İntihar Belliki Haram

Rabbimiz Nisa suresi ayet.29.da mealen şöyle buyurmaktadır: *** Ey iman edenler, mallarınızı aranızda karşılıklı rıza ile gerçekleştirdiğiniz ticaret yolu hariç, batıl yollarla yemeyin. Ve kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir…*** Peygamber efendimiz Buharide bizlere ulaştırılan bir hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır:** Yedi helak edici günahtan uzak durunuz Denildi ki, ya Resulullah, onlar nelerdir? şöyle buyurdu: Allah’a ortak koşmak, bir cana kıymak, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, iffetli, hiçbir şeyden habersiz mümin kadına zina iftirası yapmak…**

İntihar: Kendini öldürme, İnsanın kendisinin hayatına kastetme işi. Akla gelebilecek her türlü yollarla kendi canına kıyma işi. Bu şekil, kişinin kendisini asmaktan, son sürat giden bir arabayla uçurumdan atlamaya, kendi kendini vurma, bıçaklama, denize atmaya kadar çok çeşitli olan şekilleri vardır. İntihar olaylarının yarısı depresyon, ruhi çöküntü, bunalımlar gibi psikolojik hastalıklardan dolayı olmaktadır.

Alkoliklerde de intihar olayları çok görülmektedir. Toplumun normal diye bilinen kesimi ile alkolikler arasında yaşanan intihar olayı elli kat daha fazla oldugu tesbit edilmiştir. Alkoliklerden intihar ederek ölenlerin oranı, alkolün diger zararlarından ölenlerden daha fazladır. İntiharın sebepleri arasında yüzde on oranında psikolojik rahatsızlıklar tesbit edilmiştir. Mesela depresyonla birlikte bulunan suçluluk, ümitsizlik duygularıda önemlidir. İntihar olaylarının zamanla da ilişkisinin oldugu söylenmiştir. Mesela gece yarısından sonra ve sabaha karşı daha sık intihar olaylarına rastlandıgı gibi yaz ve ilk bahar mevsimlerinde de daha sık görülmektedir.

İntihar sebeplerinin başında toplum kesimine yararsızlık, kendi hayatını, yaşantısını lüzumsuz ve gereksiz görme, istenilmeme ve insanın hayatı ugrunda yaşanmaya deger bir gayenin olmaması gibi sebepler ön planda sayılabilir. Bu görüşü yaşlılarda ve yalnız olarak yaşayanlarda intihar oranının yüksek, genç evli kadınlarda ise ruhi çöküntünün ve bunalımların yüksek olmasına ragmen intihar oranının gittikçe artıgı görülmektedir. Şurası bir gerçektirki, intihar olaylarının sıklıgı inanç ve toplum yapısına göre de büyük farklılıklar göstermektedir.
Psikiyatride tek ölüm sebebi olarak sayılabilecek intihar, sanayileşmiş ülkelerde en sık rastlanan on türlü ölüm şeklinin arasına girmiştir. Hatta yapılan son araştırmada genç erkeklerde görülen en sık ölüm sebebi İntihardır. İntihar olayları ile insanların yaşları arasında dogru orantılı bir ilişki görülmektedir. Yaş ilerledikçe intihar olaylarına daha sık rastlanmaktadır. İntihar olayları yapılan araştırmalarda kadınlardan çok erkeklerde daha çok rastlanmaktadır…

İntihar olayları fakir bölgelerde ve hayatı olumsuz yönde etkileyen yoksullugun oldugu yerlerde daha az oldugu tesbit edilmiştir. Buna karşı düzensiz hayat yaşayan ve bilhassa yalnız kişilerde ise intihar olayı çok daha fazladır. Bu konuda en büyük rolü kişinin toplum içerisinde dışlanması ya da öyle görülmesi sonucu işlenildigi gerçegi önemlidir. Zira yapılan araştırmalarda dul ve bekar olan şahıslardaki intihar olayı evlilerden çok daha fazla olarak tesbit edilmiştir. Fakirlikle intihar arasında bir ilişki kurulamadıgı ise bir gerçektir. Aksine toplumun üst sınıfı olarak kabul edilen kesimlerinde intihar olayları daha sık yaşanmaktadır. (yeni rehber anskl.c.10.s.115.116)

