…
3. Rabbimiz Ali İmran Suresi ayet.104.te mealen şöyle buyurmaktadır: *** Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir…*** Kardeşlerim, Gaybe iman, namazlarımızı kılmak ve infak etmek; takva sahiplerinin temel özellikleri ve hidâyette olmanın belirtisidir. Ebedi hayat rehberimiz Kuranı kerim, bu temel özelliklere sahip insanlara sıratı müstakime, dosdoğru yola hidâyet yani kılavuzluk eder. Gaybe iman, bütün iman edilmesi, yani kabul ve reddedilmesi gerekli itikadî esasları içine alır. Namazı kılmak ise, kul ile Rabbı arasındaki her çeşit ilişki ve ibadeti, kulun Rabbine karşı tüm görevlerini kapsar. İnfak ise, kişinin diğer insanlara, hatta tüm insanlıga karşı görevlerini içeren her çeşit sorumluluğu kapsamına alır. Dolayısıyla bu üç özellik, hidâyet ve takva ehli müslümanın temel vasıflarıdır. Kimde bu özellikler var ise, muttakidir; o hidâyet üzeredir; o felaha ermiş, dünya ve âhiret mutluluğuna sahip kurtulmuş insandır. Gayba iman, namazı ikame ve infak özelliklerine sahip olmayan kimse ise hüsran yani zarar ve ziyan dadır, felaha – kurtuluşa eremez. Bu üç özellik, Kur’an’da sık sık “iman eden ve amel-i salih işleyen” şeklinde ifade edilir. Rabbim bizleri ibadet bilincinden ve iman şuurundan ayırmasın…Amin..
4. Cenabı Hak Maide suresi ayet.90.da mealen şöyle buyurmaktadır: *** Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz…*** Kardeşlerim,İman etmek, felaha ermektir. İmansız insan, cehennemde rahat arayan gibi kurtuluşu boşuna aramaktadır. İman, fıtratımızda olduğu için, onu sahip olduğu yere yerleştirmeyen insan, önce kendine zulmetmektedir. Huzursuz gönlünü boş şeylerle avutmaya çalışmakta, ama gerçek felahı ve mutluluğu bir türlü yakalayamamaktadır. Namaza davet edilirken, günde beş defa “haydin felaha!” diye çağırılıyoruz. Yine kamet getirirken, cemaatle namazın felah olduğunu tekrar vurguluyoruz. Cemaat, kardeşlik bağlarını güçlendirerek huzur ve felahı İslâm toplumuna yayar inancını taşıyoruz. Felah’ın dünya ve âhireti kapsayan kurtuluş anlamına geldiğini bilen namaz düşmanları, ezanı Türkçeleştirirken “felah” kelimesini niye Türkçeye tercüme edip “haydin kurtuluşa!” dedirtmediler de “haydin felaha!” dedirttiler ? İnsanımız, oynanan oyunun arka planını felah kavramından yola çıkarak rahatça anlayabilir kanaatındayız. Evet, namazı kılmak felaha yani kurtuluşa ermektir. Bizlerin, dünyanın kısır çekişmeleri ve bitmeyen bunalımları arasında daralan gönlümüz, ancak namazda Allah’ın huzurunda felah bulur. Rabbim bizleri ebedi kurtuluşa eren kullarından eylesin…Amin…
Sermedkadir