İKRAR…

İKRAR… Manâ itibarıyla *İKRAR* Sözlü BEYAN, İTİRAF ETME, İSBAT ETME, KABUL ETMEK, YERLEŞTİRMEK ifadelerini karşılamaktadır. İslami TERİM olarak İKRAR;  bir kimsenin başkasına ait bir HAKKIN kendisinde bulunduğunu HABER VERMESİ yahut İTİRAF ETMESİDİR. Sözlerimizle BEYAN ettiğimiz İkrarımızın bir HAKKI, HUKUKU belirlemede DELİL sayılması, Kitap, Sünnet ve icma delilleri ile sabittir. Bizim için *İKRAR* sözcüğü en başta; İMAN VE TASDİK ilişkisindeki ÖNEMİ İLE ÖN PLANA çıkar. Tabiidir ki bir kimsenin MÜSLÜMAN sayılması için KELİMEYİ ŞEHADETE KÂLPTEN inanması gerekir. Dili ile İKRAR etmek şart olmamakla birlikte MÜSLÜMAN muamelesi görmesi için önemli bir gerekliliktir. Rabbimiz Âli İmran Suresi ayet. 81.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Hani Allah, peygamberlerden: *Ben size Kitap ve hikmet verdikten sonra nezdinizdekileri TASDİK EDEN bir peygamber geldiğinde ona mutlaka inanıp yardım edeceksiniz* diye söz almış, „KABUL ETTİNİZ ve bu AHDİMİ yüklendiniz mi?“ dediğinde, *KABUL ETTİK* cevabını vermişler, bunun üzerine Allah: O halde ŞAHİT olun; ben de SİZİNLE BİRLİKTE ŞAHİTLİK EDENLERDENİM, buyurmuştu…*** Eşhedü ELLA İLAHE İLLALLAH ve Eşhedü enne MUHAMMEDEN ABDUHU VE RASULUHU diye ikrarımızı ifade ediyoruz… Sallu alâ Rasulina Muhamm…

 

İKRAR… Mezheb İmamımız, İmamı Azam EBU HANİFE Rahmetullahi aleyh diyor ki: *GERÇEK İMAN KÂLBİ TASDİKTEN ibarettir. Zira DİL İLE İKRAR ettikleri halde, kalben tasdik etmeyen münafıklar, kafir hükmündedir. bir kimse malum olan şirk itikadının HİLAFI OLAN TEVHİDİ İKRAR ETTİĞİ ZAMAN İslâm’a girişine hükmolunur. Çünkü gerçek itikadını KÂLBİ DURUMUNU tesbit etme imkanımız yoktur. NEYİ İKRAR ettiğini duyarsak, O İNANÇTA olduğuna hükmederiz…* demektedir. Sahihi Muslimin zamanımıza taşıdığı bir hadiste Peygamber Efendimiz (sav) mealen şöyle buyurmaktadır: **İnsanlar „Allah’dan başka ilah yoktur“ DEYİNCEYE KADAR ONLARLA cihada memur oldum. Şimdi her kim „Allah’dan başka ilah yoktur“ derse canını ve malını benden korumuş olur. Ancak hakkı ile olursa (yani kalben de tasdik ederse) ne ala!… Aksi durumda SADECE DİLLE SÖYLER, KÂLBEN İNANMAZSA HESABI ALLAHU TEALAYA kalmıştır…** Rabbimiz Bakara Suresi ayet. 8.de mealen şöyle buyurmuştur: *** İnsanlardan öyleleri de vardır ki, inanmadıkları halde, „Allah’a ve ahiret gününe inandık.“ derler…*** Diyoruz ki; LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDER RASULULLAH…Sallu…

 

