Cenabı hak Nur suresi ayet.19.da mealen şöyle buyurmaktadır:*** İnananlar arasında hayasızlıgın yayılmasını arzu edenlere; işte onlara, dünya ve ahirette can yakıcı azap vardır. Allah bilir, siz ise bilmezsiniz…***
Günümüzde Medya ve önemi. Medya, kitle yayın araçları demektir. Gazete, radyo, televizyon, internet gibi… İki tarafı keskin bıçağa benzer. Güvenilir insanların elinde olduğu müddetçe çok mühim ve önemli bir hizmet aracıdır. Aksi halde yıktıkları, yaptıklarından daha fazla olan kesici bir alet gibidir. Tabiiki olumlu yönleriyle yaklaşıldıgında medya, basın yayın olarak bir cemiyetin, toplumun hem tercümanı ve hem de terbiyecisi sorumluluğunda hizmet veren güzel bir nimettir.
Günümüzde çogunlugu, büyük sermayenin elinde olan medyanın temel gayesi kazançtır. Onun için ülke menfaati, toplumsal barış, doğru bilgi pek önemli değildir. Niçin? Çünkü ilgili medya patronları, basını-yayını ticaret prensipleriyle yürütmektedirler. İşin içinde menfaat olduğu için, yalan, iftira, itham, karalama gibi konular onlar için gayet normaldir ve her şey mubahtır.
Kur’an, her türlü kötülüğün -ki buna fuhuş, fevahiş, fahşa, fahişe kelimeleri ile açıklık getirir- yayılmasını kesin olarak yasaklamıştır. Günümüzden bin dörtyüz küsur sene öncesine Asrı saadete kısaca baktıgımızda da görürüzki Müşrik Mekke devleti de parlamentosuyla, ordusuyla, hâkimleriyle, zalimleriyle, şairleriyle, doktorlarıyla her türden insanıyla Alemlere rahmet Peygamber efendimizn (sav) aleyhinde idi.
Müslümanların sayısı biraz daha artınca Bizans imparatoru, Habeş KRALI, İran meliki bu yeni dinle ve peygamberiyle ilgileniyor, hatta, ajanlarını gönderip öldürtmek istiyorlardı.Öldürmek için gelen bu adamlardan birçoğu Müslüman olup orda kalıyorlardı.Efendimiz hiçbir zaman bu imparatorlara, ajanlara, Mekkeli müşriklere laf yetiştirmeye çalışmıyordu. Eğer gündemi Mekkeliler belirlemeye bir başlasalardı, efendimizin bu kâfirler topluluğuna laf yetiştirmeye zamanı yetişmezdi. Ama nazil olan ayetleri okuyor.
Kâfirlerde onun üzerinde enine boyuna tartışıyorlar. Alaya almak kastıyla duymayanlara da duyuruyorlardı. Peygamber efendimizle karşılaştıklarında „Yeni bir şeyler var mı…?“ diye dalga geçiyorlar. Efendimiz de evet var diyor ve okuyordu. Cevap vermemezlik yapmıyordu. Çünkü „Duha“ suresinde „Soru soranı azarlama“ diye Rabbimiz tarafından uyarılmıştır. Bu çağda nerede olursa cadde, sokak, Pazar,otobüs, ev, tren, fakülte, işyeri, askeri ve sivil yerleşim yeri vs.) aynı zamanda kim olursa olsun işçi, işveren, asker, sivil, amir, memur, vs.) ne zaman olursa ne niyetle sorarsa sorsun cevabı Kur’an ve Sünnet’e dayalı olarak verilmelidir.
Müşrikler peygamber Efendimizin (s.a.v.) aleyhinde propagandaya öylesine ağırlık vermişlerdir ki gece gündüz bütün imkânlarını bu yolda harcıyorlar.Ticaret kervanları, Şam’dan Yemen’e kadar Peygamber efendimizi bilerek ya da bilmeyerek duyurmuşlardır. Buhari’nin Sahihinin Vahy bölümündeki haberine göre Ebu Süfyan, Bizans kralına bilgi vermişti. Ama verilen bu aleyhte bilgiler Efendimize ilgiyi arttırıyordu. Bu üç imparatorluktaki milyonlarca köle peygamberin köleleri azat ettiğini duymuşlar ve Mekke tarafına kulak kesilmişlerdir.
Bu üç imparatorluğun halkı ağır vergiler ve amaçsız savaşlardan bıkmış adil bir insanı gözlüyorlardı. Mekkeli müşriklerin aleyhte propagandası, efendimize hizmet ediyordu. Bilinen bir gerçektir ki: aşırı nefret muhabbet, sevgi doğurur. Mekkeli müşriklerin etkisi altında kalan Devs kabilesinden Şair Tufeyl b. Amr Mekke’ye gelir.Mekkeliler ona şiir ziyafetleri çekerler. Sonunda Peygamberle görüşmemesini, görüştüğü takdirde kendisini de büyüleyeceğini söylerler. Bunun üzerine şair Tufeyl’in ilgisi biraz daha artar ve Efendimizle görüşür.
Efendimiz (sav) Ona Kur’an’dan ayetler okur. Tufeyl bir müddet düşünür ve bu sözlerin Muhammed’in sözleri olamayacağını anlar ve Müslüman olur. Müşrikler o günün yayın organlarıyla efendimizin delirdiği haberini etraf kabilelere yayarak etkisini azaltmak istemişlerdir. Velhasılı dün ile bugün arasında fazla bir farkın olmadıgını görüyor ve diyoruz ki: Bizler Müslümanlar olarak,Söz ve davranışlarımız Kur’an ve sünnete uygun olduktan sonra medyadan,iletişim araçlarından hiç bir şekilde korkmaya, endişeye düşmeye ve çekinmeye gerek yoktur.
Eger bizler sıratı müstakimde saglam durmasını bilirsek din düşmanlarının, islam şeriatına diş biliyen şeytanın tarafını tutanlarrın her türlü medyatik faaliyetleri biz müslümanların faydasına, yararına, lehine olacaktır onların aleyhte yazıp çizdikleri bile İslamın yer yüzünde hakim kılınmasında bir araç gibi olacaktır inşaallah. Çünkü artık islam dininin dünyanın her yerinde gündemi belirleyici tek sistem oldugu bilinen bir gerçektir. Yeryüzünün Gündeminde artık islam yerleşmiştir. İnananlar mutlaka galip geleceklerdir inancımız bakiidir elhamdulillah…
SERMEDKADİR