İntihar olaylarının önlenmesi için mutaka yüksek intihar riski taşıyan gruplara yönelmek gerekmektedir. Sosyolojik araştırmalarda genelde içki kullanma alışkanlıgı olan gruplar olsun, yalnız yaşamaya meyilli insanlar olsun göz önünde bulundurulurken cinsiyet ve yaş kavramlarıda unutulmamalıdır denilmektedir. İnsanların dini inanç, mukaddesata ilişkin duyguların güçlendirilmesi,iman, itikadi konuların sık sık işlenmesi, insanın yaratılış gayesinin anlatılması, hiç bir şeyin sebepsiz yaratılmadıgı ve ölüm olayının da kişinin kendi eline verilemeyecegi hususu iyice anlatılmalıdır diye düşünüyoruz.

Mutlaka yapılacak çalışmalar intihar olaylarını önemli derecede önleyecek ve engelleyecektir inancındayız. Toplumsal olarak düşünüldügünde mesela intihardan söz edenlerin intihar etmeyecegi yönünde yanlış bir inanç vardır. Şurası önemlidir ki, her intihar edecek olan kişi önceden çevresine kendi ruhi durumunu açıklamayabilir, içinde bulundugu bunalımlı hali açıklamayabilir ve intihar etme noktasına geldigini sezdirmeyebilir.

Bunun gibi söyleyenlerin intihar edene kadar bıkkınlık getirecek kadar çok konuştukları, fakat çogu kere söylediklerinin önemsenmedigi açık bir gerçektir. Ne olursa olsun ortada olan bir insanın hayatı söz konusudur ve o insan kendi hayatını bitirecegi hususunu öne sürüyorsa olaya ciddiyetle yaklaşmak en akıllıca davranış olur kanısındayız. Şurası bir gerçektirki, İntihar eylemine teşebbüs etme durumu, intihar olayından on kat daha fazladır.

Bu noktaya gelmiş olan kişiler çogunlukla aşırı dozda ilaç alarak intihara teşebbüs ederler. Mesela tabaca ya da bıçak gibi olanları ciddi olarak kullanmaktan çok gösteri amacıyla ortaya korlar. Vücutlarına yaptıkları bir kaç çizik ve sıyrık bu gibi intihar teşebbüslerinin en belirginlerindendir. Bu tür vakalarda ölüm tehlikesi digerlerine göre oldukça azdır. Bu gibi insanlar ya az ilaç alırlar veya olaydan hemen sonra bulunabilecek bir durumda olayı açıga verirler. Bu kişilerin tavırları, birazda yakınlarını korkutma çabasını ön plana taşıma gayretini gösterir…
İntihara öyle veya böyle teşebbüs eden bu kişiler genelde intihar sebebini saklarlar ve ya ani bir ifade tarzıyla ya ani bir his ile teşebbüs ettikleri olayın sebebini bilmediklerini söylerler. Çogu kere ya çok acı çektiklerini göstermek için veya hayatlarında önem taşıyan bir kişiyi etkilemek için intihar girişiminde bulunurlar. Her hangi sebepten olursa olsun intihara teşebbüs eden kişilerin ciddi şekilde gözetim altında bulundurulmalarında fayda vardır. Hatta psikolojik tedavi uygulama yöntemi en uygun olan davranış şeklidir diyoruz…

