HURAFE…

HURAFE… Sağlam DİN’İ akide’nin yerine yerleştirilme gayesi ile ortaya konan *HURAFE* basit bir ifade ile, UYDURULMUŞ HİKAYE VE RİVAYET’LER bütünlüğüdür. Bu hikâye ve rivayetleri aktarma ve benimseme tutumu. Bunlar genellikle dinin bir PARÇASI VEYA GEREĞİ olarak aktarılarak gelmiş,ne yazık ki, benimsenerek DİN’İN öz’ünden sanılmış, gerçekteyse din’le ilgisi bulunmayan, SONRADAN KATILMIŞ aslı astarı olmayan hikâye ve rivayetlerdir…Cahiliye döneminde o kadar fazla HURAFE uydurulmuştu ki, Örneğin DİKİLİ TAŞ’LAR Yani  ENSAB: Zamanımızda bile HEYKEL olarak birilerinin tazimiyle devamlılığını korumaktadır. Cahiliye devrinde Arapların putlarına kurban kestikleri yer, putlarını koydukları TAPINAK. Cahiliyye devrinde Araplar önemli ve büyük saydıkları putların yanı başında çeşitli sayılarda, üzerlerinde degişik hükümler bulunan FAL OK’LARI vardı. Önemli bir iş yapılacağı  veya karar verilecegi zaman, bu OK’LAR çekilir ve buradaki hüküm O PUT’UN HÜKMÜ olarak kabul edilirdi… Esef’le ifade edelim ki BENZERİ UYGULAMALAR halâ sürdürülmektedir… Maide Suresi Ayet. 90. da. Rabbimiz mealen şöyle buyurmaktadır: *** Ey inananlar İçki, kumar, DİKİLİ TAŞ’LAR ve FAL OK’LARI şüphesiz şeytan işi pisliktir. Bundan kaçınınki kurtulasınız…***  Allahın din’ini gereği gibi öğrenip yaşamayanlar, inandıkları doğruları DİN sayacak ve tapınacaklardır… Rabbim her türlü HURAFE’DEN bizleri IRAK eylesin…Sallu alâ Rasulüna Muhamm…

 

HURAFE… Sonradan UYDURULAN ve genellikle İslâm’ın gerçeğiyle bağdaşmaz BATIL İNANÇLARI veya ÇARPIK DAVRANIŞ biçimlerini telkin eden hikâye, hâl ve hareket bütünlüğüdür HURAFE… Nitekim, *HURAFE* kelimesinin kökeni de, bu tür bir olayın adlandırılmasıyla ilişkilidir. HURAFE, gerçekte, Arap kabilelerinden Uzle’ye mensup BİR ŞAHSIN ADI OLUP, anlattığı inanılmayacak şeylere de O’NA İZAFETEN *HURAFE ANLATIMLARI* denilmiştir. Yani, Hurafe’nin çıkardıkları, UYDURDUKLARI, ORTAYA ATTIKLARI, söyledikleri bütünüyle TEMELSİZ SÖZ VE DAVRANIŞLARDIR. Ayrıca Yahudi kaynaklarında sıralanan DİN’E sonradan katılmış şeylerden *HİKAYE* türündeki İsrailiyyat’tan bir bölümü Tevrat’ta ifadesini bulan anlatımlar vardır. Bir bölümü ise Tevrat tefsirlerinde olup, bunlar ya esatîrden alınma ya da bütünüyle UYDURMA’DIR. Tevrat’ta bulunanların bir bölümününde Tevrat’ın YENİDEN YAZILMASI  SIRASINDA katılmış olması mümkündür. Bu itibarla, İsrailiyyat’ın büyükçe bir bölümünün gerçek Tevrat’la İLGİSİ OLMADIĞI için HURAFE olarak değerlendirilmiştir. Rabbimiz En’am Suresi ayet. 116.da mealen şöyle buyurmaktadır: *** Eğer yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Çünkü ONLAR SADECE ZANNA UYARLAR VE SAÇMALARLAR…*** Rabbim hurafeci’lere FIRSAT vermesin…Sallu…

 

