MİLLİ  VE  YERLİ  OLMAK…

MİLLİ  VE  YERLİ  OLMAK… Belkide uzun yıllar yurt dışında olmamızdan dolayı; Milli ve yerli kavramları gönlümüzde mutena bir yeri olan deyimlerdir. Aşırılık, fanatik takılma, ırkçılık, ifrat derecesinde vatan ve milletini üstün görme ifade bütünlüğünün dışındadır. Güzelliklerin en ön planda olanı yurdumda olsun, hiç bir yabancı ülkeye muhtaç olmadan gereksinim duyulan her türlü ihtiyaç maddeleri Ülkemde üretilsin. Sosyal yapı bir ecnebi ülke esas alınmadan yurdumda gerçekleşsin. Sosyal çevremiz daha da kuvvetli bağlarla bütünleşsin. Ülkemde yaşayan insanların aralarındaki yakınlaştırıcı bağları ve karşılıklı yardım veya işbirliği daha da artarak devam etsin. Sosyal ve ekonomik anlamda hiç bir yabancı ülkenin bağımlısı, manda’sı, kolonisi olmadan TAM bağımsızlık ihdas edilsin. İRİ devletler yerli yersiz siyasi, askeri, kültürel ve ekonomik yaptırım uygulayamasın… Evet bu ve buna benzer problemlerimizin çözüm kaynağı MİLLİ VE YERLİ olmaktan geçiyor diye inanıyorum…

 

2.  MİLLİ  VE  YERLİ  OLMAK… *MİLLET* kavramı gündeme geldiğinde Yahya Kemâl’in Tevhidi Efkâr gazetesindeki yazısı kulaklarımda çınlar. Değerli yazar ve şairimiz: „Bir gün Ayasofya minaresinden ezan okunduğunu işittim. Asırlarca, günde beş defa okunmuş olan bu ezanı dinlerken Fatih’i asıl manasıyla ilk defa idrak ettim. Bu Milletin iki muhkem temeli var; *HIRKAİ SAADETTE KUR’AN VE AYASOFYA’DA EZAN* diye yazar…Bilinen bir hakikattir ki; MİLLET kavramı DİNİ bir anlam içermektedir. Bu yüzden genç nesile farklı anlatılsa, öğretilse de asıl ihtiva ettiği manâ İSLAM milletidir. Bunun karşısında Yahudi, Hristiyan…milletleri kendi aidiyetlerini dile getirirler. Arapça olan MİLLİ kelimesi DİN anlamında kullanılmış, Türk dil kurumu kelimeyi türkçeleştirdiğinde; Milletle ilgili, millete özgü, ulusal sözcükleriyle karşılık bulmuşlardır. Olaya geniş ve inandığımız açıdan baktığımızda MİLLİ kavramı; Adriyatikten Çin seddine kadar olan coğrafyayı içermekte, ne kadar da; KÜÇÜK OLSUN BENİM OLSUN sığ düşünce sahiplerinin havsalası almasa da Müslüman TÜRK milleti yüzlerce sene İSLAM milletinin bayraktarlığını yapmış ve inşaallah yapmaya da devam edecektir…

 

3.  MİLLİ  VE  YERLİ  OLMAK… Cumhuriyetin yakın tarihine bakıldığında Son 10 – 15. yıla kadar Milli lâfından, milliyetçilikten söz edilse de; Yerli kavramı tamamıyla DIŞA bağımlılığını sürdürmüştür. Örneğin; 1977. yılındaki bütçe giderlerinin üçte bire yakını SİLAH sanayii için, Amerikanın ve Avrupa ülkelerinin eskimiş çöplük silahlarına ödenmiştir. Bu oran 2002. Yılına kadar, yüzde 28’in altına bir türlü düşürülememiştir. Ayrıca Ülke askeri KURMAY sınıfından sonra eğitimini yurt dışında tamamlamış ve ne yazık ki; her ON yılda bir Demokrasiye BALANS ayarını Amerikanın *BİZİM ÇOCUKLAR* dediği zat’lar gerçekleştirmişlerdir. Sağlık sektörü hakeza dışa bağımlı, milli eğitim, Sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik kurumlar bir günde felç olan anı yaşamışlardır. Örneğin; 1999. yılında bir gece alınan kararla yüzde. 7500. evet yazıyla yüzde yedi bin beş yüz devaülasyona gidilip, On’larca banka’nın içi boşaltılmıştır. Halâ DIŞ mihrakların sözcülüğünü yapan siyasi PARTİ liderleri O günlere özlem duymakta, MİLLİ  VE  YERLİ  olmayı bir türlü içlerine sindirememektedirler…

 

4.  MİLLİ VE YERLİ  OLMAK… Kardeşlerim, her bağımsız DEVLET öncelikle kendi ekonomik, siyasi ve kültürel yapısı ve menfaatları dogrultusunda DIŞ ülkelerle ilişki durumunu düzenler. Hiç bir gelişmiş Avrupa ülkesi ve Amerika ya da dünyanın her hangi bir Ülkesi Türkiyenin bir milim ileri gitmesini istemezler. Onlar için başta; Silah, geliştirilen teknoloji, eğitim araç ve gereci, İlaç sanayii, sağlık sektörünün ürettiği araç ve gereçleri…satacağı ve sattığı ürünü nasıl kullandıracağı ya da kullandırmayacağı önemlidir. Dünyanın geri kalmış ülkelerini hep kendilerine tabî, bağımlı kabul ederler… Türkiye bir kaç yıldır şükürler olsun ki; zincirleri kırdı. Silah sanayii, araç gereç sanayii, ilaç sanayii, ulaşım sektörü başta olmak üzere HER ALANDA Milli ve yerli düşünmeye başladı. Bu düşünce İRİ devletleri ve O devletlerin mandası, peyki, güdümlüsü konumundaki iç ve dış mihrakları çıldırttı ve çıldırtmaya da devam ediyor…İhtiyacımızı giderecek, BİZİM diyebileceğimiz teknolojik gelişmeyi kim ya da kimler yaparsa yapsın, Akla gelen her alanda YAZILIM, planlama, Tasarımı MİLLİ VE YERLİ görmek dilek, arzu, istek, emel ve beklentimizdir… Sallu alâ Rasulina Muhamm…          

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.