Cenabı Hak İsra Suresi Ayet.4-7 de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Kitapta İsrailogullarına şu hükmü verdik: Muhakkak siz yeryüzünde iki defa bozgunculuk çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir kibirleniş – yükselişle kibirlenecek – yükseleceksiniz. Nitekim o ikiden o ilk vaad geldigi zaman, oldukça zorlu olan kullarımızı üzerinize göndedik te sizi evlerin aralarına kadar girip araştırdılar. Bu yerine getirilmesi gereken bir sözdü…
Sonra onlara karşı size tekrar güç ve kuvvet verdik, size mallar ve çocuklarla yardım ettik ve topluluk olarak sizi sayıca çok kıldık. Eger iyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz ve eger kötülük ederseniz o da kendi aleyhinizedir. Sonuncu VAAD geldigi zaman, yine öyle kullar göndeririz ki yüzlerinizi kötü duruma soksunlar, birincisinde ona girdikleri gibi mescide – Kudüse girsinler ve de geçirdiklerini darmadagın edip mahvetsinler…***
LİONSS KULÜPLERİ: Şu hususu hemen başta zikredelim ki: LİONS kulüpleri aynı ROTARY Kulüpleri gibi Mason diktatörlügü tarafından gaye ve hedeflerine ulaşmak için kurdurulmuş olan Paravan olarak kullanılan beynelmilel yani uluslararası bir teşkilattır.
Bilindigi gibi gizli MASONLUK, her memleketin genel yapısı ve kanunlarına göre degişik şekillerde ortaya çıktıgı halde, Yahudiler bununla yetinmemişlerdir. Masonluktan sanki görünüşte farklı ve aleni, yani faaliyetlerini açıktan yürüten başka teşkilatlar kurmaya yönelmişlerdir. Bu teşkilatların birisi ROTARYENLER, bir digeri de LİONSLAR dır…
LİONS kulüpleri Yirminci yüzyılın başında Başta İngiltere, Fransa ve Amerika Birleşik devletlerinde olmak üzere kısa süre içerisinde bütün dünya ya yayılmışlardır. Tabir caizse üç ana konuyu kendilerine REHBER edinen LİONSLAR Masonların Dünya hakimiyeti hülyalarına en fazla yardımcı olan kuruluşların başında gelmektedirler…
LİONSLAR öncelikle Dünya Ekonomisine söz sahibi olmanın gerekliligi üzerinde durmuşlar öncelikle PARA kaynagını zaten Yahudi kurumlarının hepsi kendi hedefleriyle örtüştügü için Ekonomik yönden bir zorlukla karşılaşmamışlardır. İkinci ana unsur Üniversiteler ve egitim yuvalarında örgütlenme hadisesidir. Ne yazıkki kendi kaynaklarına ve Masonlar konusunda yazılmış bilinen yüzlerce esere baktıgımızda Türkiye de bile Ögretim görevlisi olup, Profesör payesine ulaşan kişilerin çok azı hariç genelinin MASON oldugunu görüyoruz…
LİONSLAR için saç ayagının üçüncü boyutu SAGLIK Teşkilatıdır. ROTARYENLER kadar olmasa da LİONSLARIN Aynı çalışma ve iş bölümünün en kayda deger tarafının SAGLIK sektörünün oldugunu görüyoruz. Evet insanlıgın ihtiyaç duyacagı en önemli hususlar bir bakıma elde edilmiş olmaktadır Masonlar tarafından . İnsana PARA her zaman lazım…
İnsana EGİTİM zaruri bu bilinen bir gerçek, İLİMSİZ ve BİLİMSİZ tek adım atılamaz. Ve İnsanın en mukaddes bildigi CANI çok tatlıdır. Bu üç yolda insanlara hizmet veren bir TEŞKİLAT mutlaka kısa süre içerisinde semeresini görecektir. Tabiiki ROTERYANLER ve LİONSLAR da çok kısa denilebilecek bir zaman zarfında Dünyaya tanınmışlar hatta MİSYONER teşkilatı gibi çalışmalarını sürdürmüşlerdir. Bu üç hizmet sektörüyle aynı zamanda insanları Tabir caizseESİR almasını bilmişlerdir…
