RAHMET VE BEREKET AYI…

RAHMET VE BEREKET AYI… İki yıdır öldürücü bir virüs illetiyle mücadele ediyoruz. Manevi bünyemizin iki mikrobundan birisi unutmayalım, kendi nefsimizdir. Nefsin ise baş düşmanı açlık korkusudur. Nasıl ki; bedenimizi sıcaktan, soğuktan koruyabilmek için elbiselere ihtiyacımız var ise, bünyemizin maddi gıdalara ihtiyacı varsa, kalbimizin de bir takım gıdalara, koruyuculara, muhafızlara ihtiyacı olduğu bilinen bir gerçektir. Bedenimizin gıdalarına dikkat edemedigimizde nasıl hastalanırsak, kalbimizin gıdalarını da ihmal ettigimizde de öylece rahatsızlanırız. İki büyük düşmanımız nefis ve şeytanın kalbimizi istila etmesine sebep vermiş oluruz. Öyle ise Peygamber efendimizin (sav) ifadesi ile, bizim sığınabilecegimiz bir kale’ye ihtiyacımız vardır: **Oruç kalkandır** Bizim bir kalkana ihtiyacımız var. Onunla düşmanlara karşı kendimizi koruruz. Ramazan ayı Kuranı kerimin nazil olmaya başladıgı ay’dır. Belkide Ramazan ayını en çok degerlendiren hadiselerden biri de budur. Yani Kur’an ayı olmasıdır. İnsanlığın tek kurtuluşuna vesile olacak Kur’an bu ayda inmeye başlamıştır. Bunun için Peygamber efendimiz (sav):**Oruç ve Kur’an kul için kıyamet gününde iki şefaatçıdır…**buyurmuştur. Oruç ibadeti ile dirilirken, Kur’anı kerimi tilavet ettikçe manevi kuvvetimiz yerine gelecektir inşaallah…

RAHMET VE BEREKET AYI… Manevi bünyemizin bir diğer mikrobu da şeytan’dır. Ramazan ayı aynı zamanda şeytanları kahreden aydır. Rahmet ve bereket ayı olan Ramazan’da, şeytan zincire vurulur. Şeytan bu ay girince hasedinden kahrolur. Yapmak istediği muzırlıkları yapamayınca adeta öfkesiyle zıvanadan çıkar, çatlar.Ramazan ayı girdiğinde, şeytanın bağlandıgının pek çok alametleri sanki zahiren görülür. Şeytanı kahreden, zıvanadan çıkaran ve çatlatan sebeplerden biriside Ramazan ayında müminlerden alacağı nasibini alamadığı gerçeğidir. Bu ayda, müminlerden elde ettigi kazancı kaybetmektedir şeytan. Müminlerden nasibini alamamakta, artık eskisi gibi müminleri kandıramamaktadır. Şeytan Ramazan ayında müminlerin hayır ve hasenatlarına engel olamamaktadır. El ve ayaklarına prangalar, zincirler vurulan lanetli şeytan Ramazan ayında boynu bükük ve bir şey yapamamaktan dolayı hırsından çatlaması mü’minlere zarar verememesinden dolayıdır. Peygamber efendimiz (sav) bir hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır:**Ramazan ayı girince sema kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytanlar zincire vurulur…** Rabbim, bizleri bu aydan mümkün olduğu kadar gereken feyiz ve bereketinden faydalanan kullarıyla bir ve beraber eylesin…

RAHMET VE BEREKET AYI… Evet iki büyük şefaatçının oldugu Ramazan ayına giriyoruz. Az bir zamanımız kaldı; Şükürler olsun ki; Kovid 19. virüsünü de yenmek üzereyiz, inşaallah onun da Ramazan ayı bitmeden tamamen yener ortadan kaldırır ve Bayramımızı hakkıyla yaparız. Miladi 2022.Yılının bu sultanına kavuşmaya sayılı günlerimiz kaldı. Bizler de bu mübarek ay içinde hazırlığımızı ona göre yapalım. Şeytanı kahredecek, çatlatacak, nefsi helâk edecek yerin dibine geçirecek ibadet ve taatlarımıza devam edelim.Rabbimizden bu uğurda manevi güç, kuvvet tâlep edelim. Ramazan ayında Kainatı cahiliye bataklığından kurtaran, cahiliye sistemlerini yerle yeksan eden, şeytanın önderligini yaptığı, şeytanın teşviki ile kurulan küfür rejimlerini yıkan, darmadagın eden kur’an inmiştir. Ramazan ay’ına *On bir ayın sultanı* denilmiştir. Bu ayın özelliklerini şöyle göz önüne serilebilir. Kur’anı Kerim’de ismi açık olarak geçen tek ay Ramazan ayıdır. Allahu Teala, Ramazan ayını diger aylardan ayırt ederek övüyor ve bu ayı, Kuranı Azimüşşanı indirmek üzere bizzat kendisinin seçtiğini beyân ediyor…Rabbimiz Bakara Suresi ayet. 185. te mealen şöyle buyuruyor:*** Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun…**

RAHMET VE BEREKET AYI… Kardeşlerim, Bazı kimseler böylesi Rahmet ve Bereket ayında şeytan, İblis konusuna lüzumundan fazla yer verdiğimizi kanısına varabilir. Hikaye anlatmasını sevmesemde bir şeytan hikayesi ile konumuzu bağlayalım: Bagdat’ta ilim tahsiline gitmek için yola çıkan bir talebeye karşılaştıgı bir Allah dostu sorar: Evlat, sizin memleketlerde şeytan bulunurmu diye sorar. Talebe merakla: Efendim şeytanın olmadıgı bir yer varmı ki ? der. O zat: pekii, şeytan ile karşılaşınca ne yaparsınız diye sorar.Talebe, Efendim onunla mücadele eder, kendimizden uzaklaştırmaya çalışırız. …peki, bir daha gelirse ? Yine uğraşır kovarız. Taa ki şerrinden emin oluncaya kadar. O zat hala ısrar eder: Peki bir daha gelirse ? Efendim yine uğraşırız diye cevap veren talebeye adam derki: Peki evladım bizim hiç işimiz yok ta, hep onunlamı uğraşacagız ? Ömrümüzü hep şeytan ile mücadele ile mi geçirecegiz ? Talebenin bu sefer merakı iyice artar. Efendim ne yapalım yani, şeytana teslim mi olalım diye sorar. O Allah dostu şöyle bir soru sorar: Evladım bir yerden geçiyorsun. Orada bir davar sürüsü var. O davarın köpekleri sana saldırırsa ne yaparsın ? Genç cevap verir: çobana seslenirim ki köpeklerine baksın. Adam bu sefer derki: Öyleyse şeytan geldimi, seni de, şeytanı da yaratana sığın. Ömrün Allaha kulluk ile geçerse, şeytan sana asla gelemez der… Bizler de Allaha sığınalım, Allah Rasulünün sünneti seniyyesini kendimize kalkan edinelim şeytandan kurtulalım inşaallah…Sallu alâ Rasulina Muhammed…

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.