İnandığımız Gibi Yaşayalım

Öncelikle bir Müslüman Diline yani sözlerine, yazılarına, konuşmalarına hakim olmak durumundadır. İslâm dininin ve Şeriatının uygun görmediği şeyleri söylemek ve yazmak kesinlikle hesap gününü düşünen biz müslümanlara yakışmaz diye düşünüyoruz. İslâm dini gevezeliği, zevzekliği, gıybeti, dedikoduyu, nemîmeyi (söz taşımayı, koğuculuk yapmayı), lisan ile fitne ve fesat çıkartmayı yasaklamaktadır. İnsanın başına gelen belâların çoğunun sebebi başı boş bırakılan lisanıdır.

Büyük İslâm âlimi İmam-ı Birgivî hazretleri „Tarikat-ı Muhammediye“ adlı değerli ve büyük eserinin en büyük kısmını lisan âfetlerine ayırmıştır. Müslüman bir şey söyler ve yazarsa iyi, faydalı, zarurî, değerli sözler söyler. Mâlâyâniden, boş lâflardan, fitne ve fesat çıkartacak sözlerden uzak durur.

Peygamberimiz „Ya hayırlı söz söyle, yahut dilini tut!“ buyurmuşlardır. Bu güzel düsturu hayatımızın her safhasında en degerli hazine imiş gibi saklamak, korumak ve bu emre uygun hareket etmek başımızı belalardan koruyacak vazgeçilmez, nadide bir nasihat olarak anlamalı ve her hareketimizi o nasihata uygun şekilde dizayn etmeliyiz…

Dünya malları edinmeyi, parayı, zenginliği, alabildiğine kazanmayı bir gaye, maksat olarak görmemek. Parayı putlaştırmamak, altını gümüşü doları euroyu mâbut haline getirmemekte Müslümanın degişmez kuralları dahilinde olmalıdır. Peygamberimiz efendimiz (sav) birtakım kimseler için „Onların dini imanı paradır…“ diyerek kötülemektedir. Bu insanların sınıfına dahil olmaktan kaçınmalıyız. Haram paranın, servetin, kazançların azabı; helâlinin de hesabı ve büyük sorumluluğu olduğunu bilmemiz gerekir.

Aynı zamanda Müslüman her şeyin orta yolunu takip etmek hususunda gayret sarf etmelidir. Mesela binecegi arabada aşırılıktan ve lüksten kaçınmalı, orta olanı tercih etmelidir.

Bazıları ‚’ Müslüman şerflidir ve şeref bakımından en iyisine lâyıktır ‚’ mealindeki Hadisi şerifi esas alarak; Efendim benim en iyisini almak hakkım degilmi diyebilir. Tabii buna kimse karışamaz kendi parasıdır. Lâkin o paranın günümüzde daha hesaplı harcanırsa nice çaresizlere, dertlilere deva olacagı unutulmamalı, ayrıca verilecek yerleri bulması ilerde kendi menfaatınadır.

Her Müslüman bilirki dünya hayatı geçici ama Ahiret hayatı ebedidir. Tabiiki ebedi olan bir yer için daha fazla gayret sarf etmek her Müminin vazgeçilmez vazifelerinden birincisi olmalıdır. Bazı Müslümanlar yüzbin dolarlık, hattâ daha fazla maddî değeri olan otomobillere binmekte, bunlarla fakirlere ve muhtaçlara nisbet yapmaktadır.

Müslümana böyle kibirler, gururlar, gösterişler yakışmaz. Bu gibi hareketler toplumsal barışa, millî uzlaşmaya, ahlâka, fazilete, bilgeliğe ilmi degerlere zıttır. En kötü ve ucuz arabaya binmesinler ama en pahalısını, en lüksünü, en israflısını, en gösterişlisini de almasınlar, orta yolda olsunlar, mütevâzı olsunlar. Şu husus iyi bilinmelidir ki, en lüks şatafatlı otomobil alçak bir insana en ufak bir değer bile kazandırmaz, en kötü araba da faziletli ve değerli bir insanın kıymetini düşürmez. Lüks otomobillerle öğünmek şeytanın oyalamasından ibarettir. Allah (cc) bizleri zenginlik nimetiyle azdırmasın, Fakirlik, Yoksulluk ve çaresizliktende muhafaza buyursun.

Bizler; Peygamberimizin (sav) „İki günü birbirine eşit olan zarardadır“ hadîs-i şerifinin ışığında devamlı olarak daha iyi, daha doğru, daha güzel bir insan olmak için çalışmalı; ilimde, kültürde, ahlâkta, fazilette, sanatta, hayır ve hasenatta her gün, bir öncekinden daha ileride bulunmalı ve bu ugurda çırpınmalı gayret göstermeliyiz. Müslüman asla yerinde saymamalı hele hele hiç geriye gitmemelidir.

Müslümanın ufku geniş olmalı, her olaya çok geniş bir perspektiften bakmalı, zorda olsa bir karar verdimi o kararı en güzel şekilde yerine getirmelidir. Müslümanın sözü senet gibi olmalıdır. Bir örnek verecek olursak bir Müslüman diger bir kardeşiyle bir yerde görüşmek için saat verdiyse; tam o dakikada söyledigi yerde olmalı, kul hakkını düşünmelidir. Yoksa helalleşmedikçe çok büyük bir vebali sırtlamış bulunur Allah korusun.

Her Müslüman: Bilgisini, kültürünü, ilim ve irfanını arttırmak için muteber ve ehliyetli ve güvenilir hocalardan ve ilim erbabından ders almalı, faydalı ve kıymetli kitapları okumalı. Zamanımızda okuma-yazma yaygınlaşmıştır. Ve arayacagımız her kitabı da buluruz yeterki okuma ögrenme azmimiz olsun.

Her Müslümanın evinde özel bir kütüphanesi bulunmalıdır. Bu kütüphanede kendisi ve çoluk çocuğu için lüzumlu kitaplar bulunmalıdır. Her gün bu kitaplardan bazı yerler okumalıdır. İslâm bir medeniyettir, medeniyet yazı ile, ki tap ile, eğitim ile olur. İlim öğrenmeyen, bilgisini arttırmayan, kitap okumayan Müslüman ilerleyemez, kendini yenileyemez. Ancak hangi kitaptan faydalanacagı hususunda mutlaka bir bilenle istişare etmesinde, danışmasında fayda vardır. okunan kitapların, mutlaka faydalı ve değerli olması gerekir.

Allah (cc) yar ve yardımcımız olsun. Allah’ım, bizleri amelde duâsız, ibâdette etkinliksiz, doğru bilgiye ulaşmada faaliyetsiz kılma, Kusurlarımızı bağışla, Bizi dünyada ve âhirette yardımsız bırakma.

Duâlarımızı kabul buyur, Eksiğimiz var, kusurumuz var; Kalbimize çalışma şevki ver, Aklımızı faydalı bilgiyle donat, Müslümanları Müslüman olmayanların zulmünden,tasallutundan kurtar, Müslümanlara dünya ve âhiret işlerinde yardım et, İslâma ve Müslümanlara yardım et. Sen her şeye kadirsin Allahım.Amin…
Sermed Kadir… 13.06.2004

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert