Tevhid Üzerine Notlar

Rabbimiz Fatır suresi ayet. 13.te mealen şöyle buyurmaktadır: *** Allah geceyi gündüze katar, gündüzü geceye katar. Her biri belirli bir süre için hareket eden güneşi ve ayı buyruk altına almıştır. İşte bu rabbiniz olan Allahtır, hükümranlık onundur. Onu bırakıp taptıklarınız, bir çekirdek kabuguna bile sahip degildir…***

Tevhid: Vahdet kökünden alınmıştır. *Vahit, ehed * kelimeler ve isimler de hep VAHDET ten gelir. Vahid ve Ehed kelimeleri Allahı azimüşşanın birer ismidir. Buna delil ise İhlas suresidir. Allah birdir, bir demektir. Muvahhid ise, birleyen Allahın birligi inancına sahip olan demektir. Allah vahiddir, Ehaddir. Bu sebepten, Gerçek manada şuurla teslim olan her Müslüman Muvahhiddir diyoruz. Çünkü Müslüman Allahı birleme akidesine sahip olandır…

İslam ıstılahında netice itibariyle TEVHİD kelimesi böyle anlaşılmalıdır. Her şey zıddıyla bilinir kuralını buraya taşıyacak olursak deriz ki; Tevhidin zıddı ŞİRK tir. Bu manada konuya açıklık getirmek istersek deriz ki; bir insan ya Muvahhiddir ve ya müşriktir. Hem müşrik ve aynı zamanda hem de muvahhidlik söz konusu dahi olamaz.Bu terimlerin, kavramların mana olarak ikisi bir kalpte birleşmesi asla mümkün degildir. Birisi kalbe yerleştimi digeri mutlaka oradan çıkar gider Cenabı hak ebediyyen bizleri TEVHİD erlerinden eylesin inşaallah…

Tevhid birdir; Tevhidin çeşidi türü yoktur,olamaz. Şirkin ise çeşitleri kendi içinde türleri vardır, hem de pek çoktur. Daha açık bir anlatımla izah edecek olursak; Tevhid haktır, Şirk batıldır. Tevhid akidesi öyle mübarek bir kavramdır ki inanan insanı Allaha kul yapar, Şirk ise en kısa yoldan şeytana kul ve köle olmayı beraberinde getirir. Tevhid bir oldugundan dolayı inananinsanı birlige, vahdete, vahdaniyete götürür. Şirk batagına saplananlar ise sahibi tefrikaya, fitneye, ayrılıga ve anarşiye götürürür. Şu hususu kesinlikle inanarak beyan ediyoruz ki sonuçta Tevhid sahibini VENNETE götürür, Şirk te ehlini cehenneme iletir…

Tevhid:Allahı birlemek suretiyle kendisine inanmanın ifadesidir Tevhid. Tevhid: Allahu tealanın var olduguna iman edip ve * Allah birdir* demektir. Allahu teala zatında birdir, sıfatlarında birdir, fiillerinde birdir demektir. Dilimizde birlemek şeklinde ifade edilen TEVHİD, bir şeyin bir olduguna hükmetmek, onu bir olarak bilmek, bir şeyi digerlerinden ayırarak onu tek kılmak anlamlarını ifade eder Tevhid…

Allah’ın varlığını, birliğini, tüm yetkin nitelikleri kendisinde toplandığını, eşi ve benzeri bulunmadığını bilmek ve buna inanmanın adıdır Tevhid. Tevhid söyleyiş olarak *Lâ İlâhe İllallah*- Allah’tan başka ilah yoktur cümlesiyle ifade edilir. Bu nedenle bu cümleye tevhid kelimesi (kelime-i tevhid) denir. Tevhid kelimesini söyleyen ve buna inanan kişi mümin ve muvahhid adını alır. Tevhid konularını inceleyen ilme ve tevhid ilmi *ilm-i tevhid* adı verilir.