Uluslararası LİONS KULÜPLERİ bilindigi gibi ŞİKAGO da kurulmuş dünyaya yayılımı da oradan gerçekleşmiştir. LİONS İNTERNATİONAL ile TÜRKİYE nin ilk RESMİ tanışıklıgı 1963. Yılında vuku bulmuştur. Türkiye Cumhuriyetinde serbest bir şekilde faaliyet göstermesine Bakanlar kurulu kararıyla izin veren Hükümetin başında o zamanlar İsmet İnönü. Başbakan Yardımcılıgı görevini yürüten Turhan Feyzioglu, Çalışma Bakanı ise Bülent Ecevit idi, İmar ve iskan Bakanı ise Fahrettin Kerim Gökay idi. Cumhurbaşkanlıgı görevini ise Cemal Gürsel yürütüyordu. Diger bakanlar ise vs.vs…
Merkezi Şikagoda bulunan LİONS kulüplerinin, Dışişleri Bakanlıgı, Saglık ve Sosyal Yardım Bakanlıgı ve İçişleri Bakanlıgının önerisi ile 1.Nisan.1963. Yılında. 3512. sayılı kanunla, Bakanlar kurulu kararınca LİONS KULÜPLERİNİN Türkiye Cumhuriyetine faaliyetleri serbest hale getirilmiştir. Aslına bakılırsa Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre kökü dışarıda olan Teşkilatların ÜLKE sınırları içerisinde faaliyet yapması yasaktır. Lakin durum Mason Localarının işleyişi olunca, MASON ların gücünün ne kadar ileri seviye de oldugunu bu kararnameyle anlamış bulunuyoruz…
Yasak olmasına ragmen Hükümet üyelerinin kararıyla dış kökenli bir Cemiyet memleketimizde nasıl kurulabiliyor. Acaba uluslararası bir güce sahip bulunan MASON Teşkilatından başka hangi dış kökenli teşkilat yurdumuzda temsil imkanı buluyor sormak lazım. Tüek Milletinin hemen hemen bütününü teşkil eden halkın haklarını korumaya ve Türk Milletini tam bir bagımsızlıga kavuşturmaya ugraşır görünen Bülent Ecevit, böyle dış kökenli teşkilata izin veren Hükümet kararnamesine nasıl olur da imza atabilir sormak gerek… (Mason Diktatörlügü.sayfa.245.246)
İnanıyorum ki; Hayatlarındaki aldıkları Kararları insanların kendilerini baglar. O konuda bir başkasının söz söylemeye ve fikir yürütmeye belkide hakları yoktur. Lakin Ülke yönetimine soyunan bir konuma gelirse O zaman yüzlerindeki çirkin perdeyi indirmeleri zaruridir diye kabul ediyorum. O zaman diyoruz ki araştırıldıgında bu insanların hepsi ve daha fazlası bu derneklerin bilmem birisi Bilderberg Locasından, öteki, SEVGİ Locasından, bir başkası ZÜHAL Locasından, bir digeri, DOGUŞ Locasından, Bir başkası KARDEŞLİK Locasından, Bir başkası KÜLTÜR Locasından ve böylece uzar gider…
MASONLAR, ROTERYANLER ve LİONSLAR hangi Loca, Hangi MAHVİL veya gurubun içerisinde olurlarsa olsunlar ortak yönleri şudur ki: Masonlugun ana hedeflerinden birisi DİNİ tahrif etmek, bozmak ve hükümlerini ortadan kaldırmaktır. Daha geçen sene Masonlugu herkes tarafından bilinen Cumhurbaşkanlıgı, Başbakanlık gibi görevleride ifa etmiş bir Devlet adamı Televizyonlarda diyorduki: Kuranı Kerimde.213. HÜKÜM Ayeti var Başörtüsü de dahil şu ve şu Ayetleri de hükümlerini yapmasak ne olurki diye bilgiçlik taslıyordu…
Lakin bizler inanıyoruz ki degil bir HÜKÜM Ayeti bir Ayetin bir harfini dahi yok saymak bizleri DİNDEN ÇIKARIR. Bir Müslüman nasıl böyle bir şey düşünebilir. Namaz kılmazsın, Oruç tutmazsın, Hacca gitmezsin, içki içersin, kumar oynarsın, her gün beş vakit Domuz eti yersin, Başını diger DİNLİLER gibi örtmezsin, eger bu haramlara dair belli bir mazeretin varsa Allah ile senin arandadır..