İKRAR… İMAN ÂMEL ilişkisinde SÖZLÜ BEYAN diye ifade ettiğimiz *İKRAR* ifadesi tabii ki çok önemlidir. ÂMEL bilindiği gibi dünya ve ahirette CEZA VE MÜKAFAT konusu olan İRADEYE dayanan her türlü iş ve davranıştır. İMANIN ESASI, KÂLBİN TASDİKİNDEN ibarettir çünkü ayet ve hadislerde iman dilin ikrarına değil KÂLBİN TASDİKİNE bağlanmıştır ÂMEL, imandan bir PARÇA olmamakla birlikte aralarında SIKI BİR İLİŞKİ vardır çünkü insan İNANDIĞI GİBİ HAYATINI SÜRDÜRÜR. Dili ile İMAN ETTİĞİNİ SÖYLEYİP, KÂLBİ ile inanmayan kişiye MÜNAFIK denir ve imanı kabul olmaz. Ölüm korkusu altında, Canını kurtarmak için DİLİ İLE İKRAR eden mümin kişi dinden çıkmaz. İMAN EDEN KİŞİYE MÜ’MİN, İNKAR EDEN KİŞİYE KAFİR denildiği bilinen bir gerçektir. Bu bakımdan *İKRAR* bizim için çok önemlidir…Rabbimiz Nisa Suresi ayet. 135.te mealen şöyle buyurmaktadır: *** Ey iman edenler. ADALETİ ayakta tutan ve kendiniz, ANA – BABA’NIZ ve yakın akrabanız ALEYHİNE DE OLSA, yalnız Allah için ŞAHİTLİK eden kimseler olunuz. Zira zengin de olsa, fakir de olsa, Allah ikisine de (sizden) daha yakındır. Nefsinizin arzusuna uyarak adaletten uzaklaşmayın. Eğer (şahitlik ederken) DİLİNİZİ EĞER, BÜKERSENİZ veya çekinirseniz, şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır…*** Rabbim bizleri her zaman doğruyu, gerçeği, hakikati İKRAR eden kullarından eylesin…Sallu…

 

İKRAR… Kardeşlerim, Ehli sünnet İmamlarının büyüğü EBU HANİFE (Rh.a) Kitabu’l-Âlim’de, TASDİK VE İKRAR yönünden insanların üç dereceye ayrıldığını beyan ederek bunları şöyle açıklar: Hem KÂLBEN TASDİK, hem de DİL İLE İKRAR edenler: Bunlar hem Allah (cc) nezdinde, hem de insanlar nezdinde mü’mindirler. Kalbiyle tasdik edip diliyle ikrar etmeyenler: bunlar Allah (cc) nezdinde mü’min, fakat insanlar nezdinde kafirdirler. Kalbiyle Tasdik etmeyip diliyle ikrar edenler: Bunlar ise; Allah (cc) nezdinde kafir, insanlar nezdinde mü’min kabul edilirler. Çünkü insanlar onun KÂLBİNDEKİ İNANCI bilmemektedirler. Dolayısıyla biz insanları, dilleri ile bize ifade ettikleri TASDİK, YALANLAMA, DIŞ GÖRÜNÜŞ ve İBADETLERİ SEBEBİYLE mü’minler veya kafirler olarak isimlendiririz. HULASÂ; kendisinde TASDİK İLE İKRARIN mevcud olduğu kimse hakkıyle mü’mindir. Böylesinin *BEN İNŞAALLAH MÜ’MİNİM* demesi doğru değildir. Zira iman mevzuunda *İNŞAALLAH* demek ŞÜPHEYİ gerektirir, en azından ŞÜPHE İHTİMÂLİ taşır. İman ise ŞÜPHE içeren ifadeler kaldıramaz… Ebu Davud’un  bizlere ulaştırdığı bir hadiste, Peygamber Efendimiz mealen şöyle buyurmaktadır: ** insanların kalbini çelmek için KONUŞMA SANATINI ÖĞRENEN kimsenin, Allah ne farzını ve ne de nafilesini kabul eder…** Rabbim bizleri *HAKKI HAK BİLİP HAKKA BAĞLANAN, Batılı BATIL BİLİP Batıldan İÇTİNAB eden yani KAÇINAN kullarından eylesin…Sallu…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.