GÖNÜL OKŞAYAN ÖĞÜTLER…

GÖNÜL OKŞAYAN ÖĞÜTLER… Bizler mutlak surette dinimizle ilgili her hususu peygamber efendimiz (sav) ve onun arkadaşları olan sahabesi, sonra onlara ulaşan tabiin ve daha sonra tebei tabiin başta olmak üzere zamanımıza kadar bu ilmi gerçekleri günümüze ulaştıran güzide islam alimlerinden aldık. Ashabı kiram allah hepsinden razı olsun olayları en ince detaylarına kadar peygamber efendimizden (sav) sorup ögrenip kendinden sonrakilere ulaştırmasa bizler dinimizi nasıl ve ne şekilde ögrenecektik, gönül okşayan öğütlere nasıl sahib olacaktık, dini değerlere hangi ilmi kariyerle ulaşacaktık tefekkürle bir güzel düşünmemiz icab eder. Sahabei kiram, Peygamber Efendimizi (sav) o kadar  hassasiyetle tâkip ediyordu ki, adeta hiç bir söz, fiil, hareket ve onayını gözden ırak bulundurmuyor, sadakat, samimiyet, kuvvetli bir sevgi ile her âmelini benimsiyor ve birebir yaşıyordu. Hadisi şeriflerin muhafaza edilmesi, yazılması, sonraki nesillere ulaştırılması başlı başına büyük bir titiz çalışmanın eseridir. Cenabı hak cümlesinden razı olsun, bizleri de onların yolundakilerle yoldaş ve arkadaş eylesin…

GÖNÜL OKŞAYAN ÖĞÜTLER… Sahabei kiramın bu titiz çalışmasına örnek mahiyetindeki hassas âmellerden birisi şöyle:Tebuk Gavzesi’ne giderken Peygamberimiz Efendimiz’in (sav) yanına Mûaz İbni Cebel (Ra) yaklaştı. Efendimizle beraber yürüyorlardı. Mûaz (r.a.), Efendimize (s.a.v.) kemâli edeble şu arzusunu arzetti:Ya Rasülallah. Bana, beni Cennete girdirecek ve cehennemden uzaklaşmamı sağlayacak bir amel öğret; dedi. Peygamberimiz Efendimiz (sav), Mûazın bu isteğine şu cevabı verdi.**Ya Mûaz, çok büyük bir şey istedin. Böyle de olsa, bu, Allah’ın kolay kıldığı kişi için çok kolaydır. Şimdi beni iyi dinle: Hiçbir şeyi ortak koşmadan yalnızca Allah’a kulluk edersin…Namazı dosdoğru kılarsın. Zekâtı verirsin.Ramazan orucunu tutarsın. Kâbe’yi haccedersin…** buyurdu. Peygamberimiz (s.a.v.) bundan sonra sözlerine şunları da ilâve etti. Ya Mûaz,Dikkat et. Şimdi sana seni cennete ulaştıracak hayır kapılarını haber vereceğim: Oruç kalkandır. Sadaka, suyun ateşi söndürmesi gibi günahın azabını ve ızdırabını söndürür. Kişinin gece yarısı kıldığı namaz da günahı söndürür…**

GÖNÜL OKŞAYAN ÖĞÜTLER… Örnek ve önderimiz, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) sözüne ara vermeden Secde Sûresi’nin 16 -17’nci ayetlerini okudu. Rabbimiz bu ayetlerde mealen şöyle buyurmaktadır:***Büyüklük taslamadan Rablerini hamd ile tesbih edenler kulluk vazifelerini yerine getirenler, çok ibâdet etmelerinden dolayı vücutları yataklardan uzak kalanlar, Rablerine korku ve ümit ile duâ edenler ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan infak ederler inanırlar. Hiçbir kimse, onlar için dünyada yaptıklarının karşılığı olarak saklanmış, memnun edici nimetlerin ne olduğunu bilemez…*** Müteakiben Efendimiz (sav) Mûaz’a şöyle buyurdu: Sana bütün işlerin başını, ana direğini ve doruk noktasını bildireyim mi? Mûaz (r.a.): Evet, bildiriniz Ya Rasûlellah,dedim diyor. Efendimiz buyurdu ki: İşin başı İslâm, direği namaz, doruğu cihattır. Sonra:Sana bunların da can damarını bildireyim mi?“ dedi. Ben yine: Evet bildir ey Allah’ın Rasûlü dedim. Peygamberimiz dilini tuttu ve: Şunu koru buyurdu…Ben: Ya Rasûlallah! Bizler konuştuklarımızın hesabını verecek miyiz?“ dedim. Cevaben: İnsanları cehenneme sürükleyen ancak dillerinin ürettikleridir…** buyurdu…

GÖNÜL OKŞAYAN ÖĞÜTLER…Kardeşlerim,Uzun hadisi şerif bir büyük boy kitap okumuş gibi bizleri ilimle, bilgiyle ve egitimle, ögretimle donatmaktadır. Bu hadisin ışığı altında bizler her türlü olumsuzlukları, Günümüzde de Müslümanlar arasında var olan vefasızlıkları, bizleri birbirimizden koparan, uzaklaştıran sebepleri dikkate almak mecburiyetindeyiz. Vereceğimiz örnekler çok ta olsa bizler kısaca diyebiliriz ki; boşu boşuna yapılan dedikodular ve  Gevezelikler bizlerin zararına olan olumsuzluklardır. Malayani boş, sorumsuzca söylenen sözler, insanlar üzerinde çok büyük tahripler yapmaktadır kaçınmamız kendi iyiligimiz içindir…Nasıl ve hangi yoldan gelirse gelsin olumsuz propagandalar fert ve toplum birimlerini Yanıltma çabaları ileride hesabını veremeyecegimiz sorumsuzluklardır şiddetle kaçınmamız şarttır. Boşu boşuna söylenen sözler, malayani diye ifade edilen faydasız laflar, dedikodu, GIYBET, iftira türüne varan büyük günah çeşitleri ve lüzumsuz gevezelikler her zaman başa belâ olmuştur. Baş belası olan bu olumsuzluklardan en kısa süre içerisinde kurtulmanın çaresini aramak müslüman olarak hepimizin vazifesi olmalıdır inancındayız…

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.