Cenabı Hak Bakara Suresi Ayet.170.te mealen şöyle buyurmaktadır: *** Onlara:’’ Allahın indirdigine uyun’’ denildigi zaman: ‚’ Hayır, biz atalarımızı üzerinde buldugumuz yola uyarız’’ derler. Ya ataları bir şey düşünemeyen ve dogru yolda olmayan kimseler idiyseler…***
Peygamber efendimiz (sav) bir Hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır: ** Cehaletten daha kötü fakirlik olmaz; akıllı olmak gibi zenginlik yoktur. Tefekkür gibi de ibadet olamaz…Ramuz ul ehadis.A.Z. Gümüşanevi.s.576.**
Şamanizm: Bilhassa Asya da yayılan bozuk dinlerden birinin adıdır. Şamanizme inanan insanlar, İlahi dinlerden hiç birine itikad etmeyip, Yıldızlara, Ay’a, Güneş’e, Heykellere ve Cin’lere tapınan kimselerdir. Türklerin atası kabul edilen Yafes’in ölümünden nice yıllar sonra insanlar azmaya, Nuh Aleyhiselamın ve onun oglu Yafes’in dinini, nasihatlarını unutarak sapık ve iptidai bir şekilde yaşamaya başladılar.
Bunlardan Türklerin yurdu, Asurlular tarafından işgal edildi. Asurlularda Güneşe, Yıldız’lara tapıyorlardı. Türklerin o zaman başlarına geçen bazı hükümdarlar, Semavi – İlahi dini bozarak, onları putlara taptırmaya alıştırdılar. Orta ve dogu ASYA da yaşayan kavimler, Yıldızlara, Aya, Güneşe, Heykel’lere ve Cin’lere tapınıyorlardı. Bu suretle Asyada bir çok bozuk inanç şekilleri ortaya çıkmıştır.
Böylece uydurulan, meydana çıkan sapık yollardan biriside Şamanistliktir. Zamanımızda da Şamanizm diye tanınan bu bozuk ve sapık yol, vaktiyle dogu Asya da putperestlerin uydurdugu bir inanç olup, bu gün Sibirya’daki ve okyanus adalarındaki insanların hala tapındıgı inanç şeklidir. Tapındıkları şeylerin en büyügüne * Şeytan * derler.
Şaman ya da * KAM * dedikleri Din adamları – papazları, bir AT KUYRUGU takar, güya Cinleri kovmak için boyunlarına bir * DAVUL * asarlar. Bu davulu ara sıra çalarlar. Sihir ve büyücülük Şamanist inanç şeklinde * KERAMET * olarak kabul edilir. Şamanizim de Brehmen ve Buda dinleri gibi Cahil ve sapık gurupların inandıgı ve asırlar boyunca hayatiyetini sürdürdügü bir inanç şeklidir…
Araştırmacı Tarihçi yazar Abdulkadir İnanın bu konuyla alakalı eserinde şu bilgiler yer alıyor: * Ural-Altay ırkının Batı şubesine mensup olan Asya kavimleri- Türkler, Mogollar, Tonguzlar eski zamanlardan beri Şamanizm dininde idiler. Bunlardan Tonguz kabilelerinin, Mançulardan başkaları bu günde Şamanist inancını sürdürüyorlar. MogollarTibet tesirinde Buda Dinini kabul etmişlerdir. Bunlardan BAYKAL gölü civarında sakin yalnız Boryatlar Şamanizme sadık kalmışlardır…
Dogudaki vatanlarını bırakarak Batı ve Güneye dogru Göç etmeye devam eden Türklerin çogu ise sonradan İslamiyeti kabul etmişlerdir. Şamani Dinine mensup olan Türkleri biz Türkün eski Vatanı Altay’da görüyoruz. Bunların inandıgı dini de degişik dinlerin tesirinde kalmışlardır. Bununla beraber Türk Şamanlıgının esaslarını yalnız Altay Türklerinde buluruz…
İslamiyeti son asırlarda kabul etmiş veyahut eski zamanlardan beri İslam olmakla beraber Siyasi ve günlük hayatlarında eski Türk anane ve yasa’larına sadık kalmış göçece Türklerde Şamanizmin bir çok AKİDE ve Anane’lerinin, İslamiyete ragmen hüküm sürdügünü görüyoruz. Hıristiyan olarak bilinen Çuvaş, Yakut ve bazı Sibirya Türkleri gibi, Budizmi seçen Sayan’lılar tarafından da Hristiyan ve Buda ayinleri ismiyle bir çok ŞAMAN merasimi yapılmakta oldugunu araştırmacılar kaydetmişlerdir.
