İZZET YANLIŞ ANLAŞILMIŞ…

İZZET YANLIŞ ANLAŞILMIŞ… Ahzab suresi ayet. 59. mealen şöyle:*** Ey Peygamber. Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir…***Mü’minler için giyim kuşam şekilleri ayet ve hadisi şeriflerle belirtilmiş olduğu halde ne yazık ki; halkı müslüman olan ülkelerde bu husus çoğunlukla yanlış anlaşılmış, kadınlar kızlar sanki gece kıyafetleriyle cadde ve sokakları doldurur oılmuşlardır. Müfessirlerimizden Hicazi diyor ki: *Cahiliyet devrinde araplar açılıp saçılmayı ziynetlerini yani mahrem yerlerini açığa çıkarmayı, Örtülmesi gereken yerleri başkalarına göstermeyi adet hali­ne getirmişlerdi. Nitekim cariyelerde böyle yaparlardı. Barış, hakka davet, kör taklit bağından kurtulma, yüce ideallere doğru koşma, temiz ve iyi bir toplumu oluşturma, yani Allah’tan sakınıp O’nun rızasını hedef alan, bir ce­miyeti teşkil eden İslamiyyet geldiğinde öncelikle, eşleri, kızları ve mü’mînlerin kadınları hakkında Peygamber (S.A.V.)’e hitapta bulundu ki, herkes bu örtünme emrinin acı bir İlaç olduğunu, bu ilacı ancak azim sahibi erkeklerin tatbik edebileceklerini bilsin…* (Furkan tefsiri)

Bu izahlardan anladığımız kadarıyla; açılıp, saçılma sadece günümüzün sıkıntısı değildir. Yaradan, kulunu en güzel bir şekilde bilendir. Allahu teala önce şanlı rasulüne ve daha sonra inanan insanlara bir hususu emrediyorsa mutlaka üzerinde hassasiyetle durmamız önemli bir konu bizlere anlatılmak istenmekte hatta emredilmektedir. İnsanların; hanımlarına, kızlarına, yakınlarına ancak dirayetli olanların sözünün geçtiği bir gerçektir. Sokak kültürü sadece zamanımızın meselesi değildir. Bütün zamanlarda kadın erkek ilişkileri tabir caizse ateşle barut misali sürüp gelmektedir. Aile efradını kötü gözlerden korumak, şehvetli bakışlardan muhafaza etmek, izzet, saygı, hürmet gereken mü’min kadını, kızı zihniyeti bozuk şahıslardan sakınmak ancak yukarıda anlatılan tesettüre riayet etmekle olur inancındayız. Yarı giyinik çıplakların fink attığı zamanımızda bu satırları yazmak, söylemek abesle iştiğal olarak nitelenmemelidir. Bilhassa son iki yüz yıldır bütün dünyada kadınları her hususta öne çıkarma faaliyetleri bilinen bir gerçektir. Nikahlı bir eşin kendi hanımını koruması Allahu tealanın emridir. Bu hususun anlaşılmayacak bir tarafı yoktur… 

Müfessirlerimizden, Mahmut Toptaş hocaefendi anlamaya çalıştığımız bu ayet hakkında şu bilgileri veriyor: *Kapatma şeffaf bir elbise ile olmayacak. Dar olup vücut hatlarını belli etmeyecek, belirli bir kafir grubun özel kıyafeti olmayacak. Bunun dışında nereden, hangi tür elbise mümin hanımlara giydirilirse, o onun için meşrudur. Mesela kutuplarda yaşayan müslüman kadınlar ayı pos­tundan başlarına bir kalpak geçirirler, sırtlarına ayı postundan bir kürk giyerler ve böylece tesettürlerini yerine getirmiş olurlar. Ekvatordakiler de; bölgesine göre kendilerini serin tutacak elbiseler giyerek, tesettüre riayet etmiş olurlar. Bölgelerin farklılıklarına göre, mü’min kadınların giyimleri de değişiklikler arzeder,   yeterki tesettüre riayet etsinler. Tesettürün modası, sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından tayin ve tarif edilmemiştir. Ancak, bileklerden itibaren el, topuklardan itibaren ayak ve çene ile alnımızdaki saç bitimi ve iki kulak arasındaki yüz hariç geri kalan tarafın kapatılması emredilmiştir…*(Şifa tefsiri)

Kardeşlerim, İffet, ar, namus, edeb, ahlâk, adına her ne dersek diyelim bizi birebir ilgilendiren karakterimizin, şahsiyetimizin dışa vurumu ve özelimizdir. Bu özelimizi dışarda başkalarıyla paylaşmak insanlık onurumuzu, şeref ve haysiyetimizi yerle bir edecek kaybımız olduğu gibi ayrıca fitne ve fesada yol açacak toplumsal bir yıkımdır aynı zamanda. Günümüzde en muhafazakar diye bilinen kentlerimizde genç kızların nasıl giyindiğini hangi modayı tâkip ettiğini görmeyen, bilmeyen yoktur. Anne ve babalar bu durumdan mutlu oluyorlarsa imanlarını bir kez daha gözden geçirmelidirler. Nur suresi ayet. 31. ve bu ayeti göz önünde bulunduran müfessirlerimiz yazılan bütün tefsirlerde zamanındaki uyarıları çağında yaşayan mü’minlere duyurmuş, mü’minleri uyarı görevini yerine getirmişlerdir. Dinde zorlama yoktur tabii ki ama eğer islam dinini kabul ettiyse o kişiye bildiği gibi değil,  İnandığı dinin şeriatına, yasasına, kanununa, kural ve kaidesine uymak vardır. Kulun mükellef olduğu hususlara uyması zaruridir. Ehli sünnet vel cemaata sımsıkı bağlananlara selam olsun…

Sermedkadir…KAYS…17.01. 2023…   

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.