Yüce Rabbimiz Nahl Suresi Ayet.125.te mealen şöyle buyuruyor: *** Ey Muhammed. Rabbinin yoluna hikmetle, güzel ögütle davet et, onlarla en güzel şekilde tartış…***
İnsanlık Ailesinin bilgisi dahilinde olan en önemli hususlardan biriside şudur ki; İnsanı Allah (cc) Terbiye etmiştir. Şu hâlde Akli ve mantıki olarak varabilecegimiz bir sonuç vardır: Öyleyse İNSAN terbiye edilebilen bir varlıktır, egitilen bir canlı türüdür. Yeterki terbiye, egitim, ögretim metodları usulünce denensin.
Neticede hayırlı ve olumlu sonuç verecegi kaçınılmazdır. Çünkü insanın RUHİ yapısı, karakteri, şahsiyyeti, seciyesi diger canlılara nazaran degişiktir. Bu sebeple insanların kabiliyetlerine uygun olan en güzel metod’la hareket edilmelidir.
METOD: Mana olarak; Bir amaca en çabuk ve en emin bir şekilde ulaşmayı mümkün kılan vasıtaaların tümüdür kısaca. İslam DİNİNDE Terbiyenin nihai amacı, İslami manada mükemmel bir İNSAN yetiştirmektir. Bu mükemmel egitim, ögretim ve terbiye işini de genelde mükkemmel insanlar verebilir.
Yani öncelikle egitim verecek olan şahsiyet kendi kendisinin egitimini, ögrenimini sagladıgı gibi, O egitimin güzelligini de üzerinde taşıyan insan olmalıdır. Rivayet edilir ki; Hz. Ömer (ra) Aile efradını – çoluk, çocugunu toplar onlara şöyle seslenirmiş: * Bilmiş olunuz ki, ben bir süre sonra insanları şuna ve şuna davet edecegim ve onları şu ve şu husustan men edep gereken yasagı koyacagım.
Şüpheniz olmasın ki, sizden birini, benim yasakladıgım şeyi işler görürsem ve ya yapılmasını emrettigim bir şeyi yapmayacagını tesbit edersem, vallahi onu en şiddetli biçimde cezalandırırım…* Hz. Ömer (ra) Bu uyarısını yaptıktan sonra dışarı çıkar, Öylece insanları hayıra, iyilige çagırır, hiç kimse geride kalmayıp herkes onun çagrısına uyardı; Herkes onun emrini ve yasagını işitip İTAAT ederdi. Çünkü Hz. Ömer (ra) Bizzat kendisi söz ve davranışlarıyla örnek olmuş, en yüce misali de beraberinde vermiş bulunuyordu.
Cenabı Hak Bakara Suresi Ayet. 44.te mealen şöyle buyurmaktadır: *** Kendinizi unutursunuz da başka insanlara iyilikle mi emredersiniz ? Halbuki siz KİTABI olkuyup duruyorsunuz…***
Yine Saff Suresi Ayet.2-4.te mealen şöyle buyuruluyor: *** Ey İman edenler. Yapamayacagınız şeyi neden söylüyorsunuz ? Yapamayacagınız şeyi söylemeniz Allah yanında büyük bir gazab’tır…***
Sahihi Buharide kayıtlı bir Hadisi Şerifte mealen şöyle buyurulmaktadır: ** Adamın kendi çocuguna edeb ve terbiye vermesi, bir SA (3334.Gram) Bugday tasadduk etmesinden daha hayırlıdır…**
Tirmizi de kayıtlı bir Hadisi Şerifte ise mealen şöyle buyuruluyor: ** Hiç bir baba çocuguna güzel edebten daha üstün bir bagışta bulunmamıştır…** Bu konumuzla alakalı bir başka Hadisi Şerif ise mealen şöyledir: ** Çocuklarınız ve Aile halkına hayır ögretiniz ve onlara edeb ve terbiye veriniz…**
Yine Tirmizide kayıtlı bir Hadisi Şerif mealen şöyledir: ** Kişi yakın dost ve arkadaşının DİNİ üzeredir. O halde sizden biri kiminle yakın arkadaşlık kuruyorsa, ona dikkat etsin…**
Abdullah Nasuh Ulvan diyorki: * Bu Hadisten anlaşılıyorki: Çocuga Müslümansalih Ana – Baba müyesser olur da ona, İMAN VE İSLAM İLKELERİNİ telkinde bulunursa, o takdirde Çocuk İMAN ve İSLAM Akidesi üzerine yetişip gelişir. Kişinin yakın dostu ve Arkadaşı salih ve Allahtan korkup kötülüklerden sakınan bir kimse ise, ondan salah – iyilik ve takva kazanır.
İşte evdeki ve Okuldaki yönlendirici faktörlerden birisi de bu tür bir çalışma olmalıdır. Çocuga iyi bir Aile, yararlı bir çevre ve güvenilir bir arkadaş saglamak, çocugun fıtrat mayası üzerine gelişmesini gerçekleştirir…(İslamda Aile terbiyesi. A.N.Ulvan) *
İmam GAZALİ (Rh.a) diyorki: * Çocuk Ana – Babasının yanında bir emanettir. Çocugun kalbi tertemiz ve nefis bir cevherdir. Hayvanların ihmal edildigi gibi ihmal edilir şer ve kötülügü adet edinirse, sapıtıp bedbaht olur ve mahvolmaya yüz tutar. Çocugun korunması, tedip ve tehzibi ise (Terbiye ve düzeni) güzel ahlâkın ögretilmesiyle mümkündür. (İhya)
Ana – Babaların çocuklarının egitim ve ögretim işinde yapmaları icap eden çocuklarının yaş durumuna göre onların egitim ve ögrenimlerini zamanında vermektir. Çocukluk ve gençlik dönemlerinde yanlışlarını düzeltirken, egri yollarını dogruya çekmek isterken çocugun içinde bulundugu yaş seviyesi çok önemlidir.
Abdullah Nasuh Ulvan yine bu konuda şu degerli bilgileri sunuyor. * Gençlerin kendilerine göre bir yol ve yöntemi, çocukların da kendilerine göre bir yol ve yöntemi vardır. Gençlerden maksat: Ergenlik çagını aşmış olanlardır. İslam bu yaşta veya dönemde bulunanları şu üç esasa dayanarak ıslahı – egitmeyi tavsiye eder.
1.) Saglam DİNİ Akideyi delilleriyle ögretmek. 2.) Onu her türlü şer ve fesattan sıyırıp hayırlı düzeye getirmek. 3.) Aile, Okul ve çevreyi onun lehine degiştirmek…
Ergenlik çagını aşmış bir gençte, Allaha dosdogru İMAN dogrultusunda vücud bulan AKİDE onda ilahi murakabe şuurunu geliştirir. Gizli ve açık hallerde Allahtan saygı ile korkma duygusunu kökleştirir. Bu da kişinin iç yapısında Haramlardan sakınmada saglam bir İRADE oluşturur. Onu en güzel huylarla süsler, en güzel sıfatlarla techiz eder…
Küçük çocukları ıslah ve terbiyede izlenecek yöntemlerde ise; İslamın yol ve yöntemi burada da iki esasa dayalı bir metod uygulanır. 1.) Telkin. Telkinden maksadımız ıslah ve terbiyede nazari – (teori de güzel görülen yöntemler) bir yönteme baş vurmaktır. 2.) Güzel adet. Güzel adetten maksat çocugu oluşturup hazırlamada ameli – pratik bir yöntem uygulamaktır.
Sevgili Peygamberimiz (sav) bir Hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır: ** Çocuklarınıza ilk kelime olarak, LA İLAHE İLLALLAH sözünü açıp ögretin…** İşte bu telkinin nazari NAZARİ olan yanıdır. Telkinin AMELİ yanına gelince, O Çocugu iyice hazırlamak kendinden emin olup vicdanın ta derinliklerinde Allahtan başka yaratan , yoktan var edici oplan, başka bir İlahın bulunmadıgını inandırıcı şekilde göstermektir.
Bu husus ta ancak çocugun görebilecegi misal olarak sunulursa faydalı olur. Bitkiler, Gök, Yer, Deniz, İnsan ve benzeri görünen çarpıcı örnekler belge ve eserlerle açıklanabilir. Böylece çocuk, zihinsel bir araştırmaya yönelip sonuç çıkarmayı düşünecek fikri yapıya ulaşır. Ve böylece Eşyayı yaratanı AKIL yoluyla eserden – müessire (eserin sahibine) intikal saglayarak anlamaya başlar.
İbni ABBAS’dan (ra) gelen bir rivayette Âlemlere RAHMET olarak gönderilen Peygamber Efendimiz (sav) mealen şöyle buyurmaktadır: ** Çocuklarınıza emri bil ma’rufa imtisal-(örnek alarak) etmelerini, kötülüklerden kaçınmalarını emredin. Bu, hem sizi, hem onları ateşten korumaya yöneliktir…**
Çocukları İLAHİ buyruklara baglanma hususunda yetiştirip geliştirmek, onu adeta emir ve nehiylere- yasaklara uyan birisi haline getirmek gerekmektedir. Ana – Babala ve egitimciler çocugun kötü bir fiilde bulundugunu veya bir günah işledigini görünce hemen onu sakındırmaya çalışmalı ve o şeyin kötü ya da günah oldugunu en uygun bir şekilde anlatmalıdırlar.
Evlat Terbiyesi adlı eserinde Abdullah Nasuh Ulvan iyorki: * Hiç şüphesiz, terbiyeci, çocugu terbiye, telkin ve adet edinmede bütün gayret ve himmetini kullanırsa, O takdirde galip ihtimalle O çocuk İSLAM ASKERLERİNDEN, inanç, davet ve CİHAD erlerinden biri olur.*
İnanıyoruz ki; Böyle bir kişilik ve kimlik sahibi olan gencin varlıgıyla İSLAM ümmeti iftihar edecektir. Toplum böyle gençlerin çalışmaları sayesinde düzene kavuşacaktır. O gençlerimizin sayesinde ahlâki dengeler saglanacaktır.
Burada en önemli hususlardan birisi Ana – Baba ve egitimcilere düşen görev, çocuklara en güzel ögütlerle ögüt vererek dogruları, gerçegi irşad edipanlayış ve kavrayışlarını geliştirmek, Onları henüz temyiz çagına girmeden ve girdikten sonra Kuranı Kerimin ögütleri, irşadları dogrultusunda egitmektir.
Onlara bu temel uyarınca en saglam İMANI, en yüksek AHLÂKI aşılamalı, hem kişisel hem toplumsal yönlerini en uygun biçimde oluşturmalı ve geliştirmelidir. Eger çocuklar için hayır ve olgunluk , Ahlâki, akli kemâl, olgunluk ve düzenli bir hayat istiyorlarsa bu görevlerini kusursuz yerine getirmelidirler. Eger bu çalışmaları yapmazlarsa başka düşüncelerin, degişik ideolojilerin, başka fikriyatların, degişik kültürlerin ve felsefi akımların girdabı içerisinde kendilerini bulurlar.
Bizim çocuklugumuzda oldugu gibi Sinema önlerinde Teksas, Tommiks, Retkit, Zagor ve ismini hatırlayamadıgım daha bir çok çizgi romanları tercih unsuru olurdu. Daha o genç beyinler ASHABI KİRAMI tanıyamadan vahşi batının vahşi insanlarını kahraman yerine yerleştirirdi.
Çocugun kültür düzeyi de okudugu eserlerin ilmi düzeyi ile eş orantılı olarak ögrenilen o tip kargaşanın içinde devam eder gider. Ve tabiidirki gidişi de iyiye dogru güzele dogru bir gidiş olmaz. Allah ve onun Şanlı Rasulünün (sav) emri ve gtösterdigi yol esas alınırsa, asıl o zaman hayatın gerçek gayesi ortaya çıkar. Hayatımız İNANCIMIZA uyarsa insan olmanın şuuruna yaratılış gayesine o vakit ulaşırız.
Yüce Rabbimiz Nahl Suresi ayet.5.te mealen şöyle buyuruyor: *** Sana her şeyi açıklayıp ortaya koyan, dogru yolu gösteren, Rahmeti yansıtan ve Müslümanlara müjde olan bu kitabı indirdik…***
Peygamber Efendimiz ise Sahihi Muslimde kayıtlı olan ve Ebu Hureyre’den gelen bir rivatette mealen şöyle buyuruyor: ** Kim dogru yola davet ederse, kendisine bu hususta uyan kimselerin elde edecegi ecir ve sevabın bir misli – ecir ve sevaplardan hiç bir şey eksiltmeksizin- vardır…**
Konumuzla alakalı olan daha çok Hadisi şerif vardır ve istifade edebilecegimiz bir çok rivayet mevcuttur. Ana – Baba ve egitimcilere, ögretim işiyle ugraşanlara düşen görev ise; Bu emirlerin, bu Hadisi Şeriflerin bizlere neleri anlatmak istedigini ele alıp uygulamaları ve bu hususta canla başla çalışmaları, gayret etmeleri gerekmektedir.
Egitimciler, Ana – Babalar, ögretim işinden sorumlu olanlar özellikle çocuklarıyla, talebe ve egittikleri insanlarla ilgili emir ve tavsiyeleri gerçekleştirmede çok duyarlı davranmalıdırlar. İlk muallimimiz, En saygıdeger yol gösterenimiz Peygamber Efendimiz (sav) Ashabına gösterdigi samimi, güzel ilgi ve onları koruyup gözetmede gösterdigi itina ile ÜMMETİNE en uygun ve en elverişli önderlik ve rehberlik ölçü ve anlamını vermiştir.
Meclisinde hazır bulunmayanları sorup araştırmasıyla, durumlarını yakından takip etmesiyle, vecibeleri – gerekli vazifeleri gerektigi gibi yerine getirmediklerinde onları uyarıp ayaklarını kaymaktan sakındırmasıyla, sık sık onlardan fakir olanlara MERHAMET ve ŞEFKATLE yönelmesiyle, yoksulları, fakirleri, kimsesizleri, acizleri korumasıyla, küçüklerini edeplendirip terbiye etmesiyle, onlardan bilgi bakımından eksikligi olanlara ögretimde bulunmasıyla en güzel örnegi MİRAS bırakmıştır.
Küçükleri edeplendirmede bir örnek verecek olursak: Ashabı Kiramdan Ömer bin ebi SELEME (ra) anlatıyor: ‘’ Ben Rasulullahın odasında hizmet eden birisiydim yemek yerken elim yemek kabında hareket edip dolaşırdı. Bunun üzerine Rasulullah Efendimiz (sav) bana hitap ederek şöyle buyurdu: ** Ey Delikanlı. Allahın ismini an ve sag elinle yemek kabının senden taraf olan kısmından yemeye bak… (Muslim.Buhari) **
Cenabı Hak bizleride Allaha kul ve Onun şanlı Rasulüne ümmet olmada gayret, azim ve şuur versin. Allahım. Kalbimize senin bitmeyecek sevgini yerleştir. Bizleri Senin sevginden koparma. Gözümüzü Senin yolundan ayırma. Dilimizi hak kelâmından ve zikrinden uzaklaştırma. Kulağımızı hak sözünden ve vahyinden uzak düşürme. Gönlümüzü hak aşkından uzak düşürme.
Umudumuzu Senin rızâna bağlanmaktan alıkoyma. Hatâlarımızı ve unuttarak işledigimiz kusu ve günahlarımızı bagışla. Kalbimizi sâdık, niyetimizi hâlis, âmelimizi sâlih âmellerden eyle. Bize ibâdetleri îfâda kolaylıklar ihsan eyle. Çocuklarımızı bizlere bagışla onlara sıhhat, afiyet ve huzur nasib eyle. Sen her şeye kadirsin Allahım… Amin…
Sermed Kadir… 10.12.1996