SABAHIN NURU…

SABAHIN  NURU… Birbirine ZIT olan kelimeler aslında bir diğerini anlamakta ve kavramakta bizlere önemli işaretler vermektedir. NUR ve ZULMET kavramları da böyledir. İşte Sabah sözcüğünde NUR kavramının ışıltıları parlamaktadır. Öyle bir ışıltı ki; karanlığın en koyu, zulmetin en SIĞ, zifiri karanlık diye ifade ettiğimiz bir hâlden Rabbimiz sabahın ışıklarını bir NUR gibi gözlerimizin önüne sermektedir. SABAH sevinci bütün canlılar için her türlü ümidin de aynı zamanda bir başlanğıç noktasıdır. İnsanlar, hayvanlar ve bitkilerin tarifi mümkün olmayan sevinci SABAH vaktinde başlamaktadır. Gözümüzün, gönlümüzün açılma saatları, kalbimizin huzur duyduğu anlar, gözümüzün önündeki bin bir renklerin canlanışı, SABAH ışıklarının yayılmaya başladığı anlarda içimizi ışıtmakta, ısıtmaktadır…Rabbimiz Rum Suresi ayet. 17. de. Mealen şöyle buyurmaktadır: *** Haydi siz, akşama ulaştığınızda Akşam ve Yatsı vaktinde SABAHA kavuştuğunuzda, gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde Allahı tesbih edin NAMAZI kılın, ki göklerde ve yerde hamd O’na mahsustur…*** Bize SABAH vaktinde başlayıp, Yatsı vaktine kadar güzellikler yaşatan Rabbimize hamdolsun…

 

2.  SABAHIN NURU… Sabah vakti öyle bir mübarek zaman dilimidir ki; adeta bütün güzelliklerin hayata uyanışını müjdelemektedir. İslam dini bu uyanış, silkiniş, insanların kendine geliş serüveninde SABAH vaktini işaret etmekte, Allahu Teala’ya inanan insanları SABAH vaktini tefekkür etmeye çağırmakta, davetini yinelemektedir.  İslâm dininin BEŞ temel ibadetinden biri olan vakit namazlarımızın ilki olan SABAH namazını daha gün doğmadan kılmış olmamızın çok büyük SIR’LARI vardır. Allahu tealaya İMAN bağıyla bağlanan Müslümanlar Rabbine teşekkür ederek, şükran duyarak, minnet içerisinde hayata uyanırken; uyandıran İRADEYE karşı kayıtsız kalamayacağını ayrıca akıl niğmetiyle düşünebilmeli ve gereğini yerine getirmelidir. KUL olma bilinci, şuuru, özgüveni SABAH Namazının nuru ile günün ilk ışıklarına müteşekkir olduğu hâli İbadet diliyle rabbine sığındığı bilincinin açık tezahürüdür…Rabbimiz SAD Suresi ayet. 18.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Biz, dağları onun emrine vermiştik. Akşam SABAH onunla beraber tesbih ederlerdi…*** Yaratılmışların EN ŞEREFLİSİ olarak bizler de, Allahu Tealayı TESBİH etmeyi unutmayalım, gaflette kalmayalım inşaallah…

 

3.  SABAHIN NURU… Sabaha karşı doğu tarafında yayılan beyazlık ile göğün etrafında karanlık açıldığı zamandan itibaren başlayan SABAH NUR’UNUN ışığını vereceği müjdesi GÜNEŞ doğuncaya kadar devam eder. Gökyüzünün doğu tarafında UFKUN aydınlanması tabiidir ki düşünen beyinler için aynı zamanda vakit belirtisi olarakta kendini göstermektedir. SABAH Fecrinin pırıl pırıl olmaya yüz tuttuğu anları inanan insanlar TAN yerinin ağarmasını büyük bir heyecanla bekleyeceklerdir. Hatta Dünyanın bazı bölgelerinde bu MUHTEŞEM, HARİKA, OLAĞANÜSTÜ hâli birebir görüp yaşamak istiyen insanlar vardır ki; O bölgelerde GÜNEŞİN DOĞUŞUNA şahit olurlar. Örneğin Kıbrısın bazı bölgelerinden, İstanbuldan ve benzeri yüzlerce bölgeden SABAHIN NURUNU seyretmek için turitik GEZİ düzenleyenler hiç tea az değildir. O yüzden biz Müslümanlar Rabbimizin zatını değil, Yarattıkları üzerinde düşünür, ibret almaya gayret ederiz… Rabbimiz Felak Suresi ayet. 1. de mealen şöyle buyurmaktadır: ***De ki: Ben ağaran SABAHIN Rabbine sığınırım…*** Elhamdulillah…

 

4.  SABAHIN NURU… Kardeşlerim,  Sabahın NURLU ışıkları bütün canlılara RIZIK arama zamanının başlanğıcı olduğu gibi, REZZAK olan Rabbimizden asla ve kat’a yüz çevirmememiz gerektiğinin de aynı zamanda düşünen beyinler için açık bir göstergedir. Anladığımız her manâda bizleri aydınlatan Rabbimiz, Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte bizleri her türlü niğmetinden istifade  etmeye çağırmaktadır.  Kâlbi, gönlü mühürlenmemiş olan, henüz Allahu Tealanın verdiği rızıktan MAHRUM olmayan insanlar Rabbimizin çağrısına uymak durumundadırlar. GAFLET uykusu mutlaka terk edilmeli, iyilik, güzellik, doğruluk ve adalet yönüne MEYİL verilmelidir. Bizler, önce kendi nefsimizi her yönüyle doyurmak zorunda olduğumuz gibi, Ailemizi, çoluk çocuğumuzu, bize bel bağlayan insanlara  hizmet etmeyi aynı zamanda HAK’KA hizmet olarak görebilmeliyiz. Daha alacakaranlıkta RIZIK derdine düşüp, FAZİLET yolunda ilerleyen, helâl lokma sevdalıları hem dünyada hem de ukba’da hayırla yâd edilmeye lâyık olacacaklardır inancındayız…Rabbimiz Mü’min Suresi ayet. 55. te mealen şöyle buyurmaktadır: *** Resûlüm, Şimdi sen sabret, Çünkü Allah’ın vâdi gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste. Akşam SABAH Rabbini hamd ile tesbîh et…*** Sallu alâ Rasulüna Muhamm…

 

Sermedkadir…   

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.