İrşad Olmaya Geldik

Rabbimiz nahl suresi ayet.125.te mealen şöyle buyurmaktadır: ***(Ey Resulüm!) Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır! Ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz Rabbin kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, hidayete kavuşanları da en iyi bilendir…*** Kardeşlerim, İrşad: Doğru yoldan gitmek, doğru yolu bulmak, doğru düşünmek, akıl ve temyiz gücüne sahip olmak, irşâd doğru yolu gösterme, uyarma, irfan sahibi birinin bir kimseye tarikatı ve Allah yolunu göstermesi gibi anlamlara gelir. İrşâdı yapan kimseye mürşid denir. Allah’ın, sayısı doksandokuz olan güzel isimlerinden birisi de „er-Reşîd“ Reşîd, mürşid anlamındadır. Mürşit, doğru ve hak yolu gösteren demektir. Şu halde irşâdda; rehberlik, doğru yolu gösterme, hak ve hakikate davet söz konusudur.Terim olarak irşâdı şöyle tarif edebiliriz: Bu işe ehil kimseler tarafından insanları, dünya ve ahiret saadetine ermeleri için hak ve hakikate, doğru yola, salih amele ve her çeşit iyiliklere çağırarak, her türlü kötülükten kaçınmalarını telkin etmek mürşidin görevlerindendir. Peygamber Efendimiz bir hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır: ** Günah isleyenlerin bulunduğu bir toplumda önlemeye gücü yeten kimseler olduğu halde bunu engellemezlerse, Allah’ın, kendi nezdinden onların hepsini kapsayan bir azabın gelmesi pek yakındır… (Ebû Dâvud)** Cenabı hak bizler şeri şerifi güzelce anlatan ve anlayanlardan eylesin…Amin.

2. Cenabı hak Ali imran suresi ayet.110.da mealen şöyle buyurmaktadır:*** Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeğe çalışır ve Allah’a inanırsınız. Kitap ehli de inansaydı kendileri için elbette daha hayırlı olurdu. İçlerinden iman edenler de var, ama pek çoğu yoldan çıkmışlardır…*** Kardeşlerim, İrşâda muhatab olan, yani irşâd edilecek kimseler hem gayrimüslimler ve hem de müslümanlardır. Müslüman olmayanları irşâd; onları iman ve İslâm’a davet etmek demektir. Müslümanları irşâd ise; onlara imanın gereği olan salih amel ve güzel ahlâkı telkin etmektir. İrşâdı yapacak kimseler ise Peygamberlerden sonra, salih müminler ve İslam alimlşeridir. İrşâd, dini bir emir olup müslümanlar üzerine farz-ı kifayedir. Müslümanların içlerinden bir grup bu görevi yapınca diğerlerinin üzerinden düşer. İnsanları irşâd edecek mürşidleri, İslam alimlerini yetiştirmek müslümanlar üzerine farzdır. Allah Resulune, insanların en hayırlısının kim olduğu sorulunca, efendimiz (sav) mealen şöyle cevap vermiştir: ** İnsanların en hayırlısı en çok okuyanı, en muttaki olanı, iyiliği en çok emredeni, kötülükten en fazla sakındırmaya çalışanı ve en çok sıla-ı rahim yapanıdır…(Ahmed b. Hanbel)** Cenabı hak bizleri hayırda, güzelliklerde ve iyilik yapmada yarışanlardan eylesin…Amin…

3. Rabbimiz Ali imran suresi ayet.104.te mealen şöyle buyurmaktadır…*** İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa eren onlardır…*** Kardeşlerim, İnsanlık tarihinde doğru veya yanlış hiçbir sistem ve hiç bir nizam büyük cemiyet, cemaat, topluluk ve kitleler tarafından kendiliğinden kabul edilmemiştir. Her hangi bir nizam ve ideolojinin kabul edilmesi için mutlaka o nizam ve ideolojinin davetçilerinin bulunması gerekir. Din için de bu genel kaide geçerlidir inancını taşıyoruz. Allah Teâlâ’nın insanların hidayeti için peygamberler göndermesi, bu peygamberlerin, Allah’ın dinini yeryüzünde hakim kılmak için daimi bir çalışma içerisinde bulunmaları bunun apaçık bir delilidir.İnsanları irşâdda bulunmak, onların dünya ve ahirette saadet ve selametleri için çalışmak demektir. Bu nedenle insanları irşâd önemli bir görevdir. Bu görevi toplumda belli bir grubun üstlenmemesi, toplumun hepsinin sorumluluğuna sebep olur. Peygamber efendimiz mealen şöyle buyurmaktadır: ** Şunu yeminle söylüyorum ki; siz ya iyiliği emreder, kötülükten sakındırmaya çalışırsınız; aksi halde Allah size içinizdeki en kötülerinizi musallat eder. Sonra hayırlılarınız dua eder, fakat duaları kabul olunmaz…** Allah celle şanuhu bizleri ihlasla hayra çagıranlardan ve bizleri sadece hakka, iyilige, gerçege, dogruya uyup teslim olanlardan eylesin…Amin…

4. Rabbimiz Ali imran suresi ayet.159.da mealen şöyle buyurmaktadır: *** (Ey habibim!) Allah’ın rahmeti sebebiyle onlara yumuşak davrandın. Eğer sen sert ve katı kalbli olsaydın, şüphesiz insanlar, etrafından dağılır giderlerdi. Öyleyse onları affet ve bağışlanmalarını dile. İşlerde onlarla istişare et. Bir ise de azmettin mi, Allah’a tevekkül et. Şüphesiz Allah tevekkül edenleri sever…*** Kardeşlerim, Müslüman her zaman diger inanan kardeşlerinin yardımcısı olmak durumundadır. İlim cenabı hakkın sevdigi kullarına verdigi bir büyük nimettir, güzellik ve özelliktir. Peygamber efendimizden başlayarak günümüze kadar; Sahabe, tabiin, etbai tabiin başta olmak üzere islam alimleri ilim emanetini zamanımıza taşımışlardır. Her zaman müslümanları irşad etmişlerdir. Efendimiz (sav) veda haccındaki hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır: ** Sizden hazır olanlar, burada bulunmayanlara sözlerimi ulaştırsınlar. Umulur ki, bunları burada bulunmayanlar, bulunanlardan daha iyi anlar ve korur…** Cenabı hak bizleri hakkı hak bilip hakka aglanan, batılı batıl bilip batıldan uzaklaşanlardan eylesin…Amin…

Sermedkadir

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.