O günahlar seni baglar ama hiç bir zaman; Dinde Namaz yoktur diyemeyiz. Dinde Oruç, Hacc, Zekat yoktur deme hakkını kimse bize tanımamıştır. Dinde Başörtüsü yoktur diyemedigimiz gibi, Dinde içki, domuz eti yemek helal dersek Allah korusun o dinle ait baglarımızı koparmış sayılırız. Bilinen O Devlet adamı, gazeteci, yazar, ya da her hangi bir meslek erbabı Masonun inancı odur ki: Masonluk DİNLER ÜSTÜDÜR…
Masonların DİN düşmanlıkları öncelikle İSLAM Dinine yöneliktir. Onlara göre Allahın varlıgı ve birligi esas olan ve insanlara rehber olarak örnek ve önder kabul ettigimiz Peygamberler yollanan bir DİN Yani İslam dini Haşa Dogmatik olarak algılanır. MASONLARIN ve ROTERYANLARIN ve LİONSLARIN nezdinde İslam dinine bakış açısı BOŞ İNANÇ, HURAFE ve TAASSUP şeklinde tarif edilir…
Selami Işındag adlı Maşrıkı azam diyor ki: Masonluk bir ahlak okuludur. MASONLARIN gerçek ihtirası, tüm Dinlerin üstüne yükselerek insanlık ülküsünü oluşturacak olan büyük RUHSAL güçtür. Medreseler, Minareler yıkılmadıkça, yani sklostik düşünceler, dogmatik inanışlar ortadan kalkmadıkça, fikirlerdeki esaret, vicdanlardaki ızdırap ta kalkmayacaktır…
Cehalet ve Taassuba karşı savaş açıp büyük adımlarla inkılap ve irfan yolunda yürüyen Cumhuriyet idaremizde bu inkilap hamlelerinin ön safında daima ve her zaman biz MASONLARI bulacaktır. Çünkü yol ve hedef birdir ve düşman aynıdır kardeşlerim…(Ülkü Mahfili, Masonluk Tarihi)
Şurası bir gerçektir ki; Günümüzde Dinimizi tahrip etme, yıkma ve kötü gösterme faaliyetlerini Yahudiler, Masonlar, Rotaryenler, ve Lionslar eliyle sürdürmektedirler. Cumhuriyet döneminden önce Mevlevilik gibi, Bektaşilik gibi, Melamilik gibi bir çok Tarikata sızarak, bunları bu günkü şekilleriyle kabul edemiyecegimiz hale getiren MASONLAR, Cumhuriyet döneminden sonra da bu sefer DİNİN ESASLARINA, HÜKÜMLERİNE karşı saldırıya geçmişlerdir…
Bu dönemde Camilere Sıralar konarak, Org la, müzik aletleriyle müzik eşliginde İBADET edilmesi planlanmış, Anlaşılamıyor bahanesiyle EZAN Türkçeleştirilmiş hatta bu gayelerle dernekler ve cemiyetler kurulmuş Dini yıkma, bozma gayretleri süratlendirilmiştir. Ayrıca Masonların İslam Dinini bozmaya yönelik faaliyetlerinden birisi de MESHEPSİZLİK akımıdır, bundan başka Hadislere dil uzatma çalışmaları ve nihayetinde Kuranı Kerimin Tartışılırlıgı na kadar işi götürmüşlerdir…
Ama başaramıyacaklar Rabbimizin VAADİ var * Bu DİNİ biz indirdik biz koruyacagız * buyuruluyor mealen. MASONLARIN, Yahudilerin ve Yahudi uşagı konumunda olan ROTARYENLERİN, LİONSLARIN şerri kendi başlarını yiyecektir inşaallah…
Roteryanler ve LİONSLARIN Propaganda araçlarınının başınada en çok üzerinde durdukları husus HÜMANİZM meselesidir yani İnsan sevgisi. Mesela derlerki: Kardeşim, hareket noktan insancıl olsun. Kalbini ve duygularını bütünüyle insanlıga yönelt. DİNİ BİR KENARA BIRAK. O şahsi bir durumdur. O , Kul ile Rabbi arasında ve mekanı kalp olan özel bir ilişkidir. Sen bu ilişkinin, senin duygularını, Dinine baglı olmayan kişilere karşı davranışlarını şekillendirmesine fırsat verme…
Çünkü DİNİN insanlar arasında, insanlıkta kardeş olan kimseler ayırıcı bir unsur olmaması gerekir. Gel, hep birlikte insanlara CİNS, RENK, Vatan, ya da DİNLERİNE bakmaksızın HAYIR ve İYİLİK yapalım…bu yaldızlı sözler uzar gider. Görüldügü gibi bu propaganda sözleri oldukça parlak bir çagrıyı içermektedir. Bu çagrıyı işittiginiz zaman, sizleri yeryüzünde bulunan insanlar arasında ayırıma neden olan her türlü engeli aşmaya çagırıyor gibi gelir…
Bu sözlerle aydınlıgın dünyasında kanat çırpmaya davet ediyor gibidir. Hümanist bir bakış açısıyla baktıgınızda ya da öyle bakacaksanız, evrensel bir kafa ile düşüneceksiniz, Ruhunuzu eşit olarak bütün insanlara, büyük insanlık ailesini sevmek iç güdüsüyle kalbinizi açık tutacaksınız. Ne biçim bir yükseklik, ne biçim bir yücelik, ne biçim bir geniş kalplilik, geniş düşünce ve geniş duygular…
Fakat bir dakika, şu sözlerin ve cümlelerin uyandırdıgı çınlamaların dinmesini biraz bekleyiniz. Egilimlerden ve bu sözlerden etkilenmişlikten uzak olarak gerçegi, hakikati araştırınız. Yer yüzünde pratik olarak bu sloganların nerede uygulandıgına bir bakınız. Acaba pratikte bunların gerçek bir birikimi varmıdır, yoksa bunlar belirli bir maksatla tekrarlanan slogan vari parlak laflarmıdır..?
