İyiliğin Emredilmesi

Muhterem kardeşlerim.
Bu haftaki hutbemizde İslam’da iyiliği emretme ve kötülüğü yasaklamanın yeri neresidir, bu konuyu arzetmeye çalışacagız inşaallah. Hepimiz biliriz ki, İslam, hem ferdi hem de ictimai bir dindir.

Onun için müslümanın önce kendini, sonra başkalarını islah etmesi şarttır. „İyiliği emretme ve kötülüğü yasaklama“ demek insanları iyiliğe çekme ve çirkinliklerden uzaklaştırma demektir. Bizim dışımızda olanların işlerine müdahale etmeyi gerektiren sebepler mutlaka vardır. Bunlardan bazıları şunlardır: Birincisi ictimai yani toplumsal dayanışmadır: Toplum bir bina gibidir. Binanın bir yerinde meydana gelen çatlak, bütün binayı etkileyebilir. Aynen bunun gibi, topluma gelen bir zarardan mutlaka hepimiz etkileniriz. O halde ona mani olma hakkına da sahibiz.

Degerli kardeşlerim: Bir toplumda fesat baş gösterdi mi artık o yayılmaya devam eder ve bizlerde o olumsuzlugun etkilenme alanına gireriz. O halde şahsi hürriyetin sınırı, başkalarının sınırına kadar olmalıdır şahsi işlerde tasarruf hakkına sahip olmak başkalarına eziyet etmek manasına gelmez. Mesela, içki içen bir kimse başkalarına da ibret olup, kötülüğün yayılmasına da sebep olur. Bu durumda sosyal dayanışma prensibine uyarak bu kişiyi içki içmekten alıkoymak farz olur.

Müdahale gerektiren sebeplerden ikincisi insani duygulardır: İnsani duygu, bizi birbirimize kardeş kılar. Senin acınla acı duyar, üzüntün ile üzülür, sevincinle sevinirim. Çünkü hepimiz müslüman kardeşiz. Şayet biri içki içiyorsa, malını harcıyor, saçıp savuruyorsa, önce kendi nefsine, aklına ve ailesine karşı suç işliyorsa, bunun bazı sıkıntılarını, ona kardeş olmam sebebiyle ister istemez bizde çekeriz. O halde, aramızdaki insani bağ, onun hürriyetine müdahale etmeyi, hayrı gösterip, şerri yasaklama hakkını bizlere veriyor. Bunu yapamazsak hepimiz sorumlu duruma düşeriz.

Muhterem Müslümanlar! Yeri ve gökleri ayakta tutan ölçü haktır. Her zaman hakkın orduları ve yardımcıları bulunmuştur. Bugün de; eğer yapılan iş hak ise bizler hakkın ordusu oluruz. Eğer batıl olursa, hak olmadığı için hasmı yani onun düşmanı olur, onu ortadan kaldırmaya, yıkmaya çalışırız. İyiliği emretme ve kötülüğü yasaklama emrine tabii oluruz. Peygamber efendimiz bir hadisinde mealen: ** Bir kimse başkasını hidayete davet ederse, onun ve onunla kıyamet gününe kadar amel edenlerin sevabı yazılır. Onların sevabından ise bir şey eksilmez. Bir kimse başkalarını sapıklığa davet ederse, onun ve kıyamet gününe kadar onunla amel edenlerin günahı yazılır. Onların günahından bir şey eksilmez.** buyuruyor. (tirmizi)

Şurası çok iyi bilinmelidirki: İslam, fert ve cemiyetin islahı için gelmiş bir dindir. O hem ferdin, hem de cemiyetin dinidir. O halde bizler de bir fert olarak önce kendi nefsimizi ıslah etmeye çalışacagız, sonra da cemiyeti, toplumu ona davet etmeye ugraşacagız. Muhterem Müslümanlar! Cenab-ı Hakk, milletleri „İyiliği emretme ve kötülüğü yasaklama“ ölçüsü ile değerlendiriyor. Bir milleti yücelttiğinde: „Siz insanlar arasında çıkan en hayırlı ümmetsiniz“ buyuruyor. Yüceltmenin sebebini „İyiliği emredersiniz ve kötülüğü yasaklarsınız“ buyurarak açıklıyor.

Bir milleti de en aşağı dereceye indirdiği zaman: „İsrail oğullarından inkar edenler Davud’un ve Meryem oğlu İsa’nın lisanıyla lanetlendiler. Bu onların isyan etmelerinden ve aşırı gitmelerindendi. Onlar yaptıkları kötülüklerden birbirlerini men etmiyorlardı.“ (maide.78-79) buyuruyor. Onların kötülüğü yasaklamamaları derecelerinin düşmesine sebep olduğu gibi, kötülükleri terk etmemeleri yüzünden de Allah’ın lanetine uğramışlardır.

Rabbimiz ali imran suresi ayet.110.da mealen şöyle buyurmaktadır: *** Siz, uygun olanı emreden, kötülügü yasaklayan ve allaha inanan insanlar için ortaya çıkarılmış en iyi ümmetsiniz…*** Muhterem Müslümanlar! Bizler tabir caizse, iyiliğe motor kötülüklere fren olalım. Rabb’ımız böyle olmamızı emrediyor. O’nun emirlerini yerine getirenler kurtulur. Bizim kurtuluşumuz da mutlaka buna bağlıdır diye inanıyoruz. Cenabı hak bizleri hakkıyla kendisine baglananlardan, Kuran ve sünneti seniyyeye sımsıkı sarılanlardan eylesin. Amin…

SERMEDKADİR

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert