NESLİN  SELAMETİ…

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيموَعِبَادُ الرَّحْمَانِ الَّذِينَ يَمْشُونَ عَلَى الْأَرْضِ هَوْنًا وَإِذَا خَاطَبَهُمْ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَامًا

Muhterem Müslümanlar… Tarihi  geçmişimize  baktığımızda, uzun yıllar varlıklarını devam ettiren toplumlar  ve devletler bu başarılarını AİLE ocak’larının sağlamlığına borçludurlar hakikati  ile  yüzleşiriz… Aileler bozulduğu zaman yozlaşma, hızlı  bir  bozulma  ve yıkım başlar. İstenmeyen  olumsuz sonuçlar ortaya çıkması çekirdek  AİLE’NİN yara  almasıyla  başlar  kanaatindeyiz. NESİL’LERİN  SELÂMETİ ailelerin aile olma vasıflarıyla hayatiyetlerini  sürdürmelerine  bağlıdır. Bu bakımdan neslin selâmeti için devlet müesseselerinin ÜÇ kesime çok önem vermesi gerekir. Bu üç kesim: ANA, İMAM ve  EĞİTİMCİ’LERDİR. ANA, toplumun çekirdeği’dir. O bozulursa çok gürültülü bir yozlaşma, tükeniş  ve  YIKIM olur.

 

Unutmayalım ki zamanımızda Her inanç  ve  kültür  mensupları denendiği  gibi Müslümanlar da deneniyor ve  sınanıyorlar. İslâm Dinine bağlılıkları, samimiyetleri  ve sadakatleri sınanıyor, deneniyor. En  ÖZEL olarak değer  verdiğimiz Hassasiyetlerimiz, Ana’lar, baba’lar, genç’ler olarak topyekün deneme ve  SINAMA altındayız. Özellikle Ana’ya sahip olursak kurtuluşumuz daha  ERKEN  olacaktır  inşaallah… Ana bizim  BAŞ  TACIMIZDIR. Onun ayaklar  altına  alınması O’nun yıpratılıp asli  konumundan  saptırılması, bozulması ÜMMET, MİLLET olarak bozulmamıza yol açar Allah korusun. Rabbimiz Furkan suresi ayet.63.te mealen şöyle buyurmaktadır: *** Rahmanın kulları yeryüzünde vakarlı, agırbaşlı yürürler. Bilgisizler kendilerine takıldıkları zaman, onlara güzel söz söylerler…***

 

 

İbn Ömer’den (Ra) gelen bir rivayette, Peygamber Efendimiz (sav) mealen şöyle  buyurmaktadır: **Babalarınıza iyilik edin ki, oğullarınız da size iyilik etsin. Siz kendiniz namuslu olun ki, kadınlarınız da namuslu olsunlar…** Muhterem Mü’minler… Müslümanların mahallesine, şehrine, köyüne, evine, işyerine velhasılı bulundugu ortama adım atınca insanların gözü gönlü açılmalı. Yolda bir Müslümanla karşılaşanlar onun nezaketinden, zarâfetinden, kıyafetinden Müslüman olduğunu anlamalı; onun gibi olmaya özen göstermelidir. inanıyoruzki, en tabiî terbiye ocağı AİLE  OCAĞIDIR, Evimizdir. Tam mükemmel olan terbiye müesseseleri normal bir ev terbiyesiyle mukayese edilecek olursa üstünlük mutlaka evde kalır inancındayız.Dikkat  edersek görürüz ki; Terbiye ve EDEP dışı hareketler, âhlak’tan yoksun tavırlar ve Görgüsüzlük, olgun insanların, yaşlıların geriden gelen nesillere vermek isteyipte veremedikleri görgü kuralları eksikligidir. Gençlerin önündekiler, örnek alınacak olgunlukta olmayınca, geriden gelen NESİL’DE o derece olumsuz tavırlı olurlar. Ne yazıkki bulundugumuz ortamlarda bu hal ve durumları maalesef yaşama durumunda kalıyoruz. Sokaklarımız, evlerimiz, caddelerimiz, okullarımız, işlerimiz, işyerlerimiz, giyimimiz, yememiz, içmemiz, tavırlarımız, yaklaşımlarımız vesaire… karşıdan bakılınca Müslüman olmadığımız görüntüsünü veriyorsa. Burada bir eksiklik, bir hata bir olumsuzluk var demektir. Camii’lerimiz, Mescit’lerimiz, Dershane’lerimiz, İbadethane’lerimiz, oralara girip – çıkışlarımız bile *BUNLAR  NE  BİÇİM  MÜSLÜMAN* sorusunu sorduruyorsa mutlak surette kendi kendimize çeki düzen vermemiz kaçınılmazdır inancını  taşıyoruz…

 

 

 

Muhterem  Kardeşlerim… Terbiyeli, âhlaki değerlere önem veren, görgülü Müslümanların  her zaman ve her yerde örneklik teşkil edecegi gayet açıktır. Bazı olumsuz görülenleri örnek gösterecek olursak mesela. Ayakta, sokakta, umumi ortamlarda yemek, içmek  Ayrıca; Toplum içinde bağıra çagıra konuşmak, elâlemi sözlü  ya  da  fiili SIKINTI’YA  sokmak, zarar  vermek… Her yerde ve her şeyde sâdece kendini düşünmek, Ev’de, ya da  Arabayla giderken dışarıda ses cihazlarını alabildiğine açıp çevredekileri rahatsız etmek, nezaket kurallarının dışındadır. „Bizim mahallenin çocukları ahlâk ve terbiye kurallarından yoksun“ diyen büyüklerimizin bu tür yakınmalarına çogunlukla şahit oluruz. Çocuklar aslında günahsız ve tertemiz doğarlar. *KUŞ  GÖRDÜĞÜ  YUVAYI  YAPAR*demişler, çocuklarımız, gençlerimiz, büyüklerinden öğrendiklerini ve gördüklerini yaparlar ve yaşarlar. İnsanların  anormal diye bilinen davranışları ancak görgü bozukluklarından ileri gelir kanısındayız. En basitinden giysilerimize, yeme içme  alışkanlıklarımıza, Edebi  ve  Âhlaki  kurallarımıza  riayet  edelim. Ne  birbirimizi  ÜZELİM, Ne  de ÜZÜLELİM…

 

Tabiidir ki; olumsuz  davranış  bozuklukları hiç birimizin işine gelmedigi gibi bu durum aynı zamanda terbiye kurallarının da ihlâl edilmesidir. Nasılki, Sokakta, Cadde’de Müslüman hanımların  yarı çıplak  giysi  ile  dolaşmaları Allahın emirlerine  MUHALEFET’SE, insanlar içinde tırnak kesmek görgüsüzlük olarak kabul ediliyorsa, Kişinin  Arabasını uygunsuz yere park etmesi, trafikte kırmızı ışıkta geçip hem kendisinin hem de başkalarının hayatını tehlikeye atması görgü kurallarının ihlali ve  birbirimizin  hakkını TECAVÜZ  olarak  görülmelidir. Unutmayalım; İSLAMİ kuallarla  İNSANİ  Kurallar  bire bir AYNI’DIR… Allah(cc) yâr  ve  yardımcımız  olsun…

Sermedkadir…LU…15.02.2019…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.