MAİDE SOFRASI IŞIĞINDA…

MAİDE SOFRASI IŞIĞINDA… Maide suresi Kuranı Kerimin en SON nâzil olmuş ayetlerini ihtiva eden bir sûredir. Maide *SOFRA* demektir. İsa Aleyhiselamın Havarileri, kendilerine yemeleri, kalplerinin itminana kavuş­ması, Allahın peygamberinin kendilerine söylediklerinin doğruluğuna kesin kanaat getirmeleri ve ŞAHİT olmaları için Rablerinin gökten bir *SOFRA* in­dirmesini istemişlerdi. İşte bu hadiseyi içeren sure *MAİDE* adını almıştır. İlk ayetlerde; eti yenebilecek hayvanlarla ilgili hükümler yer alalmakta ve en büyük HÜKÜM zikredilmektedir:*Şüphesiz Allah dilediği hükmü koyar…* Rabbimizin vermiş olduğu hükmün sorgulanamayacağı gerçeği bir kez daha kvvetli bir şekilde vurgulanmaktadır. Daha sonra av hayvanları ile alâkalı hükümler, Kurbanlık hayvanların zikredilişi, Âyetlerin akışı içerisinde, helâl ve haramlara dair beyân edilen hükümler, emir ve yasaklarla ilgili insanlar uyarılmaktadırlar…Maide Suresi ayet.3.mealen şöyledir:***Leş, kan, domuz eti, Allah’tan başkasının adı anılarak kesilen; boğulmuş, vurulmuş, yukardan düşmüş, boynuzlanmış, canavar yırtmış olup da canlı iken kesmedikleriniz; dikili taşlar PUTLAR üzerine boğazlanan hayvanlar ve FAL oklarıyla kısmet ŞANS aramanız size HARAM kılındı…***

 

2.  MAİDE SOFRASI IŞIĞINDA… Bu sure, Allahu Tealanın kainatta hakimiyetini açıkça beyân edilirken aynı zamanda, Müslümanca bir hayat yaşamaya başlamış olan İslâm toplumu eğitilmektedir. MAİDE Suresinde en belirgin dini, kültürel ve siyasal tâlimatlara da yer verilmiştir. Müslümanların birbirleri arasında yapmış olduğu anlaşmaları, akitlerini yerine ge­tirmeleri konusunda, kesilecek hayvanlar konusunda, ihramlıyken av­lanma konusunda hükümler açıklanmış, Kitap ehli kadınlarla ev­lenme konuları,dinden dönme yani İRTİDAT konuları gündeme getirilmiştir. Hır­sızlığın,yol kesiciliğin, yeryüzünde fesat çıkarıp, Allahu tealanın düzenini bozma cezası, içki, kumar ve yemin kefaretleri anlatılmış, Müslümanların, daha önceki toplumların içine düştüğü tehlikelerden korunmaları öğütlenmiştir. Maide suresi ayet. 8. mealen şöyledir:***Ey iman edenler, Allah için hakkı ayakta tutanlar ve adaletle şahitlik yapanlar olunuz.Bir kavme olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevketmesin. Adaletli olun, çünkü o, takvaya daha yakındır.Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır…***  

 

3.  MAİDE SOFRASI IŞIĞINDA… İslam itikâdının yayılmaya başladığı zamanlarda nazil olan, Maide suresinde, devlet olma özellikleri net bir şekilde anlatılmış; Siyasi, Askeri, Hukuki, Ekonomik hakimiyet yolları izah edilmiş, *SİZE DİN OLARAK İSLAMI SEÇTİM…*mutlak hükmü doğrultusunda TATBİK edilecek doğruların tesbiti yapılmıştır. MAİDE suresinden anlıyoruz ki; Müslüman, İslâm dininin kabul şartı olan *KELİMEYİ TEVHİDİ* ikrar ettiği zaman Allahu Tealanın bizlere yapmakla emrettiği her şeyi yerine getirmeye söz vermiş oluyoruz.Allahu Tealanın, yüceliğinde, hükümran, hiçbir ortağı bulunmayan yegâne İLAH oluşuna İKRÂR veriyoruz…MAİDE Suresinde, Yahudi ve hıristiyanların Allah’ın kitabını, peygamberlerinin yolunu bırakıp kendi hevâ ve heveslerine tabi olarak dinden çıktıkları anlatılmakta ayrıca İsrâil oğulları­nın Musa Aleyhiselamı yalnız bırakma kıssaları. Adem Aleyhiselamın evladı, Habil ile Kabil’in kıssası İBRET vesilesi olarak beyân edilmektedir…Maide Suresi ayet. 55. mealen şöyledir:*** Sizin asıl dostunuz Allah’tır, O’nun Resulüdür ve namazlarını kılan zekatlarını veren ve rükû eden müminlerdir…***ifadeleriyle Müslümanlara HUZUR aşılanmaktadır, elhamdulillah…

 

4.  MAİDE SOFRASI IŞIĞINDA…Kardeşlerim, Bu Sureye isim olan hadise İsa Aleyhiselam ile Havarileri arasında geçen olaydır. Havariler, İsa Aleyhiselamdan gökten kendilerine bir sofra indirilmesini istemişlerdir. Havariler bu isteklerinde gerekçe olarak demişlerdir ki; biz böyle bir sofra istemekle ondan yemeyi ve kalplerimizin tatmin olmasını, yakîn bir îmanla doyuma ulaşmasını, sükûnete ermesini istedik. Zerre kadar bir şüphe duymadan senin bize söylediklerinin mutlak doğruluğunu bilmek için bunu istedik ey Îsâ dediler. Bir de bu olaya şahit olmayan­lara onun hakkında kesin bir bilgiyle şehâdette bulunalım diye istedik dediler. Bizim böyle bir *SOFRA* istememizin sebebi işte budur. Değilse ne Rabbimizden, ne O’nun gücünden, ne de peygamber olarak senden bir şüphemiz yoktur. Zaten ŞÜPHE ile imanın bir arada olmayacağı bilinen bir gerçektir. Tabiidir ki; Allahu Teala her şeyleri yapmaya kadirdir…Maide Suresi ayet. 120. Mealen şöyledir:***Göklerin, yerin ve bunlarda bulunan herşeyin MÜLKÜ Allah’ındır. O herşeye kâdirdir…***La ilahe illallah, Muhammeder Rasulullah…Sallu alâ Rasulina Muhamm…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.