Dağı taş hasret BAHAR yazı güz’ünde.
Gelen dosttan hâla AMARATI sorarım.
Azmı taban TEPTİK bayırında düzünde.
Her GECEKİ rüyaları hayırlara yorarım...
Sebeplere SARILARAK çıktık uzun yollara.
Ömür geçti gurbet elde işte ONA yanarım.
Kırk senedir KONDUK nice daldan dallara.
Rüzgar gibi geçti YILLAR gençliğimi ararım….
Terk edilip boş tutulan ISSIZ ev’lerde.
Mazideki o sevinci o neşeyi ARARIM.
Aklım kaldı o MUTLU acil senelerde.
Yine oralara dönmek benim KARARIM…
Gözümü AÇTIĞIM toprak eve hasretim.
Gönlümden çıkmıyor BEN köyümsüz yapamam.
Bak NİCE yıllar geçmiş o yerleri terkettim.
Yolum, İZ’İM kaybetmedim Amarat’tan kopamam…
Kıvrım kıvrım PATİKA yol iniyorken bağlara.
Kulübe minyatürü dar aleçik’te YATARDIK.
Bir inançki BAĞLIDIR özüm ölü’lere, sağ’lara.
Hayâl geniş İSTİKBÂLE umud ile bakardık…
O NEŞELİ düğünler toplardı hep köylüyü.
Sevgi bağı sarmalardı HAYÂLİNE dalmışım.
Sanki kopmaz İP ulamış gibi özletir dün’ü.
Ne çare EŞ, dost, yârenden ayrı kalmışım…
Rabbim ÇALIŞANA verir; Bereketliydi topraklar.
Her türlü sebze’ye gebe bahçemdeki KARIK’LAR.
Arpa, BUĞDAY, Çavdar, Nohut yüklü tarla’lar.
Simdi kıraç DURUYOR bakar bakar dalarım…
Yavaş yavaş KAĞNI’LAR türkü’lerle gelirdi.
Ufak çocuk bile olsa ÇİFT sürmeyi bilirdi.
İşten KAYTARANA haylaz, berduş denirdi.
Kahve, gazinoyu ASKERE gidenlerden duyardım…
Yıllardır ayrı kaldım AMARAT’TAN Vatan’dan.
Oralar HEP benimleydi çıkarmadım aklımdan.
Koymayın kabirime son NAMAZ’IM kılmadan.
Köy`ümün TOPRAĞINA yüz sürmeye aday’ım…