İnsaf ile bundan sonra Masonik sözlügün şu ifadelerine bir dikkat edelim Allah rızası için ne diyordu bir Maşrıkı azam bilhassa yirmi yedinci dereceden sonra: Kapıda ayakkabılarınızı çıkardıgınız gibi AKİDENİZİ –İTİKADINIZI- İNANÇLARINIZI da çıkartıp bir kenara koyunuz… Yukarda yapılan propaganda ile bu çagrı arasınada her hangi bir benzerlikl varmı sormak lazım…
Bunların birbirine oldukça yakın, daha dogrusu kardeş olduklarını sezmemek için affedersiniz aptal olmak lazım. Kapıda yani Masonluga girildigi zaman ayakkabılarınızı çıkartın gibi AKİDENİ- İNANCINI bırak, içinden Dinle ait ne varsa kopart at. Ve İTİKADSIZ olarak Masonluga dahil ol. Zaten bu Şeytanın dölleri insanlıgın bu hale gelmesini istiyorlar. İstiyorlarki herkesi esir etsinler, kendilerine baglasınlar, köleleştirsinler, ve İnsanlıgı MASON menfaatlar ugruna kullanabilsinler hedef ve gaye budur zaten…
Giriş yeminlerinden sonra kullandıkları şu ifadeler dikkat edelim: Ümemiler Allahın seçilmiş milletinin sırtlarına binmesi için Allah tarafından yaratılmış eşeklerdir. İnsan şeklindeki eşek ise; kapıda ayakkabılarını nasıl çıkartıyor ise, AKİDESİ ni de çıkartıp bir kenara bırakan ve istenilen şekilde yani DİNSİZ, dolayısıyla da ahlaksız olarak giren kimsedir…
Eskiden, Karşı duramayacakları kadar DİNİN GÜÇLÜ oldugu zamanlarda, MASONLAR bu tür ifadeleri açıktan açıga agızlarına alamıyorlardı. Aksine başkalarına aldatmak suretiyele kendi amaçlarına, hedef ve gayelerine ulaşabilmek için ikiyüzlülük yani Münafıklık yapıyorlardı. Fakat bugün MASONLAR, ROTARYENLER; ve LİONSLAR kendilerini güven içerisinde görüyorlar, o bakımdan Mü’minlere, İnananlara indirilmiş olan esaslara İman ediyor görünmelerine gerek yoktur…
Hatta onlar yeryüzünün dört bir yanında ATEİZMİ – DİNSİZLİGİ bugün büyük bir cesaretle yaygınlaştırmaktadırlar. Fakat bunu sadece ihraç etmek gayesiyle kullanmaktadırlar. Ümemileri yani kendilerinden olmayan insanları dinden ayırmak için gayret sarfediyorlar. Kendi aralarında Masonlar bu ifadeleri asla kullanmazlar. Çünkü planladıkları son hedef, bütün insanlıgın inanç degerlerini bozmak, yıkmak ve tahrip etmektir…
Taa ki Yahudiler DİN sahipleri olarak kalsınlar ve onlar gerçek hallerini degiştirmesinler. MASONLAR, İnsanlara karşı bir şekilde görünürler, fakat şeytanlarıyla başbaşa kaldıkalrı zaman da: ** Muhakkak bizler sizinle birlikteyiz, bizler onlarla sadece alay ediyoruz derler…** Bu açıdan bakıldıgında Hümanizm davası ile MASONLUK davası arasındaki fark oldukça basit kalır. Aradaki fark, Masonlugun kaba ve oldukça yüzsüz bir şekilde DİNİ, ayakkabılarıyla yan yana koyan ifadesindedir…
Çünkü Mason olmaya yönelmiş bir kimse ya fiilen DİNİNİ bir kenara bırakmış, ya da bırakacak noktadadır. Böyle bir kimseyi bu tür kaba bir söz rahatsız etmez. Hatta böyle bir şeyi memnuniyetle karşılar. Çünkü böyle bir söz, durumu pekiştirmek için söylenir. Bazan da tehdit etmek için söylendigi de olur. Yani kalbinde henüz DİNDEN gizli bazı kalıntılar bulunan kimse için bu tehdittir. Böyle bir kimse kendisine gelsin ve içeri girmeden önce bunları çıkartıp bir kenara atsın diye göz dagı verilmiş olur…
33.Dereceli. Maşrıkı azamlardan büyük MASON muktediri Orhan Hançerlioglu diyorki İnsanlar neden birbirlerini sevmezler, birbirlerine güvenmezler, birbirlerine dayanmazlar..? Bunun bir çok alanlarda karşılıgını bulan, çeşitli nedenleri vardır. Tarihsel MASONLUK bu nedenlerden birini DİNSEL düşünce ayrılıklarında bulmuştur…
İnsanlar çok daha önemli soruları çözmek zorunda bulundukları halde, bir de DİN ayrılıkları yüzünden acı çekmemeliydiler. Bu düşünceden yola çıkan MASON ÖGRETİSİ, her düşünceye hoşgörüyle bakmasını ögreterek, hangi DİNDEN olursa olsun, bütün insanları birleştirmeye çalışmıştır. MASONLUGUN bu tarihsel görevi, DİN kavgalarının bütün dünyayı sardıgı o karanlık günler için küçümsenmeyecek bir görevdir…
