1.) Örnek ve önderimiz (sav) bir hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır: ** Haya îmandandır, îman ise cennettedir. Utanmazlık cefadandır, cefa ise cehennemdedir.“
Ebû Hureyre (ra). Tirmizî. Kardeşlerim, Zamanımızda öyle anlar yaşıyoruzki, kadını erkekten, erkeği kadından ayırmak bile mümkün olmuyor. Kesin çizgileriyle birbirinden ayrı olmak zorunda olan bu karşı cinslerin birbirlerine benzemeleri kıyamet alametlerindendir diye düşünüyoruz. Hayâsızlığın yaygınlaştığı dönemlerde büyüklerimizin “Başımıza taş yağacak!” uyarısı laf olsun diye söylenen bir söz değildir. Hayâsızlığın en uç örneğini sergileyen Lût Kavmi, Kur’ân’ın “münzerîn yağmuru” dediği bir felâketle, başlarına taş yağdırılarak helâk edilmiştir çünkü. denilmiştirki; Mahremiyeti Olmayana saygı duyulmaz. Cenabı hak bizleri edebine ve mahremine sahip çıkanlardan eylesin…S…
2.) Peygamber efendimiz (sav) bir hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır: **Yanında uygun bir yakını olmaksızın, hiçbiriniz bir kadınla sakın başbaşa kalmasın…**İbn Abbas (ra). Buhârî. Kardeşlerim, İnsanın kendi mahremi korunmaya layık en degerli hazinesidir. Mahremini yeterli derecede korumayanlar ar ve hâya’dan nasibini almayan şahıslardır. Ar ve hayâ insanın ahlaki özelliklerinin başında gelir. Mahremi koruma en temel saklama, koruma ve sahip çıkma görevimizdir. Mahremiyet, kişilere, ailelere, hatta ümmetlere mahsus “harem”lerin, yani yabancılara kapalı olan özel alanların dokunulmazlığıdır. Mesela Mekke ve Medine belirli sınırlar dahilinde müslümanların haremidir. Gayr-i müslimler oraya giremez. Kendi evimizin mahremi olmayanlarda, yani nâmahremlerde evimize izinsiz, elini kolunu sallayarak giremezler. Rabbim bizleri Mahremini gözü gibi koruyanlardan eylesin…S…
3.) Peygamber efendimiz (sav) bir hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır: ** Haya ve gerekeni konuşmak îmanın, açık saçık ve lüzumsuz konuşmak ise münafıklığın kısımlarındandır…**Ebû Ümâme (ra). Tirmizî. Kardeşlerim, Mahremiyet alanlarındaki unsurlarımızı mukaddes, mübarek, muhterem, özel ve güzel kabul edildikleri için korumamız zaruridir. Bunların korunması her ne kadar insanlık izzetini ayakta tutmanın en önemli şartı ise de, yapılan şey bir gizleme veya setretme-örtme değil, bir savunmadır. İslâmî literatürde “ırz” diye adlandırılan bu tür mahremiyetler konusunda ya başkalarının mahremiyetine saldırmamak ya da kendi mahremiyetimizin korunmasında laubali davranmamak için hayâ etmeye çağrılırız. Ar perdesi yırtılanlar özel alanlarının genelleşmesinden rahatsızlık duymadıkları gibi, başkalarının mahremiyetine olan hastalık derecesindeki tecessüslerini de engelleyemezler bu yüzden,ve de insanların gizli saklı olan mahremlerini araştırırlar. Oysa ihtiram-saygı, mahremiyetten dolayıdır. Mahremiyeti olmayana ihtiram, saygı, hürmet olmaz. Cenabı hak bizleri mahreminin deger ve kıymetini bilenlerden eylesin..S…
4.) Peygamber efendimiz (sav) bir hadisinde mealen şöyle buyuruyor: ** Karı koca birbirlerine bir sır söylerler de, sonra onlardan birisi ötekinin sırrını (dışarıya) yayarsa. Kıyamet gününde, mertebe bakımından o Allah indinde en kötü insandır…**Ebû Saîd (ra). Müslim. Kardeşlerim, Eş’ler birbirinin mahremiyetini koruması gereken birinci derecedeki şahıslardır. Eşimizle olan, özel yaşantımızı dostlarımızla, arkadaşlarımızla paylaşmak mahremiyeti aleni hale getirmek demekrtir. Birbirimizin özeli ancak kendimizde saklı kalmalıdır. Eğer özel yaşantımızı diger tanıdıklarımıza anlatırsak bu artık özel yaşantı olmaktan çıkar genel yaşantı olur ve mahremiyet diye bir şey kalmaz. SIR saklamayı bilmeliyizki SIRRIMIZ ortaya ÇIKMASIN. BU konuda da eşler birbirlerinin örtüsü olmalıdırlar. Rabbimiz bizleri mahremine sahip çıkan, edeb, haya ve ahlakını dininden alan, Kuranı kerim ve sünneti seniyyeye sımsıkı sarılan muttaki müminlerden eylesin…S…