Zamanımızın en büyük problemlerinden, hastalıklarından birisi bunalımlar hastalıgıdır. Bunalımlar, ruhi çöküntüler, stres, depresyon ve insanların içinden çıkamadıkları proplemler sonucu insanlar çıkar yol olarak kendi canlarına kıymaktadırlar. Bu güne kadar intihar girişimlerini önleme tedbirleri başarıya ulaşabilmiş degildir ne yazıkki. Bunalımların, streslerin, ruhi çöküntülerin tedaviside intihar oranlarında belli bir azalma saglanamamıştır. Hatta şiddetli depresyon sırasında intihar etmeyenlerin bazıları biraz iyileşince intihar etmektedirler. İntihar olaylarının genelde insanların inanç, itikad ve imani durumlarıyla ya da Dini duygularının kuvvetli ve ya zayıf olması durumuylada sıkı bir irtibatı vardır. Örnegin İslam ümmetinde, Müslüman toplumda intihar çok az rastlanan ve uygulanan bir durumdur. Çünkü İslam dininde intihar etmek, adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. İntihar etmenin haramlığı ve ahiretteki tehlikesi ayet ve hadislerle sabittir…

Ne şekilde olursa olsun bir kimsenin kendisini öldürmesine intihar gözüyle bakıyoruz. İntihar en kısa anlatımıyla, Allah’ın yaratmış olduğu cana kıymaktır. Bu yüzden de büyük günahlardandır. İnsana canı veren Allah olduğu gibi, onu almaya yetkili olan da odur…

Rabbimiz vakıa suresi ayet.60-61.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Ölümü aranızda biz tayin ettik. Sizin yerinize benzerlerinizi getirme ve sizi de bilmediginiz şekilde yeniden var etme konusunda kimse önümüze geçemez…***

Nahl suresi ayet.70.te Rabbimiz mealen şöyle buyurmaktadır: *** Allah sizi yaratmıştır, sonra sizi öldürecektir. İçinizden kimileri, biraz bilginin ardından, hiç bir şey bilmez hale gelecekleri, ömrün en güçsüz çagına ulaştırılırlar. Dogrusu Allah bilir ve her şeye güç yetirir…***

Rabbimiz Ali imran suresi ayet.145.te ise mealen şöyle buyurmaktadır: *** Hiç bir kimse, Allahın izni olmadan ölmez. O, belli bir süreye baglanmıştır. Kim dünya kazancını isterse, ona ondan veririz. Kimde Ahiret kazancını isterse, ona da ondan veririz. Şükredenlerin mükafaatını verecegiz…***

Rabbimiz Nisa suresi ayet.29-30.da mealen şöyle buyurmaktadır: *** Kendilerinizi öldürmeyin. Şüphe yokki Allah sizi çok esirgeyendir. Kim haddi aşarak ve haksızlık ederek bunu yaparsa onu ateşe koyacagız. Bu da Allah için pek kolaydır…*** Hafız Zehebi, büyük günahlar adlı kitabında yirmi dokuzuncu büyük günah olarak belirlemiş oldugu, İntihar etmek başlıgı altında bu ayeti alıyor ve diyorki:

Bazı tefsir alimlerine göre ayetin manası şöyledir: Birbirinizi öldürmeyin. Çünkü dininiz bir oldugu için bir kişi gibisiniz. Vahidinin bildirdigine göre İbni Abbas ve bir çok alimlerin fikri böyledir. Tefsir alimlerinden başka bir grup ta kendinizi öldürmeyin-intihar etmeyin şeklinde tefsir etmişlerdir. Bu fikrin sıhhatine delalet eden bazı rivayetlerde vardır.
Amr bin As dan (ra) rivayet edilmiştir: Zatusselasil gazvesinde bir gece ihtilam olmuştum. Yıkandıgım takdirde donmaktan korktum. Bunun için teyemmüm edip arkadaşlarıma Sabah namazını kıldırdım. Sonra durumu Hz. Peygambere (sav) arzettim. Sen cünüp olarak arkadaşlarına Namaz kıldırmışsın buyurdular da yıkanmaktan imtina etmemin sebebini arz ederek Cenabı hakkın da *** Kendinizi öldürmeyin Allah size çok merhamet edendir…*** buyurdugunu söyledim. Rasulullah da (sav) gülümseyerek bir şey demedi…(Ebu Davud)

