Kısa başlıklar halinde ifade edecek olursak; Allahın hükümlerini kabul etmeyen kimseye CAHİL denir. Allahın kanunlarının kabul edilmedigi toplumlara Cahili toplum denir. Allahın kanunlarının uygulanmadıgı sistemlere ve düzenlere de Cahili sistem denir. İslamın olmadıgı, İslamın yaşanmadıgı, İslamın yok sayıldıgı yerlerde bulunan uygulamalara, adetlere, hal, hareket ve tavırlara da Cahili adetler denir. Bu adet ve geleneklerden biriside Yılbaşı ve Noel adet ve gelenegidir. Artık Türk insanını neredeyse hristiyan batı kadar ilgilerndiren bu adet ve geleneklere şöyle islami bir bakış açısıyla göz atacak olursak deriz ki: Yılbaşı ile Noel birbirinden farklıdır; fakat Noel kutlamalarının devamı sayılabileceğinden yılbaşı gecesi onlar gibi eğlenmek, çam kesip evi çamla süslemek caiz olmaz. Çünkü bayramlarında onlar gibi eğlenmek, onlara benzemek olur.
İslam alimleri bizleri şöyle uyarıyorlar: Noel günü ve gecesinde, kâfirlerin paskalya ve yortularında, onlar gibi bayram yapan küfre girer. Yılbaşı münasebetiyle Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinde milyonlarca çam fidanı Noel hurafesi uğruna kesilip yok edilmektedir. Hıristiyan ülkelerde olduğu gibi, Müslüman ülkelerde de bu cinayetler işlenmemeli. Hıristiyanlara benzememek için yılbaşı gecesi HİNDİ yememeli, Yenirse mekruh olur. Birkaç gün sonra yenebilir. Kumar oynamak, tombala çekmek gibi oyunlar ise zaten her zaman caiz değildir.
Miladi yılbaşı gecesinde, gayrı müslimlere benzemek gayesiyle çeşitli yiyecek, içecek almak da caiz olmaz. Her zaman ne alınıyorsa onları almakta mahzur yoktur. Bu geceye ayrı bir önem vermemelidir. Yalnız Hıristiyanların değil, Yahudilerin ve bütün BÂTIL DİNLERİN ibadetlerini yapmak, onlara benzemek olur. Mesela 21 Martı NEVRUZ Bayramı diyerek kutlamak da böyledir. Yılbaşı ve Noeli hristiyanlar gibi kutlamak ASLA caiz değildir. Müslüman her gece neleri yapıyorsa, bu gece de onları yapmalıdır. Hele hele alternatif bir kutlama yapacagım diye yani Sanki mübarek geceymiş gibi mevlid okutmak, bu güne özgü sohbetler düzenlemek uygun değildir.
Bu gecenin diğer gecelerden farkı yoktur. Müslümanların Bu geceye değer veriyormuş gibi hareket etmeleri doğru değildir. Kafirlere benzeme NEVRUZ günü, MİHRİCAN günü, NOEL gibi kafirlerin deger verdigi günleri ve geceleri kutlamak Kesinlikle caiz değildir. Bu hususta bilgi sunan ibni Abidin gibi kitaplarımıza bakarsak kısaca denilirki: Mecusilerin bayramları olan Nevruz ve Mihrican günü şerefine bir şey vermek caiz değildir. Bu günlerin isimlerini söyleyerek veya niyet ederek bir şey hediye etmek haramdır. Eğer bu günlere kıymet vererek yaparsa KÂFİR olur, çünkü bu günlere MÜŞRİKLER kıymet vermektedir.
Bu verilen bilgilerin ışığında ve İslam alimlerimizin ifadelerinden faydalanarak diyoruzki; Kâfirlere ibadette benzemek HARAM veya Allah cümle müslümanım diyenleri korusun küfürdür. Kâfirin dinine benzemek her ne surette olursa olsun kesinlikle caiz olmaz, ziynet maksadıyla HAÇ takmak, beline ZÜNNAR kuşağı bağlamak gayrımüslimlerin adetidir. NOEL’İ kutlamak caiz değildir. Zamanımızda yapılan Yılbaşı eglencelerinden de mümkün mertebe uzak bulunmak gerekmektedir inancındayız.
Şu husus bizim için çok önemlidir; gerek milletlerarası münasebetlerde ve gerekse fertler ve topluluklar arası münasebette müminler, daima müminlerin yanında yer almaları icabeder, güç, kuvvet ve şerefi bu beraberlikte aramamız esastır diye düşünüyoruz.Kafirleri ve müşrikleri dost edinmeme konusu, Kuranı kerimde sık sık zikredilen ve üzerinde durulan bir konudur. Özellikle Yahudi ve Hristiyanların müminlere dost olamayacagı, müslümanlarında onları dost edinmemeleri gerektigi ısrarla belirtilmiştir. Müminler küfür ehlini veli, dost ve idareci edinemez.
Ancak zaruret sebebi ile işbirligi ve dayanışma, ülkeler arası ilişkilerin gerektirdigi ticari, ekonomik saglık ve sosyal alanlarda karşılıklı çıkar ilişkisi çerçevesinde anlaşmalar yapılması mümkün ve caizddir denilmiştir. Fakat tabiidirki bu ilişkiler dostluktan farklı bir ilişkidir. Bizlerin birebir burada yaşadıgımız gibi, Bir Müslüman Yahudi veya Hristiyan ğayrımüslim bir komşusu olabilir; vardır da. Komşuluk münasebetleri insani mahiyette elbette olacaktır. Lakin şurası çok iyi bilinmelidir ki; Müslüman kendi inandıgı AKİDE içerisinde müslüman olarak kalmalı, gayrı müslimde inandıgı degerlere göre karşılık bulmalıdır.
Tabiidirki Kainatın yaratıcısı Allahtır. Ve Allah mutlak manada gerçek bilgi sahibi ve herşeyi hakkıyla bilendir. Allah celle şanuhu kendi mülkünde de diledigi, irade buyurdugu şekilde tasarruf hakkına sahip olandır. Cenabı hak bizim ihtiyaçlarımızı en güzel şekilde bizlerden daha iyi bilip, yine her şeyi ve hepsini en güzel surette yaratmıştır. Bu hususlarda da bizlerin bilgi birikimimizi mutlak dogrular bütünlügü olan Kuranı Kerim ile Vahiy’lerle beslemiştir. Allahın indirdigi hükümlerle uyuşmayan, çelişen, karşı ve zıt kutup olma vasfını taşıyan, ona itaatle baglı olmayan ve isyan içerisinde çırpınan her fikir, düşünce hareket tarzları cahiliyenin taa kendisidir.
Önce de beyan ettigimiz gibi Cahiliye der demez Arap toplumunun İslamiyet gelmeden önceki kurumsal yapısı aklımıza gelir. Lakin sadece bunu o zamanki topluma ve bir toplumun yaşantı şekline, tarzına baglamak eksik ve yanlış olacaktır kanaatindeyiz. İnanıyorum ki; Yaşanılan her zaman diliminde, içinde bulunulan zamanın ve çagın kendine özgü bir Cahiliye anlayışı vardır ve bu hususu belirlemedeki tek ve degişmez ölçü de kısaca ifade edecek olursak İslam dinine takınılan olumlu ve olumsuz tavırlardır.
Cahilligin, düşüncesizligin ve beyinsizligin ortak özellikleri her dönemde yaşanmıştır, yaşanılan bu halin bilinen ve görünen ortak yanı İlahi nizama karşı çıkma hareketidir diyebiliriz. Misal olarak önceki dönemleri ele alacak olursak, Cahiliye devri olarak bilinen Mekke devrine mahsus insanlar tarafından ilahlaştırılan Putlardan bahsedilmekte idi. Biz bilinen şekil putlarından yani örnek gösterecek olursak Hubel, Lat, Menat ve Uzza putundan bahsedecek degiliz. Bizim içi en önemlisi kafalara yerleştirilen putlardır.
