Görünmeyen Varlıklar

Cenabı Rabbulalemiyn. Enam suresi ayet.128.de mealen şöyle buyuruyor: *** O gün ki Allah onların hepsini toplayacaktır. Ve şöyle hitab edecektir: Ey cin cemaatı, insanlardan bir çogunu baştan çıkarıp almak, kendinize tabii kılmak kaydına diştünüz ha…! *** Cin : Gizlenmek, gizli kalmak, gözle görülmeyen gizli kuvvetler gibi manalara gelir. Cinlerin bir tek ferdine-cinni- denir. -cann – kelimesi cin ile eş anlamlıdır. Gul ve ifrit cinlerin degişik türleridir.

Cinler latif varlıklardır. Insanlar gibi sorumludurlar. Onların da Müslümanı ve kafiri vardır. Cinlerin kafirleri şeytanlardır. İblis de bunlardandır. Cinin varlıgı Kuran ve Sünnet ile sabittir. Hayat sahibi yaratıklar yalnız şu madde dünyasındaki insanlarla, çeşitlerini bilmedigimiz hayvanlardan ibaret degildir. Bir de ancak Peygamberlerin ve dinde yüksek mertebe sahibi kimselerin gördügü varlıklar vardır ki, bunlar melekler ile cin lerdir. Bunlar çeşitli şekillere girecek vaziyette yaratılmışlardır.

Bilinmelidirki; GAYBE iman etmek, mü’minlerin temel vasıflarından birisidir. Gaybi inkar eden kimsenin mü’min olamıyacağı muhkem nassla sabittir. Rabbimiz Nisa suresi ayet.136.da mealen şöyle buyurmaktadır: *** Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini, ahiret gününü inkâr ederek kâfir olursa o, muhakkak ki (Sırat-ı Müstakiym’den) uzak bir sapıklıkla sapıp gitmiştir…*** Buharide rivayet edilen ve bazı muhaddislere göre mütevatir, bazılarına göre ise meşhur olan bir hadis-i şerif’te:** Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna iman etmenin farz olduğu** haber verilmiştir.

Bu muhkem delilde yer alan “meleklere, ahiret gününe, kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan (cc) olduğuna“ iman meselesi, gaybe iman ile yakından alakalıdır. Bilindiği gibi gayb kelimesi; Arapça’da isim ve fiil olarak farklı anlamlarda kullanılır..İslâm alimleri gaybi meseleleri, şu iki keyfiyete göre değerlendirmişlerdir.Birincisi: Herhangi bir delili veya emaresi bulunmayan gaybi meselelerdir. Bunların mahiyetini Allahû Teâla (cc)’dan başkası bilemez. “Gaybın anahtarları O’nun yanındadır.

Kendinden başkası bunları bilmez” (El En’am Sûresi: 59) âyeti, gaybın bu kısmına işaret etmeketedir. Meselâ: Allahû Teâla (cc)’nın ilmi, kıyametin ne zaman kopacağı, levh-û mahfuz’daki kitabın mahiyeti, kaza ve kaderin keyfiyeti gibi.İkincisi: Varlığı muhkem nassla bilinen, fakat keyfiyetleri duyu organları ve akılla idrak edilemeyen gaybi varlıklardır. Melekler, cinler, ahiret, cennet, cehennem bu tür gayba dahildir. Herhangi bir alem veya varlık, insana nisbetle gaybi olabilir. Allahû Teâla (cc)’ya nisbetle gayb yoktur.

Zîra O’nun ilmi, herşeyi ihata eder ve hiçbir şey O’ndan gizli kalamaz. Peygamberimiz (sav) gaybe yakin olarak imân eden kimselerin muttaki ve muhsin vasfına haiz olduklarını beyan etmiş ve övmüştür.Allahû Teâla (cc)’nın yaratmış olduğu gözle görülmeyen bir kısım varlıklar, insanların daima ilğisini çekmiştir. Bunların başında “Cinn”ler gelir. Cin ismi “Cenne” kelimesindendir; bir şeyi histen gizlemek, örtmek manalarına gelir.”Cünne”, kalkan ve siper manasına, “Cenin” ana rahminde saklı olan çocuk manasına “Cennet “ toprağı örtülmüş bağ ve bahçeye manasına, “Cenan” göğüs içinde gizlenen kalp manasına, Cinnet ve Cünun, nefis ile akıl arasında perde olan delilik anlamına gelir. Bu kelimelerin hepsinde histen gizleme anlamı vardır ve bunların hepsi aynı köke dayanır.

İslâmi ıstılahta “Cin”; Allahû Teâla (cc)’nın tekliflerine muhatap olan ve insanların gözle göremedikleri varlıklardır. Bunların da Allahû Teâla (cc)’ya iman edenleri bulunduğu gibi, inkâr edenleri de mevcuttur. Allahû Teâla (cc)’ya ilk isyan eden “İblis’in” de; cinler taifesinden olduğu bilinmektedir.(Yusuf Kerimoglu.Emanet ve ehliyet) Cinlerin bir tek ferdine “cinnî” denir,”cânn” kelimesi cin ile eşanlamlıdır. Ğûl ve ifrit cinlerin değişik türleridir.

Cin kelimesi geniş anlamıyla ele alındığında, insan kelimesinin karşıtı olarak kullanılır ve herhangi bir kayıtla sınırlandırılmamışsa, duyu organlarından gizlenmiş bütün manevî varlıkları ifade eder. Dar anlamıyla ise cin kelimesi, ruhanî varlıkların bir kısmını belirtmek için kullanılır. Çünkü gözle görülmeyen ruhanî varlıklar: Hayırlı olan ve Allah’ın emrinden çıkmayan ve insana iyi şeyler ilham eden melekler, insanı aldatan ve şerre yönelten şeytanlar, hem hayırlıları hem de şerlileri bulunan cinler, olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Cinler de insanlar gibi iman ve ilahî emirlere itaat etmekle yükümlüdürler…

Cinlerin varlığı kitap, sünnet ve icma-i ümmetle sabittir. Kur’an-ı Kerimde insanların topraktan cinlerin ise ateşten yaratıldığı ve var olduğu haber verilmiştir:
“Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım” (Zariyat Suresi 56)

“Andolsun biz insanı, kuru-kara çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan yarattık. Cinleri de daha önce, zehirli ateşten yarattık” (Hicr Suresi 26-27)

Rabbimiz yine ahkaf suresi ayet.29.da mealen şöyle buyurmaktadır:*** Ey Muhammed! Kuran’ı dinleyecek cinlerden bir takımını sana yöneltmiştik….*** Cin suresi ayet 1.de mealen şöyle buyurulmaktadır:** Ey Muhammed de ki; Cinlerden bir topluluğun Kuran’ı dinlediği bana vahyolundu. Onlar şöyle demişlerdi; Doğrusu biz, doğru yola götüren, (akılları) hayrete düşüren bir Kur’an dinledik de ona inandık…***

Yine ahkaf suresi ayet.29-30.da mealen şöyle buyurulmaktadır:*** Şu vakti de hatırla ki, cinlerden bir kısmını Kur’an dinlesinler diye sana sevk etmiştik. Onlar (Peygamberin huzurunda) Kur’an dinlemeye hazır olunca (birbirlerine): “Susunuz (dinleyiniz)”dediler. Kur’an okunması bitirilince de döndüler ve inzâr etmek üzere kavimlerine gittiler. Ey kavmimiz. dediler: Biz bir kitap dinledik.

Musa’dan sonra indirilmiş. O, kendisinden öncekini tasdik ile hakka ve doğru bir yola hidayet ediyor. Ey kavmimiz, Allah’ın davetçisine icabet ve ona iman edin ki, Allah günahlarınızdan bir kısmını mağfiret etsin ve sizi elem verici bir azaptan korusun ve her kim Allah’ın davetçisi (Peygamberi)ne icabet eylemezse arzda aciz bırakacak değildir. Ve ona ondan başka sahip olacak veliler de yoktur. Öyleleri açık bir dalâlet içindedirler…***

Kuranı kerimde cinlerden bahseden zikredilenler dışında birçok ayet mevcuttur. Ayrıca yirmi sekiz ayetten oluşan ‘Cin Sûresi’ bu varlıkların keyfiyetini haber vermektedir. Bu sûrede cinlerin çeşitli gruplara bölündükleri, bir kısmının müslüman,bir kısmı da kâfir olduğu belirtilmektedir.. Cinlerin mümin olanları, müminlerle beraber cennette, kâfir olanları da kâfirlerle beraber cehennemde kalacakları haber verilmiştir.

Cinlerin varlığı ile ilgili sünnette de deliller bulunmaktadır.Enes b. Malik (ra)dan rivayet edilen bir hadiste; “Hz Peygamber ile Mekke dağına çıkmıştım,asasına dayanarak bir ihtiyar geldi.Efendimiz (sav); Sen cinlerin yürüyüşü ile yürüdün,sesinde keza öyle buyurunca, ihtiyar evet dedi.Efendimiz (sav);ona hangi cinlerdensin? diye sordu.”Ben Hametübnil Hiyem’im diye cevap verdi. Efendimiz (sav); üzerinden ne kadar zaman geçti? diye sordu. “Kabil Habili öldürdüğünde birkaç yaşında oğlan çocuk idik. Küçük tepeler üzerinde hayvanları öldürürdüm, insanların arasını açardım.”diye cevap verdi.