La ilahe illallah der demez öncelikle *İLAH* sözcügünün de manasının ne oldugunu açıklamamızı gerektirmektedir. İlah, ıstılahi olarak yani dini tabir olarak: baedet edilmeye layık, yani kuvvet ve kudreti önünde huşu ile boyun egip ibadet ve itaat edilmeye layık bir varlık demektir ilah İnsan aklının alamayacagı bir kudret ve kuvvet sahibi olmak da ilahın manaları arasındadır. Şükürler olsunki, bizler daima tevhidi söylüyoruz yani La ilahe illallah diyoruz bizler bu sözümüzle bütün KAİNATTA Allahtan başka ibadet edilmeye , onun dışında İTAAT edilmeye be boyun egilmeye layık kimse yoktur…

Sadece ve sadece Allah teala bütün kainatın sahibi ve hakimi, her şey ona muhtaçtır ve herkes Allahu tealadan yardım istemeye mecburdur. İslami bir kavram olarak TEVHİHİ: Mutlak anlamda Allahı bir oldugunu bilmeyi, ondan başka İİAH bulunmadıgına, ortagı ve benzeri olmaktan uzak bulunduguna inanmayı ifadfe eder. Tevhid kavramı en geniş anlamıyla bir olan Allah inancının , insanların düşündügü bütün ilah düşüncelerinden uzak bir dünya görüşünün, tek yaratıcı, tek Rab tanımanın açıkça ortaya konulmasıdır…

Tevhid aynı zamandaalemlerin rabbi olan Allah teala tarafından insanlıga gönderilen ilahi bir dinin adıdır. Şirki anlatırken söyledigimiz gibi, insanlar ya da TEVHİD dinine, ya da şirk dinlerine inanırlar. Üçüncü bir yol yoktur insanın hayatında. Şirk nasıl insanların kendi heva ve heveslerindenuydurdukları bütün dinleri tanımlıyorsa; Tevhid de Allahın vahiy yoluyla gönderdigi Dini tanımlar. Tevhid hem inanç açısından Allahın zatında, sıfatlarında ve fiillerinde birlemek hem de ibadeti yalnızca Allaha mahsus kılmaktır…(Akaid dersleri.sayfa85.M.çelik.Misakyayınları)

Tevid kelimesi öyle mübarek bir akide temelini oluşturur ki; İnsanın inanç temelini oluşturur. Tevhid; İmanın, insanlıgın, Koskoca bir kainatın hatta hayvanlar aleminin hayatı varlıgı ve varlık nizamı Tevhid temeli esası üzerine kurulmuştur. İsra suresinin 42-ve 44, ayetlerine baktıgımızda yaratılmış olan bütün herşey en büyügünden zerre miktarı en küçügüne kadar Tevhidin etkisini taşır.Canlı cansız bütün varlıklar bilerek veya bilmeyerek kendi dilleri ile bir hususu haykırırlar o da tevhid, tevhid, tevhid…

***De ki: Eger onunla beraber dedikleri gibi tanrılar olacak olsa idi, o takdirde arşın sahibine elbette galebe etmek için bir yol ararlardı. O allahı azimüşşan onların dediklerinden çok münezzehtir, mütealidir. Ve son derece yücedir, büyüktür. Ona yedi gök ve yer ve onlarda olanlar tesbihte bulunurlar ve hiç bir şey yoktur ki, illa ona hamd ile tesbih te bulunur. Fakat siz onların tesbihlerini anlayamazsınız. Şüphe yok ki, o halimdir, gafurdur…(İsra suresi.ayet.42-44.)*** onun için bütün canlı ve cansız varlıkların dilleriyle ifade ettikleri tesbih o durki: Tevhid, Tevhid, Tevhid…

Allahın birligini ifade eden TEVHİD kavramının işte manası budur. Bizler bu manaları düşünerek, idrak ederek, teslimiyetle bu manada söyleyebiliyorsak işte gerçek manada Müslüman oluruz. Bizler Müslüman sözcügünden daha şerefli bir sıfatı kendimize yakıştırmak istemiyoruz. Müslüman, teslim olan ne kadar manalı ve güzel bir sözcük…Peygamber efendimiz Sahihi Muslimde geçen bir hadisinde ealen şöyle buyuruyor:** Kim Lailahe illallahın manasını bilerek ölürse cennete girer…**