HURAFE… İLAHİ KÖKENLİ olmayan ZIRVA VE saçmalamalardır HURAFE. Batıl inanışların mitolojisinden kaynaklanma esatîr’in ise, apaçık bir HURAFE olduğu AŞİKÂRDIR… Çünkü, bu kültür’lerdeki her şey İNSANLARIN UYDURMASIDIR. Örneğin Mitoloji’de ESKİ YUNAN bütün dünyayı TANRI’LARLA doldurmuştur. Bunlara ek olarak, sonraki yıllarda yeni YENİ UYDURULAN hikâyeler de hep, HURAFE sınıfına dahildir. İçinde yaşadıgımız zaman diliminde İslam dini, kendi tabii fonksiyonlarını İCRA EDEMEYECEK konuma getirilmeye çalışılmaktadır. Yaşanılan hayatla İslam dininin değer ölçülerinden uzaklaşıldıkça KOLAYCI VE CAZİP BİR YAŞANTI şeklinin ortaya çıkacağı aşikardır.  İslam dini ile irtibatın zaman içerisinde kesilmesi gündeme HURAFE’LER ve hurafeciligi taşımaktadır. Tabiiki bu durumda inanç açısından VAHİM SONUÇLARI ortaya çıkarmaktadır…Rabbimiz Maide Suresi ayet. 104.te mealen şöyle buyurmaktadır: *** Onlara, „Allah’ın indirdiğine ve Resûl’e gelin“ denildiği vakit, „Babalarımızı üzerinde bulduğumuz *YOL* bize yeter“ derler. Ataları hiçbir şey bilmiyor ve doğru yol üzerinde bulunmuyor iseler de mi?*** Ebu Mesud’dan (ra) gelen Rivayet’te Peygamber efendimiz (sav) mealen şöyle buyurmaktadır: ** „Sizin örnek alacak peygamberiniz yok mu? *Allah, sûresinde, And olsun ki, sizin için Allah Resûlünde bir ÖRNEK VARDIR* buyurmuştur…** Rabbim Bizleri Kuranı Kerim ve Sünneti seniyye NUR’U ile bakanlardan eylesin…Sallu…

 

HURAFE… Kardeşlerim, HURAFE’LERİN yanında bir de HURUFİLİK diye bozuk bir TARİKAT vardır. İslam dinini İÇTEN YIKMAK İSTEYEN zümre için kurulan BOZUK yollardan birisi olan hurufilik İran’da ihdas edilmiştir.  Kuranı Kerimde açıkça bildirilen haram’lara HELAL diyen ve bundan dolayı kendilerine * İBAHİYYE * ismi verilen KARAMİTİ fırkasına dahil olanların kurduğu BOZUK YOL’UN esaslarını anlatmak için * CAVİDAN * adında farsça kitap’ta; Kuranı Kerimdeki harflere mana vererek, kendisinin TANRI, İLAH olduğunu bildirmiş, bütün dinleri inkar ederken İslamiyet’le de ALAY alay eden bu SAPIK (Fadlullah bin Abdurrahman) Kurduğu bu BOZUK YOL’DA çok önem verdikleri HARF’LERLE SAYI’LAR arasındaki  münasebeti ve bunlara metafizik –  FİZİK ÖTESİ bir mahiyet izafe etmiş, bozulmuş olan Yahudilik ve Hristiyanlık ile Zerdüştlük ve eski Yunan felsefe’lerinden faydalanmayı da İHMAL etmemiştir. NOKTA ilmi diye uydurduğu inançta TEK VE ÇİFT sayılara göre HELAL, HARAM kavramlarını incelemiş, bu inançlara sahip olan insanlar arasında  HARF’LER VE SAYILARA birtakım ESRARLI, gizlilik yüklemiş, ilerde olacakları bilmek gibi  bazı GARİP VE UYDURMA İDDİA’LAR ortaya atmıştır. Bu GARİP VE MESNETSİZ inanç, Ne yazık ki; 1340.Yıllarından bu tarafa etkinliğini sürdürmektedir… Rabbimiz En’am Suresi ayet.104.te mealen şöyle buyurmaktadır: *** Muhakkak size Rabbinizden basiretler, (kalb gözleri) geldi. Artık kim HAKKI GÖRÜRSE faydası kendisine, kim de KÖR’LÜK EDERSE zararı kendisinedir. Ben sizin bekçiniz değilim…*** Rabbim her türlü HURAFE yönlü akımlara karşı Firasetimizi artırsın… Sallu…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.