GALİBİYET YA DA MAGLUBİYET NEDENİ…

Rabbimiz, mücadele suresi ayet.20. de mealen şöyle buyurmaktadır:***Allah’a ve Peygamberine düşman olanlar, işte onlar en aşağıların arasındadırlar… ***Düşünen beyin sahiplerinin idrâkinden çıkmayacak bir gerçek vardır ki; Allahu teala mâkul, müsbet, olumlu, olması gerekeni, insan için fayda vereni, meşru diye bilinenleri, legal olduğuna inanılanı, yapıldığında huzur veren muameleyi beyan ederken; şeytan ise, daima yaradana muhalefeti, her zaman gayrı meşru olanı, hep aksi olarak görüleni, inadına illegal diye bilineni, mantığı olması gerekenin tersine yoran, isyan bayrağının savunucusudur. Bu ayetten anladığımız; eğer kulak vereceğimiz mercii Allahu teala ve onun şanlı rasulü olursa kazanç yok şeytanın izi, yol ve yöntemi izlenecek olursa zarar, kayıp ve ebedi mağlubiyetin hüznü, faydasız pişmanlığın yaşanacağı hakikatinin beyanı cümlesindedir. Rabbim bizleri ebedi galibiyet taraffında olan ilahi emirlerden ayırmasın…

Bilindiği gibi mantık: akıl niğmetiyle  beraber  düşünülen ve ondan ayrı izah edilmeyen bir bilim dalı olarak karşımıza çıkan kavramdır. Mantık, kısaca aklı; doğru, yerinde, hakikate uygun, realiteden ayrılmadan güdeceğimiz uygulama sanatıdır. Günlük dilimizde ve beşeri  münasebetlerimizde akıl ve mantık beraber kullandığımız terimlerdir.  Din, felsefe, akıl, tecrübe, bilgi  gibi kavramlar mantığın dogru düşüncede uygulama tekniklerimizin, fikri konularından en önemli  olanlarını teşkil  eder. Bu  bilgilerin ışığında diyebiliriz ki  mantık: her hâliyle insan düşüncesini ve aklı  en  iyi  kullanma  sanatıdır. Mantık  bir  düşünce  tarzıdır. Şayet mantığı bu doğru, düz anlaşılan hâliyle ifade ve uygulama tekniğiyle yerine getirirsek, İlahi emirlere uygun işletirsek dünya sınavını ebedi kazanan mü’minlerin safında olacağımız inancını dillendiririz. Allah korusun; bunun tam zıddı olan ters mantık ilkesi ile dolambaçlı yollar aramak bizlere hiç bir fayda sağlamadığı gibi şeytanın uşağı yapmaktan da geri durmayacaktır…

İnsanlar dünya iki yolun tâkipçisi olacaklardır.Bunlardan birisi Allahu tealanın peygamberleri vasıtasıyla sunduğu reçeteye sımsıkı riayet ederek sıratı müstâkimde kalma gayreti diğeri ise; Şeytanın vesveselerine kapılarak sapık yollara düşme zilletidir. Eğer nasipsizlerin üzerine şeytan galibiyetini ilan etmişse, ters mantığının kurbanı olan, şeytanın vesveselerine aldanan, sapık düşüncelerin ilmi veri zannıyla ardına düşen, Allahı, peygamberini, kitabını ve her türlü mukaddes bilinen manevi değerleri hiçe sayan insan; Allahın kulu olma yerine şeytanın kölesi olma bahtsızlığını şeçme düşüklüğünü tercih etmiş olur. Küfür ve şirke düşme tehlikesi bir bakıma ebedi ölüm olarak nitelendirilir. Allahu tealayı anmayan dil, kâlp, gönül beyin azalarımızın cümlesi, mabudundan habersiz yaşantının gafletiyle barışık hayat öldürür. İşte bu ayeti kerimede dikkat çekilen husus küfür ve isyana yaklaşmama çağrısı, uyarısı, ikazı ve şeytanın askeri olmama yönünde ilahi beyan bildirgesidir…         

Kardeşlerim, tabiidir ki her ayet bir kurtuluş reçetesidir. Rabbiz, bizleri zarar, ziyan, hüsran, helâk ve malubiyete uğramayalım diye tabii olacağımız necatımıza vesile olacak selamet ve saadet yollarına çağırmaktadır. Sakın şeytanın yollarını izlemeyin ebedi hüsrana uğrarsınız, dini hükümlerden yüz çevirici olmayın iblise tayfa olursunuz, haberiniz olsun ki; şeytani vesveselere dalarsanız aşağıların aşağıların aşağısını boylarsınız, küfür ve isyanı tercih ederseniz cehennem azabına düçar olursunuz, Allahın zikrinden, ibadetten, namazdan yüz çevirirseniz kâlbiniz ve ruhunuz kararır, şeytanın iğvalarına kanarsanız iblisin gönüllü askeri olma yüzsüzlüğünü kabul edersiniz, aman helâk olmayın, hüsrana uğramayın, gaflete düşenlerle bir ve beraber hareket etmeyin ilahi çağrılar gönlümüzde, kalbimizde, ruhumuzda yer etmeli, tarafımız ilahi emirlerin safında yerini bulmalıdır. Rabbim, bizleri ebedi mağlubiyet, zillete düçar olmaktan muhafaza buyursun… Selam hak ve hakikat tarafında olanların üzerine olsun…

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.