Efendimiz (sav); “Ne fena işle meşgul oluyormuşsun”diye buyurunca cin; “Ya Rasulullah! Bana sitem etme, zira ben Nuh Aleyhiselama iman edenlerdenim ve onun huzurunda tövbe ettim. İslam’a davet ettiği zaman ben Nuh aleyhiselama isyan etmiştim. Nuh (as) ağladı, beni de ağlattı. Allah hakkı için o zamandan beri isyanıma nadimim-pişmanım. Hud (as) ve İbrahim (as) kavuşarak onlara da iman ettim. Nemrut İbrahim aleyhiselamı atarken bende onunla beraberdim. Yusuf Aleyhiselam kuyuya bırakıldığında ben oradaydım, kuyunun aşağısına ondan evvel indim.

Şuayb Aleyhiselam ve Musa Aleyhiselamla beraber oldum. İsa aleyhiselama mülaki oldum,yetiştim. Bana buyurdu ki eğer Muhammed Aleyhiselama mülaki olursan benden O’na selam söyle. Ben onun selamını tebliğ ediyorum. Efendimiz (sav) selamını alıp “Ya Hame muradın nedir? dedi. Musa (as) bana Tevrat’ı talim etti. İsa (as) İncil’i öğretti. Sende Kuran’ı öğret diye niyazda bulundu. Bir rivayette Efendimiz (as) ona on sure öğretti. Efendimiz’in (sav) vefatından sonra o cin bir daha görünmedi.(Arif Coşkun-İslama göre sihir; cin çarpması teşhis ve tedavi usulleri)
Bir başka hadisi,Enes bin Malik (ra) bildiriyor; Efendimiz (as) helâya girdiği vakit “Ya Rabbi dişi ve erkek cinlerin şerrinden sana sığınırım” derdi.(Buhari) Hz. Selman El Farisi (ra) Peygamberimiz Efendimiz (sav); “Tezek ve kemik ile taharet almayınız, çünkü onlar cin lerin azığıdır”buyurmuştur. (Sünen-i Tirmizi) Resul-i Ekrem (sav) şöyle buyurmuştur, “Şeytan, Âdemoğlunun kan damarlarında dolaşır.”(Buhari) Kardeşlerim verilen bu delillere rağmen akıl sahibi birisinin, ısrarla “Görmediğim şeylere inanmam” diyerek Meleklerin veya Cinlerin varlığına, inanmaması en hafif tabirle uygun değildir.

Bu tarz düşünce daha birçok şeyi inkâr etmemizi beraberinden gerektirecektir. İlmin anlamını kavramış akıl sahibi birisi, bilimsel kuralların başında meşhur olan şu kaideyi bilir ”Görülmemek, yok olmayı gerektirmez”Yani araştırdığımız şeyi görmememiz o şeyin haddi zatında yok olduğunu gerektirmez. Ancak şu kadarı da vardır ki bütün bunlar Allaha (cc) imandan sonra olmalıdır. Allahın (cc) varlığını inkâr eden bir kişiye Cinlerin varlığından bahsetmek abesle iştigal etmek olur.

Bu konuda dikkat çeken hususlardan biride kendisinin Müslüman olduğunu Allaha, Elçisine ve kitaplarına inandığını sandığı halde, hala cinlerin varlığı gibi bir konuda mücadeleye devam etmesidir. Bu mücadelede tek dayandığı delil ise cinleri görememesi onları hissedememesidir. Dolayısıyla cinlerin varlığı Kur’an ve Sünnetle sabittir. Cinlerin hava ile karışık alevli bir ateşten yaratıldığı bilinmektedir.

Cinler, duyu organlarıyla algılanamayan varlıklar olduğu için, onlar hakkındaki tek bilgi kaynağı vahiydir. Kur’an-ı Kerim ve sahih hadisler, cinlerden bahsetmekte, doğru düşünebilen akıl da bunu imkânsız görmemektedir. İnsanların cinleri göremeyişi, gözlerinin cinleri görecek yetenekte yaratılmamış olmasındandır. İmam Şafii (rha) “Kim cinleri gördüm derse, onun şahitliğini iptal ederiz.”buyurmuştur. Çünkü bu söz Allah(cc) “Muhakkak ki o (şeytan) ve kabilesi, sizi kendilerini göremeyeceğiniz yerlerden görürler.”(Araf Suresi: 27) kavline aykırıdır.

Cinlerin hakikatleri görülmez, ancak istedikleri şekle bürünebilirler. Başka varlıkların suretine temessül ederlerse görülebilirler. Ekseri siyah kedi, köpek, deve, akrep, yılan ve insan şekline girebilirler. Mesela bir kuş suretine bürünse biride ona ok atsa yaralanır ve eziyet görürler, melekler ise böyle değildir.Rabbimiz Rahman suresi .ayet.15te mealen:** O cinleri ateşten yarattı..*** buyuruyor. Yine hicr suresi ayet.27.de ise mealen: *** Cinleri de daha önce insan vücudunun gözeneklerinden geçebilen güçlü bir ateşten yarattık…*** buyurulmaktadır.
Ayette cinlerin “semum” dumansız saf ateşten yaratıldığı beyan edilmektedir. Başka bir ayette “maric” ateşin siyahıyla karışmış alev şeklinde ifade edilmiştir. Şu kadarı da var ki; çamurdan yaratılan insanoğlunun bedeni nasıl merhale merhale değişti ise alevden yaratılan cinlerin bedenide merhale merhale değişerek latif ve parlak bir cisme bürünmüştür. Allah (cc) azabı hak eden cinler taifesine “ateşe girin” emri ilahisi bazı kimselere garip gelebilir, nasıl olsa cinler ateşten yaratıldı ateş onları nasıl yakacak diye bir soru akıllara gelebilir.

Kur’an- ı Kerimde,araf suresi ayet.38.de mealen:*** Sizden önce geçen cin ve insan topluluklarıyla beraber sizde ateşe girin…*** Emri ilahisi ile, Hud suresi ayet.119.da mealen.*** Rabbinin; Andolsun ki ben cehennemi insanlarla ve cinlerle dolduracağım…*** Buyrugu kesinlikle unutulmamalıdır.Topraktan yaratılan insanoğlu nasıl toprağa girmekten korkuyorsa alevden yaratılan cinlerde ateşe girmekten öylece korkarlar.Cinler de; tıpkı melekler gibi görünmeyen gizli varlıklar olup, çeşitli suretlere girmeye ve zor işleri yapmaya iktidarları vardır. Fakat cinler mahiyetleri itibariyle meleklerden farklıdırlar.

İnanıyoruzki; Melekler Allaha itaattan asla ayrılmazlar. Göklerde bulunurlar, ancak Allahu tealanın emriyle yeryüzüne iner, tekrar göklere yükselirler. Cinler ise, insanlar gibi yeryüzünde bulunurlar. Cinlerin Mümin olanları ve kafir olanları vardır. Meleklerin ve cinlerin varlıgı, kuran ve Sünnetle sabit oldugundan, bunları inkar etmek, İslam akideini zedeler. Cinler de insanlar gibi mükellef olup onlara da peygamberler gönderilmiştir. (Enam suresi.Ayet.130.cin suresi.13.ahkaf suresi.29.32.) Sahihi müslim de İbni Mesud (ra) dan rivayet edildigine göre, Peygamber efendimiz (sav) cinnilerin davetine icabet buyurmuş, onları görmüş ve irşad etmiştir.

Buhari ve Muslimin, İbni Abbasdan rivayetine göre ise, Hz. Peygamber ashabıyla –ukaz- panayırına giderken –Nahle- denilen mevkiide sabah namazını kıldırmış, bir gurup cin gelip Kuranı kerimi dinlemiş ve müslüman olmuşlardır. Bu durumu Cenabı hak, cin suresi ayet .1-3 te haber vermiştir.Bilinmelidirki; Cinler gaybı bilmezler. (sebe suresi.ayet.14.) Cinler insanlardan önce yaratılmışlardır, Kuranı kerimde çok zehirli bir ateşten yaratıldıkları haber verilir.(şuara suresi.212.)

Cinlerin erkek ve dişi olanları vardır Evlenirler, çogalırlar, yerler içerler. İhtiyarı ve gençleri vardır. Cinlerde mükellef olup İnsanlar gibi Allahın emir ve yasaklarına uymak zorundadırlar. Zariyat suresi, ayet,56.da Rabbimiz mealen şöyle buyurmaktadır: *** Ben cinleri ve insanları ancak ibadet etsinler diye yarattım.*** Cinlerin yaratılışları türlü şekillere girmeye, agır işler görmeye elverişlidir. (Neml suresi.39)

