MASLAHAT… İnanıyorum ki; bir müslüman DÜZGÜN, DÜZENLİ ve İSTİKAMET üzerinde yaşantısını sürdürmelidir. *MASLAHAT*, Düzenli olma, düzgün olma hâlidir. Maslahat her zaman ve her yerde sağlam ve İSTKAMET üzere olma hâlidir. MASLAHAT, Faydalı işlerdir. Maslahat akla ve dine göre yarayışlı olma hâlidir. Maslahat FESADIN ZIDDI’DIR. Maslahat, fesat içinde olmama anlamlarına gelmektedir. İslâm dininin amacı, ğayesi, insanlar için faydalı olanı elde etme ve onu gerçekleştirme, zararlı olan, ifsat eden şeyleri defetme, onları insanlardan uzaklaştırmaktır. İşte İslâm dininin bu amacına *MASLAHAT* diyoruz. Bu maslahat amacı, ancak ALLAHIN KOYDUĞU KURALLAR içinde elde edilebilir. İnsan heva’sından çıkmış ölçü’lerle gerekli maslahatı elde etmek mümkün değildir. Çünkü insan hakkında en hayırlı olanı ve en zararlı olanı sonunda bilen yalnızca Allah Celle şanuhu’dur. Rabbimiz, Hacc Suresi ayet.41.de mealen şöyle buyurmaktadır: ***Onlar O MÜ’MİNLERDİR Kİ, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek NAMAZI kılar, zekâtı verirler, iyiliği emreder ve kötülükten nehyederler. İşlerin sonu Allah’a varır…*** Rabbim bizleri daima iyiye, güzele, doğru olana yani MASLAHATA yönlendirsin inşaallah…Sallu…
2. MASLAHAT… İslâm dininin AMACI, GAYESİ, MAKSADI; insanların faydasına olanları gerçekleştirmek, bunları korumak ve insanlardan ZARARI; KÖTÜLÜKLERİ uzaklaştırmaktır. Bu tür uygulamanın adıdır MASLAHAT. Ancak şurası bir gerçektir ki, maslahatlara insanların istediklerine göre değil, Allah’ın koyduğu çerçeve dahilinde İTİBAR edilir. Müslüman öncelikle her konuda maslahatları esas alan bir anlayışın sahibi olmalıdır. Müslüman birey önce kendi şahsına istemiş olduğu her türlü uygun olan işleri, güzellikleri, dogru olanı çevre çevre genişleterek bütün bir insanlık ailesinin faydasını, yararını, iyiliğini düşünmek ve o yolda ğayret ve çaba sarfetmesinin bilinciyle arzular. Müslüman bireyin DİNİNİ, NEFSİNİ, AKLINI, MALINI ve CANINI muhafaza hususunda ğayret göstermesi maslahatların en büyüğüdür… Şeriatın maslahat olarak adlandırdığı faydalı çalışmaların en bereketl olanları bu BEŞ husustur inancını taşıyoruz…Rabbimiz Bakara Suresi ayet. 27.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Onlar ki, söz verip andlaştıktan sonra Allah’a verdikleri sözü bozarlar. Allah’ın birleştirmesini emrettiği şeyi İMAN VE AKRABALIK BAĞLARINI keserler ve yeryüzünde bozgunculuk yaparlar. İşte zarara uğrayanlar onlardır…*** Rabbim bizleri İnandım ve SADIK kaldım dedikten sonra bozgunculuğa sapanlardan eylemesin…Sallu…
3. MASLAHAT… Kardeşlerim, MASLAHAT’IN iki türlü kullanılış şekli vardır birncisi:Faydalı olanı elde etmek veya onu korumaya çalışmak, ki bu OLUMLU bir anlamdır. Zararlı olanı uzaklaştırmak, ki bu da olumsuz bir mâna’dır. Ama HER İKİSİ DE sonuçta MASLAHAT’TIR. Peygamber efendimiz (sav) bir hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır: ** Allah, insanların ihtiyaçlarını gidermek için bir kısım insanlar yaratmıştır ki, insanlar ihtiyaç duyunca onlara koşarlar. işte onlar, Allahın azabından GÜVENDE olanlardır…**(İbn Ömer ra). Peygamber efendimiz (sav) asrı saadet diye bildiğimiz dönemde ashabı içerisinde Medine’de böyle bir iman, böyle bir teslimiyet, böyle örnek bir hayat sergileyerek ve tüm dünya insanlığına işte müslümanlık budur örneğiyle MİSÂL OLACAK BİR HAYAT yaşamışlar kendilerinden sonra gelecek olan insanlığa en güzel NASİHATI yaşayarak ulaştırmışlardır. İnanıyoruz ki; Zorluğu ortadan kaldırmak, insanlara meşakkat veren kötülükleri yok etmek, genişliği temin etmek için insanların MUHTAÇ oldukları maslahatlardır. Bu maslahatlar gözetilmediğinde ümmetin bir kısmı SIKINTI’YA düşer. Sıkıntıyı giderici, kolaylığı insanlığın hayrına geliştirici her davranış MASLAHAT’TIR, iyiliktir, güzelliktir, dogru olan davranış bütünlüğüdür… Rabbim bizleri her hususta Maslahatları gözetenlerden eyler inşaallah…Sallu…
4. MASLAHAT… Kardeşlerim burada hemen ifade edelim ki; Şer’î hükümlere AYKIRI olan herhangi bir maslahat, esasında MASLAHAT değil mefsedet’tir yani İFSAT etmek, BOZMAKTIR. Örneğin düşmana teslim olmak, bazen faydalı bir çözüm olarak düşünülebilir. Zira bu çözüm, öldürülmeyi ve hatta bazen ESİR edilmeyi malların TELEF olup gitmesini önleyen bir yoldur. Fakat dinimiz bu faydaya İTİBAR etmemiş, düşmanla savaşılmasını ve Müslüan yurdunun SAVUNULMASINI emretmiştir. Çünkü bu daha üstün faydayı sağlamaktadır. O da müslümanların İZZET ve şerefinin korunması açısından gerekli bir tedbir’dir. Unutmayalım ki; Zaten işlerin sonu Allah’a aittir. İşler sonunda Allah’a döndürülecektir. Dünya da Onundur, AHİRET’TE Onundur. Yaratan da, yaşatan da O’dur, öldürecek ve sonunda hesaba çekecek de Rabbimizdir. Tırmizi de kayıtlı bir hadiste Peygamber efendimiz(sav) mealen şöyle buyurmaktadır: ** Müslim, elinden ve dilinden müslümanların esenlikte olduğu kişidir. Mümin ise, insanlara, kanları ve malları hususunda güven veren kişidir…** Sahabeyi kiram, Yaşantı, edeb, ahlâk, sağlam karakteristik özellikleriyle insanlığa temel teşkil edecek MASLAHAT özelliklerini yaşayarak anlatmış, göstermiş mübarek insanlardır. Dünyanın nasıl CENNETE çevrileceğini toplumda iyilikleri hakim kılarak, kötülüklerin kökünü kazıyarak, bilfiil göstermişlerdir. Allah hepsinden razı olsun, bizleri de O mübarek insanlara KOMŞU eylesin inşaallah… Sallu…