MODERNİTE…

Modern batı kültürünün en karakteristik özelliklerinden birisi; insanları dini, ilahi ve manevi değerler diye ifade edebileceğimiz âlemden uzaklaştırma, kutsal bilinen değerlerden bağını tamamen koparma, yeryüzüne, dünya niğmetlerine tamamıyla bağlanma anlamında dünyevileşme isteği, arzusu, emeli, bu uğurda çalışması ve gayretleridir. Modernlik, lügatte; modern olma hali, asrilik, çağdaşlık, köksüzlük, geleneksizlik. Modernizm; modern, asri şeylere düşkün, yenilikçilik. Asri; zamana, asra uyğun yaşama tarzı veya çağdaş batı tarzı diye tarif edilir. Bütün bu izahlardan anladığımız kadarıyla zamanımızda kurulu düzenlerin devletlerin hepsi tam bir modern devlettir. Toplumun ki; buna bizim toplumumuzda dahildir ne yazık ki; her tavır ve hareketler modernlikle bütünleşmektedir. Daha önceki anlatımlarıyla Reform ve Rönesans, daha sonraki adıyla aydınlanma felsefesi düşüncesini yayan düşünürlerin gayretleriyle oluşturulan ve adına hümanist, laik batı kültürü ve medeniyetinin insan anlayışı veya dünya görüşünün özü olan dünyevilik, tabiatçılık, her şeyin insan tarafından düşünülebileceği, insanı nerdeyse yaratıcı konumuna yükselten ideolojik saplantıdır tabiatçılık…

On altıncı yüzyıldan başlayan ve insan düşüncesini hayata hakim kılıp, İlahi iradeyi –haşa- saf dışı bırakma çabalarında öncelik onlarda olduğu için Martin Luter ve Kalven’in bu düşüncelede payları çok büyüktür. Ondan sonra gelen felsefe ekol’leri de bu düşünceleri geliştirerek neredeyse siyasi, iktisadi, sosyal yapıda olsun ya da başka bir izah tarzıyla insanları ilgilendiren her hususta insan iradesinin sınırlarını genişlettikçe ilahi iradenin sınırlarını tamamen daraltmışlardır. Bu yolun yolcuları bilhassa 1825. lerdeki sanayi devrimleriyle birlikte Modernlik ve Çagdaşlık sözcüklerini ağızlarından düşürmez olmuşlardır. Bu akımın öncülerinin dini değerlere ve kutsal bilinen inanca verdikleri bir yakıştırma vardır o da *ortaçağ* karanlıgı lafı… Peki nedir modernlik, çagdaşlık ve sekülarizm kısaca ona bakalım.  Bir başka ifadesi ile modernlik; toplumların bağımlı olduğu mukaddesleri yok etme, takıntıları ortadan kaldırmadır. Köksüz, geleneksiz, yenilikçi bir toplum meydana çıkarmaktır. Bunun için zamanımızda; mukaddes değerlere ve dine baş kaldırma, tarihi bağlardan kopma, örf ve âdetlerden sıyrılmanın adına modernlik olarak bakılmaktadır… 

Zamanımızdaki İslam dışı bütün sistemlerde elinden geldiği kadar bu tür davranışlara büyük imkanlar tanımaktadır. Modernizmin takıntısı yoktur. Şehvete açılan kapısı çoktur. Kadın erkek eşittir. Bu durum Kur’ana ve sünneti seniyye ye tamı tamına aykırıdır. Allah kadını kadın, erkegi de erkek olarak yaratmıştır. Adalet ve eşitlik kavramları yanlış anlaşılmaktadır. Genç kızların  delikanlı gençlerle dans etmelerinden tutunda bale’ye katılım, her hangi bir konser salonunda klasik müzik dinleme halleri bile Modernlik kavramıyla eş değerde yorumlanmıştır. Ayrıca Kadın – Erkek eşitliğini bayraklaştırarak kadını kadın olmaktan çıkarıcı ve erkegi de yaratılış özelliginden koparıcı izah tarzları bile Modernlik ve Çagdaşlık unsurunun özelliklerinden zikredilir hale gelmiştir. Modernitenin en büyük düşmanı inançtır, inanca bayrak açmaktır. Bunun içindir ki semaları tekbir sesi ile dolan bu belde şimdi Bethoven’le dolması, valslerle süslenmesi, mozart’ın kilise müziğiyle tınlaması modern olmanın özelliğidir. İslâm inancı, kadınlara benzeyen erkeklerle, erkeklere benzeyen kadınlara lânet ederken, modernler de inancı lânetlemekte, İslâm’ın lânetlediklerini baş tacı yapmaktadırlar…

Kardeşlerim, günümüzde modernliğin zirvesinde kabul edilen Amerika ve Avrupa da  Çağdaşlık ve Modernlik adına her türlü sapık ilişkilerin serbest bir şekilde icra edildigine şahit olmaktayız. Artık bu ülkelerde kanunen erkek erkekle evleniyor. kadın kadınla nikahlanıyor bu durum da gayet normal karşılanıyor. Edep, ahlak, manevi değerler, mukaddes bilinen hususlar nerdeyse alay konusu ediliyor. örf adet, gelenekler, ananeler çeşitli makaleler de, şiirlerde, gazete, dergi sayfalarında, tiyatro, sinema ve televizyonların dizi filmlerinde bu saydığımız manevi değerlere, mukaddes saydığımız hususlara savaş açılmış durumda. İcra edilen bir konserde senfoni orkestrasının heyecanına kendisini kaptıran bir devlet yöneticisi bile işte modernlik ve çağdaşlık bu diyorsa,  toplumun önüne sunulan sanat dalları tamamiyle kendi inancına ters ise, bu işte bir zıtlaşma var diyoruz. Ama ancak söyledigimizle kalıyoruz. Çünkü açık yüreklilikle şunu ifade ediyorumki; Yurdumuz insanının yönü bile artık Mekke’ye degil, Batı kültürüne bakar ve ondan haz alır hale getirilmiştir… Rabbim sonumuzu hayreylesin…

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert