Felaket Sebeblerinden Bazıları

Muhterem Mü’minler!
Hayr ve şerrin yaratıcısı olan, kullarına ceza ve mükâfatlar veren ve her şeyi kontrolünde bulunduran Allah’û Tealâ, Bakara suresinin 155. ayetinde mealen şöyle buyurmaktadır: “And olsun sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da canlardan mallardan ve mahsullerden eksiltmekle behemehal imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele.”Enfâl süresinin 25. Ayetinde ise: “Aranızdan yalnız zalimlere erişmekle kalmayacak olan fitneden sakının. Allah’ın azabının şiddetli olduğunu bilin.” buyurarak, bizleri imtihan ettiğini ve O’nun buyruğundan çıkarsak, zalim mazlum ayrımı yapmadan hepimize fitne ve azap göndereceğini ifadeyle, bizleri açık açık uyarıyor.

Muhterem müslümanlar.Unutmayalım ki; kullar azmadıkça,yollarini sapitmadikca Hak belâ göndermez. Hiç şüphesiz başımıza gelenler ellerimiz, ayaklarımız, ağzımız, dilimiz ve diğer uzuvlarımızla işlediğimiz günahlar yüzündendir diye inaniyoruz. İşte, Allah’ın gazabını yoğurup, felâketini ve depremlerini yer yüzüne çağıran sebeplerden bir kaçını burada ifade etmeye calisirsak felaketlerden kurtulma yollarini da bir bakima tefekkür ve suurla bulmaya calisiriz; Allah’ı unutup, nefsin arzularına uyarak, heva ve heveslere bağlı duygularla hareket etmek.

Allah’ın emirlerine karşı çıkıp, Allah’ı haşâ yalanlamak. Allah’a, peygamberine, Allah’ın dinine, Kur’an’ına, ve Allah dostlarina salih kullarina saygısızlık etmek felaket sebeplerindendir ayrica; Allah’ın yerde ve gökte işine karışmak. Allah’ın kesin emirleriyle sabit olan, tesettür ve ibadet şekillerini yasaklamak.Kulların hakimiyetini, Allah’ın hakimiyetine tercih ederek, tabiatı ve maddeyi İlâh edinmek. Allah’ın Azametine dokunacak işler yapmak. İnsanların kıyameti unutarak sadece dünyanın peşinde koşmaları. İnsanların şımarmaları ve İlâhi sınırları aşarak nimetlere karşı nankörlük etmeleri. Erkek ve kadınların, mahrem yerlerini açığa vuracak şekilde, toplum içerisinde açık saçık olarak dolaşmaları. İnsanların tevbesiz ve sorumsuz bir şekilde zevkle günah işlemeleri. Allah’ın kitabı olan Kur’an-ı Kerim’in hükümlerini hiçe sayarak yaşamaları. Hayat modelinde, yasantisinda Kuran hükümlerine yer vermemeleri ayrica felaket sebeplerindendir diye inaniyoruz. Dini eğitimleri hoş görmeyip, din hizmetleri veren sosyal hareketleri engellemek, Müslümanlarin toplulugunu kücük görmek, yapilan ilmi calismalara katilmamak, islam cemaatini basite almak, Kur’an’ı öğrenen ve öğretenleri caresiz birakip, hatta baskı altına alıp ta, şeytani hareketleri serbest bırakmak Allah’ın gazabını çağırır.

Allah’ın, beğenerek tamamladığı İslâm dinini değiştirmeye uğraşıp, yer yüzünde aslından uzak, yamalı ve farklı bir din modeli oluşturmaya çalışmak; deprem, yangın, sel, fırtına, kıtlık, kuraklık gibi tabii afetlerle, Allah’ın azap ve gazabını harekete geçirir. Aklimiza gelen ve gelmeyen İlâhi afet ve musibetlerin sebeplerinde birazda yasadigimiz hayatı göz önünde bulundurmamız zaruri, gerekli ve sarttır inancındayız. Bu musibetlerden, kötülüklerden, felaketlerden kurtulmanın bir tek yolu varsa, o da Allah’ın hükümlerine, emir ve yasaklarina itaatli davranmak, ilahi kanunlarına muhalif işleri yapmamaktır. İstesek te istemesek te, her şeyi idaresi altında bulunduran Allah’û Tealâ’nın nizam dairesinde dönen bir dünya da yaşamak zorundayız.

O halde, her mahlûkatın saygı duyduğu bu çerçeveye, bizler de saygıyla itaat etmeliyiz. Bu âlem içerisinde yapacağımız her hareket bir gün karşımızda, iyi ve ya kötü sonuçlar doğuracaktır. Mutlak surette iyileri iyi; kötüleri de kötü sonuçlar beklemektedir. Rabbimiz Yunus süresinin 23. ayetinde meâlen söyle buyurmaktadir:“Ey insanlar! Sizin zulmünüz ancak kendi aleyhinizedir. O kıymetsiz dünya hayatının menfaati gibi (süreksiz) dir. Sonra döner bize gelirsiniz. Biz de size bütün yaptıklarınızı haber veririz.”

Peygamber efendimiz (s.a.v.) Riyazussalihin de rivayetı geçen hadisinde mealen söyle buyurmaktadir: „Nefsim yed-i kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, Ya iyiliği emreder kötülükten men edersiniz, yahut Allah’û Tealâ size azap gönderir. Allah’a (azabın kaldırılması için) yalvarırsınız, lâkin duanız kabul edilmez“ Rabbimiz bizleri hakkiyla Allaha, rasulüne ve mukaddes degerlerimize baglanıp itaat edenlerden eyler insaalah…Ala inne ahsen…

SERMEDKADİR

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert