Rasule Bağlılık Üzerine

Muhterem müslümanlar
bu Cuma hutbemizde. Peygamber efendimize baglılık, peygamber sevgisi ve bunun bir geregi olarak vefa duygusu üzerinde duracagız inşaallah.

Mutlaka her müslümanın bir umudu, bir beklentisi ve bir özlemi vardır. Bu isteklerimizin başında da Peygamber efendimizin şefaatı gelir diye inanıyoruz. Şefaat umudu Peygamber efendimiz için… Sevgi iddiamızın ispatı için… O’nun mirasını gelecek kuşaklara aktarmak için… Bir müminin gücü ve imkânları oranında neler yapabileceğini göstermek için… İslam ve İman ile şereflenme nimetinin karşılığında, Peygamber efendimize vefa gösterebilmek için dikkat etmemiz icap eden bazı kurallar vardır.

öncelikle: Peygamber efendimizi (sav) Kur’an kerim nasıl tanıtıyorsa tanıttığı gibi tanıyıp iman etmek mecburiyetindeyiz; düşmanlarının O’nun hakkında ortaya attığı iftiralara itibar etmemek. O’nun Allah’ın yarattıkları arasında en değerlisi olduğuna, Peygamberlerinin sonuncusu olduğuna inanmak boynumuzun borcu… Rabb’inden bildirdiklerinde ma’sum olduğuna, ismet sahibi olduguna, emanet, teblig, risalet görevini en mükemmel şekilde yaptığına, mucizeler sahibi olduğuna, en büyük mucizesinin de Kur’an olduğuna kesin iman etmek durumundayız. Peygamber sevgisini bütün sevgilerin önüne koymak, bize cennetin yolunu göstermekle yapmış olduğu iyiliğin kıymetini takdir edip minnettarlığımızı göstermek.

O’nu sevmenin Allah Teâlâ’yı sevmek, O’na yaklaşmanın Allah Teâlâ’ya yaklaşmak olduğunun şuuruna varmak. O’nun bize canlarımızdan daha yakın, bize bizden daha şefkatli olduğunu bilmek. Sevdiğini sevmek, sevmediğini sevmemek, O’na yakın olanı yakın, uzak olanı da uzak bilmek görevi omuzlarımızdadır inancındayız. Peygamber efendimize (sav) karşı saygımızı kâğıtlarda yazılı ve dillerde tekrar edilen şiir naat, kaside mısraları şeklinde değil, samimiyetle sadakat ve uygulama şeklinde ispat etmek, Sünneti seniyyesini O’nun kendisi gibi görmek; O’nun huzurunda asrı saadette yüksek sesle konuşulmadıgı gibi Sünnetinin karşısına da teslimiyetin ve uygulamanın dışında bir şeyle dikilmemek. Sünneti ve Hadis öğrenmeyi „din“ olarak görmek ve bu inanca sımsıkı yapışmak duygusuyla ve hissiyatıyla ögrendiklerimizi hayatımıza tatbik etmek görev ve sorumluluklarımız içerisindedir.

Yaşadıgı dönemde Sahabesinin mübarek vücuduna zarar gelmesin diye, etrafında etten kemikten sur ördükleri gibi şimdi biz müslümanlarda, Peygamber efendimizin (sav) sünneti seniyyesini korumak, o uğurda her ne gerekiyorsa ona katlanmak, gerekeni feda etmeye hazır olmak imanımızın gereklerinden olmalıdır. Peygamber efendimize (sav)Her anıldığında, bilhassa Ezandan sonra, Cuma günü…O’na salât ve selam getirmeyi, üzerimizdeki hakkının en küçük ifadesi, şefaatinin bir aracısı olarak görmek durumundayız. O’nun Sünneti ile istihza edenlere, basite alanlara ve o yerlerde duranlara, herhangi bir bidate, sapıklıga destek olanlara fırsat vermemek görevlerimizden olmalıdır.

Ne olursa olsun Peygamber efendimizin (sav) bir Sünnetinin yaygınlaşması için mücadelenin en güzelini vermek durumundayız. Allahın Dinine yardım edenler safında bulunmaya gayret edecegiz inşaallah. Peygamber efendimize ait bir Sünnet gördüğümüzde içten bir sevinçle sevinmek… Gaipten bildirdiği şeylere gözle görür gibi inanmak. Yasakladığı şeylerden ateşten kaçar gibi kaçmak bizlerin özelligi ve güzelligi olmalıdır. Farzı muhal, Peygamber efendimizin (sav) Sünnetini yaşatmada hiç kimse kalmasa bile, yaşatacak tek müminin biz olduğunu hissederek çalışmak, çalışana bu gayretle destek olmak.

Ne kadar Sünnete göre yaşadığımızın testini sık sık yapmak. O’na uymayı, Sünnetini yaşatmayı rahmetin ve mağfiretin bir sebebi olarak görmek durumundayız…Peygamber efendimizin Ehl-i Beytini sevip hürmet etmek. Sahabelerini sevmek, takdir etmek… Onların aralarındaki meselelere hiç bir şekilde dil uzatmamak karakterimiz olmalıdır. Peygamber efendimizin (sav) mirası olan ilmi öğretip yayan, Sünnetini yaşatan âlimlere saygılı olup, destek olmak…

Gelecegimizin teminatı olan göz nurumuz çocuklarımızı Peygamber efendimizin sevgisi ve O’nun izinden gitme, O’nu yegâne örnek ve önder bilme şuuru ile yetiştirme, bu hedefi de tatbik ederek ilk örnek olma çaba ve gayreti tabiidirki biz Müslümanlardan gelmelidir. Bunun için de mescitlerde ders halkalarında evlerimizde Kuran sünnet okumaya elverişli hale getirmeliyiz. Çocukları salâvat okumaya alıştırma, Peygamber sevgisini aşılamayı teşvik etmek zorundayız.

Velhasılı Sünneti seniyyeye sımsıkı baglanmak, o yol üzerinde yaşamaktan gayrı bir kurtuluş reçetesi bilmiyoruz. Allahcelle şanuhu yar ve yardımcımız olsun. Yukarıda okumaya çalıştıgım Ali imran suresi ayet.32.de Rabbimiz mealen şöyle buyurmaktadır:*** De ki;Allaha ve peygambere itaat ediniz.‘ Eğer bu çağrıya sırt çevirirlerse hiç şüphesiz Allah kafirleri sevmez…***Allahım sen bizlere sevdiklerini sevdir ve sevmediklerindende uzak durmamızı nasip eyle…Amin.

SERMEDKADİR

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.