ÖNCE İMAN… İman ehli olmaktan Allaha, Peygamberlerine, kitaplarına, meleklerine, Ahiret gününe, öldükten sonra dirilmeye, kadere inanıyoruz. *MÜSLÜMANIM* derken neye neden ve niçin teslim oldugumuzun bilinci ve şuuru içerisindeyiz elhamdulillah. bilindiği gibi, İmanın sahih ve makbul olmasının üç şartı vardır: İman ümitsizlik halinde olmamalıdır. Firavun gibi ölümle yüz yüze geldikten sonra imanın bir faydası yoktur. İnanmış olan bir kimse dinin kesin olan hükümlerinden herhangi birini inkar edici söz ve davranışlarda bulunmamalıdır. Çünkü dinin hükümleri bir bütündür,bunlardan birini inkar etmek tümünü inkar etmek gibidir. Dini hükümlerin hepsinin güzel olduğunu kabul etmeli ve bunların arasında bir ayırım yapmamalıdır. Dini hükümlerden herhangi birini beğenmemek imanın yok olmasına sebeptir.Tırmizinin zamanımıza taşıdığı hadiste, Peygamber efendimiz (sav) mealen şöyle buyurmaktadır: ** Allahtan başka hiçbir ilah olmadığına, Muhammedin de Onun Resûlü olduğuna şehadet ederse, Allah ona ateşi haram eder…*. Rabbim bizleri hakkıyla İman edenlerden eylesin…
2. İHLAS KÂLP HUZURU… İhlâs; bir kalp hareketi ve ruhumuza has bir davranıştır. Kâlp temizliğinin ve sağlamlığının bir delilidir ihlas. Yalnız Allah’ın rızasını arayan bir niyettir. Kişinin bütün varlığı ve benliği ile Allah’a kulluk etmesi ve bu kulluğun da ondan başkasını düşünmemesi hâidir ihlas. Ayrıca İhlâs, „kalbi garaz şüphesi ve ZAN eğriliğinden acaba duygularından temiz tutma hareketidir. İhlâsta Hakkın rızâsı talep edilir, yapıları işlerde, riya, gösteriş, menfaat ve şöhret gayesi güdülmez. İhlaslı olmanın üç şartı vardır: İnancı ve dünya görüşünü batıl inanç ve hurafelerden arındırmak, Kalbi her türlü kötü niyet,buğz ve havatırdan temizlemek, Davranışları her zaman kalp ile uyumlu kılmak. Rabbimiz Sad Suresi ayet. 46. da mealen şöyle buyurmaktadır: *** Biz onları özellikle ahiret yurdunu düşünen ihlâslı kimseler kıldık…*** Rabbim bizleri İhlas ehli kullarıyla bir ve beraber eylesin…
3. İHSAN ÖZ GÜVEN HÂLİ… En güzel anlatım şekliyle; Peygamber Efendimizin (sav) bir hadisinden İHSAN hususunu anlayalım inşaallah şöyleki; Cebrail Aıeyhiselam sahabilerden Dıhye radıyallahu anhin şeklinde Peygamber efendimizin huzuruna gelmiş ve ona „ihsan nedir?‘ sorusunu sormuştur. Peygamber efendimiz (sav) ihsanı şöyle ifade edip tanımlamıştır.** Allaha onu görüyormuşsun gibi, sen onu GÖZLE görmesen de o seni görüyormuşçasına kulluk etmendir…** Bu ifadelerden anlıyoruzki; İHSAN yalnız ibadetle ilgili meselelerde mü’minin yükümlü olduğu bir sorumluluk değil, bütün söz ve işlerindeki değişmez tavrıdır. Müslüman her yerde, her zaman diliminde ve şartlar ne olursa olsun İslami karakterini, şahsiyyetini koruyarak hayat tarzını İslama göre şekillendirmelidir…Rabbimiz En’am suresi ayet. 54. te mealen şöyle buyurmaktadır: *** Ayetlerimize inananlar sana geldiğinde onlara de ki: Selâm size! Rabbiniz merhamet etmeyi kendisine yazdı. Gerçek şu ki: Sizden kim, bilmeyerek bir kötülük yapar, sonra ardından tevbe edip de kendini ıslah ederse, bilsin ki Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir…*** Rabbim bizlere İslamı hakkıyla anlayıp, gerektigi gibi yaşama gücü ve iradesi nasip eylesin…
4. TEVBE SON GÜVENCEMİZ…TEVBE: günah kirlerinden temizlenmektir, iyiye, doğruya, güzel olana yani ŞERİATA dönmektir. Tevbe; Allah Teâlâ’nın kullarına bağışladığı en büyük lütuflarındandır. Çünkü tevbe; kirden, pastan temizlenme; hastalıkların tedavi edilmesi âmelidir. kötü kokuların giderilmesi ve karanlıklardan NUR’A sapkınlıktan sıratı müstakime dönüştür. Tevbe; Allah Teâlâ’nın kullarına bağışladığı en büyük niğmettir. Allahu Tealaya karşı işlenmiş günahlardan tevbe etmenin üç şartı vardır: Günahı, eğer çirkin fiil devam ediyorsa terk etmek, yaptığına pişman olmak, bir daha yapmamaya söz vermek. Şayet günah bir insana karşı işlenmiş ise yani bir KUL HAKKI söz konusu ise ayrıca o şahısla bir şekilde helalleşmek de gerekir. Tirmizinin rivayet ettigi bir hadis mealen şöyle:** Her insan hata yapar. Hata edenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir…** Rabbim bizleri hakkıyla günahlarına Tevbe edenlerden eylesin…Sallu alâ Rasulina Muhamm…