RÜKU’YA EĞİLİRKEN…

Namaz ibadeti mü’minin miracıdır. İnancımız gereği rüku ile eğiliyor, secde ile Rabbimize yaklaşıyoruz.  Bizler rüku’da Rabbimizi Allahuekber diyerek büyük tanıdığımızı ifade ediyor, Rabbimizin azametini tekrarlıyoruz. İnancımız o’dur ki; rüku ve secde edenler Allahu teâla katında hesapsız dereceler elde edeceklerdir. Rüku ibadetimiz, Allahu teâla’ya tâzim’in, Allah azimüşanı en büyük saymanın, Allah azze ve celleyi yüceltmenin en ileri aşamasıdır. Rüku ibadeti ile mü’min, zayıflığını, âciz bir kul olduğunu, olaylar karşısında biçare olduğunu ortaya koyar ve en sonunda  Allahu teâlaya sığınarak, saygı, tâzim ve hürmetini bilfiil gösterir. Rüku ibadeti aynı secde ibadeti gibi Allahu teâlaya hürmetin en yüce derecelerindendir ve secde’ye bir başlangıç  mahiyetindedir. Rükuya varmak, eğilmek, şüphesiz ki mü’minler için son derece önemli bir iman borcudur ve mü’min olmalarının göstergesidir. Mü’minler yalnızca Allah’ın huzurunda rüku ederek, büyüklüğün ve yüceliğin, ilâhlığın ve rabliğin sadece Allaha ait olduğunu göstermiş olurlar. Rabbimiz Bakara Suresi ayet. 43.te mealen şöyle buyurmaktadır: *** Namazı tam kılın, zekâtı hakkıyla verin, rüku edenlerle beraber rüku edin…***Rabbim bizleri başka mahlukata eğilenlerden eylemesin…

 Namaz, biz mü’minlerin vazgeçilmez, olmazsa olmaz diye bildiğimiz ibadetlerimizin özü’dür.*Rüku* ise; Namaz ibadetinde aynı secde gibi, en önemli unsurlarından biridir. Secde gibi Allahu teâlaya hürmetimizin en yüce derecelerindendir ve secdeye bir başlangıçtır. *rüku* dilimizde, iki büklüm olmak, eğilmek, beli bükmek demektir. Terim olarak, namazda özel bir şekilde eğilme fiiline denir. Namazda ayakta iken kıraat yani Kur’an okma fiilimiz bittikten sonra, elleri dizlere koyarak, beli  ve başımızla sırtımızı mümkün olduğu kadar düz tutarak eğilme âmeliyemizdir. *rüku* aynı zamanda sayğı, tâzim, hürmet, alçak gönüllülük ve mütevaziliği de ifade eder ki, bizler bu hareketi ibadet kastıyla yaparız. Mü’min kulun Rabbine tâzim ve hürmetinin, Allahu teâlanın huzurunda kendimizi aciz gördüğümüzün bir belirtisidir. Bizler yalnız Rabbimizin huzurunda aşırı sayğımızdan dolayı eğilir ve adeta iki büklüm oluruz… Rabbimiz Hacc suresi ayet. 77. de mealen şöyle buyurmaktadır: ***Ey iman edenler. Rüku edin; secdeye kapanın; Rabbinize ibadet edin; hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz…*** Rabbim bizleri ebedi kurtuluşa erenlerden eylesin…

Sayğı, hürmet, tâzim ile boyun eğme ifadesi olan rüku ile eğilmemiz, Rabbimize olan teslimiyet ve itaatimizin açık bir göstergesidir. İnsanlar tevazu belirtisini illa ki bir şekilde belli ederler. Kime ve neye hürmet, tâzim ile eğildiklerinin bilincindedirler. İnsanlar zaman zaman ya ağızsız, dilsiz kendi yaptıkları heykellerinin karşısında sayğı duruşuna geçer eğilirler, bazan yönetici, idareci, başkan, genel müdür ya da para babalarının karşısında iki büklüm olur, ya da makam, mevkii sahibi kendileri gibi yaratılmış birilerinin önünde eğilir hatta el etek öperler. Bu yapılan aşağılık hareket her ne kadar o kişinin bulunduğu makama bir saygı gibi yorumlansa bile, işin özü yönünden yanlıştır ve Allahu teâla’dan başka birisine boyun eğmenin seviyesiz nişanesidir. Böyle bir durumda önünde yerlere kadar eğilinen kişi ne yücelir ne de onların önünde yerlere kapanan insan o kadar aşağıdır. İnsan ancak Allahu Tealanın huzurunda eğilmelidir ve bunun adı da rüku ibadetidir… Rabbimiz Maide Suresi ayet. 55. de mealen şöyle buyurmaktadır: ***O mü’minler namazlarını kılarlar, zekâtlarını verirler ve onlar ruku edenlerdir…***Rabbim bizleri bu şuur ve bilinçle hareket edenlerden eylesin…  

Kardeşlerim, Allahu teâlanın önünde rüku etmek mü’minlerin en önemli ayırdedici vasıflarından, özelliklerindendir. Mü’minler rüku ve secde ederek Allahu teâlanın lütfunu, rızasını arzu ederler. Müslümanlar, Allahu azimüşşanın huzurunda rükuya vararak, hem kendi nefislerine hem de bütün insanlara hâl diliyle derler ki; Allahtan başka hiç bir kimsenin, makamın, menfaatın, çıkar’ın önünde eğilmek mü’mine yakışmaz. Çünkü böylesine bir hürmet ancak Allahu zül celâle yapılır.  Mü’minin namaz ibadeti sadece kendine has bir özellik ve güzelliktir. Namaz bir müslümanın özgürlük ve hürriyet ilanıdır. Mü’min namaz içinde yapmış olduğu rüku ve secde ile Allah’tan başka hiç bir gücün önünde boyun eğmenin doğru olmadığını haykırmaktadır. İnsan ancak Allahu teâalanın huzurunda eğilerek izzet bulacağının şuurunda olmalıdır. Aksine hareket, şeref ve haysiyyetini ayaklar altına alıp, esaret ve zillet bataklığına battığının göstergesi olacağından bu tür aşağılık komplekslerinden kaçınmak gereklidir, lüzumludur, şarttır inancındayız…Mürselat suresi ayet. 47- 48. de mealen şöyle:***O gün yalanlayanların vay hâline. Onlara: rüku edin denildiği zaman etmezler…*** Rabbim bizleri namaz kılıp sadece rüku’da Rabbine eğilen, secde eden, şuula ibadet eden kullarıyla bir ve beraber eylesin…

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert