MÜTEFEKKİR…

Akleden, fikir yürüten, anlayan, gereği gibi kavrayan, düşünen ve bu hasletlerle etrafına faydalı olan kişidir mütefekkir. Sadece aydın kavramı mütefekkir sözcüğünün karşılığı değildir, olmamamıldır da daha geniş daha şumüllü daha da ihatalı bir kavramdır mütefekkir. İnsan yaratılmışların en şereflisidir. İnsan aynı zamanda *tefekkür* eden bir canlıdır. Tefekkür, herhangi bir mesele hakkında zihin yorma, derin düşünme her hangi bir işin şuuruna, bilincine varma âmeliyesidir. Bilindiği  gibi her şey zıddı ile kaimdir. Tefekkürün zıddı fikirsizlik ve düşüncesizliktir. *Tefekkür*, insana mahsus bir özellik ve güzelliktir. İnsan, tefekkür sayesinde diğer varlıklardan ayrılır ve üstün tutulur. Tefekkür ancak kâlp’te tasavvuru mümkün olan şeyler hakkında yapılabilir. Onun için, Allah’ın yarattığı varlıklar hakkında tefekkür mümkündür. Fakat Allah’ın zatı hakkında tefekkür mümkün değildir  denilmiştir. Çünkü Allah  Celle  şanuhu hiç bir şekilde suret olarak vasıflandırılamaz şekil olarak hayâl edilemez…Tirmizi’nin bizlere ulaştırdığı bir Hadisi şerifte Peygamber efendimiz (sav) mealen şöyle  buyurmaktadır: **Düşünerek hayâl etmek Allahtandır. Acele etmek ise, şeytandandır…** Rabbim bizleri vahiy ve nassların doğrultusunda akıl niğmetiyle hareket eden, düşünen, tefekkürü unutmayanlar sınıfından ayırmasın…

İnsan olma şuuruyla düşünmek, tefekkür etmek bizim şiarımız olmalıdır. Her zaman ve daima şuurlu, bilinçli hareket etmeyi itiyat hâline getirelim inşaallah. Tefekkürü unutmayalım. Mutlaka bir şekilde görmüşüzdür ve biliyoruz; insanlar zengin olabilirler, uzun ömürlü olabilirler, her türlü imkânların sahibi olabilirler fakat sonuçta âkibet ölümle sonuçlandığı için bu devran yaşanılan an hükümsüz sayılır. Hani derler ya *bir varmış bir yokmuş* tövbe ben öyle demiyorum yine tek ve bir olan her zaman vardır ve ebedi var olacaktır. Şu âleme ibret nazarıyla bakacağız. Direksiz yerli yerinde duran gök kubbeye bakarak ibret almalıyız. Yolun sonuna gelmiş ve musalla taşında yatan ölüden dahi ibret almalıyız. İnsan olma değerini aklımızdan çıkarmadan kendimizi korumamız kendi menfaatımız için  zaruri’dir inancındayız…Rabbimiz Fussilet suresi ayet. 34. te mealen şöyle buyurmaktadır: ***İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen, en güzel olan bir tarzda kötülüğü uzaklaştır; o zaman, görürsün ki seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dostun oluvermiştir.*** Rabbim bizleri şuurlu hareket ederek, tefekkürü unutmayan insanlığın faydasına, yararına iş yapan samimi  Müslümanlardan eylesin…

Akıl niğmetiyle mücehhez olan insanoğlu tefekkür kulpuna yapışarak, Geçici olan dünyanın şerefliliğini, eğer nefsimizin kötü arzularına uyarsak kaybedenlerden olacagımızı hakiki mutluluğa eremiyecegimize aklımızın yattığını anlayacaktır. Nefsimizi korumak için gözümüzü açalım. Duyulması gereken en güzel sözler ve ihtarlar için kulağımızı açalım. Yeteri kadar dinlenmiyelim demiyorum ama aşırı olan uyku ve miskinliğe, tembellige, başıboşluga artık son vermek için harekete geçelim. Dünyada bunca vahşet, fitne, fesat, rezillik içerisinde kötülük tohumları ekilirken bizler ne yaptıgımıza ve ne yayapacağımıza bakalım. Hakkı anlatalım, batıldan yüz çevirelim. Mukaddes değerlerimize sahip çıkalım. Aklımızca ve imanımızla hareket edelim. İyisi mi biz kendimizi yine yok gibi farzedelim. Gerçek var olan ise Mutlak surette yaratıcımızdır ezelde vardı, dün vardı ve yarın yine sadece o olacak…Bizim için tek çıkar yol Allahın emir ve yasaklarına yapışmaktan başka  kurtuluş bilmiyoruz…Rabbimiz Fussilet Suresi ayet.33. te mealen şöyle buyurmaktadır:***Allah’a davet eden, salih amel işleyen ve: *Ben gerçekten müslümanlardanım* diyen kimseden daha güzel sözlü kim olabilir..?*** Rabbim bizleri, güzel sözlü, salih âmel işleyen tefekkür ehli mü’minlerle bir ve beraber eylesin…

Kardeşlerim, müslüman kibir ya da gururla benlik taşıma durumundan uzak olmalıdır. Müslüman  birey benlik duyğusunun esareti altında kalmamalı, selim akıl  nimetiyle hareket ederek güzel  bir  şekilde  hayatını tanzim etmelidir. Sadece Allahu teâlaya kul olacağız ve onun emirlerine bağlı kalacak, yasaklarından, haram olanlardan ise uzak duracağız. Sadece Allahu Teâlanın huzurunda eğileceğiz. Saygı sevgi ve huşu ile Rabbimize secde edenlerden olacağız. Ondan geldik yine Ona dönücüler olduğumuzu aklımızdan çıkarmayacağız. Ahiret kervanı her zaman hareket halinde. Gerekli olan malzemeleri hazırladık mı, ne yazık ki, yiyecek, giyecek, azık türünden olmayacak bu malzemeler. Zira zamanını tâyin elimizde olmadan, ani bir şekilde çıkmak zorunda kalacağımız bu yolculukta lâzım olacaklar; kabir yani mezar, haşirt, sırat, mizan, cennet, arasat, cehennem gibi yerlerde bizlere faydası dokunacak *salih âmellerimiz* olmalıdır…Son pişmanlık, ağlamak, sızlamak keşke’lere sarılmak ve aldanmak gibi sözcükler oraları için hayli gecikmiş sözcükler olacak ne yazıkki…Tabiiki biz cenneti istiyoruz. Salih âmel derken teslimyet, itaat, ibadetler, namaz, edeb, güzel âhlak, ilim, âmelimiz ile her türlü kötülüğe set çekip, menhiyat’ları, zararlı alışkanlıkları terk etmek menfaatımıza olacaktır, Rabbim ihlaslı kullarıyla haşreylesin…

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.