Bu hadisten anlaşıldıgına göre, ayet, başkasını öldürmekle ilgili olmayıp, intihar etmenin manasınadır. Hazreti Peygamber de (sav) Amr bin As ın fikrine karşı çıkmamıştır…Ey insan sana karşı kurulmuş tuzakları bildigin halde, amellerinin saglam olduguna nasıl inanırsın ? Faydasına inandıgın halde Allah ile iyi muameleden neden kaçıyorsun. Yolunun uzun oldugunu bildigin halde azık hazırlamaya neden önem vermezsin ? Ey bize sırt çeviren adam bu haline ne zamana kadar devam edeceksin ? Ömrünün muhakkak tükenecegini bilirsin. Ölüm gün be gün ömrünü kemirirken hala ümitlerle avunur, vücudun her gün biraz yıkılırken saglıgına aldanırsın.

Her gün bir parçan yok oluyor, bütün organların yok olacaktır. Alaca saçlarının ihtarına aldırmadan, hazırlıgını yapmayan, ecel oklarının menzili uzun oldugu halde korunmaya hiç önem vermeyen adam, önünne bunca tehlikeler varken nasıl uyuyabiliyorsun diye soruyor Hafız Zehebi…(büyük günahlar. Hafız Zehebi.sayfa.129-130…)

Buharide rivayet edilen bir hadiste Peygamber efendimiz (sav) mealen şöyle buyurmaktadır: ** Sizden önceki ümmetlerden yaralı bir adam vardı. Yarasının acısına dayanamayarak, bir bıçak aldı ve elini kesti. Ancak kan bir türlü kesilmediği için adam öldü. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak; kulum can hakkında benim önüme geçti, ben de ona cenneti haram kıldım, buyurdu…**

Yine Buharide rivayet edilen bir başka hadis mealen şöyledir:** Kim kendisini bıçak gibi keskin bir şeyle öldürürse, cehennem ateşinde kendisine onunla azap edilir…**

Buharide rivayet edilen başka bir haids meale şöyledir: ** (Dünyada ip ve benzeri) şeyle kendisini boğan kimse cehennemde kendisini boğar, dünyada kendisini vuran cehennemde kendisini vurur (azabı böyle olur)…**

Sahihi Muslimde rivayet edilen hadis mealen şöyle: ** Kim kendini bir dağın tepesinden atar da öldürürse cehennem ateşinde de ebedi olarak böyle görür. Kim zehir içerek kendisini öldürürse cehennemde zehir kadehi elinde olduğu halde devamlı ceza çeker…**

Yine Muslimde rivayet edilen bir hadiste Peygamber efendimiz (sav) mealen şöyle buyurmaktadır: **Bir insan kendini demirle öldürdügü zaman, demirini elinde tuttugu halde cehennemde ebede kadar kendini onunla öldürür. Kendini zehirle öldüren kimse de zehiri elinde oldugu halde ebediyyen onu içmeye devam eder. Bir dagdan yüksek yerden atlıyarak intihar eden kimsede ebediyyen aşagıya düşecektir…**

İbni Kesir, Nisa suresi ayet 29-30. ayetlerindeki tefsirinde büyük günahlar bölümüne geniş yer ayırmış ve çok sayıda rivayet zikretmiştir. Biz bu rivayetlerden sadece birisine bakalım inşaallah:Kadı Ebu Said el Harevinin zikrettigine göre; Büyük günah; kitapta – haramlıgına dair nas bulunan her fiil, öldürme ya da bir başka cezayı gerektiren her masiyet, hemen yapılması emredilen her farzın terk edilmesi; şahitlik, rivayet ve yeminde yalan söylemektir. Büyük günahlar yedidir:

Bir kimseyi haksız yere öldürmek, zina, livata-homoseksüellik, içki içmek, hırsızlık yapmak, bir malı zorla almak, zina iftirasında bulunmak ve bu günahlara bir de yalan şahitligi eklenmiştir. EL İDDE isimli kitabın müellifi-yazarı bunlara: faiz yemek, Ramazanda özürsüz olarak oruç yemek, lüzumsuz yemin etmek, akrabalarıyla ilgiyi kesmek, ana babaya asi olmak, harpten-savaştan kaçmak, yetim malını yemek, ölçü ve tartıda haksızlık etmek, özürsüz olarak namazı vaktinden önce kılmak veya vaktinden sonraya bırakmak, haksız yere bir Müslümanı dövmek, kasden hazreti Peygambere (sav) isnat ederek yalan söz söylemek, Rasulullahın (sav) ashabına – arkadaşlarına sövmek, özürsüz olarak şahitlikten kaçmak- şehadeti gizlemek, rüşvet almak, erkeklerle kadınlar arasında söz götürmek, zekat vermemek, gücü yettigi halde iyiligi emredip kötülüklerden sakındırmamak, Ögrendikten sonra Kuranı unutmak, bir hayvanı ateşte yakmak…

Sebebsiz olarak bir kadının kocasından çekinmesi- ve onunla cinsi temasta bulunmaktan kaçınması- Allahın rahmetinden ümidini kesmek ve Allahın mekrinden emin olmak, alimlere ve hafızlara dil uzatmak, kişinin karısına sen bana nisbetle anam gibisin demek yani zihar, domuz eti yemek, zaruret olmaksızın ölü eti yemek te büyük günahlar cümlesinden sayılmıştır.

İbni kesir diyorki: Büyük günahlar hakkında bazı kimseler müstakil eserler telif etmişlerdir. Bunlardan şeyhimiz, Hafız Ebu Abdullah ez Zehebi, yetmiş kadar büyük günahı toplayan bir eser telif etmiştir. Şayet; büyük günah; hakkında Allah tealanın ateş – cehennem azabı tehdidinde bulundugu şeylerdir denilirse – ki İbni Abbas ve başkaları böyle söylemişlerdir- Büyük günahlar içerisinde bir çok şey toplanabilir. Ama; Allahın yasakladıgı her şey büyük günahtır, denilirse bunlar pek çoktur. En dogrusunu Allah bilir…(İbni kesir.hadislerle kuranı kerim tefsiri.c.4.sayfa.1670-1671.)

Rahmetli Ali Arslan hocaefendi tefsirinde diyorki: ***Sakın ha nefislerinizi öldürmeyiniz…*** Bu ayet, başkasını öldürmeyi yasakladıgı gibi intiharı da yasaklar. Hatta dünyaya meylederek fazla çalışıp nefsini telef etmenin de haramlıgını işaret eder. (Ali Arslan.Büyük Kuranı Kerim tefsir.c.3.sayfa.336.)

Ömer Nasuhi Bilmen Merhum tefsirinde diyorki: ***Ey müminler kendinizi de öldürmeyiniz…*** Birbirinizin hayatına da kastetmeyiniz, intiharda bulunmayınız, nefislerinizin dünyada ve uhrade helakına sebep olacak şeylere teşebbüs etmeyiniz. Aranızdaki uhuvveti diniyyeye, uhuvveti insaniyyeye riayet ediniz, gayrı meşru katillere meydan vermeyiniz. Şüphe yokki ey ümmeti muhammediyye Allah Teala sizlere rahimdir çok merhamet edicidir. Bunun içindirki, sizleri katli nefisten men buyurmaktadır. Halbuki vaktiyle beni israil, günahlarından tevbe edip kurtulabilmeleri için nefislerini katille memur bulunmuşlardı…