BİLİM, Evrensel diyalektigin zorunlu yasaları karşısındaki insanlar arasında bir düşünce birligine varabilmek yolunu göstermektedir. BİLİNÇ adını verdigimiz EVRENSEL gücü kendi bilinçleriyle kavramış bulunan insanlar için üstünde birleşecekleri tek düşünce, hiç bir düşüncenin kesin olmadıgı düşüncesidir…
Mason ögretisi, kesin bir gerçegi hiç bir zaman aramamıştır. Hiç bir zaman da aramayacaktır. Çünkü kesin bir gerçegin bulunmadıgını bilmektedir. Gerçek sonsuz olarak, bir başka gerçege göre gerçekleşecek, hiç bir zaman birleşip billurlaşarak keyfimize göre avucumuza düşmiyecektir. Mason ögretisi, böylesine özgür bir temele dayanmaktadır…( Akasya dergisi )
Orhan hançerlioglu Türkiyenin en büyük Üniversitelerinde yıllarca ögretim görevlisi olarak çalışmıştır. Kendisinden sonra gelen bütün Ögretim görevlileriin, talebelerin ve İSLAM DİNi düşmanlıgını kimseye kaptırmama niyetinde olanların bir bakıma akıl hocasıdır. Yani bana göre Şeytanın Yer yüzü temsilcisidir…
MASONLUK DİNİNİN Yurt çapında gelişmesinde önce büyük Şehirlerden başlayarak bütün yurt sathına yayılmasında en etkin, en faal elemanlarından birisidir. İnsanların öncelikle DİNİ degerlerini yerle bir ediyor, yıkıyor, insanların kafalarını tabir caizse boşaltıyor ve sonunda Masonik dinini o boş ve Dinden habersiz beyinlere boşaltıyordu. Dikkat edilirse Yüksek ögrenim gören insanların büyük bir çogunlugu İslam Dinine karşıdır…
Bu karşı oluşa şöyle bir baktıgımızda dogal karşılıyoruz. Nedenine gelince daha yaşı küçüktür, Çocuktur diye ilk ögretimde kesinlikle DİNİ EGİTİM verilmez yasaktır. Orta ögretimde de DİN adına okutulan (DİN ve AHLAK KÜLTÜRÜ) derslerinin en önemli bölümleri Siyasi içerikli sözcüklerle doludur. Lise de Din dersi okutulmaz, İlahiyat Fakülteleri hariç Üniversitelerde de tam bir DİN karşıtlıgı söz konusudur örnegini verdigiimz ögretim görevlisi gibi…
Peki bu ülkenin insanları DİNİNİ nerede ve nasıl ögrenecek..? Günümüzde artık her İlimizde nerdeyse bir Üniversite, Büyük şehirlerimizde de birden fazla Üniversite, Fakülte var, sayısı Yüze yakın olan bu Üniversiteler neden Dünyadaki 500. Üniversitenin içinde kendisine İLMİ bir yer bulamıyor..? Rektörler ve Dekanlar kendi işlerini yapmayı degilde, sokaklarda Siyasi şov peşinde koşarlarsa zannediyorum daha bir İLMİ makaleleri dünya Literatürüne geçemeden karşı geldikleri Namazın, Başörtüsünün, Mukaddes degerlerimizin altında ezilip gidecekler…
Üç gün önce görünüşü Cehennem Zebanisine taş çıkartır şekil alan bir Kadın Profesör Türkan Saylan Televizyonlarda şöyle haykırıyordu: NAMAZ KILMAYIN, BALE YAPIN işte o zaman Modern Türkiyenin dogdugunu göreceksiniz. Bu söz aynı Fransız Felsefecinin TANRIYI ÖLDÜRDÜK demesine benzer. Bu ve bunun gibi küfür sözleri neredeyse her gün benzeri agızlardan duymaktayız ne yazıkki…
Yine Maşrıkı azamlardan Doktor Selami IŞINDAG diyorki: MASONLUKTA hareketlerin rehberi AKIL ve HİKMETT tir. Masonlugun akıldan kastettigi aklıselimdir. Masonluga göre akıl; Mevhumelerden, batıllardan, hurafe ve hayallerden, müşahade, İlim, fen ve tecrübe ile telifi imkansız tasavvurlardan kurtulmak ve mevzuunu hakkıyla tanımaktır. Masonluk böyle bir aklın güç elde edebilen bir iktidar oldugunu bildigi için her derecesinde AKLI telkin eder…
Masonlukta hikmetten kasıt, Olgunluktur, Masonluk, aklın ahenkli sükununu insani bir mevzuya karşı duyulan şiddetli iştiyak, yani ihtirasın kuvveti ile telif etmeye hikmet demiştir. Hikmet; eski medeniyetlerin feragat ahlakı ile, yeni alemlerin hakimiyet iradesini birleştirmektir. İnsan ruhunun terakki safhalarını birer birer aşmaktır. Hakiki Masonun en önemli vasfı da budur…
Masonluk bir DİNİN dar hudutları içinde barınamaz. O, Alemşumüldür, evrenseldir. Bütün DİNLERİ sinesinde toplar. DİN, Mezhep ve ırk ayrılıgını kaldırmış, DİNLERİN ÜSTÜNE YÜKSELMİŞ külli bir DİN dir. DİN, her türlü fanatik duygulardan, iptidai-eskimiş fantazilerden, Patolojik taassup krizlerinden uzak ve azade, saf samimi, ilmi, felsefi ve hakiki bir tefekkür yoludur…
Masonluga göre bütün Dinler en temiz ve en iyi insani maksatlarla kurulmuşlar, fakat fanatizmin, hurafe, batıl ve taassubun tesiriyle kendi içlerine çekilerek şiddetli PARTİZANLIK ummanına düşmüşlerdir. Bu yüzden DİNLER kendilerinden başka dinleri hak dini olarak tanımaz ve onların mensuplarına Allahın şiddetli azaplar hazırladıgını kabul ederler…
MASONLUK, Cemiyet hayatında ayrılıklara ve kinlere sebep olan bu tutumu asla benimsememiştir. Batıl ve taassubu reddederek, müsamahayı en makbul prensip sayarak bütün dinlere ve ırklara kollarını açmış, milli ve DİNİ kinlerden cemiyetleri kurtarma yoluna girmiştir. Masonluk şahsi iradeyi kabul eder. İnsanları kendi fikir ve işlerinden sorumlu tutar. Masonlugun bu tarz da düşünmesi, Tanrıya insan vasıfları vermemesinden ve netice olarakta İnsan fikir ve fiillerini onun elinde telakki etmemesinden ileri gelmiş olsa gerektir…
Masonluk bu mefkurevi cemiyetini yani İNSANİYET MABEDİNİ, Ruhlarda ve ahlaktaki inkilap, tekamül ve hürriyete, İlerici, Laik, İlimci ve hikmetçi Prensiplere istinad ettirmeyi uygun bulmuştur. Masonluk birinciden sonuncuya kadar, bütün ritüellerinde Akıl, İlim, Fen ve hikmet yollarından ayrılmamayı telkin ettigine göre, aradıgı hakikat te ancak bu vasat ve zeminde bulunabilecek olan ilmi hakikattir…
Bunu açıkça ifade etmek gerekirse: Aklınız size hakikati tanıtmamış ise, İMANINIZ sizi muhafaza edemez. Masonluk, nasıl inandıgına gelince Masonluk, bugün henüz bilinemiyen olayların mevcudiyetini – varlıgını reddetmemekle beraber, onları tefekkür sistemine ve inançlarına esas olarak alamayacagını anlatmak ister. Demekki İlmi ve Aklı hakikatlere dayanmadıkça bir kanaat, düşünüş ve inanışın temeli olmamalıdır…
Masonluga göre hayat bir tek hücreden dogmuştur. Uzviyetler Muhit, iklim, Kozmik şualar ve daha bilmedigimiz bir çok tesirlerle tehavvül ve tekamül ederek bu günkü hale gelmişlerdir. Tanrı insan vasıflarına malik degildir. İyi oluş ve iyilik ediş İlahi emirlere ve şahsi selametin teminine matuf olamaz. Fakat insana, cemiyete ve beşeriyete karşı duyulan nihayetsiz iştiyak ve sevginin tesiriyle iyi oluş vardır. Bu etüt, Dogmatik, mutaassıp, batılcı, tevekkülcü dinlerle Masonlugu karşılaştırıp, fikir, prensip, doktrin ve inanç bakımından mukayese edebilmek için hazırlanmıştır. Masonluk burada İlim, akıl ve hikmetten ibaret üçlemesiyle ortaya konmuştur…
İnancımıza göre Masonluk budur. Memleketimizde DİN anlayışı havasi – bilinçli -Aydın- dayalı olan çok az kimseye rastlanır. Genel olarak Avami – cahil din anlayışı hakimdir. İlim, akıl ve hikmete ermiş kimselerin DİN ve TANRI anlayışları bu mertebeye yükselmiştir. Buna da Havasi – Bilinçli – Aydın- DİN tabir edenler vardır. Havasi din anlayışı, bir çok bakımlardan Masonlugun İlim, Akıl ve Hikmet ana prensibine üçlemesine intibak eder…
Dinlerin inandıkları gibi RUH ölümsüz degildir. İnsanlara iyilik yapmamışsak, uzun süre etkili olabilecek yapıtlar bırakmamışsak, ruhumuzda bedenimizle birlikte kaybolup gidecektir. İşte bundan ötürü, bizim benimsedigimiz LİBERAL MASONLUKTA, dinlerdeki gibi ruhun ölümsüzlügü, ölümden sonra dirilme İNANÇLARI yoktur… (Dr.Selami Işındag. İstanbul. 1964)
