KÜLTÜR, EĞİTİM VE DİL…

KÜLTÜR, EĞİTİM VE DİL… Kullanmaktan İMTİNA ettiğimiz O kadar unutulmaya yüz tutmuş kavramlarımız var ki; dilimizin zayıflayarak gittikçe dumura uğradığına şahit oluyoruz. Örneğin KAMUS derinliğine sığmayan MİLYON üstü kelimelerle ifade edilen geniş DİL yapımız ne yazık ki; 1928. Yıllarından itibaren küçücük SÖZLÜĞE hapsedilmiştir. Farsça, Arapça ve diğer DOĞU dillerinden binlerce YIL beslenerek gelişen DİL yapısı; Türk dil kurumunun hayata geçmesiyle BATI yönüne çevrilmiş, lâkin kullanılmayarak tutmadığı gibi, dilimize yerleşen ÖZ TÜRKÇE ibareler de günümüz KISIR edebiyatının elinde oyuncak olmuştur. Özellikle Fransızca orijinli kelimeler yerleştirilmeye çalışılmış, Arapça ve Farsça diye bilinen kelime haznesine YASAK konulmasına rağmen;YASAK koyanlar dahi yazı ve konuşma diline ayak uydurmakta zorluk çekmişlerdir. İngiltereden getirilen kitaplarlar ve mota mot çevirilerle okullarda eğitime başlanmış, lâkin halk 1950. yıllarına kadar LATİN alfabesine sıcak bakmamışlardır…19. Şubat. 1932. yılında kurulan HALK EVLERİ’DE ihtiyaca cevap verememiştir. Yüzünü BATI toplumuna çevirmek istemeyen Müslüman TÜRK toplumu eğitim ve öğretimde On’larca YIL bocalamış, Toplum 1954. Yıllarına kadar tabir caiz ise eğitim ve öğrenime küsmüştür…

 

2.  KÜLTÜR, EĞİTİM VE DİL…1928. Yılında, Okur yazar sayısının BİR günde sıfırlandığı ülkede; 1932. Yılındandan itibaren, Halk evleri; eğitime katkı sağlamak amacıyla, 1932 ve 1951 yılları arasında, 63 ilde 478 şubesi ve 4322 halk odasıyla yaygın *HALK OKULU* kültür alanında CILIZ silkinişlerle faaliyet yürütse de, Hasan Ali Yücel’in RİYASETİ ve bilahare bakanlığı döneminde Sovyet Rusya sosyalizmini taklit çabaları yeterince başarılı olamamış, KÖY enstitüleri aracılığı ile toplum yaşantısına uygun olmayan eğitim ve öğrenim metodu ile istenilen katkıyı sunamamıştır. İstatistiklere bakıldığında; 1950. Yılına gelindiğinde 22. Milyon Nufusun ancak yüzde ON BEŞİ okur yazar idi. İsmet İnönü’nün iktidardan ayrıldığı yıl olan,1950 itibariyle Türkiye’nin eğitim ile ilgili ulaştığı rakamlar şöyledir: 17.428 İlkokul, 34.922 İlkokul öğretmeni, 406 Ortaokul, 4.364 ortaokul öğretmeni, 88 Lise, 2.954 lise öğretmeni Bunların yanında 1950 yılına gelindiğinde Ankara Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ile İstanbul Teknik Üniversitesi’nde toplam 1361 öğretim elemanı vardı ve öğrenci sayısı 20.469. sayısına ulaşmıştı…

 

3.  KÜLTÜR, EĞİTİM VE DİL…Kültür, eğitim ve öğrenim alanında Müslüman TÜRK toplumu belki de hiç bir toplumun uğramadığı kültürel ezikliğe maruz kalmıştır. Bin yıllık kültür, TARİH, birikim, tecrübe, geleneksel eğitim yapısı, binlerce kütüphane, eğitimin en ileri seviyesini aşılayan MEDRESE kültürü, Kâmil insan yetiştirme müesseseleri konumundaki tekke, zaviye, AHİ teşkilatları gibi kurumlar YASAK kapsamı içine girmiş, insanlar dini anlayış, örf, anane, geleneksel eğitim, öğretim yönteminden koparılmışlar; baskı, zulüm, jandarma dipçiği tepelerinden inmemiştir. Yakın tarihimize baktığımızda DİNSİZ bir nesil yetiştirmeyi amaçlayan idareciler görmekteyiz. Maksadımız ilânihaye ŞEYTAN taşlamak olsa da; elimizdeki imkânlarla dayatılan MAARİF sistemi bir realite olarak önümüzde durduğu için, kısıtlı imkânlarımız neye müsaade edildiyse O yöne kaydırılmıştır. Bu toplumun kültürel değerlerinin üzerinden modernlik adına nice ezici araçlar geçsede aklımız ancak;1982. Yıllarından sonra başımıza gelmeye başlamış, KAYIP kültürümüze LATİN alfabesiyle de sahip çıkabileceğimiz tezi işlerlik kazanmış, Milli eğitim eliyle yapılamayanlar, özel çabalarla kazanılmaya ğayret edilmiştir…

 

4.  KÜLTÜR, EĞİTİM VE DİL…Kardeşlerim, her toplum kendi döneminin sınavını vermektedir. ABBASİ döneminde nasıl ki;TATAR istilası kültürel faaliyetleri altüst ettiyse; ŞERİ yasaların yanında CENGİZ yasaları bir müddet varlığını zulüm ile devam ettirdiyse, kütüphaneler boşaltılıp DİCLE nehrine gömüldüyse, BAGDAT gibi en önemli şehirler HARAP, viran edildiyse; yakın tarihimizde de benzeri siyasi, askeri ve kültürel yıkım sergilenmiştir. Kültürel sahada uyanış ancak.1982.Yılından sonra gerçekleşmiş örneğin, Kuran ilimleri, TEFSİR, Hadis, FIKIH, Kelâm, İslam tarihi, FEN ve DİN ilimlerindeki YAZILI neşriyat Türkçe’ye çevrilerek Müslümanların istifadesine sunulmaya başlanmıştır. Günümüzde sorulan *BU TOPLUM NEDEN OKUMUYOR* sualinin çok farklı cevapları vardır. Bu millet neredeyse 70. küsur yıl, sadece Namaz kıldığı ve Kur’an öğrenmeye ğayret sarfettiği için DİNCİ olarak yaftalanmış, ötekileştirilmiş, aşağılanmış, Ahlâk, edep, sosyal yapı, yaşantı tarzı Avrupa toplumları örnek alınarak,*ADABI MUAŞERET* dersleri verilmiştir. Her milletin, dili, dini, örfü, adetleri, geleneği, göreneği, sosyal yapısı farklıdır. İnsanlar STANDART canlı olmamalıdırlar. Her bedene AYNI elbise uymamaktadır. İnsan şeref ve haysiyetine sayğımız gereği her bireyin mukaddes değerlerini yaşamasını içimize sindirmemiz icap etmektedir…Sallu alâ Rasulina Muhamm…

 

Sermedkadir…              

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.