Ve her kim bunu nehyedilmiş oldugu katli nefs vesair mahremattan hangi birini bir tecavüz bir helal sahasını terk ederek ve bir zulum nefsine ve başkasına bir haksızlık olarak yaparsa onu böyle hükmü ilahiye muhalefet eden o şahsı yakında ölür ölmez hemen bir ateşe yaslandırırız. Onu narı cehenneme ithal ederiz, orada yanar durur. Ve bu vechile azab edivermek Allah Teala için kolay bulunmaktadır. Zatı Hakka karşı bir güçlük tasavvur olunamaz, o her şeye amenna tamamiyle kadirdir. (Kuranı Kerim türkçe meali alisi ve tefsiri. Ömer Nasuhi Bilmen.C.2.sayfa582.)
Mevdudi rahmetli Tefsirinde diyorki: Kendi kendinizi öldürmeyin“ ifadesi bir önceki ayetin devamı olabilir veya kendi başına apayrı bir ayet de olabilir. Birinci ihtimali kabul edersek şu anlama geler: Haksız olarak başkalarının malını alanlar, gerçekte kendi sonlarını hazırlamaktadırlar. Çünkü böyle kötü işler, sosyal düzeni öyle bir bozar ki, sonunda kişi kendisi de bu kötü sonuçlardan kurtulamaz ve ahiret’te de mutlaka elem verici bir azapla karşılaşır. İkinci ihtimali kabul edersek, „Birbirinizi öldürmeyin“, veya „İntihar etmeyin“ anlamına gelir.
Allah, bir hikmet eseri olarak bu üç anlama da gelebilecek kelimeleri kullanmıştır.

Yani, Allah sizin iyi olmanızı ister, merhameti nedeniyle sizi felâkete sürükleyecek olan kötülükleri de size yasaklar. Yani, „Biz acımasız ve önyargılı değiliz ve biz kullarımızı küçük ve basit meseleler için sorguya çekmeyiz. Fakat siz büyük ve çok kötü günahlar işlersiniz, işlediğiniz küçük günahlardan da sorguya çekileceksiniz.“Burada „büyük günahlar“ ile „küçük günahlar“ arasındaki önemli farkları anlamak sanırım yararlı olacaktır. Bu konuda Kur’an ve sünnette yaptığım araştırmalara dayanarak (doğru ve gerçek ilim Allah katındadır) şu üç şeyin, bir günahı „büyük günahlar“dan biri kıldığı sonucuna vardım.

Bir kimsenin, Allah’ın, anne babasının, başka insanların veya bizzat kendisinin haklarına tecavüz etmesi. Günahın vahim oluşu, hakkı gözetilmeyen kişinin değerine göre artış gösterir. Kur’an’ın, bir günahı zulüm olarak nitelemesinin ve şirkin (Allah’a ortak koşma) en büyük zulüm olduğunu belirtmesinin nedeni işte budur. Eğer bir günah İlâhî kanunlara meydan okuyup karşı çıkıyorsa, o zaman da büyük günahlardan olur. Çünkü bu günahı işleyen kişi, açıkça utanmadan Allah’ın emir ve yasaklarını hiçe sayar ve sadece Allah’a isyan amacıyla bir emir veya yasağı çiğner.

İsyan ve itaatsizlikte Allah’a karşı küstahlığın derecesi arttıkça günahın büyüklüğü de artar. Allah’ın Kur’an’da bir günahı fısk (itaatsizlik) ve ma’siyet (haddi aşmak) olarak nitelemesinin nedeni işte budur. İnsan hayatının huzurunun dayanağını teşkil eden bağ ve ilişkileri kesmek – bu ilişkiler ister Allah’la insan, ister insanla insan arasında olsun – bir günahı büyük günahlar arasına sokar. Bir bağı veya ilişkiyi kesme sonucu ortaya çıkan günahın büyüklüğü, o bağın önemine ve bağdaki emanete göre değişir. Söz gelimi, zina her şekliyle büyük günahlardan biridir, çünkü insan toplumunu felâkete sürükler.

Fakat şekilleri diğerlerinden daha büyük ve önemlidir. Evli bir erkeğin zina yapması, bekâr bir erkeğin zina yapmasından daha büyük bir günahtır. Aynı şekilde evli bir kadının zina yapması, bekar bir kadının zina yapmasından daha büyük bir günahtır. Komşu veya akrabalardan bir kadınla zina etmek, diğerleriyle yapılan zinadan daha büyük bir günahtır.

İlişkinin emaneti ve kutsiyeti nedeniyle, anne, kız kardeş ve kız çocuğu ile yapılan zina en büyük günah olarak sayılmıştır. Aynı nedenle mescidde işlenen bir günah, başka bir yerde işlenen günahtan daha büyüktür.Yukarıdaki örneklerde, aynı günahın haramlık bakımından yoğunluğundaki fark, bu ilişkilerdeki kudsiyet ve ilişkide duyulan eminlik derecesinin farklı oluşundan kaynaklanır. Bir günahın, fücur (ilişki ve bağları koparma) olarak anılmasının nedeni işte budur…(Tefhimul Kuran.Mevdudi.)

Böylece görmüş oluyoruz ki; İntihar büyük günahlar içerisindedir. Şu kadar varki, İslâm alimlerinin çoğunluğuna göre, intihar eden her hangi bir kişi dinden çıkmış olmaz, üzerine cenaze namazı da kılınır. Hayber Gazvesinde intihar eden Kuzman’ın cehennemlik olduğu bildirilmişse de, cehennemde ebedî olarak kalacağını belirten açık bir ifade yoktur. Bu yüzden intihar suçunu işleyenin cezasını çektikten sonra cehennemden kurtulacağı umulur. Ancak bunun için, intihar edenin son anda mü’min sıfatını taşıması ve intiharın helâl olduğuna itikad etmemiş olması da şarttır… (Kâmil Miras).

Peygamber efendimizin (sav) bıçakla kendisini öldüren kimsenin cenaze namazını kıldırmadığı nakledilir. Ancak bu olay, intihar edeni cezalandırmak ve başkalarını böyle bir fiilden menetmek amacına yöneliktir. Nitekim Ashab-ı Kiram bu kimsenin cenaze namazını kılmıştır. İmam Ebû Yusuf’a göre, intihar hata ile veya şiddetli bir ağrıdan dolayı olmadıkça intihar eden kişi üzerine cenaze namazı kılınmaz.

Sonuç olarak, beden Cenâbı Hakkın insanoğluna verdiği en büyük emanettir. Bu emaneti, ruh bedenden kişinin kendi müdahalesi olmaksızın ayrılıncaya kadar korumak gerekir. Bunun için de, kişinin rûhî ve fizikî sıkıntılara sonuna kadar sabır göstermesi İslâm’ın amacıdır. Aksi halde intihar etmekle dünyevî sıkıntı ve problemlerini çözeceğini düşünen kişi, hemen intikal edeceği kabir ve daha sonra ahiret hayatında çok daha büyük sıkıntı ve felaketlerle karşılaşır.

Hayat, en kötü şartlar altında bile güzeldir. Çünkü, ruh bedende kaldıkça Allah’tan ümit kesilmez. Her geceden sonra gündüz, her zorluktan sonra bir kolaylık vardır. Kulun Allah’a yönelmesi ve O’ndan yardım istemesi, sıkıntı ve problemlerin çözümünün başlangıç noktasını teşkil eder. Yüce yaratıcı umulmayan, beklenmeyen yer ve yönlerden kolaylıklar ihsan eder. Çünkü O’nun her şeye gücü yeter. O’na dayanan da güç kazanır…(Şamil.İ.Ans.)

Bir Müslüman Allahın huzuruna varacagı anı bir iyice tefekkür etmeli, Allahın kendisine vermiş oldugu akıl nimetiyle en güzele, en iyiye ve en dogruya talip olmalı, yapışmalı, sımsıkı sarılmalıdır. Müslüman, imanı geregi olarak Allahın huzuruna bozuk bir itikatla varmayı degilde düzenli bir şekilde varmayı ister. Müslüman mezarına huzur içerisinde girecegi amelleri kazanmak durumundadır. Nasıl, ne şekilde ve ne vakit kapımızın çalınacagını bilemiyoruz. Lakin bir ölüm gerçegi var ve bu gerçekten de kesinlikle kurtuluş yok bununda bilincindeyiz çok şükür…
Müslüman geregince Allaha kulluk vazifesini yapıyorsa ölüm anından korkmasına, kaçmasına ve yanlış yollara sapmasına hiç lüzum yoktur. Çünkü mutlak dogru bizlere haber veriyor işte Ali imran suresi ayet.185.meali: ***Herkes ölümü tadacaktır ve kıyamet günü hakettiginiz karşılıklar kesinlikle ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılıp cennete sokulursa, artık o kurtulmuştur. Bu yaşadıgınız hayat ise, aldatıcı bir eglenmeden başka bir şey degildir…***

