MUSİBET …

MUSİBET … Manâ itibarıyla MUSİBET, Başa gelen FELAKET, BELÂ, AFET, SIKINTI, CEZA gibi olaylar için kullanılan bir terimdir. Kur’an-ı Kerim’de Allah Teâlâ sevdiği mü’min kullarına değişik şekiller altında musîbetler göndererek onları imtihan ettiğini ve bu musibetlere karşı gösterdikleri sabır ve tevekkül neticesinde de büyük mükâfatlarla mükâfatlandırılacaklarını bildirmektedir. İnananlar içerisinde peygamberlerin Allah Teâlâ’ya en yakın oldukları bilinen bir gerçektir. Böyle olduğu halde, MUSİBET’LERİN en büyüklerine uğradıkları görülmektedir. Örneğin Nuh Aleyhiselam, İbrahim ALeyhiselam, Musa Aleyhiselam ve İsa Aleyhiselamın kıssaları bunun misâlleriyle doludur. Peygamberlerin sonuncusu, Peygamber efendimiz de (sav) Mekke döneminde büyük musîbetlere maruz kalmıştır. O, kavmi tarafından yalanlanmış, işkence görmüş, ölümle tehdit edilmiş, hatta TAŞ’A tutulmuştur. Taif’e gidip halkı Allah’ın dinine davet ettiği zaman, onlar bir peygambere uymayı reddettikleri gibi köle ve çocuklara onu taşlatmışlardı. Rabbimiz Ahkaf Suresi ayet.35.te mealen şöyle buyurmaktadır:*** Ey Muhammed… Azim sahibi peygamberlerin sabrettikleri gibi sen de sabret. Onlar için (azab hususunda) acele etme. Sanki onlar kendilerine vaad edilen azabı gördükleri gün dünyada sadece gündüzün bir saati kadar kaldıklarını sanırlar. Bu bir tebliğdir. Hiç yoldan çıkan fasıklar topluluğundan başkası helak edilir mi..?*** Rabbim Musibetlere  karşı bizlerin dayanma gücümüzü artırsın inşaallah…Sallu…

 

2.  MUSİBET… İnancımız O’dur ki; Bir musibete uğrayan kimse, ya Allah Teala tarafından İMTİHAN edilmekte veya işlediği bir kötülüğe karşı cezalandırılmaktadır. MUSİBET kelimesi Kur’anı Kerim’de bu iki anlamda da kullanılmıştır. Allah Teâlâ, hidayet ihsan edip RAHMET Nur’uyla kuşattığı mü’min kullarını, bir takım dünyevî zorluklarla İMTİHAN ederek bunu onlar için bir RAHMET vesilesi kılmıştır. Rabbimiz Bakara Surresi ayet. 156.da mealen şöyle buyurmaktadır: *** Onlar başlarına bir MUSİBET geldiği zaman: „Biz Allah’a aidiz ve sonunda O’na döneceğiz.“ derler…*** Kardeşlerim… Bilmemiz gerekiyor ki; başımıza gelen MUSİBET’LER, her türlü belâlar bizlerin imanını, İRADESİNİ ve da­yanık­lılığını güçlendiren hayatın deneyimleridir. Bu imtihanlar sa­ye­sinde mü’min güç ve kuvvet sahibi yegâne varlığın Allah oldu­ğunu, insanın ÂCİZ olduğunu, kendisinin hadiselere müdahale edemeyecek kadar GÜÇSÜZ olduğunu Allah Tealanın mülkü olduğunu anlayacaktır. Bizleri yaradan Rabbimizin MÜLKÜ konumunda olduğumuz için Mülkün sahibi MALİKİMİZE karşı herhangi bir itiraz hakkına da sahip değiliz. İTAAT, Teslimiyet, İnkıyad biz inananların tutamağı olmalıdır. Allahu Tealaya kulluğun geregi O’na teslimiyetle ifade edilir inancını taşıyoruz. Her türlü hâl ve durumda karakteristik özelliğimiz Allahu Tealaya  İTAAT’LA  sınırlı olmalıdır…Sallu…

 

3.  MUSİBET… Kardeşlerim… Aklımıza gelen gelmeyen her türlü Belâ’lara, MUSİBET’LERE karşı takınılan tavır, aynı zamanda iman ile nifakın arasını ayıran ve münafık tiplerin kalplerindeki nifakı açığa çıkaran bir imtihan aracıdır. Yani imanların MUSİBET’LE sınanması olayıdır. Bunun yanında İşlenilen kötü âmellere karşılık ahirette ZORLU, elim Cehennem azabına uğrayanların durumları da MUSİBET olarak nitelendirilmektedir. Rabbimiz Nisa Suresi ayet.72.de mealen şöyle buyurmaktadır:*** Şüphesiz içinizden bir kısmı vardır ki, pek ağır davranır. Eğer başınıza bir MUSİBET gelirse: „Allah bana lutfetti de onlarla beraber bulunmadım.“ der…*** Diğer bir musîbet de, insanların işledikleri kötü amelleri ve kalplerindeki nifak ve küfürlerinden dolayı muhatap oldukları musibettir. Ama tabiidir ki Müslümanların MUSİBET’LER hakkında tutumu tamamen farklıdır… Peygamber efendimiz (sav), Sahihi Muslim de bizlere ulaştırılan bir hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır: ** Mü’minin durumuna gerçekten hayret edilir. Zira her durumu onun için hayır sebebidir, bu özellik sadece mü’minlerde bulunur. Çünkü sevinecek olsa şükreder bu onun için hayırdır, başına bir BELÂ gelse sabreder bu da onun için bir hayırdır…** Rabbim bizleri her hâl ve durumda sabreden, şükreden kullarıyla bir ve beraber eylesin…Sallu…

 

4.  MUSİBET… Kardeşlerim… İnsanların başına gelen bütün musîbetler Allah Teâlâ’nın İZNİ ve takdiri dahilinde ortaya çıktığı bilinmelidir. Aklımıza ne geliyorsa; Şimdilerde yaşadığımız salgın hastalık gibi her türlü  Hastalık, KAZA, tabii Afetler dediğimiz olayların her türlüsü ve en sonunda ÖLÜM… Bu gibi olaylar MUSİBET’LERE bir misâldir.  Rabbimiz Hadid Suresi ayet. 22.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir MUSİBET yoktur ki biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu Allah’a göre kolaydır…*** Rabbimiz başınıza gelecek hiçbir şey yoktur ki, Biz onu daha önce takdir edip bir ana kitapta, Levh-i Mahfuz’da yazmış, tespit etmiş olmayalım buyuruyor. Öyleyse bu kâinatta olacak her şey, başımıza gelecek her şey daha önceden belirlenmiş ve ana bir kitapta yazılmıştır. KORONA VİRUSU gibi Hastalık ya da sağlık, Fakirlik ya da zenginlik… Bütün bu MUSİBET’LERE karşı, Rabbimizin bir başka yasası gereği tedbirimizi almayı da ihmal etmeyeceğiz. Başımıza gelecekler konusunda Rabbimize teslim olacağız. O nasıl isterse öylece imtihan edeceğini bilmeli ve O’nun dedikleri doğrultusunda o imtihana cevap vermeliyiz. Hastalıkla imtihan olunduğumuz zaman feryad etmemeliyiz. Yoklukla imtihan olunduğumuz zaman isyan etmemeliyiz. Zenginlikle imtihan olunduğumuz zaman kendimizden bilip şımarmamalıyız. Rabbim bizleri RAZI olduğu kullarıyla bir ve beraber eylesin…Sallu…

  

Sermedkadir… 

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.