Bilinmelidirki; Cinler insanların besmelesiz yediği yemeklere ortak olurlar. Bir adam besmelesiz olarak yemek yiyordu. Son lokmasını alırken “bismillahi evveli ve ahiri” dedi. Allah Resulü tebessüm ederek şöyle buyurdu. “Şeytan onunla beraber yiyordu. O Allah’ın ismini zikredince karnındakileri istifra ederek ağzından çıkardı.”buyurdu. Başka bir Hadis-i şerifte de Efendimiz (sav); “Tezek ve kemik ile taharet almayınız, çünkü onlar cinlerin azığıdır” buyurmuştur. Kömürde cinlerin yiyecekleri arasında sayılmış ve onunla taharetlenmede yasaklanmıştır.
Cinlerin bazıları insanlarla birlikte evlerde yaşar. Bazıları da hamamlarda, helâlarda, kabirlerde, pis yerlerde ve deve ahırlarında yaşarlar. Efendimiz (sav) bu yerlerde namaz kılmayı yasaklamıştır. Bir Hadiste de müşrik cinleri dağlarla ile denizler arasında, Müslüman cinlerin ise köy, kasaba ve şehirlerde yaşadığı beyan edilmiştir. Cinler melekler gibi göklerde değil insanlarla birlikte yeryüzünde yaşamaktadırlar.(Mustafa Çelik)

Bazı sahabeler şöyle anlatmaktadır; Rasulullah (sav) ile beraber bir seferde idik,bir yerde konakladık.Efendimiz (sav) def-i hacet için bizden uzaklaştı.Ben Ona su götürdüm.Bir de yanın da bazı adamların gürültü çıkararak konuştuklarını işittim.Bugüne kadar böyle bir şey görüp işitmemiştim..Rasulullah (sav) sordum kendisi bana “Müslüman cinle ile müşrik cinler arasında ihtilaf çıktı. Kendilerini bir yere yerleştirmemi istediler. Bunun üzerine Müslümanlarını köyler ve dağlara, müşrikleri dağlar ile denizler arsına yerleştirdim” buyurdu.

Âdemoğlunun kalpleride şeytanların meskenleridir denilmiştir. Osman b.Ebil As (ra) Peygamberimiz (sav) yanına gelerek Kuran’ı unutmasından şikâyet etti. Efendimiz (sav) eliyle kalbine vurdu ve “ Ey şeytan Osman’ın kalbinden çık” buyurdu. Osman (ra) bu olaydan sonra bir daha Kuran’ı hiç unutmadığını ifade etmiştir. Cinlerle insanların evlenmesi meselesin de ise âlimler arsında ihtilaf vuku bulmuştur. Hanefi âlimlerin ekserisinin görüşü cins birliği olmadığı için evlenmek caiz değildir. Hasan-ı Basri (rh.a) iki şahit huzurunda olursa caizdir demiştir.
Rabbimiz neml suresi ayet.17.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Süleymanın cinlerden, insanlardan, kuşlardan orduları toplandı. İşte bütün bunlar(onun tarafından) zapt ve idare ediliyorlardı.*** ve Sad suresi.ayet37.38.de mealen:*** Şeytanları (onlardan) her bina ustasını, her dalgıcı, (yine onlardan) bukagılarla baglanmış olan digerlerini de (emrine ram ettik).*** Bu ayetlerden anlıyoruz ki, cinler insanların emrinde ve hizmetindedirler.

Cinlerin yalnız Süleyman Aleyhiselama yaptıkları işler bile bu hususu aydınlatmak için kafi gelir. Büyük islam alimi Es Süddi diyorki: Süleyman Aleyhiselam cinleri çalıştırma konusunda muhayyerdi. Cinlerden diledigini serbest bırakır, diledigini de kendisine hizmet ettirmek için yanından ayırmazdı. İmam Şibli (rh.a) Cinlerin esrarı adlı degerli eserinde çok geniş bilgilere yer veriyor biz kısa kısa bu bilgilere bir bakalım.Cinlerin kafirleri cehenneme girer, cinlerin müminleri cennete girer.Cinler çeşitli şekillere girebilecek ve insanların yapamayacağı bazı işlerin üstesinden gelebilecek yetenekte yaratılmıştır. “ Hz. Süleyman Sebe melikesinin tahtını getirtmek istediğinde cinlerden birinin, o henüz yerinden kalkmadan tahtı getirebileceğini söylemesi” (Neml Suresi 39) bunundelilidir. Cinin Hz. Süleyman’la karşılıklı konuşması, onların gözle görülebilecek bir şekle girebileceklerine işarettir. Allah cinleri Hz. Süleyman’ın emrine vermiş, o da cinleri ağır ve meşakkatli işlerde çalıştırmıştır.

