Mukaddesattan Anladığımız

Kardeşlerim, Müslüman birey her şeyden önce, Dinini, mukaddes degerlerini korumak zorundadır. Cenabı hak Müminun suresi ayet.53.te mealen şöyle buyurmaktadır: *** Her millet, kavim, fırka kendi dini ile övünür. Kendi dinine güvenir, hak olduguna inanır…*** Müslümanlar tabiidirki Allahın dininin baglıları olmak durumundadırlar. Müslüman bireyin hayatının her zerresinde İslamın etkisi ve İslamın damgası bulunmalıdır. Müslüman dinine teslim oldugundan dolayı Allahın dinini yeryüzünde hakim kılma çabasının devamlılıgından dolayı İslamı canı pahasına da olsa savunmak zorundadır. Müslüman kendisini dini yaşantıda alıkoyacak her türlü engellerle mücadelesini sürdürmeyi görev bilen kişidir. Müslüman Peygamber efendimizin (sav) yapmış oldugu Tevhid mücadelesini örnek alarak hayatını ona göre şekillendirmek mecburiyetindedir. Müslüman inançlarından koparılmış bir yaşantıyı büyük bir zulüm olarak görür ve bu mahrumiyete, bu zillete kesinlikle katlanmak istemez. Müslüman, sonunun hüsranla bitecegini de bilse yinede dini ugrunda, Mukaddesatı için her türlü çaba ve gayreti göstermeyi vazife bilir. Peygamber efendimiz bir hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır:**İman bakımından müminlerin en mükemmeli, ahlak yönün¬den en güzel olanıdır…**Cenabı hak bizleri Her iki cihanda İslam sancagı altında toplanmaya layık olanlardan eylesin…

2. Müslüman her yerde İnançlarına sahip çıkmak mecburiyetindedir. Peygamber efendimiz bir Hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır: ** Dosdogru ve mutedil olunuz. İfrat ve Tefrite dalmayınız. Orta yolu takip ediniz…** Kardeşlerim, Müslüman inanır ki; Hak ve hakikat, gerçek olan sadece Allahın yoludur. Bunun dışındaki düşünce şekillerine, islam dışı kültürlere ve ideolojilere isterse milyarlarca insan inansın, yaşasın, nasıl bir ideolojiyi hayat sistemi haline getirirse getirsin, Laikligi, demokrasiyi milyarlarca insan kabul etsin, hatta bu gibi İslama zıt fikirler binlerce yıl uygulanarak taraftarda toplasa, bu düşünceleri iman ettikleri sistem haline getirseler, Müslüman için geçerli ve yeterli bir açıklama yapılmış olmaz. Çünkü Müslüman bilir ki Allaha kul olmasıyla birlikte her türlü teslimiyetini, itaatini her türlü hak ve hürriyetini Allaha vermiştir. Müslüman için bu husus zaten İmanının neticesi ve degişmez şartıdır. Müslümanın bu husustaki vazifesi kendisi gibi düşünmeyenleri inandıgı ve teslim oldugu hayırlı yola çagırmak ve en güzel bir şekilde davet etmek olacaktır. Bazı İlahiyat çevrelerinin zırvaladıgı demokrasi en güzel idare tarzı İslam da bu yolu tercih ediyor gibi gevezelikler Müslümanın İman anlayışına terstir ve her zaman reddedilir. İslam islamdır. İslamdan başka sistemlerde kendi adlarıyla anılır ve yaşanırlar. Allah (cc) Bizleri islam dininden başka sistemlere meyil göstermeyenlerden eylesin.

3. Müslüman Dinini iyice bilen ve yaşayan, koruyup gözeten, güzelce muhafaza eden kişdir. Peygamber efendimiz (sav) mealen şöyle buyuruyor: ** Ümmetimden bir zümre Allahın emrine vadesi gelinceye yani Kıyamet yaklaşıncaya kadar hak üzere sabit, daima HAKKIN yardımcıları olacaklardır. Muhalifleri onları asla yıldıramayacaktır, onlara zarar veremeyeceklerdir…** Kardeşlerim, Bu yolda olanlar bilinir ve tefekkür edilirse ne büyük bir müjde… Zor şartlar altında ve zalimlerin gölgesinde onlara karşı mücadele vermek Müslümanlar için tabiidir ki çok zor bir hadisedir. Bununla beraber her türlü sıkıntı, eza, cefa ve çileleri, Dini gayretleri ve inancı için kahramanca gögüsleyen, yaşanan bütün rezilliklere, bidatlere,taassupçulukla ve cehaletle mücadele işi çok zordur, lakin bir o kadar da mükafatının fazla olacagını bizlere kadar gelen rivayetlerden anlıyoruz. Müslümanın İslami olan vazifeden kaçması düşünülmemelidir. İnsanların kınamalarından çekinecek, Allahın rızasından başka hususları düşünecek halleri müslüman çoktan atlatması icabeder. Müslümanın düşüncesi yalnız ve sadece Allahın rızasını kazanmak olmalıdır diye düşünüyoruz. Allah (cc) inandıgımız dogruları hayatımızda yaşamayı, ilmimizle amel etmemizi nasip eder inşaallah…

4. Peygamber efendimiz (sav) bir hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır: *** Müslüman, (diğer) Müslümanların dilinden ve elinden zarar görmediği kimsedir. Muhacir de, Allah’ın haram kıldığı şeylerden uzaklaşan kimse¬dir…** Kardeşlerim, Günümüz insanının ihtiyaç duyduğu „paylaşmak.“ Sevinci, acıyı, kederi, hüznü paylaşmak… bilgiyi, sorumluluğu paylaşmak… sevgi dolu bir yüreği, bir düşünceyi birbirimize açabilmek, bir tebessümü paylaşabilmek… özveri, fedakarlık ve güzellikler adına ne varsa harmanlayıp gönülden gönüle sunabilmek, yüreğimizin kapılarını herkese açabilmek… „Ben“‚i „Biz“ yapan yüce dinimizin rahmet kaynaklı çağrılarına kulak vererek fakirlere, kimsesizlere el uzatmak biz müslümanların görevidir inancındayız. İçerisinde bulundugumuz mübarek günler,Oruç ve Kur’an ayı Ramazan, bir paylaşma mevsimidir. Yanıbaşımızdakinin ve uzağımızdakinin halini anlama zamanıdır. Öteki kavramını kaldırmak ve herkese bizden bir parça olarak bakmak gerekir. Çünkü hepimiz Hz. Adem (A.S.)’in neslindeniz, hepimizin artı ve eksileri var. O yüzden paylaşmacı, içtenlikli, samimi olmak ve kardeşlerimizle aramıza koyduğumuz mesafeleri kaldırmamız gerekir. Kimseyi yargılamadan, sınıflandırmadan bir duygu ortaklığı sağlamamız gerekir. Allah sevgisi, Peygamber sevgisi, Müslüman kardeş sevgisi, sünneti seniyyeye baglılık, Kuranı baş tacı edip dini degerlere söz söyletmeme karakterimiz mukaddesatımızın özünü teşkil eder düşüncesindeyiz.Cenabı hak bizleri Müslümanlar kardeştir düsturuna uyan ve kardeşlik hukukuna riayet edenlerden ve mukaddes degerlerine sahip çıkanlardan eylesin…amin..

Sermedkadir

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.