ÖZENTİ  HASTALIĞI…

ÖZENTİ  HASTALIĞI… Tanzimat fermanıyla başlayan 200. yıllık batılılaşma çılgınlığı toplum düzenimizi neredeyse tamamen değiştirmiştir. Sosyal, siyasal, hukuki, askeri, eğitim, ekonomik boyutları başta olmak üzere bütün değerler adeta TERS YÜZ edilmiştir. ISLAH etme çabalarıyla işe koyulan idareciler önce kendileri kafa, bilgi, birikim ve hayat tarzlarıyla yabancılaşmışlar sonra da ülke insanını düşünce yapılarına benzetme atağına geçmişler her ne yaptılarsa aldıkları reçete toplum bünyesinde fayda sağlayacak düzeye erişememiştir. Deyim yerindeyse, ilaç bu bünyeye uygun düşmemiştir. Oysaki Batı, kendi modernleşmesini öz değerlerini dikkate alarak gerçekleştirmiş, aydınlanmacı paradigmaya, Rönesansı Antik-Yunan geleneğiyle sentezleyerek ulaşmıştır. Bizdeki modernleşme ise, yerleşik anlayışın karşıtı olarak yorumlanmış, gelenekle yüzleşmek şöyle dursun, ondan tamamen kurtulma yolunda bir çıkış yolu olarak görülmüştür. Velhasılı ÖZENTİ hastalığı gün geçtikçe bünye ye KENE gibi yapışmış, gözünü, gönlünü BATI’YA çeviren insanımız bir türlü aradığı, arzuladığı mutluluğa ulaşamamış, ne kendi geleneğine sahip çıkabilmiş, ne de tam batılı olabilmiştir…

  

2.  ÖZENTİ HASTALIĞI… Devlet geleneğine sahip ender kavimlerden birisi TÜRK milletidir. Binlerce yıllık tarihiyle aslında gelecek nesillere de sağlıklı ve sağlam DEVLET yapısını hiç bir kavim kopye edilmeden yaşatacak karakterin sahibidir. Lakin ÖZENTİ hastalığı diyebileceğimiz dış güçlerin baskın çabaları devleti idare edenlerin zihinlerini bulandırmıştır. Kuşkusuz doğruyu, hikmet ve hakikati geldiği yere bakıp reddetmek ne kadar yanlış ise, yabancı kültür ve medeniyet unsurlarını yerleşik kültürün hamuruyla yoğurmadan, öz değerlerin süzgecinden geçirmeden olduğu gibi almak da o kadar yanlış bir kavrama tekniğidir. On dokuzuncu yüzyılda İngiltere, Fransa, Almanya ve Rusya; Osmanlı’daki yerleşik nizamı yerle bir etmiş, bu hengamede başta Yunan, Arap ve doğu Avrupa kavimleri İSYAN bayrağını çekmişler; Kardeşlik, Hürriyet ve Eşitlik prensibini esas alan sözde HAK VE HUKUK arama bahanesiyle Anayasal düzeni tamamıyla rayından çıkarmışlardır. Batı toplumlarının HUKUK, askeri, sosyal ve siyasal yönleri eğrisiyle doğrusuyla alınmış, çıban kurutma işlemi yapılmadan komple BACAK kökünden kesilmiştir. Özenti hastalığı günümüzde de artarak devam etmektedir…

 

3.  ÖZENTİ  HASTALIĞI… Müslüman bireyin normal şartlarda KİMLİK bunalımı içerisine gireceğine ihtimal vermiyorum. Normal şartlar derken; BEŞ VAKİT Namazı EDÂ eden, Allahın emri olan farz ibadetleri sürekli olarak yerine getiren, Haram, mekruh, müfsit, şüpheli olan hususlardan azami derecede uzak duran. Helal lokma peşinde olan, Allahu Tealanın ayetlerinden destek alan, Peygamber Efendimizin (sav) Sünneti seniyyesiyle yolunu, izini tayin eden, Ehli sünnet mezhebinin takipçisi olan bir Müslüman kesinlikle bir gayrımüslimin tuzağına düşemez. Nasibini, kısmetini helal dairesinden temin çabası güden, ARAÇ olan hususları AMAÇ hâline getiremez. Hedefi, gayesi, amacı her ne olursa olsun, nereden gelirse gelsin yeterki gelsin düşüncesindeki yalnız dünya için koşturan, seciyesini ekonomiye kiralamış, karakterini maddi külfete satmış, kimliğini BATICI zümre ile eş değerde gören ne idiğü belirsizleşmiş, kişiliği yozlaşmış zümreden mutlaka farklı iz takip edecektir. Bu iz ise; Sıratı müstakim yani dosdogru yol diye bildiğimiz, inandığımız Ayet ve hadis ekseni dahilidir… Muvatta’da zikri geçen bir hadis mealen şöyledir: **Size iki şey bıraktım, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece asla sapıtmazsınız: Allahın Kitâbı ve Allah Resûlünün Sünneti…**

 

4.  ÖZENTİ HASTALIĞI… Kardeşlerim, Gönül arzu eder ki; İslam şemsiyesi altında olduğuna inanan insanlar AKİDEVİ olarak her hangi bir yanlışın, hurafenin, bid’at, sapıklık ve yozlaşmanın çukuruna yuvarlanmasınlar. Kendilerine Allahu Tealayı, İlahi değerleri, mukaddes bilinen her ne varsa zıddını uygulayanları, Benim dinim ilimdir diyenleri ki; burada insanları İLAH mertebesine çıkaranlar kast ediliyor, bu tür sapık fikirlilerin ağına düşülmesin. Zamanımız insanlarının sahip olduğu güzellik adına ne varsa ÇEVRE kültürü tarafından mahvedilmek istenmektedir. DİN mevhumu aynen komunizmde olduğu gibi afyon telakki edilmekte, sinsi sinsi Dindar kesim uyuşukluk, hurafe, tembellik, atalet, miskinlik gibi hayata işlevsiz atılan zümre olarak anlatılmakta; İnşaallah, Maşaallah, Elhahamdulillah gibi dini terimlerle adeta alay edilmektedir. Bunlar BATI kafası taşıyan zihniyet gurubudur, özenti hastalığına tutulmuş illetlilerdir. Bizler her zaman; Her şey Allahın dilemesiyle gerçekleşir düşüncesiyle İnşaallah diyeceğiz. Gördüğümüz güzellik, zarafet karşısında Allahın ESERİNİ bulduğumuzda Maşaallah lafzı dilimizden dökülecek. Rabbimizin bizlere vermiş olduğu her türlü niğmete karşı ŞÜKÜR ifademizle, teşekkür mahiyetinde Elhamdulillah zırhına bürüneceğiz. Rabbim ÖZENTİ hastalığından bizleri uzak eylesin…Sallu alâ Rasulina Muhammm…

 

Sermedkadir…             

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.