GÜZEL SÖZ PINARI…

İbadet, en geniş anlamıyla Allah’ın razı olacağı ve kuluna duymuş olduğu sevgiyi artıracak bizleri ise kopmaz bir halat ile Rabbimize bağlayan hürmet yumağımızdır. Namaz, oruç, hacc, zekat âmeliyesinden sonra dua kulpuna yapışmak huzurumuzu artıran içten gelen davranış bütünlüğümüzdür. Mü’min için dua, somut hale getirilmiş, zamanı, mekanı ve şartları belirlenmiş özellik ve güzelliklerimizdendir. Dua; Peygamber efendimizin (sav) dilinde bütün ibadetlerin beyni olarak nitelendirilmiştir. Sevgi, samimiyet ve ihlasla yapmış olduğumuz her bir ibadet içinde dua’yı’ da barındırır. Namaz ibadeti, Kur’an’da bildiğimiz anlamda dua ile aynı anlama gelen *salat* kelimesi ile ifade edilmiştir. Namaz, tekbirinden selamına kadar birçok duayı içinde saklar. Zekat ve infâk sahip olunan maddi varlığın şükrünün onu bize emanet olarak veren Rabbimize kendi cinsinden arz edilmesidir. Oruç sağlıklı bir beden için yapılan eşsiz bir şükür arzıdır. Hacc ise, dünyanın ruhu olan ahiretin simgesel olarak yaşanması ve o ana kadarki ömrün hesabının yapılmasıdır. Haccın içindeki Arafat, adeta ömürlük tevbenin samimi olarak göstergesidir diyebiliriz…

Mushafımızın anahtarı mesabesşnde olan Fatiha suresi, mü’mine, Rabbinden; dua, niyaz, isteme usül, yöntem ve metodunu öğretir. İsteme yetisini bizlere bahşeden Rabbimiz Fatiha ile bize nasıl isteyeceğimizi ve neleri isteyeceğimizi tâlim ettirir. Yapmış olduğumuz dua’ların Allah katında icabet bulmasını istiyorsak duadaki usülümüz, Fatiha’da öğretildiği gibi olmalıdır. Aksi bir yol vusul’süzlüğe sebep olacaktır. Fatiha’nın ilk kelimesi olan hamd, şükür, tâzim özelliğini kapsar. İnsan her durum ve hâlde Allahu teâlaya hamd eder. Hamd, her şeyi Allah’a borçlu olmanın dilimizdeki, kâlbimizdeki, gönlümüzdeki en güzel itirafımızdır. Hâmd, Allah’ın bizim için takdir etmiş olduğu her şeye rıza göstermenin dil ile ifade edilmesidir. Çünkü insan, istediği her şeyin kendisi için hayırlı mı yoksa şerli mi olduğunu bilemez. Bunu ancak her şeyi bütün olarak gören ve bilen Allah Teala’dır. Allahın bilgisiyle tâkdir ettiğine ise kul rıza gösterir. Rızaya erişmemizin tek yolu da; hamd, şükükür ve duamızdır…

Mü’minin yeryüzü misafirhanesinde ve sonsuzluklar diyarındaki sevinci, mutluluğu, saadeti kendisini yoktan var eden Rabbiyle arasındaki samimiyet, sevgi ve ihlas bağıdır. Bunun dışındaki bütün mutluluk arayışları beyhude bir çabadan başka bir şey değildir. Dünyada istenen, arzulanan, beklenen, bir ömür aranan mutluluk bir yudum dahi tadılamadan hayat sermayesi tükenip bitebilir. Peşinde koşulan, hırsla elde edilmek istenen hiçbir dünyalık metâ ve haz insana gerçek anlamda mutluluk getirmeyebilir. Böylesi bir hayat ise elem, keder ve üzüntümüzü derinleştirir. Eşrefi mahlûkat olarak yaratılan bizleri sonu olmayan girdap’lara çeker. Peygamber Efendimiz (sav) bu tehlikeyi*dünyevileşme*hastalığı olarak isimlendirmiş ve İsrailoğullarını helâk’e sürükleyen bu hastalığa karşı ümmetine defaatle uyarılarda bulunmuştur. Bütün ibadetler insanın dünyevileşmesini engellemek ve insanın, Allahu teâla ile olan irtibatında sürekli olması emredilmiştir. Biz insanları Rabbimize bağlayan en güzel bağ, niyaz ederek dua ile kurduğumuz samimi, ihlas içeren, sevgi bağımızdır…

Kardeşlerim, İbadetlerimizin beyni mesabesinde dua özellik ve güzelliği vardır. Müstakil olarak da zaman ve mekân şartı taşımayan tek ibadet dualarımızdır. Mü’minin uykusundan uyandığı anda ağzından dökülen ilk sözleri dua, daha sonra gün içerisinde yemesi, içmesi, konuşması, işi, güler yüzü, lavaboyu dahi kullanması dua ile başlar du ile neticelenir. Mmuhtaç, aciz olarak yaratılan insan bütün ihtiyaçlarını Rabbine arz eder. Dua eden insan, kendi kendisine yetmediğinin farkına varan insandır. Dua etmeyen kimse ise, kendi kendisine yettiğini zanneden ve kendisine tapınan bir müşriktir. Mü’minin kâlbini, gönlünü, iç dünyasını; Rahman ve Rahim olan Allahın merhametine açan ibadet dua’dır. Bunun için Rabbimiz bizleri yaratılış amacımıza ulaşmak için terbiye ederek, istemeyi öğreterek başlamıştır. Peygamber efendimiz (sav) İbn Abbas’ın rivayet ettiği bir hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır: ** Kim Allaha, kırk sabah yalnız onun için ibadet ederse, kalbinden diline yararlı bilgi ve güzel söz pınarları fışkırır…** Rabbim bizleri güzel düşünen, hayırlı işler peşinde koşan, toplum yararına ğayret eden ibadet ve duayı unutmayanlarla bir ve beraber eylesin…

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert