بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمَ وَالَّذِينَ يَبِيتُونَ لِرَبِّهِمْ سُجَّدًا وَقِيَامًا
Muhterem Müslümanlar… Son – Veda Haccında Peygamber efendimiz (sav) kendisinin yolunu takip edeceklere iki şey emanet etti: Kur’an ve Sünneti seniyye… Bu iki hususa sımsıkı tutunulduğu zaman sapıklıga dönülemeyecegini ifade etti. Öyle ise O yüce ve Şanlı Rasulün yolunda gidenlerin müracaat edecegi şeyleri terk edip, başkalarına müracaat etmeleri son derece yanlıştır. Mizan başında Müslümanlar Kur’ana göre hesaba çekileceklerdir. Öyle ise ölçümüz Kur’an ve Sünneti seniyyedir…Bu arada İcmaa ve İctihad ehli olan Büyük İmamların sözleri de bizim makbulümüzdür. Bu dört temel husus tabir Caizse Dinimizin muhkem, saglam DÖRT ditreğidir. Önümüze çıkan her meseleyi bu dört temel esasa göre degerlendirmeden çözmemiz imkansızdır.
Bizler de Ehli Sünnet vel Cemaat baglısı Müslümanlar olarak her meseleye Kitap, Sünnet, İcmaa ve Kıyas bütünlügünü esas alarak bakarız. ÜÇ AY’LAR meselesinde de İfrat ve Tefrite bulaşmadan bu esaslar, ve bu ölçü çerçevesinde inceleyecegiz inşaallah… Rabbimiz Furkan suresi ayet.64.te mealen şöyle buyurmaktadır: ***Gecelerini Rablerine secde ederek ve kıyam durarak geçirirler.*** İslam Dininde Mübarek sayılan ve çok deger verilen üç ay RECEB, ŞABAN ve RAMAZAN ayları. Allah Teala kullarına çok acıdıgı için bazı gecelere, gün ve aylara kıymet vermiş, bu gece, gün ve ay’lardaki DUA, Tevbe, Namaz ve Oruç gibi İBADETLERİ kabul edecegini bildirmiştir. İnananların çok İbadete yapması , DUA ve Tevbe etmeleri için böyle gece , gün ve Aylar sebeb ve vesile kılınmıştır…
Muhterem Mü’minler…Bu ayların Müslümanlarca önemli ölçüde değer kazanmasının sebepleri arasında Peygamber efendimizin (sav) bu aylar hakkında verdiği haberler gösterilebilir… Bir Hadis mealen şöyledir:** Recep Allah’ın ayı, Şaban benim ayım ve Ramazan ümmetimin ayıdır…** Ayrıca Peygamber Efendimiz (sav) Receb ayı girince, ** Âllahım… Receb ve Şabanı bize mübarek kıl. Bizi Ramazana ulaştır…** diye dua ederdi. *ÜÇ AY’LARIN* değerini ifade eden diğer bir önemli özellik ise beş mübarek gecenin dördünün bu aylar içinde olmasıdır. Regaib gecesi, Recep ayının ilk cuma gecesine, Mir’ac gecesi, Recep ayının yirmi yedinci gecesine, Berat gecesi, Şaban ayının on beşinci gecesine, Kadir gecesi ise Ramazan ayının yirmi yedinci gecesine rastlar. Peygamber Efendimiz (sav) Şaban ayında çok oruç tutardı. Aişe validemiz, Rasûlüllah’ın bu aydaki orucu hakkında şöyle der:** Şaban ayındaki kadar çok oruçlu olduğu bir ay görmedim… **(Tecrid-i Sarih) Receb ve Şaban ayları, Rahmet ayı olan Ramazanı karşılayan aylar olup Ramazan ayının müjdecisidir. Dinimizde ayrı bir değeri olan ÜÇ AY’LARIN, kişide insanî özelliklerin olgunlaşmasında ve iradenin kontrol altına alınmasında rolü büyüktür. Zira Receb ve Şaban aylarının feyzinden bereketinden ve bu aylarda bulunan Regaib, Mirac ve Berat gecelerinin rahmetinden istifade yolunu tutan Müslümanlar, Ramazan ayında ise her türlü kötülükten kendini uzak tutar ve insanî vasıflarının artmasına gayret ederler. Nihayet Kadir gecesinde yapacağı ibadet ve tevbe ile manevî hazza ulaşırlar.
Muhterem Kardeşlerim…Özellikle, bu aylarda bol bol istiğfar etmek, Namaz kılmak, oruç tutmak, Kur’ân okumak ve Dua etmek, Tefekkür etmek en uygun davranışlardır. Rabimize sonsuz hamd ve senâlar olsun ki; mübarek geceler geçidi *ÜÇ AY’LARA* yeniden kavuştuk. Herbiri başlıbaşına bir feyiz ve bereket kaynağı, birer rahmet ve mağfiret menbaı olan bu AY’LAR ve geceler tevbe’lerimize vesile olmak üzere peşi peşine geliyor. Üç Aylar olarak bilinen Recep Şaban ve Ramazan ayları çok feyizlidir. Mübârek Ramazan ayının müjdecisi olan Recep ayına girmiş bulunmaktayız. Dün Regaib Gecesi idi. Rasûlüllah (s.a.v.) Efendimiz bu ay’a ** „Şehru’l-lah (Allah’ın ayı)“ ** beyanında bulunmuştur. Herbiri mü’minlerin şuurlanmalarına vesile olabilecek bu mübarek aylar, her sene mü’minlere hayatın büyük bir sür’atle akıp gittiğini haber vermek üzere gelen birer misafirdir. Birer ikaz lâmba ve levha’larıdır…Misafir hürmet ister, hizmet ister…
Kardeşlerim… İkaz, insanın kendisine gelmesine, ne olduğunu, görevinin ehemmiyetini bilmeyi ihtardır. Bir ömür, kimbilir nice ihtar ve ikazlarla geçip gidiyor. Önce kendimize soralım: Bu ikaz ve ihtarlarla: Bizi biz yapan hasletlere ulaşabiliyor muyuz? Emperyalist kâfirlerin tuzağına düşmekten kendimizi koruyabiliyor muyuz? Asıl görevimizin ev bark satın almak, oturduğumuz evde kendimize bile barınacak yer bırakmamak üzere eşya doldurmak olmadığını, aksine; Hakk’ın hâkimiyeti ve dinimizin izzeti için çalışıp, ğayret edebiliyormuyuz? Allaha kulluk noktasında ne gibi bir çalışmalarımız var bir tefekkür edelim, düşünelim. Müslüman kardeşlerimizin dertleriyle dertlenelim. Eğer hiç bir şey yapamıyorsak, Din Kardeşlerimize gıyabında muhabbet ve sevgi besleyelim, Onların gıyabında DUA edelim, DİN kardeşi olmamızın geregini yerine getirelim. Rabbim Yâr ve yardımcımız olsun İnşaallah…