GAYB…

GAYB… Manâ itibariyle *GAYB*: Hazır bulunmayan, GİZLİ OLAN. Duyu organlarıyla doğrudan ya da dolaylı olarak ULAŞILAMAYAN bilgiyle kuşatılamayan, müşâhede alanının DIŞINDA kalan her şeydir. Kur’anı Kerimde GAYB kelimesini, insanların içlerinde taşıdıkları şeyleri, gelecekleriyle ve dönecekleri yerle ilgili hususları, geçmişte kalmış kişi ve olayların bilgisini, İNSAN DIŞI VARLIKLAR dünyasını, AHİRET HAYATINI ve GELECEK olayları içine alacak biçimde hep HAZIR OLANIN ZIDDI anlamında kullanılır görmekteyiz. İnanarak ve iman ederek söyledigimiz; *GAYBI ANCAK ALLAH BİLİR* hükmüne rağmen, yarın ne olacağını bilme merakımız bir türlü dinmemiştir. Allah’ın, gaybî bilgilerden dilediği kadarını yine dilediği kullarına bildirebileceği ilkesi de bu konunun belirtileri olmuştur. Tabidirki biz ACİZ insanların,Gayb konusuna son noktayı koyma imkanımız olmadı, olamayacak. İhtimal, bu da ilâhi imtihanımızın bir netice’sidir. Her mevzuuda oldugu gibi; Gelecekten ve GAYB aleminden bize gerekli olan bilgileri peygamberler bildirmişlerdir.Rabbimiz Nahl Suresi, ayet 77. de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Göklerin ve yerin GAYBINI BİLMEK ALLAHA AİTTİR. Kıyametin kopuşu yalnız bir göz kırpması veya daha az bir zamandan başkası değildir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir. *** Rabbim bizleri Kur’an ve Sünneti seniyye NUR’UNA BAĞLI kalanlardan eylesin…Sallu alâ Rasulüna Muhamm…

 

2.  GAYB… İnsanlar Tarihin her döneminde GAYB ilmine dair hususlara büyük İLGİ duymuşlardır. Kur’anı Kerim ve Sünneti seniyye’nin DIŞINDA bulunmaya çalıılan bu tür ARAYIŞLAR neticede İnsanları helâke sürüklemiştir. Halbuki, *GAYB* hususunda, Daha fazlası için girişilen arayışları, yolları, yöntemleri anlamak ve değerlendirmek, ancak İLAHİ VAHYİN IŞIĞI altında mümkündür. Zaten o ışıkla aydınlanmamış hangi yol, hangi yöntem selamete çıkarabilir ki… İNANCI ZAYIF zayıf veya inançtan tamamen UZAK insanlar arasında pek çok ortak özellikten söz edilebilir. Bu özelliklerden birinin de, *GELECEĞİ BİLME ARZUSU* olduğunda şüphe yoktur. Gelecek TEHLİKE ve olumsuzluklar karşısında kendisini GÜVENCEYE almak, toplum nezdinde ayrıcalıklı bir konum elde etmek, başkaları üzerinde HAKİMİYET kurmak, böylece kendisinin ve başkalarının KADERİNİ belirlemek maksadıyla, hatta SIRF MERAKINI TATMİN ETMEK gayesiyle bu türlü GAYBİ bilgilere ulaşmayı hep bir AYRICALIK olarak görmüşlerdir. Rabbimiz Zümer Suresi ayet. 46. da mealen şöyle buyurmaktadır: *** De ki: Ey gökleri ve yeri yaratan, GÖRÜLENİ VE GÖRÜLMEYENİ BİLEN Allah’ım. Kulların arasında, o ihtilaf edip durdukları şeyler hakkında sen HÜKÜM vereceksin…*** Allahım bir AN dahi olsa bizleri kendi NEFSİMİZİN oyuncağı eyleme… Sallu…

 