Rasul-i Ekrem (sav) buyuruyor; “Bir gün namaz kılarken şeytan bana musallat oldu. Onu yakaladım ve boğazını elimle sıktım, ağzından akan ıslaklığı hissettim.”Başka bir hadiste Peygamberimiz (sav) şeytanı yakalayıp bağladığı haber verilmiştir. Cinler latif varlıklar olduğu için bağlanamaz veya sıkılamaz dolaysıyla Efendimiz (sav) bahsettiği hadiseler cinlerin latif hali değil maddeye bürünmüş halleridir. Bu haberlerde onların maddi varlıkların kılığına girebildiğine delildir.

Hz. Peygamber (s.a.s.) de şöyle buyurmuşlardır: ”Allah sizden her biri için, bir cinni arkadaş kılmıştır.” Ashab: “Size de mi ya Rasûlallah?” diye sorduklarında, Rasûlallah: “Bana da ancak Allah ona karşı bana yardım etti de, o (cin) müslüman oldu, artık o, bana ancak hayır emrediyor.” buyurdu. Bazı insanların cinlerle görüşüp onlardan yardım ve bilgi aldığı âlimlerimiz tarafından beyan edilmiştir. Şeytanın insanı aldatma yolları çok çeşitlidir. Her insana mizacına göre zaafı olan yerden yaklaşır. İslam cahili kimseler ile kadınları çok çabuk aldatır.Allah şerlerinden kötülüklerinden muhafaza buyursun.

Rivayetlerden anladıgımız kadarıyla; Bazı durumlarda cinlerin insanlara zarar vermesi söz konusu olabilirse de, Müslüman bir kimsenin cinlerden korkmaması ve Allah’ın izni olmadan, bir varlığın başka bir varlığa zarar veremeyeceğine gönülden inanmamız gerekmektedir. Diğer varlıklardan gelebilecek zararlara karşı Allah’a sığınmak gerektiği gibi cinlerden gelebilecek zararlar hususunda da aynı tutum gösterilmelidir inancındayız.

Birgün, Ömer efendimiz, Peygamber efendimizin (sav) yanına girmek için izin istemişti. O anda Efendimiz (sav) in yanında Kureyşli kadınlar vardı. Peygamberimizle konuşuyorlar seslerini Onun sesinden fazla yükseltiyorlardı. Ömer (ra) girmek istediğini anlayınca telaşlandılar; Ömer (ra) içeri girdiğinde Efendimiz gülümsüyordu. Ömer (ra) “Allah seni daima güler yüzlü kılsın Ya Rasulullah “dedi. Efendimiz (sav) “Yanımdaki şu kadınlara şaştım, senin sesini işitince kaçmaya başladılar.” buyurdu.

Hz.Ömer (ra) Peygamber efendimize (sav) “Sen korkmaya benden daha layıksın ey Allah’ın Resulü dedi ve sonra kadınlara dönerek “Ey kendi kendilerinin düşmanları, benden korkuyorsunuz da Allah’ın Rasülünden nasıl korkmuyorsunuz” diye çıkıştı. Onlarda “Evet, çünkü sen sert ve heybetli birisin”dediler. Efendimiz (sav) “Bırak ey Hattabın oğlu, ruhumu kabza-ı kudretinde tutan Allah’a yemin olsun ki şeytan bir yolda sana rastlasa mutlaka başka bir yola sapar “buyurdu. Bu hadise Allah ‘a itaat edenlerden cinlerin korktuğuna delildir denilmiştir.

Peygamber Efendimiz (sav.) “Evlerinizi kabirlere (mezarlara) çevirmeyiniz” buyurmaktadır. Namaz kılınmayan, Kur’an okunmayan ev mezar gibi olmuştur. Bu eve şeytanlar da cinler de rahatça girip cirit atar. Böyle bir evden cinleri uzaklaştırmak istendiği zaman o cinlere evi terk etmeleri için üç gün mühlet verilir.Bu hususlardan anlaşılacagı gibi kardeşlerim kesinlikle beş vakit namazları eda etmeyi ihmal etmeyelim.Namaz, dua, zikir veher türlü yapacagımız ibadetlerimizle evlerimiz şenlensin.Melekler arkadaşımız, şeytanlar, iblisin yardımcılar ve kötü niyyyetli cinler bizlerden uzak olsunlar inşaallah…

Tekrarında fayda var, daha önce de ifade ettigimiz gibi; Peygamber efendimiz (sav) cinlerinde peygamberi idi. Ve Peygamber efendimizden Kuranı kerim dinlemişler idi. Rivayet olunduguna göre ; Hz.Peygamber onlara Rahman suresini okumuştur. Her ne zaman –Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz ?- mealindeki ayetini okumuşsa onlar, -Rabbimizin nimetlerinden hiç bir şeyi inkar etmiyoruz- cevabını vermişlerdir.

