RAMAZAN EGLENCELERİ…

RAMAZAN  EGLENCELERİ… Çocukluğumdan beri aklımın almadığı hususlardan bir tanesi de; Ramazan eglenceleri meselesidir. Zaman ayarlaması, ya da vakit bulamama veya eglence ile ibadeti bağdaştıramama her ne dersek diyelim, Ramazan eğlenceleri, Ramazan ayına bir türlü denk getiremediğim faaliyetlerdendir. Yaz ya da bahar ayları veya kış mevsimi fark etmiyor, eğlenceye fırsat bulunamaması tezimi sonuna kadar savunuyorum. Örneğin iftar vakti saat yedi buçuk veye sekizde, Namaz, yemek, çay faslı derken bir saat geçiyor. Yatsı, teravih namazı için camiye koşturuyoruz. En erken, 22.30 veya saat. 23.00. sıralarında camiden eve geldiğimiz hesap edilecek olursa; 23.30. dan sonra hangi arada Ramazan eglencesi olur ve insanlar sahur vakti yaklaşırken, belkide sabah iş kaygısı varken bu eglenceye ne ara fırsat bulurlar anlamakta zorluk çekiyorum. Kaldı ki; eglenceyi tertib etmesi beklenen kimseler de müslüman ise iki seçenek kalıyor: ya namazlardan ferağat gelinecek ki; bu durum bir müslüman için düşünülemez ya da Ramazan eglencesi diye bir şey yok, olamaz ve olmamalıdır. Kimsenin hayat tarzına karışamam, sesli düşündüğüm var sayılsın lütfen…

RAMAZAN  EGLENCELERİ… Ramazan ayı girince çoğu işletmelerde tanıtım ilanlarında gözümüze çarpan Ramazan eglencesi olarak; Karagöz ve Hacivat figürlerinin ön plana çıktığına şahit oluyoruz. Maksadım, 14. Yüzyılda yaşayan iki inşaat işçisini ya dayapmış oldukları ortaoyunu türlerini anlatmak değil, bilhassa o zamandan günümüze kadar gelen süreç içerisinde, Ramazan eglencelerinin geleneksel bir hâl almasıdır. Diğer zamanlar farklılık arz etse de Ramazan ayı içerisinde eğlence ile ibadetin çakışması zaruri olduğundan dolayı Müslümanların yaşadığı ülkelerde bu tür aktiviteler Ramazan ayının manevi havasına uymamaktadır. İslam dinine karşı zaafı olan insanlar zaten ibadet kavramını unuttukları için içki, eğlence, heva ve heveslerinin peşinde koşma eylemi hayatlarının vazgeçilmez parçası hâline getirmişlerdir. Lâkin ben müslümanım diyerek kimliğini ortaya koyan insanlar aynı zamanda İslam dininin şartlarıyla da barışık bir hayat yaşayacağı gayet doğaldır, eğlenceler, heva ve heves peşinde koşma ertelenir hatta yok sayılır ama Ramazan, oruç, teravih…gibi ibadetlerimiz senede bir defa geliyor, feyiz ve bereketinden faydalanmaya, arınmaya gayret edelim …

RAMAZAN  EGLENCELERİ… Aramızda belki de; hem ibadetlerimi yerine getirir hem de Ramazan eglencelerini doya doya yaşarım diyenler çıkacaktır. Lâkin ben bu hususun o kadar kolay olmadığını düşünüyorum. Manevi hava deyimi, kutsallar, mukaddesat ancak ruhumuzu huzura kavuşturan, huzur bulduğumuz, feyiz ve bereket umduğumuz zaman diliminin adıdır.  İnsanlar seçenekleri icabınca iftar sofralarının yanında çeşitli, akla hayale gelen ve gelmeyen müzik, dans, ortaoyunu, tuluat, konserler, gösteriler eşliğinde sahur vaktine kadar hoş vakit geçiriyorum diyerek, gününü gecesine katabilir ama bu arada kaybettiklerini de hesap etmek mecburiyeti vardır. Hatta bir yıl aynı hassasiyeti gösteremeyen televizyonlar insanları Ramazan ayında televizyon karşısında tutma yarışına  girip çeşitli ilahıyatçılar eşliğinde müslümanları ibadetten koparma eylemini başlatmaktadırlar. Bilgi dağarcığına aynı geçen sene duyduklarını ekleyen anlatıcı ve dinleyiciler, Ramazan ayının manevi ikliminden farklı yerlerde dolaştıklarını anlamalı, bilgi birikiminin amelle değer kazanacağı şuuruna varmalıdırlar. Bir kişi akşama kadar Abdest alsa eğer namaz kılmamışsa ancak elini, yüzünü, ayağını yıkamakla meşguldür deriz…  

RAMAZAN  EGLENCELERİ… Kardeşlerim, hiç kendi kendimizi kandırmayalım; Ramazan ayında eğer ilimle, bilgi ile, vaaz, nasihat ve öğütlerle, bu mübarek gün ve gecelerde arınmakla, şeytanların bağlandığı aydan hayır, feyiz, bereket bekliyorsak, ibadetlerle hemhâl olmak istiyorsak bunu yolu Ramazan eğlenceleri olmamalıdır. Camiilerimizde iftardan sonra verilen vaaz, nasihat ve öğütlerden nasibimizi almaya gayret edelim. Yok, bugünlerde camiilere gitmiyorum diyorsak, namazlarımızı evde kılıyorsak vaktin geldiği ana kadar Kur’anı Kerimi açıp okuyalım, Hadisi şeriflerin terütaze ışığıyla huzur bulalım, manevi havayı ancak inancımız, imanımız ve itikadımızda arayalım. Osmanlı tarihine baktığımızda hem Ramazan eğlenceleri olarak hem de diğer zamanlarda zirve yaptığı zaman dilimi *Lale devrdir.* O zamanı yaşamak bizlere ancak günah kavramını artırıcı aktiviteler kazandırır. Unutmayalım hayatının ekseri bölümüne ezevk, safa ve eğlence yerleştirenler ibadet etmeye zaman bulamayan nasipsizlerdir. Ramazan ayı şatafatlı davetler, bitmez tükenmez eğlence, lüks otel kapatma görgüsüzlüğü değil, 29 ya da 30. günlük ibadetlerle arınma zamanıdır. Rabbim şuurumuzu artırsın…Sallu alâ Rasulina muhammed…

Sermedkadir…    

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.