Türk Etnografya ilmi ilerledikçe, BİN senelik Müslüman Türklerin de bir çok Şaman adetini, Akidelerini muhafaza ettiklerinin meydana çıkması bizleri şaşırtmamalıdır. Bu zamanda bile çok çocuk oyunlarında ya da Osmanlı edebiyatında açık bir şekilde iz bırakması dikkat çekicidir. Yani en basit bir yaşantı şeklinden en önemli bilgi birikimlerine kadar halâ çogu adet ve töreler yaşatılmaya devam edilmektedir. Tabii bunlardan bazıları bilerek ve bilmeyerek hayatiyetini zamanımıza kadar taşımıştır…
Eski Türklerin Şamanizme yani eski – Milli dinlerine sadık kalmalarının sebebi geçmişlerine verdikleri aşırı önem, * BUDA * ve diger Çin mezheblerinin derin felsefelerini kavrayabilmek degil de, Medeni Çin saraylarına yakınlıgı ile bilinen BİLGE HAKAN’ın Buda ve diger mezheb mabed’lerini bina ettirmek istedigi vakit veziri olan TONYUKUK; * BUDA ve Lautizm dinleri Türkleri harap edecektir; Türk kaybolacaktır.* diye mani olmuştur…
Türk Şamanistligi yukarıda da zikredildigi gibi, DİN olarak bütün ayin ve merasimleri ile DUALİZM – İkicilik, seneviye ( Tek tanrılı olmayan inanç şekilleri) inanışı olmak üzere Altay Türklerinde muhafaza olunmuştur. Altaylıların Akidesine göre Kainat bir çok tabakalardan oluşmuştur. Bu tabakalar bir başkasından güya az bir mesafe ile ayrılmıştır ki ibadet merasimini icra ederken * KAM, ŞAMAN * bunların birinden digerine sıçrayarak geçebilir…
İnançlarına göre: Nur alemi ile karanlık alemleri arasında insanların meskeni olan ARZ bulunur. Yukarı alem iyilerle ve merhametli tanrılarla doludur. Bunlar insanları yaratırlar, himaye ederler ve merhamet gösterirler. Şamanist birisinin inancına göre: Güneş insanın en büyük dostudur ve büyün hayatın kaynagıdır. Aşagı âlemde ise kötü ruhlar ve kişilerin meskenidir. Bu yaratıklar insanlara zarar verirler. Bütün vazifeleri insan oglunu karanlık âlemlere davet etmektir…
Semavi – İlahi ve Zulmet Tanrılarıyla adi insanlar dogrudan dogruya münasebete giremezler. Bunlara müracaat için kudretli bir vasıta lâzımdır. O vasıta da KAM yani ŞAMAN Rahibi- din adamıdır. KAM’ların Ruhi kuvvetleri tahsil ve egitim almak yoluyla degilde Babadan evlada geçen bir irsi hadisedir. Şamanizmin bütün sırları, İlahların hayatı ve şecerelerin yalnız KAM’ın bilgisi dahilindedir…
Şamanistlerin ayinlerini yöneten Kam hususi bir elbise giyer. Ayinlerinin icrasının büyük şartlarından birisi de * DAVUL * dur. Bu Davulun bir tarafı degişik resimlerle ve mistik işaretlerle doludur. Ay, Güneş, Yıldız, Mukaddes bildikleri hayvan ve agaç resimleri gibi. KAM’lar kendi dinlerine İlahlarına ve Dualarının tesirine tamamen inanan bir yapıya sahiptirler. Kendileri vecd haline geldiklerinde harikulade şeyleri yapacaklarına inanırlar maneviyatlarının çok yüksek olmasını bir şart gibi görürler ve kötü ruhlara karşı üstünlüklerinide her zaman ifade ederler…
Şamanistlerin Tanrılarına söylenen dua ve himmenleri-istekleri gayet çoktur. Bu Tabiat evladı için insanı azametiyle şaşırtan daglar, geniş sahralarda ayrı bir manzara teşkil eden tepeler, gürültü ile akan ırmak ve çay’lar, göçebeler için bereket kaynagı olan otlak ve çayırlar hesapsız İlahlarla doludur. Bunların bazılarına şükran beyan etmek- Teşekkür etmek ve bazılarının şerrinden kurtulmak için Dua okurlar. Bu dualarda daglar, nehirler, göller, tepeler hepsi ruh olarak tecelli ettigi düşünülür…
Şamanistlerin Alemlerin yaratılışı ve uluhiyete dair İtikadları gibi, ibadet ve ayin esnasındaki merasimleri de bilinen bir usule göre yapılmaz. Mesela Müslüman bir İmamın Namaz anında hangi Sure ve Ayetleri okuyacagı ve nasıl bir ibadet edecegi bilinir. Bir Hristiyan Rahibi için de açıp kitaplarından okuyacagı hususlar ve Yahudi hahamında anlatacakları bellidir. Yani ibadetlerin belli vakitleri, bellirli duaları, ve belirli ilahileri vardır. Ve Kitaplarda yazılan kaidelere göre ibadet eda edilir…
Lakin Şamanist ayinleri böyle degildir. Belli bir dereceye kadar bilinen kaideleri uyguladıgı sanılan KAM içerigi itibariyle her hangi bir bagımlılık göstermeden ayin’i icra ederken kendisine o anda nasıl bir ilham geldi ise o şekilde ayini yürütür, idare eder. Kendini kudretli ve İlhamı geniş gören KAM kendisinden öncekilerin okudugu ilahi ve zikirleri ezberlemek ve merasimlerde tekrar etmek mecburiyetinde hissetmez. Her ayinde ayrı dua ve zikir icat eder…
Seleflerin ilahi ve dualarını tahrif etmek günahından KAM’ın hiç korkusu yoktur. Bununla beraber trans haline giren KAM’ın ilahilerini kaydedebilmek şöyle dursun, açık ve anlaşılır surette işitmek bile mümkün degildir. Çünkü, merasimden sonra, KAM ne söyledigini tekrar edemez. Söylediklerini de kaydetmek çok müşkül bir meseledir. Altay Şamanlıgını ve lehçesini esaslı surette ögrenen Verbitsk adlı bir Rus araştırıcı Şaman ilahilerinin metinlerini ancak tercümesiz olarak neşretmiştir. (A.İnan.Makaleler,incelemeler. sayfa.401.)
İslam ordularıyla ilk defa tamasa geçen Türkler Zerdüşt, Buda, Mani, ve kısmen Nesturı-Hristiyan dininde idiler. İslam Dini Türkler arasında çok yavaş yerleşiyordu. Buhara ve Semerkantın fethinden sonra (M.713) Müslümanlar, küçük Türk beylikleriyle degil, fakat büyük Türk Hakanlıgının ordularıyla karşılaştıklarında bunlar Şamanist idiler. Dogu Göktürk ordusu Müslümanlar tarafından fethedilen sogd ülkesine yani Semerkanta girdiler. Orhun kitabelerinde bu husus zikredilmektedir. Hicretin üçüncü yüzyılından itibaren Maveraünnehir bir İSLAM memleketi olmuştur.
Tarihçi İbni Fadlan, Hicri. 310.Yılında Türk – Bulgar hanlıgına giderken kalabalık OGUZ boyları ve Başkurt Türkleri içinden geçmiş, bunların yaşayışlarına, örf ve adetlerine dair geniş malumat vermiştir. Onun anlatımına göre Oguzlar ve Başkurtlar Şamanist idiler. Adet ve Törelerinde ölüler kültü, su kültü, defin ve matem törenleri tıpkı Göktürk’lerdeki gibi idi. (A.Zeki Velidi Togan)
Bununla beraber İslam dini tesiri altına girmiş bulunuyorlardı. Müslümanlara hoş görünmek için Kelimeyi Şehadeti söylüyorlardı, * Bir Tanrı * diyorlardı. Karahanlılardan ilk Müslüman olan Hakan Saltuk Bugra Han idi. Bu gün Türk milletinin yüzde doksanı Müslümandır. Yalnız bunların hepsi aynı tarihte Müslüman olmuş degillerdir. Hatta aynı kavim olan Oguz’ların tamamiyle İslamlaşması iki yüz yıl boyunca devam etmiştir.
Kıpçak Bozkırlarının İslamlaşması dokuzuncu asırdan, on dördüncü asrın başlarına kadar sürmüştür. Eskiden Müslüman olan Türklere, Şamanist Türklerin Dogudan ve Kuzeyden gelerek Asır Asır karışmaları sonucunda Şamanist adet, Töre, gelenek, ve örf’lerini hatta Akide’lerinin canlılıgını muhafaza ettikleri bilinen bir gerçektir. Hatta Buhara Üleması, On dördüncü yüzyılda Kazak ve Kırgız Türklerini * Müşrik * saymışlardır.
Kazak, Kırgız, Kıpçak gibi kavimlerin Müslümanlıgı Şamanizmle karışık bir Müslümanlık olmuştur. Bozkırların ve köylerin, göçebe halkın Müslümanlıgı ise sadece formaliteden ibaret kalmıştır. On birinci Yüzyılda Bagdat gibi Hilafet ve İslam Kültürü merkezinden İslam terbiyesi alan Büyük Türk düşünürü Kaşgarlı Mahmut un * Divanü Lügat it Türk * adlı eseri incelendiginde: Eski Şamanist Türk adetlerinin, töre, gelenek ve itikadlarının hala unutulmadıgını görüyoruz…
Kaşgarlı Mahmut bu adetleri ve töreleri hiç yadırgamadan Eski Şamanistlerden kalma * UMAY * törenlerini, * IZIK * Törenlerini, * Yog * Törenlerini ve başka Şamanist törenleri anlatıyor. Mesela bir örnek olması açısından * YOG – Ölü aşını * kısaca izah edecek olursak: Yog, Ölüyü gömdükten sonra dönenlere ÜÇ veya YEDİ güne kadar verilen YEMEKTİR. YOG töreni yani ÖLÜ aşı Şamanist Türklerde en çok önem verilen törenlerden birisidir. Bu Törende YEMEK – AŞ yalnız dirilere degil, fakat ölülere, bilhassa ölülere ikram edildigine inanırlar. Kaşgarlı Mahmudla aynı çagda yaşayan Yusuf has Hacib de On birinci yüzyılda telif ettigi * KUTADGU BİLİG * adlı eserinde YOG AŞINI- ÖLÜ AŞINI zikretmektedir.
Göktürklerde YOG Töreninin çok tantanalı ve muhteşem yapıldıgını ORHUN KİTABE lerinden ögreniyoruz. Burada GÜLTİGİN için yapılan * YOG * Töreni tasvir edilmekte anlatılmaktadır. Bu yas törenine Kıtay, Tatabı, Çin, Tibet, Acem, Buhara, Türgeş, Kırgız hükümdarları veya temsilcileri katılmışlardır. Bu Tören defin ve cenaze töreni degil * YOG AŞI * töreni idi…
Ölü AŞ’I Töreni son zamanlara kadar Kazak – Kırgız Türklerinde daha ihtişamlı yapılırdı. Bu Şamanist kalıntısı olan törene ayrıca İslami renk te veriyorlar ne yazıkki. Yüzlerce çadırdan birinde Hoca ve Hafızlar Kuranı Kerim okurlar; Hatim indirirler sonra başka teferruata geçilir her şey Şamanist adetlerine göre icra edilir. Mesela ölünün mezarına * KIMIZ * saçılır, et parçaları atılır, kesilen hayvanın yag’larından parçalar alınıp * Tiyebersin * yani * ÖLÜYE DEGSİN * diye ateşe atılır. Kuranı Kerim okuyan Hafızların sesleriyle agıt söyliyen kadınların sesleri birbirlerine karışır.
Kaşgarlı Mahmud ile Yusuf Has Hacibin eserlerini yazdıkları zamanda Karahanlı Türklerinin Müslümanlıkları ancak BİR Asırlıktı. Bu devirde Şamanist geleneklerinin çok canlı olmasına belki şaşılmaz. Fakat aynı Türk memleketlerinde BİN YIL sonra yapılan araştırma ve incelemelerle Şamanizmin İslam perdesine bürünerek yaşadıgı tesbit edilmiştir. Dikkate deger ki yaptıkları, Şamanlıktan başka bir şey olmayan Dogu Türkistan bakıcıları kendilerinin PİRLERİ olarak Hazreti Fatımayı tanırlar.
Güya Hazreti Fatımaya bu sanatı Cebrail ögretmiş imiş. Resmen Müslüman olan bu Şamanlar, başka sanat erbabı gibi, kendilerine mahsus lonca teşkil etmişler ve bunun tüzügü olarak bir Risale de yazmışlardır. Bu Risaleye * RİSALEYİ PERİHAN * yahut Perihanlık Risalesi adını vermişlerdir. Bu isim, Eski BUDİZM deki * BURHAN * (BUDA) adının kitaba uydurulmasından başka bir şey degildir. * PURHAN’I * PERİ OKUYAN* Yani PERİHAN şekline sokmuşlar, güya böylece İslami bir şekil vermişlerdir.