Ehl-i Sünnet inancına göre, şeytan, insanın vücuduna da, aklına da zarar verir denilmiştir. Cinlerin vesile oldukları hastalıkları maddeler halinde ve kısaca izaha gayret edelim.a.) Sara: Sara, insanın aklının gitmesi ile hâsıl olur ki; bayılan veya kendini kaybeden insan ne konuştuğunu, ne yaptığını bilmez. Bu da iki türlüdür:1- Beyin damarlarında veya beyinde olan herhangi bir rahatsızlık sebebi iledir ki; bu tıbbîdir. Hastalığın şekli şöyledir. Hasta bayılır, ağzından köpük gelir, vücudu kasılır, bazen dilini ısırır, yüzünün rengi değişir, gözleri bir noktaya takılıp kalır. Bu hal, iki veya üç dakika, en fazla beş dakika sürer. Beyindeki rahatsızlığın fazla olması sebebi ile kasılma ve dişlerini sıkma olayı olmadan bu hastalık bir veya iki saatte sürebilir. Maalesef hastalık tıbbî olduğu halde doktorlar bu hastalığı tedavi etmekten acizdirler.

2- Bu bayılma türüne yakın bir cinni bayılma, yani cinlerin insanın vücuduna girerek bayıltması da vardır ki, aynen beyinden gelen bir rahatsızlık gibi olur. Onu gören doktor hastalığın beyinden olduğunu söyler. Fakat beyin filmi veya elektrosu çekildiğinde beyinde herhangi bir şey gözükmez. Cinlerin, insanların vücutlarına girerek başka bayıltma usulleri de vardır ki, hasta bu bayılma türünde ya ölü gibi yatar yahut da çığlıklar atar. Sara nın bazı kısmının cinlerden olduğuna Kur’an ve hadisten delil verelim: “Faiz yiyenler, ancak şeytanın dokunup çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar.” (Bakara Suresi: 275)

İmam Kurtubî (rha) “bu ayet cinin insanı çarpıp saralattığına işarettir” buyurmuştur. Cinin insanın bedenine girmesi Allah’ın kitabı, Rasulüllah (sav)in sünneti, sahabeden gelen kaviller ile Müslümanların imamları tarafından sabit olmuş, kabul edilmiş bir gerçektir. Rabbimiz Yasin suresi ayet.60.ta mealen şöyle buyurmaktadır:*** Ey Âdemoğulları, Şeytana tapmayın. Çünkü o sizi Rabbınız’dan ayıran bir düşmandır, diye size emretmedim mi?…*** Yine fatır suresi ayet.6.da mealen şöyle buyurulmaktadır:*** Şeytan sizin için yaman bir düşmandır. Bu sebeple siz de onu düşman edinin…***

Cin ve şeytanlar insanların batıl yollara girip sapmasını sağlarlar, bu hususta Ehl-i sünnet ile Ehl-i Bidat fırkalar arasında hiçbir ihtilaf yoktur. Yalnız cin ve şeytanın insanın bedenine ve aklına zarar verip vermemeleri hususunda Ehl-i sünnet ve mütezile birbirinden ayrılır. Mütezileye göre cin taifesi insanların beden ve aklına zarar veremez. Ehl-i sünnete göre ise hem aklına hemde bedenine zarar verebilir ve hatta bazen de telef edebilir.(Sadreddin Yüksel,islami araştırmalar)

Bilinmelidirki;Cin bedenin tamamına girer. Bedende ağrı, sancı ve titreme olur.Herhangi bir uzva girer. Kol, ayak ve dil gibi.Uzun zamandır cesettedir.Gelir, vurur ve gider, daima cesedde kalmaz.Bu uykuda ve uyanık iken olan sebeplerin hiç birisi olmadan cinin varlığını, bedende olduğunu şu şekilde anlarız. Hastanın kulağına okumaya başlayınca cin içeride ise açık alametler gözükmeye başlar. Hastanın bayılması, çığlık atması, titremesi, elini gözlerine kapatması gibi.Allah celle şanuhu cümle ümmeti muhammede saglık, sıhhat, afiyet ve huzur içerisinde bereketli ömürler nasip eylesin.Ne güzel demişler derdini veren allah dermanınıda verir diye…