Aslında yukarıdaki satırları okumak büyük bir cesaret ve sabır işidir. Allah inancını, Kutsal sayılan her türlü İmani hususları, Dini hükümleri tek tek reddeden ve reddederkende her zaman Haşa Yaratıcıyı bile hiçe sayan bir düşüncesizligin kagıda döküldügünü görmek ve okumak aslında basit bir olay degildir. Aslında Masonlar bütün Dinlere saygılı olduklarını ifade ederek işe başlıyorlar. Lakin zaman içerisinde bütün dinleri Özellikle İslam DİNİNİ redderek, bilhassa 27.dereceden sonra küfürlerini ifade ediyorlar…
Masonlar ne kadar da Hristiyanlık, Yahudilik ve İslama bakış açılarının aynı uzaklıkta oldugunu söylüyorlarsa da, Sahte, yüzsüz ve tutarsızlıklarını sembollerinde, İnanç bütünlükleri olan Ritüellerine kolayca kendilerini ele veriyorlar. Tabiidir ki bütün sembol ve remz olarak tanıdıklarını buraya almam mümkün degil ancak beş tane örnek gösterirsem sanıyorum Masonlugun, Yahudilikle iç içe oldugu kolayca anlaşılır…
IŞIKLI YILDIZ: Şarkta, ortasında G harfi ile parlayan beş dallı ışınlı yıldız insanı büyük eserlere yükselten, dehanın mukaddes ateşi, hür düşüncenin amblemi, zeka ve ilmin ifadesidir. Skoç ritinin remzi Birinci derece bilgisinin esasıdır. Işık saçan bu YILDIZ, herkesin ışıktan faydalandıgı gibi İlim ve fen den de herkesin istifadeye hakkı olduguna delalet eder. İç içe iki üçgenden birinin kenarları kuvvet, hikmet ve güzellik, ötekininkiler ise Yaradılış, ömür ve Ölüm manasını taşır ve bütün görüntülerin eşit ilişkilerde bulundugunu ve birbirlerinin yardımcısı olduklarını anlatır. Bu Yıldızı İsrail devleti bayragına koymuştur…
GÖNYE: Üstadı muhteremin mücevheri. Gönye ile çalışan, ham taşı mikap taş haline getirir. Bazen Adalet ve nesafeti, bazan müsbet ve menfi kuvvetlerin dengesini remzeder. Genel olarak MADDE nin zabtu rabta girdigini, geme alındıgını, İnsanın maddeye etki edişini, başka bir anlam la da İnsanın nefsine hükmünü ifade eder. GÖNYE olumlu ve olumsuzun birleşmesinden dogan dengeyi remzettigi için Üstadı Muhteremin eşarpında asılıdır. Bu durumda, uzun ucu gögsünün sag tarafına gelir ve bu suretle müsbet kuvvetin menfi kuvvete hakim oldugu farz edilir…
MABED ya da LOCA: Masonların toplanıp çalıştıkları LOKAL. Mahfuz ve müsait her hangi bir Bina da olabilir. Yere sembol – rümuzların çizili bulunması şartıyla her hangi bir yer olabilir. İlk Masonik toplantılarda bu tablo tebeşirle topragın üzerine çizilir ve celseden – oturumdan sonra silinirdi. Asıl MABED müstatil şeklindedir. Uzunlugu remzen Batıdan , doguya genişligi Kuzeyden, güneye Yüksekligi NADİR den ZENİTH e kadardır. MABED (COSMOS ) u yan alemi temsil ettiginden ebatları ölçüye gelmez…
ÖNLÜK: Masonlukta fikri çalışmalar kadar ameli çalışmalara da kıymet verildigini ifade eder. Her derecenin kendine göre önlügü vardır.
ÖNLÜK; Masonıun asıl alametidir. Kordonlar, Eşarolar, Madalyonlar birer süsten ibarettir. Çırak ve Kalfaların önlügü beyaz KUZU derisindendir. Çırak önlügünde BAVET arkaya kıvrılır. ÜSTAD önlügü siyah astarlı, mavi kenarlı, işlemeli beyaz Saten dendir. Önlük genel olarak ŞEREF alameti sayılır. İsrailde Rahipler, İran da MİTHRA misterlerinde adaylar, Japonyada dini merasimde, Habeşistanda, Mısır da her zaman ve her yerde bir mümtaz sınıf alameti sayılmıştır. Halen Masonlukta da öyledir. Beyaz kuzu derisi, saflık, MASONLUK ifade eder…
PERGEL: Daire çizmeye yarayan bu alet fikir hareketlerini remz eder ve çizdigi dairenin büyüklügü, iki kolu arasındaki açıklık derecesine göre degişir. Çıraklık devresinde kollar arasındaki açı 45.derecedir. 90.derecede, Pergel, gönye ye eşit olur. Böylece GÖNYE halinde menfi maddeyi, Pergel halinde müsbeti Tefekkürü ifade eder. Araştırmada ölçü aleti sayılan pergelin iki kolunda vücuda gelen acı tefekkür kudretine göre ayarlanırsa, geniş düşüncede açık zaviye ye, küçük açı münakaşaya karşılık tutulur.
MABEDİN kapısında ve Yemin kürsüsünde Pergel ile gönye biri öteki ile bir arada bulunur. Ve kardeşlerin samimiyet ve anlayışını sembolize eder. Relative sembolü olarak kabul edilen PERGEL insana da teşbih –benzetilmekte- edilmektedir. Pergelin iki kolu insanın iki koluna ve iki kolunun birleştigi nokta da DİMAGA tekabül eder. Bilindigi, gibi Türkiye Masonlarının arması. Çelenk – Pergel – Gönye – Yıldız – ve Ay şeklindedir…
YEDİ KOLLU ŞAMDAN: Şamdanlar MASON Mabedindeki kutsal ateştir. MABED, Sembolik olarak, alevlerle aydınlatılmalıdır. Usta derecesinde Yedi kollu ŞAMDAN bulunması şarttır. Bir de çagdaş ve Modernlikle her zaman ögünmeyi ayrıcalık sayan Masonlar KRAVAT tan çok PAPYON takmayı çok severler…
Masonların en tanınmış dergisi olan Mimar Sinan dergisinde deniliyorki: Masonlugun bir tarifi onun ALEGORİ perdesi arkasına gizlenmiş sembollerle tasvir edilen bir ahlak sistemi oldugudur. LOCA içinde DİLSİZ, SESSİZ hatta tozlanmış duran amblemlerin manalarını incelemek ve bu suretle hakikatleri meydana çıkarmak hepimizin vazifesidir…
Bu incelememizi Gazeteci Yazar İlhami Soysal ın Yeni gündem gazetesine. 21. Temmuz. 1986. Yılında yazdıklarıyla bitirelim. Diyorki İlhami Soysal: Lions kulüpleri Masonların bir nevi ANAOKULUDUR. Bu kulüpler tamamiyle Masonluk ilkelerine göre çalışırlar. Törenleri, sembolleri, üye alımları, üyeleri çalıştırma biçimleri, renkleri – Mor, Lacivert ve Sarı- Bütün bunların hepsi Masonlardan etkilenmiştir.
Benzerligin bu kadarı da biraz fazla kanımca. Ayrıca LİONS klüplerinin bütün ÜST DÜZEY yöneticileri de MASONLARDAN gelme. LİONS Klüpleri hemen her semtte kurulurlar. Yani sayıları çoktur. Kurulan her klüpte de o yörenin en zengin ve mesleginde sivrilmiş kişilerini alır ve onlara BAŞKANLIK payesi verirler…
Bu incelemelerde aslında benim fazla bir sözüm yok. Ama şuna kesinlikle inanıyorum ki; Cenabı Allah yeryüzünde kendi istekleriyle FİTNE ve FESAT çıkaranlara belli bir mühlet vermektedir. Yahudiler ve onların kapı kulu uşakları olan MASONLAR, ROTARYENLER ve LİONS Klübü üyeleri zamanımız da bütün dünyada Fitne ve Fesadın kaynagı durumundadırlar…
Özellikle Müslümanlara oynadıkları Tuzaklar inşaallah kendi ayaklarına dolanacaktır. Çünkü bu DİNİ RABBİMİZ indirmiş ve Koruyanıda Kıyamete kadar yine RABBİMİZDİR. Bu Fitne ve Fesat Teşkilatlarının üyeleride hem bu dünyada ve hemde Ahirette Layık oldukları yere Yahudilerle beraber yerleşeceklerdir. Biz Müslümanlar kesinlikle inanıyoruzki; Kişi SEVDİGİYLE beraber olacaktır…
Allahım bizleri Zamane Firavununun şerrinden, zamane Nemrudunun şerrinden, Zamane BELAM ının şerrinden, muhafaza eyle. Bizleri Şeytanın şerrinden, İblisin şerrinden, iplere dügüm atan Cinnilerin şerrinden muhafaza eyle. Bizleri MASONLARIN şerrinden, ROTARYENLERİN şerrinden ve LİONESLERİN şerrinden muhafaza eyle. Bizleri senin en güzel yolun olan Sıratı müstakimden ayırma. Senin kopmaz ipine sarılanlardan eyle. Peygamber efendimizin NURLU yolu olan Ehli sünnet vel cemaat yolundan bizleri ayırma sen her şeye kadirsin Allahım… Amin…
Sermed Kadir… ..10.04.2007