Dogu Türkistan’ın eski Şamanları, her meslek erbabı gibi, zamanın ve yaşadıkları muhitin icaplarına uyarak eski İLAHLARINI atmışlar, bunların yerine Peygamberleri, veli’leri sokmakla sanatlarını yaşatabilmişlerdir. Bunların parlak ayinleri, İstigrak haline geldikleri zaman yaptıkları sözüm ona harikalar, CAHİL HALK için ÜFÜRÜKÇÜ Hocaların * ÜF-Tüf * lerinden daha cazip olmuştur. ÜFÜRÜKÇÜLÜK’te Şamanizm kalıntısı olmakla beraber zoraki İslam’laşmaya çalıştıgı için tam manasıyla günümüzde bile geliştirilmeye çalıştırılmış Şamanlık inancının bir göstergesidir.
Şamanizmin gerçek temsilcileri bulunan yerlerde ÜFÜRÜKÇÜLÜK tutunamamıştır. Sözün kısası adetler halâ devam ediyor. Dogu ve Batı Türkistan Müslümanları arasında rastlanan bu gelenekler günümüzde de hala geçerliligini korumaktadır. Agaç dallarına BEZ baglama adeti Şamanist bir gelenegin devamıdır. Bilhassa mezar üstlerindeki agaçlara TUG, BEZ o da olmazsa bir BONCUK yahut bir ATIN YELESİNDEN, KUYRUGUNDAN bir KIL baglama adeti eski Türklerdeki gibi devam etmektedir. Mesela velilerin mezarlarına gelip kurban kesme adeti, BEZ baglama adeti, bilhassa çocugu olmayan kadınların böyle yerlere gelip BEZ baglayıp, kurban kesip, dua etmeleri Şamanist adetleridir. Zamanımızda da Şamanist YAKUT kadınları muayyen bir ÇAM agacına tapınarak çocuk dilerler bu ayine çok deger verirler.
Dede Korkut hikayelerinde Şamanizm inançlarından Dag, Su, Agaç itikadlarıda açık olarak göze çarpmaktadır. Dirsehan oglu BUGAÇ hikayesinde Anası oglunun başına gelen felaketi DAG RUHUNDAN bilmiş olacak ki * Otların bitmesin, suların akmasın, geyiklerin taş’a dönsün * diye hitap ediyor. Şamanizmde RUHLARA karşı bazan böyle * KARGIŞ * yani beddua da söylenir. Altaylı Şamanist AV’da başarılı olamazsa ORMAN RUHU için yaptıgı hediyeyi sokaga atar ve ona karşı küfrederdi. (Abdulkadir İnan)
Kısaca örneklerinden binde birini sundugumuz Şamanist örf, adet, gelenek ve inanç şekilleri daha o kadar fazlaki insan o adetleri zikretmeye dahi çekiniyor. Ne yazık ki; bu adet ve gelenekler halâ benim yörem’de de yaşatılmakta deyip üzülüyoruz. Bilerek ya da bilmeden Cahili İnanç şekillerini bu zamana taşımak bir bilgisizlik ve cahillik ürünüdür diyoruz…
Bu Anane, Gelenek, Örf, Töre ve İnanç şekillerinden kurtulmanın inancımıza göre tek yolu Aşk’la, İmanla İslam Dinine sarılıp Allahın HELAL-yap dedigini uygulamak ve HARAM-yapma dediginden de kaçınmak suretiyle; Kuranı Kerime, Peygamber Efendimizin Sünnetine, baglı oldugumuz Ehli Sünnet Akidesinin IŞIGINDA hayatımızı sürdürmek ve SIRATI MÜSTAKİM üzerine yaşantımızı sürdürmek tek dilegimizdir. Denilmiştirki; Her şey zıddı ile kaimdir. Evet Cahiliyetin zıddıda İLİMDİR. Bizlere de düşen tabiidir ki İLME sarılmaktır…
Allahım bizleri Ata’lar Din’ine degil, senin Din’ine devamlı baglananlardan eyle. Allahım Bizleri İslam terbiyesiyle şekillenenlerden eyle. Bizleri zamanın ve bu asrın terbiyesizliginden muhafaza eyle. Bize İslam Din’inin öz’ünü sevdir. Bizleri dünyevîlik hastalıgından Felsefe hastalıgından, sapık düşünce ve batıl inanç hastalıgından muhafaza eyle. Sen her şeye kadirsin Allahım… Amin…
Sermed Kadir… 10.07.2005