KURTULUŞ ÜMİDİMİZDEKİ İLAHİ NİDÂ:FELÂH… Dünyanın en ücra köşelerine varana kadar her nerede Müslüman varsa; Ezan da vardır. Ezan, Müslümanların istiklâlini haykıran ifade bütünlüğüdür. Türkiye Cumhuriyetini kuranlar, uzun süre Ezanı asli şekliyle yasakladıklarında;Felâh kavramına dokunamamışlardı. Kurtuluş, diyemediler, Necat ifadesinden kaçındılar…ne söyleseler Arapça tabir olacakdı neticede hayyalel Felâh olarak kaldı. Felâh;Kuranı Kerim’de çoğul şekliyle*müflihun* tabiriyle bir övgü ifadesi olarak sadece mü’minler hakkında kullanılmaktadır. Kuran beyânıyla genellikle, âhiret hayatında cehennemden kurtulup cennete girmeyi ve Allah’ın rızasını elde etmeyi ifade eden Felâh, dünya hayatını gayba iman edip Nanaz kılmak, kendilerine ihsan edilen nimetlerden başkalarını da faydalandırmak, peygamberlere gönderilen kitaplara ve âhiret gününe kesinlikle inanmak suretiyle geçirenlere vaad edilmektedir. Kur’anı Kerim, Allahu Tealaya iftira edenlerin, kâfirlerin, zalimlerin, sihirbazların, ateistlerin, müşriklerin…felâha kavuşmayacaklarını beyan eder. Nur Suresi ayet. 51. mealen şöyle:***Aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Resûlüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak*İşittik ve itaat ettik*demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir…***
KURTULUŞ ÜMİDİMİZDEKİ İLAHİ NİDÂ:FELÂH…Kurtuluşu, Necatı, mesud olmayı, mutuluğu, ebedi saadet arayan insanlar; Allahu Tealanın din, şeriat bağlamında hududunu bilmek zorundadırlar. İslam şeriatındaki hududu koyan Rabbimizdir. Biraz daha açacak olursak; Haram helâl hududunu, aile hukukunun hududunu, kılık kıyafetin hududunu, kazanma ve harcama hududunu, kadın erkek ilişkileri hududunu, tüm yaşadığımız hayatın hududunu tespit etme hakkı sadece Allahu tealaya aittir. Bu konuda Rabbimiz, kanun koysun, yasa hazırlasın, medeni ya ya gayrı medeni hukuk düzenlesin diye hiç bir kimseye yetki vermemiştir. Sadece Kur’anı Kerimde müteşabih diye bildiğimiz açıklamadığı ve açıklanmasını kendisine bıraktığı konularda Peygamber Efendimiz (sav) söz söyleme yetkisine sahiptir. O zaman Rabbimizin verdiği yetkiyle Allah rasulünü de (sav) dinlemek zorunda olacağımız aşikârdır. Rasulsüz bir kitap, Rasulsüz bir din kabul edilemeyeceğine göre dinde; Kitap ve Sünneti seniyye birinci ve ikinci kaynağımızdır. Nur Suresi ayet. 52. mealen şöyledir:*** Her kim Allah’a ve Resûlüne itaat eder, Allah’a saygı duyar ve O’ndan sakınırsa, işte asıl bunlar mutluluğa erenlerdir…***
KURTULUŞ ÜMİDİMİZDEKİ İLAHİ NİDÂ:FELÂH… Allahu Teala ve onun şanlı Rasulüne iman eden, Allah ve Resûlünün hayatının her anına karıştığına inanan, Allah ve Resûlünün belirlediği bir hayat programını yaşayan, canı, malı, her türlü emanetleri konusunda, hayatının her safhasındaki inceliklere varana kadar Allah ve Resulünü söz sahibi kabul eden, Allah ve Resulünün kendisi adına seçimini seçim kabul eden kimseler için Rabbimiz altlarından bal ırmakları, süt ırmakları, En güzel içeceklerin aktığı cennet ırmakları hazırlamıştır. Gözlerin görmediği, kulakların duymadığı, akıl ve hayallerin bile anlamakta, kavramakta zorluk çekeceği güzellikte razı olacakları, razı edilecekleri cennetler inanan, itaatkâr olan Allahu Teala ve Rasulüne bağlı kalıp teslimiyetlerini bildiren mü’minleri beklemektedir. Elbette dünyada Allahu Tealadan razı olan, Allahu Tealanın ilahi adaletinden, kanunundan, yasalarından razı olan, Allahu tealanın hayat programından razı olan ve Allah için bir hayat yaşayan mü’minleri Rabbimiz de O güzellikler yurdu olan cennetinde razı edecektir. Rabbimiz Duhan Suresi ayet. 57. de mealen şöyle buyurmaktadır:***Bunlar Rabbinden bir lütuf olarak verilmiştir. İşte büyük kurtuluş budur…*** Rabbim cümle inananaları felâha erenlerden eylesin…
KURTULUŞ ÜMİDİMİZDEKİ İLAHİ NİDÂ:FELÂH… Kardeşlerim, İman etmek, felaha ermektir. İmansız insan, cehennemde rahat arayan gibi kurtuluşu boşuna aramaktadır. İman, fıtratımızda olduğu için, onu sahip olduğu yere yerleştirmeyen insan, önce kendine zulmetmektedir. Huzursuz gönlünü boş şeylerle avutmaya çalışmakta, ama gerçek felâhı ve mutluluğu bir türlü yakalayamamaktadır. Namaza davet edilirken, günde beş defa *haydin felâha* diye çağırılıyoruz. Yine kamet getirirken, cemaatle namazın felâh olduğunu tekrar vurguluyoruz. Cemaat, kardeşlik bağlarını güçlendirerek huzur ve felâhı İslâm toplumuna yayar inancını taşıyoruz. Arzu edilen şeyleri elde etme, istenmeyen şeylerden kurtulma, gayeye ulaşmak, hayırlı olana doğru yöneliş, niğmet güzelliğine kavuşma, refah ve saadet içinde yaşama özelliği, mesut ve bahtiyâr huzurunu yaşama ancak Felâha ermekle mümkündür inancındayız. Rabbimiz Tevbe Suresi ayet. 72. de mealen şöyle buyurmaktadır:*** Allah, mümin erkeklere ve mümin kadınlara, içinde ebedî kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vâdetti. Allah’ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte büyük kurtuluş da budur…*** Rabbim, bizleri ebedi felâha eren kullarıyla bir ve beraber eylesin… Sallu alâ Rasulina Muhammed…
Sermedkadir…