Yine Muslimdeki bir başka hadisin rivayeti mealen şöyledir: ** Ben insanlara La ilahe illallah deyinceye kadar savaşmakla emrolundum. Kim la ilahe illallah derse malını ve canını benden korumuş olur. Hesapları ise Allaha kalmıştır…** Hadisi şeriflerde belirtildigi üzere La ilahe illallah, kişi de bir inanaç, bir duygu, bir his ve bir hareket haline dönüşmedikçe gerçek ifadesini bulamaz. Bunun gerçekleşmesinin ilk şartı da, bu kelimenin manasını Allahın razı oldugu ve tarif ettigişekilde bilmektir…

İzahına gayret sarfettigimiz TEVHİD, öyle bir tevhid ki bu sözü söyledigi için gögsüne konmuş agır taşların altında, ya da boynuna takılmış ipten tutan çocuklar tarafından Mekke sokaklarında sürüklenmiştir. Hazreti Bilal ( ra) ya da bir Ebu zeri gıffari hazretleri Tevhidi ögrenince Kabede toplu halde bulunan Mekkeli müşriklerin karşısında Tevdidi haykırıyorlardı.( Kuranda tevhid ve akaid,M.Karaca.sayfa36.37.)

Yukarıda bilinçli, şuurlu ve düşünerek yaptıgımız amelleri, fiilleri işlersek faydasını görecegimizi ifade ettik. Şu hususa kesi olarak inanıyoruz ki, sadece tevhid kelimesini ifade etmek yani La ilahe illallah sözünü bir şekilde tekrarlamak bizlere bir şey kazandırmayacaktır. Mutlak surette TEVHİD le birlikte onun taşıdıgı hakikati yaşamak zorundayız. Bu ilahi hakikatlara gönül vermedigimiz müddetçe, diger yapmış oldugumuz ibadetlerin hiç bir kıymeti olmayacaktır…

İnanarak ifade ediyoruzki, Tevhidin hakikatini anlayan müminAllahtan başkasına kul olmaktan kurtulur, gerçek hürriyetekavuşur. Nihayet Allaha halis muhlis bir kul olur. Bu kullugu insanın ulaşacagı en son derece ile isimlendirmek gerekir. Bunun içindir ki,Allahu teala şerefli, şanlı rasulünü KULLUK vasfıyla nitelendirmiştir.İnanan insanlar olarak diyoruz ki: Mümin niçin TEVHİH kelimesini söylediginin farkında olmalıdır…

Bu sözü söylerken neyi kabul ettigini, neyi reddettigini gayet açık bir şekilde anlar. Söyledigi hakikatlara bütün kalbiyle inanır, inandıgı hakikatleri diliylede ilan eder ve inandıgı hakikatlerin geregini de yapar. Bizim örnek ve önderimiz Peygam ber efendimiz gibi bütün Peygamberlerde istisnasız olarak insanlıgı Tevhide davet etmişlerdir. Araf suresi ayet.59.da Rabbimiz mealen şöyle buyurmaktadır: *** Andolsun biz Nuhu, kavmine RESUL olarak gönderdik. Onlara ey kavmim Allaha ibadet ediniz Ondan başka hiç bir ilahınız yoktur dedi…***

Rabbimiz yine Enbiya suresi ayet.25.te mealen şöyle buyurmaktadır. *** Bizler senden önce göndermiş oldugumuz her bir resule murtlaka* muhakkak benden başka hiç bir ilah yoktur o halde bana ibadet edin diye vahyettik…*** Bu mutlak dogrulardan yola çıkarak diyoruzki mükellef olan bir kişinin ilk vazifesi, ilk görevi TEVHİDE inanmak ve inandıgını güzel bir şekilde ortaya koymaktır…

Allah celle şanuhu zatında, sıfatlarında ve fiillerinde bir dir dedik, İbadetin sadece onun için yapıldıgına inandıgımızı söyledik. Aynı zamanda inanıyoruz ki her türlü dini mücadelenin en güzel şekli Cihad yalnızca Allah için yapılır. Dua yalnızca Rabbimize yapılır, gözyaşı mutlak manada sadece Allah için dökülür çünkü o bir üstü birdir yani tek dir. Mülk rabbimizindir. Gerçek manada hüküm sadece Allahu tealanındır…

İnanıyor ve öylece ifade ediyoruz ki; Allahtan başka hüküm koyacak bu yetkiyi elinde tutacak başkası yoktur. Yaratan, var eden sadece ve sadece Allahu tealadır. Kainattaki bilinen ve bilinemeyen her şeyi düzene koyan yine Allahu tealadır. Tevhid akidesi birleştirici ve bütünleştirici bir akidedir. Tevhid akidesi mutlak surette insanı Allah huzurunda saadet, mutluluk, selamet ve huzura ulaştırıcı bir özellige sahiptir…

Tevhid akidesine candan inanmış ve Tevhidin esaslarını kavramış olan bir Müslüman şahsiyyet, akil balig oldugundan gözlerini hayata kapayıncaya kadar ki yaşayacagı zaman dilimi içerisinde Allahtan başkasına kesinlikle kul ve köle olmayı, baglı kalmayı aklından dahi geçirmez, geçiremez. Firasetli, şuurlu, bilinçli bir Müslüman Küfre, şirke, zulmün her çeşidine, Nifakın her türlüsüne, kötülügün ve anarşinin, isyanın hiç bir türüne zerre miktarında alet olmaktan mutlak surette kaçınır diye inanıyoruz…

Tevhid akidesinin kökü saglam ve sabittir bu saglamlık nedeniyledirki bir Müslüman manevi yönden kendisini çok kuvvetli ve metanetli gördügü gibi, İnanıyoruzki Tevhid akidesine sımsıkı bagla baglanan mümini Rabbi koruyacaktır, sapıklıga düşürmeyecektir inşaallah. Rabbimiz neml suresi ayet. 59. da mealen şöyle buyurmaktadır: *** Ey Muhammed de ki: Övgü Allahadır. Seçtigi kullarına selam olsun. Allah mı daha iyidir, yoksa ona koştukları ortaklarmı..?***

Cenabı hak yine neml suresi ayet.62.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Darda kalana, kendisine yakardıgı zaman karşılık veren, başındaki sıkıntıyı gideren ve sizi yeryüzünün sahipleri yapan kimdir ? Allahın yanında başka bir tanrımı ? Pek az düşünüyorsunuz…***

Mukaddes kitabımız Kuranı kerim hemen hemen her hükmünde Tevhidin etrafında döner dolaşır, bizlere tevhidi en iyi bir şekilde anlamamızı saglar. Kuranı kerim ya Allahın zati sıfatları, yaratılışı, fiilleri ve idaresinden bizlere haber verir. Veya emir ve yasaklar bütünlügünden bahseder ki, bu ve buna benzer hususlar Cenabı hakkın, Rabb oluşunun ve yarattıklarını koruyucu oluşunun bir geregidir diye düşünüyoruz…

Kuranı kerimde sayılamayacak kadar ayette Müslümanları uyaran, irşad eden, müjdeler veren aynı zamanda korkutan, bir şekilde koruyan, kollayan, bilgilendiren Rabbimizin emirleri oldgu gibi; Pek çok hadisi şerifleriyle müjdeler veren mesela La ilahe illallah diyen kimsenin cennete girecegi hususunda sayılamayacak kadar çok hadis vardır. Şu hususu ifade etmemiz gerekirki Tevhid akidesinin hakikatını anlayan, kavrayan bir Mümin, Şirkin her türlüsünden arınarak , hayatını, yaşantısını her yönüyle bu inancın gerektirdigi şekilde düzenleyen büyük günahları işlese dahi cennete girecektir inancındayız…

Muslim in İMAN bölümünde, Ebu Zerr hazretlerinden gelen rivayette Peygamber efendimiz mealen şöyle buyurmaktadır: ** Bana Rabbim tarafından gelen Cebrail bir kere daha gelmiş ve ümmetimden her kim Allahu tealaya hiç bir şeyi ortak tanımayarak ölürse, o kimse CENNETE girer diye haber verdi. Ben ya Rasulullah O adam zina ettigi ve hırsızlık yaptıgı halde cennete girermi ? diye sordum.Rasulullah (sav) Evet zina ettigi ve hırsızlık yaptıgı halde cennete girer diye cevap verdi…**

Cenabı hak ebedi hayat mektebimiz Kuranı kerimde bu hususu mutlak manada destekleyici bir hüküm olarak Ali imran suresi.ayet. 31.de mealen şöyle buyuruyor: *** Onlara de ki: Eger Allahı seviyorsanız bana tabiolunuz ki Allah ta sizi sevsin ve günahlarınızı bagışlasınAllah gafurdur, rahimdir…***

Şu hususa samimiyetle inanıyoruz ki; İslamın yolu, Allaha ve onun şanlı rasulü ne itaattan, teslimiyetten meydana gelen bir yoldur biz ona SIRATI MÜSTAKİM diyoruz. Ve biliyoruzki; Allaha itaat, onun kitabı azimuşşanına itaattır. Peygamberine itaat ise, onun şanlı rasulünün sünneti seniyyesine uymaktan ibarettir. Kim Allaha ve onun şanlı rasulüne itaattan yüz çevirirse, küfrü, inançsızlıgı seçmiş ve kafir olmayı kabullenmiş demektir. Şurası bir hakikattirki; Allah kafirleri asla sevmez…

Peygamber efendimiz bir hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır:*** Konuşmaların en güzeli Allahın kitabıdır. Hidayet yolunun en güzeli –örnek olarak uyulması gerekli olan- onun rasulünün yoludur. İşlerin en şerlisi sonraki icadlardır. Sizin vaad olunmuş oldugunuz şeyler –başınıza- muhakkak gelecektir. Halbuki siz kazanç ve maişetinizden aciz degilsiniz…**

Yine bir başka hadisi şerif mealen şöyledir: ** Nefsim, eliyle yaşayan Allaha andolsun, ya iyiligi emredecek, kötülüklerden de vaz geçirmeye çalışacaksınız yahut da Allahu teala üzerinize süratle azap gönderecek de siz de dua edeceksiniz ama size icabet edilmeyecektir..bu hadisin izahında denilmiştirki; Nitekim bu azap apaçık meydandadır. Tefrikalar, savaşlar-harpler ve zalimlerin tasallutu hep münkiratların –haramların-emredilmesi ve marufun iyiliklerin, güzelliklerin helal olanın terk edilmesindendir…(İ.Çetintek çare.s.162.)

Özellikle Mekke’de inen ayetler, tam olarak kavranması amacıyla tevhid inancı üzerinde yoğunlaşır. Usulü’d-din denilen, dinin üç temel ilkesinden ilkini oluşturan tevhid inancı İslam bilginleri, kelamcılar ve mutasavvıflar tarafından derinlemesine incelenerek çeşitli yorumlara tabi tutulmuştur.Kur’an, tevhid inancını Allah’ın zatı, tekliği, sıfatları, evren ve insanla ilişkileri açılarından çeşitli boyutlarıyla ortaya koyar. Bütün bunlar şöyle özetlenebilir.

Allah birdir, O’ndan başka ilâh yoktur. O hiçbir şeye muhtaç değildir; her şey O’na muhtaçtır. O’na benzer bir şey yoktur. O, bir ortağı olmaktan münezzehtir. Eğer O’nun yanısıra başka tanrılar olmuş olsaydı, onlardan kimileri diğerleri üzerinde egemenlik kurmak isterlerdi. O birdir, ama Hristiyanların sandığı gibi üç içinde bir değildir. O’na oğulları, kızları isnad edenler, İsa (a.s)’in O’nun oğlu ya da kendisi olduğunu söyleyenler Allah’a iftira etmiş olurlar…

O’nun ne oğulları, ne de kızları vardır. O, doğurulmamıştır, doğurmamıştır. Ancak kafirler, hiçbir şey yaratmayan ve kendisi için yaratılmış olan şeyleri O’na ortak koşarlar. O sözde tanrılar ki, ne kötülük, ne de iyilik yapmaya güç yetirebilir; ne ölümü, ne hayatı, ne de yeniden dirilmeyi kontrol edebilirler. Bu nedenle, Allah’la ilişkili olabilecek bir tanrı yoktur. İnsanların uydurduğu tanrılar, zanna dayalı isimlerden ve onların nefislerinin hevasından başka bir şey değildir…

Allah, mutlak güç sahibidir. Her şeyin dönüşü, O’nadır. O, yaratıcıdır, yaratma sürecini başlatan ve dilediği gibi yaratandır. Gökler ve yer, üzerindeki tüm varlıklarla birlikte O’nun emri kesindir, kimse onu değiştiremez. Yarattığı güneş, ay ve yaldızların tümü O’nun kanunlarıyla ve O’nun buyruğuyla hareket ederler. Gökte ve yerde bulunan her yaratık O’nun emirlerine gönüllü olarak boyun eğer. O, her şeyi yaratan, vareden ve onlara şekil verendir…(Şamil İ.Ans)

Fatır suresi ayet.40.ta Rabbimiz mealen şöyle buyurmaktadır: *** Ey Muhammed de ki: Allahı bırakıp ta taptıgınız putlarınıza hiç baktınızmı ? Yer yüzünde ne yaratmışlardır ? bana göstersenize. Yoksa onların Allahla ortaklıgı göklerdemidir ? Yoksa biz onlara kitap verdikte, ondaki delillere mi dayanıyorlar ? Hayır: o zalimler, birbirlerine sadece aldatıcı söz söylerler…***

Allah âlemlerin rabbidir, gizlilerin de rabbidir. O’nun gücü her şeye yeter; göklerin ve yerin tüm güçleri O’na aittir. O, kerim olan Arş’ın, yüce Arş’ın rabbidir. Tüm yükselme derecelerinin sahibidir. Bir beşik gibi arzı uzatır, gökte, uygun ölçülerde su indirir. O, bütün varlıkları çiftler halinde yarattı. Gökkubbeye düzen ve mükemmellik verdi. Göklerin, yerin ve ikisi arasındaki her şeyin hakimiyeti Allah’ındır. Doğu ve batı O’nundur. Ne yana dönerseniz dönün, O oradadır. Çünkü her şeyi kuşatmıştır. Kürsüsü gökleri ve yeri kaplar. Yarattıklarını koruyup gözetir ve bunda hiçbir güçlükle karşılaşmaz. O, azizdir, hikmet sahibidir.

Allah yalnız yaratıcı oldugu gibi, aynı zamanda Rahimdir, rızk verendir, koruyandır, yardımcıdır, hidayet verendir ve tüm yaratıkların darda kalmışlarına yardım ulaştırandır. Allah dünyayı oyun ve eğlence olsun diye yaratmamıştır. Dünya, belirlenmiş bir süreye göre, bir amaçla ve bir plan doğrultusunda yaratılmıştır. O kanunlar çıkarır, rehberlik eder, her şeyi bir ölçü ve takdire göre düzenler, yaratır, yol gösterir. O, her şeyi bilendir. Her şeyi görendir.

Allah, hüküm verenlerin en iyisidir. Hiç kimseye asla zulmetmez. İnsana adaletsiz davranan O değil, kendi nefsine zulmeden insandır aslında. Hüküm gününde adalet tartıları kurulacak, en küçük bir amel bile hesaplanacaktır. O çabuk ceza verendir ve acı azapla cezalandırır. İnsanlara adil olmalarını buyurur ve adil olanları sever. Günahtan sakınıp sevap işleyenlere büyük ödüller verir. İnsanların iyi amelleri, en güzel şekilde ödüllendirilmek için yazılır. Allah, tüm iyilikleri kendisinde toplamıştır, tüm iyiliklerin kaynağıdır. Her türlü kötülükten de uzaktır…

Rabbimiz yine Neml suresi ayet.63.te mealen şöyle buyurmaktadır: *** Karanın ve denizin karanlıklarında size yol bulduran, rüzgarları rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderen kimdir ? Allahın yanında başka bir tanrı mı ? Allah, onların koştukları eşlerden yücedir…**

Allah, insanın ruhunu, ve bedenini bu tek bir nefisten tüm insanlığı yarattı. İlk insanla eşini yaratıp ikisinden birçok erkek ve kadınlar üremesini sağladı. İnsana kulak, göz akıl ve duygu verdi; yeryüzünde Allah’ın halifesi olmasını takdir etti; bir gün ölmesini kararlaştırıldı; sonra, kıyamet günü dirileceği kaderine yazıldı. Bütün insanlık tek bir ailedirler aslında. Çünkü tek bir ana-babadan gelirler…