Bu Putlar arasında bilhassa insanı yaratıcısından, Rabbinden uzaklaştıran bir Nefis putu, bir Heva putu ve bir zaman ve zamane putunu iyi düşünmek ve iyi tefekkür etmek mecburiyetindeyiz. Çünkü bu Putlar sadece bir zaman dilimini degil bilakis bütün zamanları kapsayıcı ortak tehlikelerdir. Kuranını Kerimin nuru ile insanlık tarihine bakacak olursak beşeriyetin zaman zaman TEVHİD çizgisinden saparak degişik zaman ve mekanlarda Şirk ve küfür bataklıgında çırpındıgına şahit oluruz.
Şurası kesin olarak idrak edilmelidir ki; İnsanı Rabbinden, yaratıcının emir ve yasaklar bütünlügünden, rabbine itaattan ve teslim olmaktan alı koyan her şey adı ne olursa olsun ister görünen, ister görünmeyen , ister bilinen ister bilinmeyen her şey Cehalet putunun taa kendisidir. Bu cehalet putları belli zaman dilimlerinde fırsat buldukları anda hemen sahibinin üzerine çullanır, müsbet, iyi ve dogru düşünceyi yerle bir etmeye çalışırlar. Bilindigi gibi her şeyin ve herkesin bir rehberi ve yol göstericisi, kılavuzu vardır.
Cahilligin, şirk ve isyanın rehberi, yol göstericisi ve kılavuzu ise bilindigi gibi Şeytandır. Şeytan aklını ve mantıgını putlaştırıyordu. Akıl yürütme teknigi ile isyan ve tugyan bayragını açıyordu… Firavun kendi zamanında insan gücünü putlaştırmıştı. Güç kuvvet ve otorite ile herşeye hakim olunur ve herşeye hükmümüzü geçiririz zannediyorlardı. Mekkeli müşrikler kendi kavimlerini idare eden liderlerini ilahlaştırıyorlardı. Onları bilgi, mal ve evlat çoklugu ile degerlendirerek isyanlarını geliştiriyorlardı. Günümüze gelene kadar da Cahilligin, akılsızlıgın, idraksizligin körükörüne bazı güç odaklarına baglanmanın örneklerini görüyoruz ve okuyoruz…
Günümüzde ise pek farklı bir hayat tarzı sergilenmemektedir. Tabiidirki Mekke döneminde oldugu gibi zamanımız insanları açıkça putlara ibadet etmiyorlar. Zamanımızda yapılan her türlü cahilligin bir açıklaması mutlaka gündeme getiriliyor. Allahın emirlerini gericilik ve İrticai hareket bütünlügü içeriside görenlerin genelde sıgındıgı Çagdaşlık ve Medeniyet putlarıdır diyebiliriz. İnsanlar canım zamanımızda bu da yapılırmı diyerek söze başladıklarında muhalefet ettikleri her hususun başında Allahın emirleri ve Peygamber efendimizin sünneti seniyesine düşmanlıgı anlattıklarını görürüz…
Cenabı hak İnsan suresi ayet.3.te mealen şöyle buyurmaktadır: *** Biz insana dogru yolu gösterdik. O ister şükredici olur, isterse nankör olur…***Peygamber efendimiz (sav) bir hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır: ** Ümmetim hakkında korktugum şeylerin en korkuncu onların Allaha şirk koşmalarıdır. Ben onlar Aya, Güneşe ya da puta taparlar demiyorum. Fakat Allahtan başkasını razı etmek için yapacakları amelleri ve tabii olacakları gizli şehvetleri kastediyorum…**
Allahım sana binlerce şükürler olsunki bizleri Cehalet çukurundan çıkartıp İslamın nurlu yoluna dahil eyledin. Bizleri tekrar Cahillik ve bilgisizlik çukuruna yaklaştırma yarabbi. Şeytanın şerrinden, İblisin şerrinden, Firavun, Nemrut, Ebu Cehil zihniyeti taşıyan kişilerin şerrinden sana sıgınıyoruz bizleri muhafaza eyle Yarabbi…Amin…