Oruç İbadeti ve Beklentilerimiz

Muhterem müslümanlar.
İçinde bulunduğumuz Ramazan ayında emredilen oruç ve bu ayda yapacağımız diğer tüm güzel davranışlar, temelde bireyin arınmasını ve genel olarak toplumsal dayanışmayı ve kardeşliği sağlayan en önemli ibadetlerden biridir.

Oruç ALLAH Teâlâ’ya itaat ve ibadettir. Kişiye sınırsız sevab kazandırır. Çünkü oruç yalnız ALLAHU Teâlâ içindir. ALLAHU Teâlâ’nın keremi ise sınırsızdır.Oruç bir yıldan öbür yıla kadar işlenen küçük günahlara keffarettir. Oruç ALLAH Teâlâ’nın emirlerine uymak ve yasaklarından sakınmaktan ibaret bulunan takvaya sebep olur. Oruçtan beklenen bu güzel neticelere nail olabilmek için onu kemaliyle tutmak Ebû Hureyre (R.A.)’den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz: **Her kim yalan söylemeyi ve yalanla amel etmeyi bırakmazsa,o kimsenin yemesini içmesini bırakmasına ALLAH Teâlâ için hiçbir ihtiyaç yoktur… (Buhari,**

Oruçlu insan; yalan, gıybet, iftira, hile, aldatma, her türlü kötü söz ve davranışlardan uzak, bütün sosyal ilişkilerinde, söz ve sözleşmelerinde, iş ve işlemlerinde dürüst ve dosdoğru olmalıdır. Cabir b. Abdullah (R.A.) buyurdu ki: „Oruç tuttuğun zaman kulağın, gözün ve dilin yalandan ve bütün haramlardan oruç tutsun yani uzak dursun. Hizmetçilerine eziyet etmeyi de bırak, oruçlu gününde üzerinde vekar ve sekinet bulunsun, oruçlu gününle oruçsuz gününü bir tutma.“ İrade zayıflığının insanı birçok kötülüklere sevk ettiği bir gerçektir. Hatta zayıf iradeli insanlar, rüzgarın önündeki yaprak gibi sağ sola savrulur. Hayatlarında başarıyı yakalama şansları çok düşüktür.

Oruç, insanı iç dünyasına, öz benliğine döndürmektedir. Oruç sayesinde insan, kendi düşünce ve davranışlarının genel bir değerlendirmesini yapar. Hata ve eksiklerini tespit etme imkanı yakalar. ALLAH’a ve insanlara karşı sorumluluklarını gözden geçirir. Rabbi katında iyi bir kul, insanlar nazarında ise saygın bir şahsiyet olmanın yollarını arar. İslam’ın beş temel esasından biri olan orucun nefis terbiyesinde ve ıslahındaki rolü asla inkar edilemez. Oruçlu insan, kötü söz ve davranışlarını terk ettiği gibi, yenilmesi ve içilmesi meşru olan her şeyi de ALLAH istediği için terk eder. Bu durum, insanın tamamen ruhi terbiyesi ve eğitimi ile ilgili bir husustur. Gerektiğinde mahrum kalma ve istediğini yapamamanın getireceği sıkıntıyı aşmanın yollarını öğrenir.

Oruç, insanın beden ve ruh dengesini sağlayan en kolay ve en pratik yoldur. İradenin güçlenmesinde oruç önemli bir yer işgal eder. Zira oruçlu iken başka zamanlarda terk edilmesi imkansız gibi görünen birçok kötü ve zararlı alışkanlıklardan uzaklaşılabilmektedir. Orucun sadece yeme-içmeyi terk etmekten ibaret olmadığını, bunun ötesinde büyük manevi kazanımlar elde edildiğini, oruçlu olduğumuz şu zaman diliminde bizzat yaşayarak idrak etmekteyiz. Aksi takdirde oruç, insanı kötü söz, eylem ve davranışlardan uzaklaştırmıyor, Şu halde oruç tutan bedenini de tüm organlarını da günahlardan ve kötülüklerden korumak zorundadır. Aksi halde şu hadis-i şerif tecelli eder.

Ebu Hureyre (R.A.)’den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:**Nice oruç tutanlar vardır ki, haramdan sakınmadıkları için oruçlarından nasipleri, ellerine geçecek olan; sadece açlık ve susuzluk çekmektir. Nice gece kalkıp teheccüd namazını kılanlar vardır ki, kârları, nasipleri sadece uykusuzluktur. (İbn-i Mace) buyurmuşlardır. Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem ateşinden kurtuluş olan Ramazan ayı, ilahi rahmetin müminlerin gönüllerini doldurduğu müstesna bir aydır. Bu ayda Müslümanların yerine getirdikleri fıtır sadakası, zekat ve diğer mali yardımlar, toplumsal yardımlaşma ve dayanışmayı ve kardeşlik duygularını en üst seviyeye çıkarır. Ayrıca iftar sofralarına davet edilen insanların yüzlerindeki mutluluğu görmek kadar güzel bir şey olamaz. Rabbimiz bakara suresi ayet.183.te mealen şöyle buyuruyor:*** Ey iman edenler Oruç sizden öncekilere farz kılındıgı gibi, Allaha karşı sakınmanız için size de sayılı günlerde farz kılındı…***

SERMEDKADİR

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.