HER ŞEY DENGİ DENGİYLE…Gül ile diken, eğri ile doğru, barış ile savaş, adalet ile zulüm, cömertlik ile cimrilik, gece ile gündüz, siyah ile beyaz, uzun ile kısa, Milli olan ile enternasyonalci, yerli ile yabancı…nasıl birbirine DENK düşmüyorsa; yapılan iyilik ile kötülük de farklılık arzetmektedir. Dualarımızda; Rabbim iyilere EŞ etsin deriz, hayırlı olanı arzu ederiz, evliliklerde temiz SÜT emmiş olanı ararız. Emanete riayet edene itibâr eder, Hırsız, uğursuz takımına bulaşmamaya ğayret sarfederiz. Sadece ve yalnız Allaha KUL, Allahın şanlı Rasulüne ÜMMET olanı bağrımıza basar KARDEŞ belleriz. Manevi değerlere karşı koruyucu olanı, gelenek, görenek, örf ve anane bağımlısını; *BU DA BİZDEN* diyerek kendimize yakın buluruz. Aradığımız bütün özellik ve güzellikler Rabbimiz tarafından Peygamberi vasıtasıyla bizlere ögretilmiş seçeneklerimizdir. Daraldığımız yerlerde AYET ile çelişmiyorsa AKIL niğmetiyle YOL bulmaya çalışırız…Rabbimiz Fussilet suresi ayet. 34. te mealen şöyle buyurmaktadır:*** „İyilikle kötülük DENK değildir. Sen kötülüğü en güzel olanla defet. Bir de bakmışsın ki, seninle arasında düşmanlık olan kişi sanki sıcacık bir dost oluvermiş…***
2. HER ŞEY DENGİ DENGİYLE… Biz her gün beş vakit namazımızda *İYYA KE NA’BUDÜ* yani Biz ancak sana kulluk ederiz“ derken, yani kula kul olmayız derken aslında büyük bir kararı her an tekrar ediyoruz, kendi yolumuzu tayin ederken İman ve itikadımızı Namazlarımızın her rekatında vurguluyor, inancımızı CUZİ irademizi Allahu tealanın belirlediği kural ve kaideler üzerinde şekillendirdiğimizi ifade ediyor şuurla, bilinçle tarafımızı beyân ediyoruz. Örneğin günümüzde bile yakın ve dolaylı olarak öyle insanlar tanıyoruz ki; kimileri Avrupa’yı İLAH edinmiş, bazıları Amerika’nın güdümüne girmiş, bir diğeri Çin, Hindistan rüzgarına kapılmış, Gazeteci, yazar ve Şair diye bildiğimiz nice tanınmış güya AYDIN zümre Rusya’ya kul ve köle olmaktan gururla bahsetmişlerdir. Allaha KUL olanlar İbadeti Rabbine yaparken diğerleri farklı obje’lere kulluk yarışına girmişlerdir… Rabbimiz, Hud suresi ayet. 24. te mealen şöyle buyurulmaktadır:***Bu iki grubun YANİ KAFİR VE MÜ’MİNİN hali kör ve sağırla, görenle işitenin haline benzer. Bunların halleri eşit midir. Halâ düşünmeyecek misiniz?…*** Rabbim, bizleri iradesini pazarlayıp, satılığa çıkarmayan kullarından eylesin…
3. HER ŞEY DENGİ DENGİYLE… Allah korusun; İman ve itikadi zenginliğimizi bir tarafa bırakır sadece KURU aklımızla yön tâyin etmeye kalkışırsak, yalnız kendi indi görüşlerimizi vazgeçilmez doğru olarak bilirsek, vereceğimiz kararları makam, mevkii, mal, zenginlik, şöhret ve servet sahiplerini BAZ alarak uygularsak dibi görünmez kuyulara yol alıyoruz demektir. Bizler FÂNİ canlılarız yani günü geldiğinde nefeslerimiz mutlaka bir şekilde kesilecektir. Bilinen bir gerçektir ki; Her insan ölümlü olduğuna göre o insanın kalbi de, gözü de, gönlü de, görüşü de ölümlüdür. Ölümlü insanların görüşleri üzerine hayatını kuranlar, uçurum kenarına veya şimdilerde deprem tartışmalarında çokça kullandığımız,FAY hattına ev kuranlar gibidirler. Gelin hayatımızı HAYY olan yani hayatı ve diriliği devamlı olan,Allahu Tealanın hattı üzerinde tutalım, Allahın tarafında olanların safında bulunalım ve haddimizi aşmaya kalkmayalım… Rabbimiz bu gerçeği Tevbe suresi ayet. 19. da mealen bizlere şöyle duyurmaktadır:*** Binasını Allah korkusu ve Allah rızası üzerine kuran mı hayırlı, yoksa binasını, yıkılmak üzere olan bir uçurumun kenarına kurup, onunla cehenneme yıkılan mı daha hayırlı? Allah zalim kavme hidayet vermez…*** Rabbim, bizleri KUR’ANI KERİMİN mucizevi desteğinden ayırmasın…