3.  GAYB… İnanıyorum ki; Kur’an ve Sünneti Seniyye’nin ONAYLAMADIĞI şekilde GAYB’DAN HABER ALMA ÇABASI içine girmek, insanı ASIL GAYE’SİNDEN ALIKOYAN ve giderek yaratılış maksadından UZAK VADİ’LERE sürükleyen TEHLİKELİ bir meşgaledir, boşuna bir ugraş ve çabadır. Bizim için gerekli ve lüzumlu olan GAYBİ BİLGİLERİ zaten Kur’an ve Sünneti SENİYYE vermiştir. Bunun ötesine uzanarak HADDİMİZİ VE YETKİMİZİ aşmak, kulluk bilincimize bir katkı sağlamayacağı gibi, tam tersine ŞEYTANİ VESVESE’LERİN ESİRİ olarak kendimizde birtakım istidatlar, kuvvetler ve yetenekler VEHMETMEMİZE yol açar. Bunun sağlayacağı PÂYE ise –AlLLAHA SIĞINIRIZ- şeytanın sapıklığa düşürmesinden başka bir şey değildir. Ne Sahabe ne de Ehli sünnet uleması böyle şeylerle MEŞGUL OLMAYI DÜŞÜNMEMİŞTİR. Bizler için O örnek ve önder nesillerin örnekliği ise, eğer yeterince örnek alabilirsek, her türlü tehlikeden EMİN olmanın, her türlü PÂYE’NİN ötesinde *KULLUK* makamına erişebilmenin biricik göstergesidir inancındayız. Rabbimiz Fatır Suresi Ayet. 38. de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Şüphesiz Allah, GÖKLERİN VE YERİN GAYBINI BİLENDİR. Gerçek şu ki O, sinelerin özünde SAKLI olanı bilir…*** Rabbim bizleri, bu mutlak dogru ayetlere İNANDIK VE SADIK KALDIK diyenlerle bir ve beraber eylesin…Sallu…

 

4.  GAYB… Kardeşlerim, İnanıyoruz ki, *GAYB*; Duyularla algılanama­yan, insanın deney ve gözlemlerine konu olmayan, KIYAMET, CENNET, CEHENNEM, MELEK, VAHİY, ÖLDÜKTEN SONRA DİRİLMEK, HESAP, KİTAP gibi tadı­lıp koklanamayan, ÖLÇÜLÜP TARTILAMAYAN Allah’ın verdiği haberlerdir ki, işte bunlara iman GAYBA İMANDIR. Veya GIYABEN iman’dır. *Şurası bir hakikat’tir ki; GAYB*, bilginin konusu değil İMANIN konusudur. Gaybı bilen kişi üstün değil, GAYBA İNANAN KİŞİ üstündür. Yâni bi­zim, şu anda gaybı bil­mek türünde bir kulluğumuz veya bu tür bir sorumluluğumuz yok­tur. Bilinen ve görülen bir şeye İMAN edilmesi istenmez. Meselâ; *DÜNYAYA İNANIN* denmez. Çünkü dünyayı zaten görüyor ve biliyoruz. Ama ÂHİRETE İNANIN de­nir. Çünkü ÂHİRETİ görmüyoruz. O yüzden diyoruz ki, GAYB bilinmez, ona İMAN edilir. Rabbimiz A’raf Suresi ayet. 188. de mealen şöyle buyurmaktadır: *** De ki; Ben kendime, Allah’ın dilediğinden başka ne bir fayda ne de bir zarar verme gücüne sahip deği­lim. Eğer ben GAYBI BİLSEYDİM kendim için hayrı çoğal­tır, bana hiçbir kötülük de dokunmazdı…*** Allahım bizleri aklımızın, fikrimizin ermediği, BİLGİMİZİN DIŞINDA olan, bizlere GAYB olan, hususlarda İLERİ GERİ KONUŞMAKTAN muhafaza eyle… Sallu…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.