KARABORSA AÇ GÖZLÜĞÜ…

Bazı gözü doymaz İnsanlar elinde olsan malı istif ederek, ya da değerli maddeleri sadece kendi tekelinde biriktirerek veya zenginlik içerisinde fakirliği topluma yayarak, kıtlığa dolayısıyla ellerinde olan malı fahiş fiyata satma girişimi sergileyip, *İhtikâr* yapma eylemine geçerler. İhtikâr eylemi devletler, etkin toplumlar, zengin iş adamları tarafından yapıldığı gibi; hâli vakti yerinde olan ticaret erbabı, çift, çubuk sahibi toprak ağaları veya sanayici eşrafı tarafından da yürütülebilir. İhtikâr; ticaret malını pahalılaşması gayesiyle istifleyip piyasaya arzını geciktirme eylemiyle ihtiyaç sahibi toplumun zarar görmesini, gerekli olan mala, eşyaya, yiyecek, giyecek ve içeceğe ulaşılmasını engelleme gayretidir. Yüksek kazanç peşinde koşan ticarethane sahibi, daha fazla kâr gayretindeki sanayici, muhatabını açlık, kıtlık ve yoklukla korkutan iş insanı, malını 10. kat fazlaya satmayı amaçlayan Allahtan korkmaz, Allahın kulundan utanmazlar ihtikâr uğruna insanlığını dahi satma eyleminin müntesipleridir. Rabbim aç gözlü bu zümre’yi ıslah eylesin…

Dolaylı olarak, Kur’anı kerimde ifadesini bulan haram kavramları içerisinde *İhtikâr* konusu kınanan fenâ bir uygulamadır. Örneğin Musa aleyhiselamın kavminden olan Kârûn’un zenginliğinden söz edilir. Hazinelerinin anahtarlarını bile bir grup insan güçlükle taşıyabiliyormuş. Ancak Karun, bu servetini ve ekonomik imkânlarını zulüm aracı yaptığı için kınanır. Karun, karaborsacılığın, mâlî ve ekonomik zulmün adeta bir sembolü olmuştur. Ayrıca Şuayib aleyhiselamın kavmi yiyecek, giyecek ve gıda ürünlerinde ölçü ve tartı’ya riayet etmediklerinden dolayı azaba uğramışlardır. İslam dininde haksız yoldan kazanç sağlamayı yasaklayan âyetler ve hadislerin olduğu bilinen bir gerçektir. Örneğin, Rabbimiz, Bakara suresi ayet. 188. de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Bir de aranızda mallarınızı batıl sebeplerle yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günah ile yemek için, o malları hakimlere rüşvet olarak vermeyin…***İnsanların ihtiyaçlarını sömürerek az emekle kolay kazanç sağlama arzusuna dayanan ihtikâr olayı, özellikle zorunlu tüketim maddeleri söz konusu olduğunda ihtiyaç sahiplerinin, neticede de toplumun zarar görmesine sebebiyet vereceği gibi uzun müddet devamı halinde sosyal bunalımlara yol açabildiği ve tehlikeli bir yol olarak görüldüğü bilinen bir gerçektir…

Yaşanılan zaman içerisinde çarpışma, mücadele, uğraş iki taraf için bitmez tükenmez gayretle devam etmektedir. Biz buna mü’minler olarak *hak ve bâtıl* mücadelesi diyoruz. Bir taraf ıslah etme yollarını, yöntem ve çarelerini ararken diğer taraf yıkma, talan etme ve bozma eğilimini ölümüne sürdürmeyi hedeflemiştir. İhtikâr, eylemi de bâtıl taraftarlığı yapan yıkıcı, bozucu, itlaf edici zümrenin başvurduğu şeytani bir sahtekârlık girişimidir. İslam şeriatında insana hizmet asıl kabul edilmiştir. Allahu teâlanın, peygamberleri vasıtasıyla insanlara helâl olanı, güzel olanı, meşru olanı emrederken; bâtıl taraftarları bazı insanlar zora düşsün, yiyecek, giyecek ve konut sıkıntısı çeksin diye, ilerde fiyatı nasıl olsa yükselecek, bizler daha fazla kâr ederiz düşüncesiyle ellerinde olan malı piyasaya sürmeyip bekleterek, karaborsacılığı hedefleyip ticari hareketliliği durdurmayı, alışverişte kesat ortamına hazırlık yapmayı amaçlamışlardır. Yani helâl olan malına haram karıştırmaya yönelmişlerdir. Bu tür fahiş kazanç şeklini göz açıklığı zanneden ihtikâr sahiplerine yazıklar olsun…

Kardeşlerim; temel gıda maddeleri üzerinde karaborsacılık, malın daha fazla değer kazanmasını amaçlayarak belli bir müddet saklanması, ticari işlemlerin yani piyasanın bu süre zarfında allak bullak olması, ihtiyaç duyulan malların bu sebeple piyasada bulunamaması, temel ihtiyaç duyulan gıda maddelerinin ileride pahalılaşması hesaplanarak stoklanması, bu tür malların darlık, kıtlık, yokluğu tabiidir ki; insanlığın zararına olan hususlardır. İslam şeriatı bu olayı haram ve mekruh hükmünde görmüştür. İhtikâr insanlığı zarara ve sıkıntıya uğratacak menfi bir olaydır. İhtikâr; kötü niyetli kişilerin istifçilik yaparak olan bir malı yok hükmüne getirmesidir. Ayrıca ekonomiyi etkileyen yönüyle kamu zararına sebep olan bir yanı vardır. insanların ihtiyaçlarını sömürerek az emekle kolay kazanç sağlama arzusuna dayanan ihtikâr toplum bünyesine zarar veren olumsuz bir davranış bütünlüğüdür diyoruz…Sahihi Buhari’nin zamanımıza taşıdıgı hadiste, Peygamber Efendimiz (sav) mealen şöyle buyurmaktadır: **İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, kişi, elde ettiği helâlden midir, haramdan mıdır, aldırmayacak. işte o zaman, onların duaları kabul olunmayacaktır…** Helâl yoldan kazanıp, helâl lokma yeme gayreti göstermeyen  haram yiyiciler için de hesap günü mutlaka pek te uzakta değildir…

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert