TAZİYE…

TAZİYE… İslam ahlâkının bir göstergesi olarak tarifsiz ACI’YI, bir yakınını kaybeden kişiyi teselli etme amcı taşır TAZİYE… Ateş düştüğü yeri yakarken yanlarında olamadığımız, Mâlum sebeple, TAZİYE görevlerimizi aksattığımız günlerin içindeyiz. Akrabalarımızı, Sevdiklerimizi, Büyüklerimizi DÂRI BEKÂ’YA yolcu ettik. AMARA’TA, son 1. Yıl içinde O HÜZNÜ yaşatanlarımız: Zehra ERGAN Anamız, Şakir ERGİN, Halil YILDIRIM, Hikmet KARAKÖSE, Hasan Navruz, Ünal SARI, Burhan AKGÜL, Ali KALAÇ, Firiddin Ahmet MANSUR, Abdullah AYKURT, Rahim Karaköse, Hanife MANSUR, Nefika ÇELİK, Necati AKGÜL, Ayşe MANSUR, Bünyamin ERGİN, Cemal MAZLUM, Hayriye KARAKÖSE, Ali Rıza YELLİCE, Ayşe Dudu TEKİN, Hafize GÖKMEN, Reyhan KARAKÖSE, Makbule SARIKAŞ, Necmiye MANSUR, Hayriye ÇAVUŞOĞLU, Cemil BAKAR, Hatice KÖSE, Fatma AYBAR, Salih ERDEM, Adeviye MAZLUM, Ümüs Dirim…Cümlesine Rabbimden gani gani RAHMET etmesini diliyorum, Mekanları CENNET olur inşaallah. Rabbim Geride kalanlara SABRI CEMİL ihsan eylesin…Allahtan geldik, yine O’NA dönücüleriz…İnna lillahi ve inna ileyhi raciun…

 

2.  TAZİYE… Dilimizde bir yakını VEFAT eden kimseye BAŞSAĞLIĞI dileme diye izahını bulan *TAZİYE* aynı zamanda Ahlâki, edebi, SOSYAL bütünlüğü ayakta tutucu, ACI, HÜZÜN, Musibet anlarında insanların birbiriyle daha da iç içe olmaları, dert paylaşımı, sevdiklerimize SABIR tavsiyesinde bulunma eylemi, yakınlarımızın yanında olup bir şekilde TESELLİ etme gayreti TAZİYE ziyaretlerinin amaçları dahilindedir. Vasat ÜMMET olma özelliğimizi her zaman muhafaza etmemiz, hele hele böylesi ÜZÜNTÜLÜ günlerde bazı aşırılıklardan kaçınmamız dinimizin vermiş olduğu öğütler cümlesindendir. Örneğin eğer UZAK mekânlarda değilse TAZİYE ziyaretleri 3. gün ile sınırlı tutulmalıdır. *SÖZÜN BİTTİĞİ YER* tanımı en ziyade TAZİYE ziyaretlerinde kendini belli eder. Allaha, Kitaba, Peygambere, mukaddes değerlere SATAŞMA olmadığı müddetçe insanların TAZİYE evinde SUSKUN kalması tavsiye edilmiştir. Cenaze sahiplerinin acısını yenileyecek her türlü söz ve fiiliyattan kaçınmak görevimiz olmalıdır. Her zaman ve daima İSLAM vakarını korumak itiyadımız olmalıdır inancındayız…

 

3.  TAZİYE…İnanıyoruz ki; DÜNYA yaşayan hiç kimseye kalmayacak, bizler FÂNİ olduğumuzu, Rabbimizin vermiş olduğu ÖMÜR süresi yaşandığında, vâdemiz dolduğunda, Son nefeslerimizi vakti geldiğinde Dârı bekâya irtihâlimiz gerçekleşecektir. Mü’minin, Mü’min üzerindeki hakları bâkidir. Nasıl yaşıyorken sevdiklerimize, büyüklerimize, Akraba, eş, dost ve arkadaşlarımıza değer veriyorsak, hürmet ediyorsak, saygı ile münasebetlerimizi devam ettiriyorsak; aramızdan ayrılınca da *RAHMETLE* anma, arkasından HAYIR DUALARDA bulunma, hayattayken EN GÜZEL anlarını yâd edip öylece hatırlama, arkalarından Yasin, İhlas ve Fatiha surelerini okuyarak Rabbimizden, mağfiret tâlep etme güzelliklerine sarılalım inşaallah. Vefatı gerçekleşen sevdiklerimiz için yapacağımız en muteber âmel arkasından samimi bir kâlple hayır duasında bulunmaktır. Unutmayalım ki; ÖLÜM sonsuzluk değildir. Başka bir âlemin yani BERZAH âleminin başlangıcıdır. Bu âlem KIYAMET gününe kadar sürecektir. Sevdiklerimizin kabrinin CENNET bahçelerinden bir bahçe olmasını dileyelim, günah, kusur ve hataları için mağfiret Tâleb edelim. Rabbim cümlemize sevdiklerimizle aramızda AHİRET ayrılığı vermesin…

 

 

4.  TAZİYE… Kardeşlerim, Allahu Teala Rahman’dır, Rahim’dir, RAHMET sahibidir, kullarına karşı da sonsuz Merhamet sahibidir. Sevdiklerimizi kaybettiğimiz AN’IMIZ, Acımızın, üzüntümüzün, hüznümüzün çok yoğun olduğu zaman dilimidir. Bu zaman diliminde VEFAT edenin arkasından üzülür ve ağlarız bu durum fıtratımızın gereğidir. Lâkin yüksek sesle ağlamak, ağıt yakmak, bu arada uygun olmayan çirkin sözler söylemek kesinlikle doğru değildir.  Sevdiklerimizi kabre koyduktan sonra eğer BORCU varsa ödemeye gayret edelim, alacağı varsa alınır, geriye bıraktığı MİRASI, malı varsa mirasçıları arasında usulünce PAY edilir. Bu hususların sonraya bırakılması doğru bulunmamıştır. Ölü sahiplerinin evine ÜÇ gün yakınları, komşuları, taziyeye gelenler YEMEK getirirler. Cenaze sahiplerinden YEMEK vermesini beklemek çok çirkin bir gelenektir. Uzaktan gelenlere yemek ikramında mahzur yoktur. Eğer büyüklerimiz vasiyet etmedilerse TAZİYE YEMEĞİ gibi sonradan ÖRF hâline getirilen uygulamadan kaçınılmalıdır…Ebu Davud’un zamanımıza ulaştırdığı bir hadiste, Peygamber Efendimiz (sav) mealen şöyle buyurmaktadır: ** Ölülerinize Yâsin sûresini okuyun…** Cümle geçmişlerimize Allahtan RAHMET diliyorum… Geride kalanlara hayırlı ömürler diliyorum…Sallu alâ Rasulina Muhamm…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.