insan, yaratılmışların en üstünüdür. Çünkü Allah onu en yüce bir suretle yaratmıştır. O, Allah’ın ruhundan üflenen soluğu içine çekerek doğar. Bu nedenle insanın mükemmelliği Allah’ın boyasına boyanmaktan, ilahî isimlerin en mükemmel gerçekleşimi ve özümlenişi olmasından gelir. Allah da nurunun mükemmelleşmesinden, yani insanlarda bu sıfatların mükemmelleşmesinden başka bir şey istemez. İnsanın tek amacı, tüm ilahi nitelikleri, tüm fıtri değerleri ilerleterek kendisinde gerçekleştirmektir. Allah insanlığı kuşatmıştır ve onu yüceltir. O, insanın daima yanındadır, ona şahdamarından bile daha yakındır…(Ş.İ.Ans)

Cenabı hak Lokman suresi ayet.10.da mealen şöyle buyurmaktadır:*** allah gökleri, sizin göreceginiz direkler olmaksızın yaratmış, sizi sallar diye yer yüzüne sabit daglar koymuş ve orada her türlü canlıyı yaymıştır. Gökten su indirip orada her hoş çiftten yetiştirmişizdir…***

Tevhid kelimesiyle birliklte, Allah’ın birliğinden sözetmek 0’nun zatında, sıfatlarında ve fiillerinde bir olduğunu söylemek oldugunu ifade ettik. Zatının bir olduğunu, O’nun kısmının, parçasının, bölümünün olmadığını ifadeye çalıştık. Çünkü birleşik olmaması Allah’ın zorunlu niteliklerindendir. Sıfatlarının bir olduğunu söylemek, eşinin, benzerinin olmadığını kabul etmektir. Çünkü yaratılmış varlıklara benzememek de, O’nun temel nitelikleri arasındadır. Fiillerinde bir olduğunu söylemek de, ortağı bulunmadığını söylemektir. Çünkü ortaklık aczi gerektirir…

Rabbimiz zümer suresi ayet.67.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Onlar, Allahı geregi gibi degerlendiremediler. Bütün yeryüzü, kıyamet günü onun avucundadır. Gökler onun kudretiyle dürülmüş olacaktır. Haşa; o , onların ortak koşmalarından yücedir…*** Yukarıda da ifade ettigimi gibi insanlar iki grupta mütalaa edilirler. 1.) Allaha inanmış, Allahın hükümlerini kabul etmiş olanlar. 2.) Allahı ve hükümlerini reddedenler. Bu inanç ve itikad açısından insanlar farklıdır ve farklı olacaklardır bizler inşaallah Allaha baglı olanların özelliklerinden bahsedelim…

Tevhid ehli o durki; allaha inanmıştır, aynı zamanda Allaha teslim olmuş, her türlü hak ve hürriyetini Allaha baglamış, Allahın dininden asla şüphe etmemiş, Allahın dost ilan ettigini dost, düşman ilan ettiklerini düşman bilmiş, yer yüzüne kulluk için geldiginin bilincinde, şuurunda olmuş, Allahı yeryüzündeki Haifesi şerefine nail olmuş ve bütün bunlarıb sonucunda ise; bütün KAİNAT Tevhid ehlinin hizmetine arz edilmiş, hizmetine verilmiştir…

Tevhid ehli o kadar büyük bir şerefe sahiptir ki; Hayatını, bütün yaşantısını Allahın emirlerine uydurabilmenin mücadelesini veren ve haktan adaletten uzaklaşmayı en büyük tehlike gören zihniyetin sahibidir. O Allahın verdigi o yüce isme razı olan ve seven, Allahın razı oldugu ve inananlar için seçtigi dinin yaşanması ve yaşatılması mücadelesinde bulunan insandır. Tevhid ehli bu mücadeleden uzak kalmayı; Kafire yardım bilen, cihaddan alıkoyanlarıda, düşman olarak tanıyan karakterin sahibidir…

Tevhid ehli; gönül vermiş oldugu, baglandıgı, inandıgı tevhide sahip olanları kardeş bilir. Kelimeyi tevhidin ilan ettigi bu kardeşligi yok edecek her çabanın, gayretin, çalışmanın karşısındadır. Tevhid ehli inancı geregi zalime ve her hangi bir zulme, taguta, şeytana ve şeytanın askerlerine ömür boyu cephe alan savaş açan ve mücadele eden bir şahsiyyetin sahibidir. Tevhid ehlinin bakış açısında kendi inancı ve itikadı dışındakilerin, kafir, mürik, ateist,laik gibilerin bir degeri yoktur. Tevhid ehli İslama bir bütün olarak bakıp inanan bir kafa ve gönül yapısının sahibidir. Bu bakımdan mücadele edecegi zındıkların hangi metodla ve hangi usulle ugraşacagının bilincindedir…

