GÜNAH…

GÜNAH…Farsça bir kelime olan günah, mana  itibariyle „suç“ anlamına gelir. Dini  anlamda  ise; „Allah’ın emirlerine aykırı olan ve ahirette cezayı gerektiren iş, dini suç“ mana­sına gelmektedir. Arapçada günah keli­mesinin karşılığı olarak zenb, masiyet, ism, cürm, seyyie, fahişe, günah, hatta, zelle ve  benzeri pek çok kelime kullanılmakta­dır. Ancak bunların her birinin ifade etti­ği mana diğerinden farklıdır. Bütün dini yasaklara günah diyoruz. Bilinmelidirki GÜNAH, hayatı kaplayan fitnenin içine düşmektir. GÜNAH işleyenler kadar  o  günaha  sebep  olanlarda İslam  dininde  sorumludur. Rabbimiz  En’am  suresi  ayet.25.te mealen  şöyle buyurmaktadır: ***Öyle bir fitneden sakının ki, içinizden yalnız zulmedenlere çatmaz (âmmeye de sirayet eder ve hepsini perişan eder). Ve biliniz ki Allah’ın azabı şiddetlidir.*** Rabbim  bizleri  her  türlü  GÜNAH  kirlerinden  arındırsın  İnşaallah…

 

BÜYÜK  GÜNAHLAR…İslami literatürde günahlar başlıca büyük (kebire) ve küçük (sağire) olmak üzere iki gruptur. Peygamber efendimiz çeşitli hadislerinde büyük günahları bildirmiştir ki başlıcalan şunlardır:  Allah’a şirk koşmak, Ana-babaya asi olmak, Ya­lan yere şahitlik etmek veya yalan söyle­mek, Haksız yere insan öldürmek, Sihir yapmak, Yetim malı yemek,  Faiz yemek, Düşmana hücum esnasın­da harpten kaçmak, Namuslu, mümin kadına zina İsnad etmek, Hz.Peygam-berin söylemediği bir sözü o söylemiş gibi nakletmek, Yalan yere yemin etmek, Başkasının ana babasına söverek, ken­di ana babasına sövdürmek, Hırsızlık yapmak, Koğuculuk etmek…Neseinin  Rivayetini  bizlere  ulaştırdığı  Hadis  mealen  şöyle: ** Mümini öldürmek, Allah katında, dünyanın yıkılmasından daha büyüktür…Büreyde (ra)** Rabbim  bizleri  büyük  günahların her  türünden uzak  duranlardan  eylesin…

 

KÜÇÜK  GÜNAHLAR… Küçüklük ve büyüklük aslında  izafidir. İnsanın Allah’ın emrini hafife alarak veya alaya alarak ya da umursamayarak işlediği her günah büyüktür. Günahsızlık iddiası, günaha kapı açar. Günahlara zemin hazırlayan büyük günahlardan biri de, günahsızlık iddiasıdır. İnsanın manevi boyutları küçüldükçe, günahsızlık iddiası artar. Asıl kirlenmiş olanlar, kendini tertemiz ve lekesiz görenlerdir. Günahlarımız bizim dostlarımız değil, bizim düşmanlarımızdır. GÜNAHLARLA barışık yaşayanlar, tuğyana ve isyana alışanlardır. Günahlara alışmak, Allahın  çizmiş  oldugu  sınırı,  hududu  aşmaktır. Allah’ın mülkünde işlenen günahlar, Allah’a karşı saygısızlığın belgeleridir. Günah: Allah’ın insan için belirlediği hayat çerçevesini, ilahi sınırları  çiğnemektir. Mü’min insan küçük olsun büyük olsun işlediği günahı kendi içinde başına çökecek dağ gibi görür. Bu aynı zamanda bir iman alâmetididir. Günahları küşümsemek, önemsiz görmek, umursamamak ise, bir nifak alâmetidir. Rabbim  bizleri Allahın  buyurdugu  emir  ve  yasaklara  uygun  yaşayanlardan  eylesin…

 

GÜNAHLARDAN  KORUNMA… Günahı alışkanlık edinmek, insanın ondan kopmasını zorlaştırır. Günahlarda ısrar etmek, gaflet perdesinin zamanla iyice kalınlaşmasına, günahta ustalaşmaya, derinleşmeye giden bir yoldur. Saplandıkça çıkılması zorlaşan bir bataklıktır. Hatta günahlarla  içli  dışlı  yaşayan  insanlar, günaha günah gibi bakmamaya başlar. Her seferinde, kendisine göre geçerli gördüğü bahaneler bulur. Bazen aynı davranışa tevessül eden itibarlı kimselerden misâller getirir, bazen ucu günahta noktalanan zamana, mekâna ve hadiselere uygun mantık silsileleri üretir, bazen de aşırı tahrik gibi hafifletici sebepler öne sürer. Ancak, bunların hepsi pişmanlık duymaması ve bir sonrakinde yine kolayca günah işlemesi için şeytan ve nefsinin aldatma ve oyalama tuzaklarından başka bir şey değildir. Giydirilen bahane kılıfları ne günahı günahlığından uzaklaştırır, ne de insanı temize çıkarır. Bahaneler, günahı çirkin görmeyi engeller. Bilelimki  günah  ZEHİR  ise  Tevbede  onun  Panzehiridir. GÜNAHLARDAN kurtulmanın çarelerinin başında günahları tanımak gelir. Rabbim  bizleri Kuranı  kerim  ve  sünneti  seniyyeye  sımsıkı sarılanlardan  eylesin…

 

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.