Evet eninde sonunda ilahi tecelli bu. Muhakkak her canlı ölümü tadacaktır. Mesajına muhatap olmuş müminleriz. Ölümden degil, Allah korusun dogru yoldan sapmaktan korkmamız icabeder. Yunus Emre ne güzel ifade ediyor:* Ölümden ne korkuyorsun. Korkma ebedi varsın…* demekki Ölüm yok olmak degil, hiçlik degil, ebedi diriliş, ebedi var oluş yani Allahını bilen onun şanlı Rasulünün yoluna baş koyan ve sünneti seniyyesini baş tacı eden mümin için Ebedi var oluş anıdır diye inanıyoruz. Necip Fazıl Rahmetli ne güzel söylemiş:

Ölüm güzel şey, budur, perde arkasından haber,
Hiç güzel olmasaydı ölürmüydü Peygamber ?

Biz Müslümanlar taşıdıgımız emaneti inşaallah alnımızın akıyla teslim ederiz. Ölüm olayları her nedense insanı hayatı boyunca en fazla meşgul eden bir hadise olmuştur. İnsan aklı tabii olarak bu zorunlu ve tabii olan göçü düşünmek istemez, halbuki dogum olayı onun habercisidir denilmiştir. Ölmek yaratılışımızın bir şartıdır, bizim mayamızda olan bir unsurdur. Ölüm gerçeginden kaçmak kendi kendimizden kaçmaktır aslında. Dünyaya geldigimiz gün bir yandan da ölmeye başlamazmıyız. Evet dogumla ölüm başladıgı gibi, ölüm öbür yüzüyle de bir dogum olayıdır…
Yine Rahmetli Necip Fazılın dizeleri ister istemez aklımıza geliyor şöyleki:

Ölecegiz müjdeler olsun müjdeler olsun.
Ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun…

Müslüman işte egreti bir dal gibi yaşadıgı şu fani, geçici alemde ölümün öldürülüşünü yakalayabilmeli yani kısaca teslim olabilmeli, itaatla Rabbine secde edebilmeli, dış yüzeyden önce bedende iç fethini tamamlayabilmeli yani beyinsel olarak nasıl inanmak ve baglanmak gerekiyorsa öyle inanmalı, öyle baglanmalı ve öyle teslim olmalıdır diye düşünüyoruz. Allaha isyan noktasında saydıgımız intihar eylemi ile hem dünyamız ve hemde ahiretimiz zindan olurken, Allahın emri dogrultusunda verilen emanet bizlere iki cihan saadeti sunacagına imanımız tamdır elhamdulillah.
Allahım son nefeste Kelimeyi tevhid ve Kelimeyi Şehadetle çene kapamalar nasip eyle. Allahım sana isyanı da beraberinde getiren büyük günahlar zincirinin bir halkası olan İntihar hastalıgını, illetini hiç bir müslümanın zihnine, fikrine, aklına dahi getirme ya Rabbi. Bizleri senin emrine teslim olanlardan eyle. Bizleri senin yasaklarından kaçınanlardan eyle. Bizleri hakkı hak bilip hakka baglanan, batılı batıl bilip batıldan kaçınanlardan eyle. Bizlere kabir azabını çektirme Allahım. Mutlak surette inanıyoruz ki, Cennet de hak Cehennemde. Bizleri Cennetinde ebedi dinlenenlerden eyle Allahım. Bizleri sünneti seniyyeden asla kopmayanlardan, sımsıkı sarılanlardan eyle. Sen her şeylere kadirsin Allahım…Amin…

Sermedkadir…Lu…30.07.2009

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.