Tevhid ehli inancı geregi Allaha kullugun dışında her türlü oluşumların karşısındadır. İlahlık, rablık taslayan hükmetme gayreti içinde olan nemrut ve firavun benzeri her türlü zorbaların karşısındadır. Tevhid ehli ancak Allaha ibadet eder onun huzurunda kıyamda durur, rüku eder, secdeye varır yani sadeve cenabı hakka kul olma gayretini güder. Tevhid ehli sadece Allah rızasının peşindedir…

Tevhid ehli ebedi saadetini düşünendir. İmanını kesinlikle şirke, küfre bulaştırmayandır. O hakkıyla Allahın hükümlerine baglanıp, Müslümanca yaşama azmini güder, Müslümanca ölmeyi, şehid olarak rabbine ulaşmayı arzu eden bir yapının sahibidir… Rabbimiz Ankebut suresi ayet.41.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Allahtan başka dostlar edinenlerin durumu, kendine yuva yapan örümcegin durumu gibidir. Evlerin en dayanaksızı ise, şüphesiz örümcegin yuvasıdır. Keşke bilselerdi…***

Şu hususakesinlikle inanıyoruzki; İnsanların cenabı hakkın kendilerine büyük bir nimet olarak verdigi akıllarını, yaşantılarını kelimeyi tevhidin geregi olan İslamın emir ve yasaklarına göre düzene sokmadıkça kurtuluş ümidler çok uzaktır. La ilahe illallah inancından çok çok uzaklaşmış insanları, yeniden bu ilahi hakikate yaklaştırabilmek evet en hayırlı bir çalışma, gayret ve çabadır. Tek tek bireylerde, fertlerde başlayan tevhid mücadelesini, zaman içerisinde tüm insanlara ve sonunda bütün dünyaya yaymak Müslümanların gaye ve hedefledikleri dogruların başında gelmelidir…

Mümkün olsada bütün İnsanların kalplerinde tek olan ALLAH inancını yerleştirmek, Tevhidin varlıgının göstergesi olan İslami hayata adım adım yaklaşmak işte bu gayeye erişme istegi olmalı düşüncemizin ana fikri. Tevhid ehli olarak düşüncemiz o durki; Rabbimiz olan allahı bilmenin ve tanımanın biricik yolu Kuranı kerim ve Peygamber efendimizin sünneti seniyyesinden geçer. Allah celle şanuhu Kuranda kendisini nasıl anlatmış, nasıl tarif etmişse, Müslümanın Allah inancı o tarife uygun olmalıdır.

Bilinmelidirki: Allah’a ibadet, belirli amellerle sınırlı değildir. Allah’a ibadet etmek, insanın her adınında, her hareketinde, her sözünde O’nun koyduğu kurallara uymak, O’nun hükümlerini yerine getirmek, örnek ve önderimiz, Peygamber efendimizin (sav) gösterdiği yoldan yürümek demektir. Yalnızca O’ndan yardım dilemek, korkmak, O’na güvenmek, dayanmak, tevekkül etmek, sığınmak, O’ndan başkasını veli, dost edinmemek, meselelerimizin çözümünü bir olan Allaha havale etmek, O’ndan başka koruyucu, kollayıcı kabul etmemek de tevhid inancının bir sonucudur diye inanıyoruz.
Allahım bizim ayaklarımızı senin TEVHİD dininde, inancında, itikadında sabit kıl. Bizlerin Ehli TEVHİH olarak sana ulaşmamızda yardım eyle.Bizleri Tefrikadan, başıboşluktan, ayırımcılıktan, anarşiden, şirk ve dengi olan kötülüklerden muhafaza eyle. Bizleri senin dosdogru yolun olan, Sıratı müstakimden ayırma. Sen her şeye kadirsin Allahım…Amin…

Sermed Kadir…18.06.2009

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.