İmam-ı Ahmed’in Müsned’inde Yaleb, Mürre’den rivayet ediyor; “Rasulüllah ile bir seferde idik. Yolda bir çocuk ile oturan kadına rastladık. Kadın Peygamberimize, “Bu çocuğuma bir bela isabet etti, günde kaç defa oluyor bilmiyorum” dedi. Peygamberimiz “Onu bana ver” buyurdu. Ben de onu Rasulüllah’a verdim. Çocuğun ağzını açtı ve onun ağzına üç defa nefes etti ve hakaretvari bir şekilde, “Ben Allah’ın kulu ve Resulüyüm, sus ey Allah’ın düşmanı” dedi. Sonra çocuğu annesine verdi ve biz sefere devam edip gittik. Sonra geri döndüğümüzde kadın üç koyun ile duruyordu. Efendimiz çocuğun durumunu sordu. Kadın, “Seni hak olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki çocuğun hiçbir şeyi kalmadı. Şimdi bu koyunları otlatıyor. Koyunların bir tanesini Rasulüllah’a hediye etti. Efendimiz de kabul buyurdular.”

Kişiyi cinlerden koruyan hususlar bahsinde imam Şibli diyorki: on şey vardırki Cinlerin şerrinden muhafaza eder. Onların şerrinden Allaha sıgınmak. Cenabı hak, Fussilet suresi ayet.36.da mealen şöyle buyuruyor: *** Eger seni şeytandan gelen bir dürtüş fitlerse hemen Allaha sıgın çünkü O hakkıyla işiten(niyetini,salahını,iyiligini) çok iyi bilendir. Muavizzeteyni (Felak ve Nas sureleri) okumak. Ayet el Kürsi yi okumak.Bakara suresini okumak Sahihaynd (Buhari ve Muslim) Ebu Hureyre den nakledilmiştir: Allahın Rasulü (sav) şöyle buyurmuşlardır: ** Evlerinizi kabirlere çevirmeyin. İçinde Bakara suresi okunan bir eve asla şeytan girenmez.**

Bakara suresinin sonunu okumak. Yine sahihaynda nakledilen Ebu Mesud el ensari rivayetinde şöyle buyuruluyor:** Her kim , Bakara suresinin sonundan iki ayet okursa o gece ona onlar kafi gelir.** Ayetel kürsi ile mümin suresini okumak. Yüz kere, La ilahe illallahu vahdehü la şerike lehü, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve ala külli şeyin kadir diye okumak. Allahın adını çokça zikretmek. Allahı çok zikreden kimse, kendisini takip eden düşmandan kurtulup bir kaleye sıgınan kimse gibidir. Kul da böyledir, kendisini şeytanın şerrinden ancak Allahı zikretmek sayesinde kurtarabilir.

Abdest alıp Namaz kılmak. Öfke şiddetlenince, kişiyi o afetten kurtaracak en büyük silah bu ikisidir. Çünkü öfke, ademoglunun kalbinde ateş gibi alev alev yanan bir şeydir. Bir Hadisi şerifte şöyle buyurulmaktadır: ** Şüphe yokki, gazap şeytandandır. Şeytan ateşten yaratılmıştır. Ateş ise ancak su ile söner. Şu halde içinizden birisi öfkelendigi zaman hemen abdest alsın.(kütübi sitte)**

Fazla bakmak, çok konuşmak, fazla yemek, ve insanlarla fazla münasebetten sakınmak. Çünkü şeytan adem ogluna bu dört kapıdan musallat olur. İmam ahmed bin Hanbelin Müsnedinde şu rivayete yer verilmektedir:** Bakış (haram) iblisin oklarından zehirli bir ok tur. Allah rızası için gözünü haramdan sakınan kişi kıyamete kadar kalbinde hissedecegi Allah tarafından ihsan edilmiş bir tad bulur.**

Allahım İblisin, Şeytanın, ve Cinlerin şerrinden, kötülüklerinden, saptırmalarından bizleri koru ve bizleri muhafaza eyle. Bizleri İmandan, iman nurundan ve Müslüman kardeşlerimizden ayırma, aramıza İblis,şeytan, cin, deccal ve münafıkların fitnelerinin girmesine izin verme, bizi kötü gözlerden koru, bizi hissî olmaktan kurtar, bizi barış ehli kıl. Bizi huzur ve saadet ehli kıl Bizi insanları dirilttiğin gün Kurtuluşa eren kulların zümresinden dahil eyle. Bizi hakîkat ehli kıl. Bizi Cennet ehli kıl. İslam Şeriatına sımsıkı baglı olmamızda ayaklarımızı sabit kıl. Cemaat ehli olmaktan ayırma.Bizleri Ehli sünnet itikadından ayırma. Bizleri senin dosdogru yolun olan Sıratı müstakimden ayırma.Sen her şeye kadirsin Allahım… Amin…

Sermedkadir…Lu… 27.01.2011

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.