İBADETTE DEVAMLILIK ESASTIR…

İBADETTE  DEVAMLILIK  ESASTIR…Muhterem  kardeşlerim…İnanıyoruzki; İbadet  varlık  sebebibiz  Rabbimize  kulluk etmektir.  Kulluk  hususuda  gündeme  İBADET  mevzuunu getirmektedir.İbadet, bizleri yoktan var eden Yüce Rabbimize tazim ve saygı göstermek ve O’nun bize verdiği sayısız nimetlere karşı şükran borcunu yerine getirmektir. İnsanın kendisine lütfedilen sayısız nimetlere karşılık, Allah’a minnet duyması, O’na bağlanması, O’nun emir ve yasaklarına riayet etmesi kulluğunun gereğidir inancını  taşıyoruz.İnsanların Buluğ çağından itibaren başlayıp, hayat emanetinin teslim edilmesine kadar devam etmesi gereken bu görev, sadece belirli günlere, saat ve dakikalara bağlı değil bilakis bütün hayatı kapsamalıdır. Allah’a kulluk için yaratılan ve kısa bir müddet dünyaya gönderilen insan, çeşitli yönlerden imtihana tabi tutulmakta ve kulluk yapıp yapmadığı konusunda imtihan  edilmektedir, sınanmaktadır. Bu sınanma, hayatının her dakika ve safhasında sürekli olarak devam etmektedir.

 

Rabbimiz  Zariyat  suresi  ayet.56.da  mealen  şöyle  buyurmaktadır: *** Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım…*** Muhterem  Müslümanlar…Bilindiği gibi insanın maddî ve manevî ihtiyaçları vardır. Vücudumuz maddî gıdalarla beslendiği gibi ruhumuz da manevî gıdalarla beslenmelidir. Nasıl haftada bir defa veya yılda sadece bir ay yiyip içmek suretiyle bedenin maddî ihtiyaçları karşılanmıyor ise, haftada bir Cuma namazı kılmak veya yılda sadece Ramazan ayında ibadet etmekle de manevî ihtiyaçlarımız karşılanmış olmaz. Bu  yüzden  bizler  devamlı  İBADET  etmekle  yükümlülüğümüzü  yerine  getirmek  mecburiyetindeyiz. Zira ömrün en hayırlısı, ibadetlere sabır göstererek Yüce Allah’ın rızası doğrultusunda sürdürülenidir. Muhterem Mü’minler…İbadetin ifade ettiği mana; sadece belirli hareketleri, belirli zamanlarda yapmak değil, çok daha geniş ve kapsamlıdır. İbadet doğrudan doğruya insanın varoluşunun gayesini ve insan hayatının hedefini teşkil etmektedir. İBADET „Allahû Teâla’nın (cc) rızasını kazanmak ve O’na tazim etmek niyetiyle, her emrini emrettiği şekilde yerine getirmektir“ diye  inanıyoruz. Cenâb-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de, insanoğlunun dünyaya gönderiliş gayesini kendisine kulluk olarak beyan etmiştir. Allah’a inanan insanın, bu gayeye ulaşmak için yaşaması, arzu ettiği dünya ve âhiret saâdetini elde etmesi bakımından vazgeçilmez bir esastır. İnsan Allah (cc) tarafından kendisine verilen en büyük nimetlerden olan akıl nimeti vasıtasıyla hiçbir şeyin amaçsız olmayacağını, dünyanın ve insanın bir amaç için yaratıldığını kavramak zorundadır.

 

Rabbimiz Haşr sûresi  ayet.18.de mealen  şöyle  buyurmaktadır:***Ey iman edenler… Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır…***Rabbimizin emirlerini yerine getirmede ve yasaklarından sakınmada dikkatli olmamızın ve kıyamet günü için hazırlıklar yapmamızın, bunun için de nefislerimizi her an kontrol altında tutmamızın  gerekli  ve  zaruri  olduğunu bu  ayetler  bizlere   hatırlatmaktadır. Peygamber  efendimiz bir  hadisinde  mealen  şöyle  buyurmaktadır: **islâm, beş temel üzerine kurulmuştur: Allahın birliğine inanmak, namaz kılmak, zekât vermek, Ramazan orucunu tutmak, hacca gitmek…**
(İbn Ömer (ra). Müslim.)Muhterem  kardeşlerim…Netice  itibariyle İfadeye ğayret  ettiğimiz  husus  yaptığımız kulluğun sadece belli günlere tahsisinin uygun olmadığını göstermektedir. Kulluk, süreklilik ister. Kullukta inkıta, durağanlık, kesinti yoktur. Devamlılık onun temelidir. İnsanoğlu, erginlik çağından, ruhunu teslim edinceye kadar Allah’a kulluk yapmakla mükellef olduğunu, kendisine emanet olarak verilen hayatın, hiç ara vermeden tükendiğini unutmamalı ve kulluk görevinin ebediyete uzanan çizgide sürekli devam etmesi gerektiğini de aklından asla çıkarmamalıdır. Rabbim  bizlerin  yaratılış  ğayesini  anlamada  Firasetimizi  artırsın…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.