MÜ’MİNE ŞİFA, KAFİRE  DERT…

KUR’AN: MÜ’MİNE ŞİFA, KAFİRE  DERT…Rabbimiz, Hakka Suresi ayet. 50. de mealen şöyle beyân buyuruyor: *** Muhakkak o, kâfirler için bir iç yarasıdır…*** Kur’anı Kerim başlı başına bir Rahmet ve şifa kaynağıdır. Toplumsal bozukluğumuzda, Hukukun felç olduğu durumlarda, Ekonominin israf ile yerinden kaydığı zamanlarda, Ailenin huzursuzluk ortamlarında, Bedeni ve ruhi her türlü hastalığımız ve sıkıntılarımızda; Kur’an şifa ve rahmet kaynağımızdır… Bedeni ve Ruhi rahatsızlık sonucunda morâlimizin yerlerde olduğu anı Rabbim hiç kimseye yaşatmasın. Her ne kadar dikkat etsek te can taşıyoruz ve bir an geliyor ki; vücudumuzun bir aza’sı sekteye uğruyor, rahatsız oluyoruz. Böyle bir durumda her türlü tedbiri aldıktan sonra dua kulpuna yapışıyor ve Allahu Tealadan acil şifa bekliyoruz. *Şifa* yakalanmış olduğumuz maddî veya manevî bir hastalıktan, illetten, marazdan, kurtulmamız, iyi olmamız manâsında kullanmış olduğumuz bir terimdir. Allahu Teala’dan gelen öğüt, nasihat, uyarı ve ikazlar hep bu yöndedir. Öncelikle morâl kaynağımız olan Kur’anı kerime imanımız kâlplerimize şifa kaynağı mahiyetindedir. Aklımıza gelen gelmeyen bütün rahatsızlıkların en önemli ilaçlarından birincisi Rabbimizden gelecek olan şifa ümididir…

Şükürler olsun ki; tıp bilimi son zamanlarda çok ileri seviyelerde gelişmiş, İnsanların maruz kaldığı hastalıklardan kurtulmasında şifa bulmasında etkin rol oynar hâle gelmiştir. Bedeni ve ruhi hastalıklar içimize yerleşmeden önce ne ölçüde gerekiyorsa tedbir almamız aziz bildiğimiz canımızı korumamız bizatihi kendi yararımıza olacaktır. Allahu Tealanın tayin ettiği sağlık kurallarına uymayan her canlı beden hastalanır, ağrı çeker. Bir bakıma hastalıkta duyulan acı, elem ağrı bu kurallara uymamanın bir cezasıdır. İhlal edilen yasaklar giderilince, yani tedavi olunca Allahu tealanın izniyle, bu ağrılar da kalkar şifa buluruz. Doktor, amelyatı başarı ile gerçekleştirince; ben elimden geleni yaptım, bekleyeceğiz, Allah şifa versin dediğini bilmiyenimiz yoktur. Her hastalığın bir tedavisi vardır. İnsanlar, doğrudan veya dolaylı yollarla sebep oldukları hastalıkların tedavisini araştırmakla sorumludur. Bütün bu tedbirlerin yanında: mukaddes kitabımız bedenî, kalbî, aklî, ruhî, ailevî, toplumsal ne tür hastalık olursa olsun onların tümüne şifadır, çaredir, dertlerimize deva’dır inancımız tükenmez morâl kaynağımızdır…

Morâlimizi kaybetmeden tedavi yollarını sonuna kadar işleterek iyileşmeye hazır, şifa bulmaya ümitli, her türlü illeti yeneceğimize olan inancımız, manevi kuvvetimiz bizim çok güçlü desteğimizdir. Tükenmişlik, bitmişlik, çaresizlik sendromu bizlere hiç bir fayda sağlamayacağı gibi hastalığın seyrine hız katan menfi, sıkıntı artırıcı, zaten hasta olan beden ve kafa yapısını huzursuz eden etkenlerdendir. Tabii ki; Hastalık ve sağlık, Allahu Tealanın insanlar için takdir ettiği hâllerdendir. Lâkin  vücudumuz, sağlığımız bize emanet olarak verilmiştir. Emaneti koruyup en güzel şekilde bize verilen ömür niğmetini sürmemiz, rahat, huzurlu, sıhhat içinde bir hayatı sürdürmemiz, kötü alışkanlıklarımızı terk edip şifa verdiği tecrübe ile sabit olan yiyecek ve içeceklerle beslenmemiz inanıyorum ki; hepimizin ortak istegi, dileği, arzusudur. Yiyecek, içecek, gıda ve ilaç tüketiminin insan vücudu üzerindeki etkisine inanan her canlı, Allahu Tealanın bizlere vermiş olduğu bu emaneti korumakla yükümlüdür…

Kardeşlerim, Her tedbirin sonunda değişmez hayat mektebimize sarılırız çünkü: Kur’anı Kerim; ruhları saflaşan, nefisleri arıtan, kör taklitten uzaklaşan takva sahibi kimseler için öğüt ve nasihattir. Kur’anı Kerim ne şiirdir ne de kehanettir. Kur’anı kerim sadece, alemlerin Rabb’inden indirilen bir kitaptır. Rahman ve rahim olan yaratıcı tarafından insanlara bahşedilen gerçek, hakiki, mutlak doğru ayetleriyle, El emin sıfatlı, şerefli, ahlaklı ve muteber bir şahsa indirilen üstün bir zikir ve yüce bir sırdır. Kafirler içinse bir sıkıntı, üzüntü ve dert kaynağıdır. Kur’anı Kerim mü’minlerin iman ve sevinçlerini arttırır. Kafirlerin ise şüp­he, vesvese, zan ve menfur düşüncelerini çoğaltır. Bu kitaba inanmayanlar, Kur’anı yalanlayanlar, Kelâmı kâdime gereken değeri vermeyenler, Allahu tealanın ayetlerini yok farz ederek sefil bir hayat yaşayanlar, hayat programlarını Kur’anı kerimin emirleri hilafına dizayn edenler, Ahiretteki hesabı, kitabı, sıratı, mizanı alay konusu edenler, hayatlarını Allahsız, peygambersiz, kitapsız sürdürenler şifa bulmaz beden ve ruh hastalarıdır. Kur’anı kerimin her bir ayetinde şifa bulan mü’minlere selam olsun…

Sermedkadir… 

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.